Erciyes: 2017’nin gidişatını savaşın gidişatı belirledi

Erciyes: 2017 yılını siyasal ve askeri açıdan değerlendirecek olursak; bu yıl, savaşın gidişatının belirlediği bir yıl oldu. Bununla birlikte 2017 yılındaki gelişmelerin seyrini, geçen yılın mücadele çizgisinden ve pratiğinden ayıramayız.

2017 yılında yaşanan askeri ve siyasi gelişmeleri ANF’ye değerlendiren YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı üyesi Emine Erciyes, “kadın yoldaşların Beselerden, Azimelere, Beritanlardan Zilanlara savaşta oynadıkları öncülük rolü ve direnişleri kadın öncülüğünün erkek tarafından da anlaşılmasını ve kadını komutan olarak tanımayı getirmiştir” dedi.

Türk devleti 2017 yılı için büyük bir misyon biçti. Şiddetli bir savaş yaşandı. Genel olarak YJA Star açısından bu yıl nasıl geçti?

Geride bıraktığımız 2017 oldukça yoğun çatışmalı bir yıl olduğu kadar, kahraman şehitlerimizin özgürlük bayrağını daha da zirveye taşıdığı bir yıl olmuştur. Bu temelde öncelikle bu yıl mücadele duruşları ile direniş kültürümüzün anlamını derinleştiren Delal Amed, Aze Malazgirt, Berçem Cilo, Gülnaz Ege, Jinda Özgür, Nujin Serhat, Hindistan Penaber, Arjin Amed, Çavre Soran ve Tekoşin Farqin yoldaşlar şahsında tüm 2017 yılı şehitlerini ve tüm devrim şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Bu yoldaşlarımız, yıllara varan mücadele duruşları, özgürlük hareketi içinde sağladıkları gelişme ve mücadeleye kattıkları güç ile direnişimizin kökleşmesinin sembolü olmuşlardır. Delal, Berçem, Jinda, Gülnaz, Aze yoldaşlar 90’lı yıllarda mücadelenin en keskin olduğu süreçlerde katılan yoldaşlarımızdırlar. Aynı zamanda katılımları kadın ordulaşmasının ilk yıllarına denk geliyor. Kadın ordulaşmasının gelişip güçlendiği bir dönemde onlar da mücadele içinde öncüleşerek komutanlaşmış yoldaşlardır. Bu anlamda kadın ordulaşmamızın ulaştığı düzeyi temsil etmektedirler. Kadın yoldaşlarımızın şahadetleri kadın öncülüğünün mücadelemiz içinde daha da belirgin bir karakter kazandığının göstergesidir.

2017’DE KADIN DİRENİŞİ ZİRVELEŞTİ

Mücadelemizin en büyük farkı sadece erkeğe ait görülen savaş, askerlik gibi olguların, kadının katılımıyla karakter ve anlamını değiştirmesidir. Belki kadın ordulaşmamızın ilk yıllarında klasik yaklaşım olarak erkek savaşı tek kendine ait görmüş, kadının savaş ortamında olmasına anlam vermemiş olabilir. Ama kadın yoldaşların Beselerden, Azimelere, Beritanlardan Zilanlara savaşta oynadıkları öncülük rolü ve direnişleri kadın öncülüğünün erkek tarafından da anlaşılmasını ve kadını komutan olarak tanımayı getirmiştir. Delal yoldaşlar da kadın özgürlük yürüyüşün geldiği aşama olarak 2017 yılında zirveleşen kadın direnişinin temsili olmaktadırlar.

Delal yoldaş, uzun süre HPG ve YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı’nda en üst düzeyde görevler aldı, hem kadın hem erkek arkadaşlara komutanlık ve öncülük yaparak tüm yoldaşların yüreğinde yer edinmiştir. Berçem yoldaş, bulunduğu alanlarda tüm çalışmaların öncülüğünü yaparak, tüm yoldaşların peşinden yürüdüğü bir yoldaş olmuştur. Aze ve Gülnaz yoldaşlar yüzlerce yoldaşı eğiterek pratiğe hazırlamış ve yine pratikte de aynı öncülüğü sürdürmüşlerdir.

2017 kadın şehitlerimiz şahsında şunu söyleyebiliriz; kadın artık savaşın her yönüyle öncüsü ve komutanı olmuştur. Şehitlerimizin yarattığı bu büyük güç, önümüzdeki mücadele sürecinde bizlere moral, iddia gücü ve ışık olacaktır. Onların yılmaz, tükenmez mücadele tarzları direniş tarzımız olacaktır. Her zaman moralli, inanç yüklü, kararlı duruşları kadın çizgisi olarak bizlere örnektir. Onların mücadele tarzları zafer tarzıdır, özgürlük tarzıdır. Onlardan öğrendiğimiz mücadele tarzıyla 2018 yılında mücadeleyi zafere taşıyacağız. Bu şehitlerimize verdiğimiz mücadele sözümüzdür.

2017 yılını siyasal ve askeri açıdan değerlendirecek olursak; bu yıl, savaşın gidişatının belirlediği bir yıl oldu. Bununla birlikte 2017 yılındaki gelişmelerin seyrini, geçen yılın mücadele çizgisinden ve pratiğinden ayıramayız. Kuzey Kürdistan’daki öz yönetim şehir direnişleri geçen yılın direniş çıtasını belirledi, bunu gerilla eylemleri, fedailik çizgisindeki eylemler ve metropol eylemleri tamamladı. Türkiye devleti yediği büyük darbe sonucu kendi iç krizini yaşadı ve bu 15 Temmuz darbesi olarak somutlaştı. Erdoğan, 15 Temmuz’u AKP faşizminin gerekçesi yaparak kendi lehine çevirdi. Bu yılda Erdoğan en fazla 15 Temmuz’u bir siyasi malzeme olarak kullandı ve bunun üzerinden milliyetçiliği örgütlemeye çalıştı. Aslında örgütlemek istediği Türk milliyetçiliği adına aslında Erdoğan fanatizmidir. AKP-MHP ittifakıyla milliyetçilik ve din sömürüsünü birleştirerek halklara karşı yürüttükleri savaşı, 2017’de daha da yüksettiler.

TÜRK ORDUSU GERİLLA KARŞISINDA YENİLDİ, YIKILDI

Aslında 15 Temmuz TC’nin gerilla karşısında yenilmiş ordusunun tamamen yıkımıdır. Komutanları askerleri hapse atılan, vatan haini sayılan, sokaklarda öldürülen, sürüklenen bir ordu artık bitmiştir. Ulus devletler ordularının güçleriyle kendilerini güç yaparlar. TC ordusunun 15 Temmuz’da yaşadığı durum, devletin içinde bulunduğu krizin ne kadar kökleştiğinin bir göstergesidir. Devlet bu durumdan çıkma temelinde 2017 yılının konseptini belirledi. Ya daha kötü bir duruma düşeceklerdi ya da adeta ölüm kalım düzeyinde bir savaşla saldıracaktı. Bu temelde kış süreciyle birlikte operasyonlar Kuzey Kürdistan’da aralıksız sürdürüldü. Amaç gerillanın bahara hazırlıksız darbe yemiş olarak girmesi ve savaş performansının düşmesiydi. Gerilla operasyonlar açısından tarihinin en yoğun yıllarından birini yaşadı. Kendini koruyarak düşmanın bahar planını boşa çıkardı. Bahar sürecinde operasyonlar artarak devam etti.

Buna paralel olarak basın üzerinden TC devleti başta Erdoğan ve Süleyman Soylu’nun bizzat kendileri tarafından yoğun bir özel savaş yürüttüler. Çünkü devlet dağılma noktasına gelmiş ve bundan dolayı kendileri birebir özel savaş propagandasını gittikleri her yerde yapmışlardır. PKK’yi bitirme naraları aslında kendilerini kurtarma naralarıydı. Toplumun tüm dokularına yayılmış bir özgürlük umudu olan PKK’nin bitmeyeceğini kırk yıllık mücadele boyunca en fazla TC devleti görmüştür. Tarihimiz boyunca defalarca benzer imha konseptleri ve özel savaş yöntemleriyle saldırmışlardır. Ama her seferinde PKK, güçlenip büyüyerek çıkarken, TC ise inandırıcılığını ve gücünü her defasında yitirmiştir. İçinde bulunduğumuz süreçte ise özgürlük hareketimiz sadece Kürt halkının değil Rojava devriminin açığa çıkardığı özgür toplum modeli ile tüm Ortadoğu halklarının ve hatta dünya halklarının umudu haline gelmiştir.

2017’DE 3. DÜNYA SAVAŞI YENİ BİR AŞAMAYA ULAŞTI

Özgürlük mücadelemize karşı gelişen saldırılar sadece TC ile sınırlı ele alınamaz elbette. Devam etmekte olan 3. Dünya Savaşı’nda Ortadoğu’yu kendi aralarında yeniden paylaşarak, sömürgeciliği derinleştirmek isteyen egemen güçler, kendilerine alternatif bir çizginin, süreçten zaferle çıkması kaygısını yaşamaktadırlar. Rojava devrimi bunun somut örneğidir. Uluslararası güçler Suriye’yi daha da denetime almak isterken buradan tüm dünyaya özgürlük umudu olan Rojava devrimi doğmuş ve tüm Kuzey Suriye halklarına yayılmıştır. 3. Dünya Savaşı Ortadoğu merkezli yürütülürken en fazla odaklandığı yer Kürdistan olmaktadır. 2017 yılı 3. Dünya Savaşının yeni bir aşamaya ulaştığı bir yıl olmuştur. 3. Dünya Savaşı uluslararası güçlerin birbiriyle çatışmaktan kaçtığı diplomatik siyasi bir savaş olarak yürütülmektedir. Uluslararası devletler destekledikleri güçler eliyle savaşta üstünlük sağlamaya çalışmaktadır. Fakat artık vekâlet savaşları devri gittikçe kapanmakta ve uluslararası güçlerin karşı karşıya geldiği bir aşama açığa çıkmaktadır. Bu anlamda 3. Dünya Savaşı kritik bir aşamaya gelmiştir.

Kürtlerin mücadele birikimleri ve bilinçlenme düzeyleri, bu savaşta bir irade olarak açığa çıkmalarını sağlamıştır. Bu nedenle 2017 yılı boyunca özgürlük hareketimize yönelimlerin artması 3. Dünya Savaşının geldiği aşama ile bağlantılıdır. Kürtlerin bu savaşta kendi iradeleri ile yol bulma gücünü göstermeleri ile bağlantılıdır. En başta, Önder Apo üzerindeki tecrit bu savaş ve uluslararası konsept ile bağlantılıdır. Kürt halkının yol haritasını Önder Apo’nun ideolojik çizgisi belirlemektedir. Rojava devriminin tüm dünya halkları üzerindeki büyük etkisi öncelikle Önderlik ideolojisinin etkisidir. 3. Dünya Savaşı halklar, inançlar, toplumsal kesimler arası kaosu derinleştirdikçe, özgürlük mücadelesi tüm insanlık için bir aydınlık, yol gösterici olarak gittikçe büyümektedir.

2017 yılında hareketimize yönelik dört parça Kürdistan’da yöneltilen tehdit TC sahsında somutlaşmıştır. Fakat bu saldırıların temelinde uluslararası bir imha konsepti, uluslararası komplonun bugünkü hamlesi bulunmaktadır. Çünkü hareketimiz 2017 yılında yürütülen mücadele ile çok önemli kazanımlar elde etmiştir. Özgürlüğe bir adım daha yakınlaşmıştır. Özgürlüğe her gün yaklaşıldığı bu dönemde saldırılar da o denli artacaktır. Egemen güçler özgürlüğü engellemek için seferber olacaklardır. Özgürlük ideolojimiz tüm egemen, uygarlık ve zirvesi olan kapitalist ideolojiye karşı bir çıkıştır. Bu nedenle de harekemizin çıkışından itibaren uluslararası güçler bizimle savaş halinde olmuşlardır. İdeolojimizin gücü nasıl ki beş bin yıllık egemen zihniyeti aşma düzeyinde ise, mücadelemizde egemenliğin açığa çıkardığı sistemi aşma gücündedir. Özgür toplum sistemini kurma gücündedir. 2017 yılında hareketimizin kazanımları bir kez daha halkların umudu olarak hareketimizi somutlaştırmıştır.

Türk devletinin tekniğe dayalı savaş tekniğine karşı gerillanın geliştirdiği performansı nasıl değerlendiriyorsunuz?

2017 yılı hem 3. Dünya Savaşı ekseninde hem de TC devletinin yükselttiği faşizm nedeniyle halklara siyaset kapılarının kapandığı bir yıldı. Bu nedenle de meşru savunma rolünün belirleyici olduğu bir yıldı. Yılın gidişatının savaşa bağlı olduğu, savaşın ise Kuzey Kürdistan’da daha da şiddetlendiği bir yıl oldu. Kuzey Kürdistan dağlarında yürütülen mücadele, dört parça Kürdistan’daki kazanımların daha da sağlamlaşması anlamını içermektedir. Çünkü özgürlük mücadelesinin başlangıç adımı dağdır, gerilladır. Gerillanın varlığı özgürlüğün teminatıdır. Önceki yıllarda TC devleti DAİŞ eliyle Rojava’da sonuç almak istedi. Ama DAİŞ Rojava devrimi karşısında kırıldı. 2017 yılı boyunca devam eden hamleler Tabqa, Reqa ve Dêra Zor hamleleri artık DAİŞ’e vurulan son darbelerdi. Bu hamleler, TC için Rojava devrimini yıkma planlarını alt üst etmiştir. Rojava’da istenilen sonucu alamayan TC devleti, bu sefer dağda gerillaya yönelimi esas aldı. Yani özgürlük mücadelesinin kaynağına yönelmeyi esas aldı.

GERİLLA TAKTİK İNCELİKLE SAVAŞTI

Özellikle son iki yıldır düşmanın savaş yöntemi teknik esaslıdır. TC devleti savaşta iradesi kırılmış ordusunu teknik üstünlükle gerillayı darbeleyerek toparlamaya ve moralize etmeye çalışıyor. Teknik ile sonuç almadan asker adım atmaya cesaret edemiyor. Düşmanın teknik esaslı savaş tarzı bizim için de yeni bir savaş tarzı oluşturmayı gerektirmektedir. Düşmanın teknik taktiğine karşı kendi tarzımızı; en büyük teknik insandır anlayışı üzerine oluşturmaktayız. Düşman, tarihimizde başka süreçlerde de yeni teknikler devreye koyarak üstün olmaya çalışmıştır. Ama gerilla zaten kendisiyle orantısız bir askeri güce karşı savaş açmıştır. Gerillanın diyalektiği budur. Taktik incelik ve yaratıcılıkla kendisine göre teknik donanımı daha büyük olan bir gücü boşa çıkarmak gerillanın temel savaş tarzıdır.

Bu yıl da gerilla, düşmanın tekniğini boşa çıkaran mevzilenme ve eylemsellik tarzında önemli bir performans yakalamıştır. Yılın ilk aylarında ve en etkili eylemlerden biri olan Amed’de polis merkezine karşı yapılan eylem olmuştur. Düşmanın PKK’yi bitirme naraları attığı bir süreçte gerillanın nasıl düşmanın kalbine kadar sızabilme kabiliyetinde olduğunu göstermiş ve güçlü bir cevap olmuştur. Yıl boyunca gerilla güçlerimiz Kuzey sahalarından Medya Savunma Alanlarına kadar TC ordusuna karşı güçlü eylemlerle darbeler vurmuşlardır. Düşman teknikle gerillayı darbelemek isterken gerilla tekniği aşarak, dağlardan şehirlere eylemler yapma koşulları yaratmış ve güçlü eylemlerle orduyu sarsmıştır. Buna karşı devlet kendi ordusunun yediği darbeleri gizlemiş basın yasağı getirerek toplumdan gizlemiştir.

Bu yıl kadın gerillaların en başarılı eylemleri hangileriydi? 2017’de savaş meydanında YJA Star açısından ne tür yenilikler oldu?

Gerilla için yoğun bir savaş yılı olduğu gibi kadın gücümüzün de sürece aktif katıldığı bir yıl oldu. Düşmanın yoğun yönelimlerine eylemlerle karşılık verildi, yine yaşanan şahadetlere karşın hamleler başlatıldı ve eylemselliklerin yükseltilmesiyle şehitlerimizin mücadele çizgisine cevap olma esas oldu. YJA Star olarak bu yıl gerillanın genel yürüttüğü eylemlere ve hamlelere aktif katılım olduğu gibi ayrıca 98 özgün eylem gerçekleştirilmiştir.

Düşman, Medya Savunma Alanları olarak tanımladığımız alanlara operasyon düzenleyerek alanı işgal etme taktiğiyle yaklaşmıştır. İki yıldır aynı tarzda bir yönelimle bu hatta yönelmektedir. Bu yıl bu yönelime karşı gerillanın kullandığı taktik incelik önemli bir başarı sağlamıştır. Tüm Medya Savunma Alanlarında Heftanin’den Metina’ya, Zagros’lardan Xakurkê’ye kadın gücünün sürece aktif katılımı olmuş ve özgün eylemlerle rol oynanmıştır. Düşmanın yoğun keşif ve teknik kullanımına rağmen düşman üzerine etkili eylemler düzenlenmiş ve düşman darbelenmiştir. Bahar aylarındaki Qela Bêdewe operasyonunda gerilla eylemsellikleri nedeniyle düşman geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu eylemselliklerde özellikle YJA Star gerillalarımız belirleyici rol oynamışlardır. Xeregol operasyonunda ise düşman operasyon ortasında kendi savaş koordinesini ve askeri gücünü değiştirmek zorunda kalma derecesinde zorlanmıştır. Şemzinan alanı, bu yıl gerçekleştirdiği eylemlerle düşmana büyük darbeler vurmuş ve yine YJA Star gücümüz de bu alanda güçlü özgün eylemlerle düşmana ağır darbeler vurmuştur.

KUZEY’DE KADIN GERİLLA GÜCÜ AKTİF ROL OYNADI

Kuzey eyaletleri açısından da kadın gücümüz aktif rol oynamıştır. Dersim’den, Garzan’a, Amed’e ve Botan’a kadar kadın eylemsellikleri yıl boyu gerçekleşmiştir. Serhat eyaletimizdeki kadın gücümüz güçlü eylemlerle yıla damga vuran eylemlere imza atmıştır. Bahara girişte Garzan eyaleti YJA Star komutanı olan Jinda arkadaş şehit düştü. Eyalet kadın gücümüz hızla buna karşı özgün eylem gerçekleştirerek kadın gerillanın savaş öfkesini göstermiştir. Özellikle 30 Haziran yani Zilan yoldaşın fedai eylem gerçekleştirmesinin yıl dönümüne atfen tüm sahalarımız eylemsellikler gerçekleştirmişlerdir. Yaklaşık bir hafta boyunca tüm sahalar Zilan arkadaş anısına eylemler düzenlemişlerdir. Bu aslında bu yılın fedailik çizgisinde bir yıl olduğunun ifadesidir. Yıla düşmanın yüklediği faşizme karşı Zilan çizgisinde eylemler gerçekleştirilmiştir. Tekoşin Farqin yoldaşımızın Amed’de gerçekleştirdiği fedai eylem bu anlamda bir zirve olmuş ve bu yılın fedailik çizgisini belirlemiştir. Tekoşin yoldaş, bunca faşizan yönelime karşı fedailik çizgisinde bir duruşla düşmana en büyük cevabı vermiştir.

Yıl, YJA Star olarak üstlendiğimiz Kerkük, Maxmur ve Şengal alanlarında da oldukça yoğun ve hareketli geçmiştir. Bu alanlarda mevzilenmek gerilla olarak bizim için yeni bir tarzı ifade etmektedir. Bu alanlardaki açılımımız, tarz olarak şehir savaşlarında yetkinleşme anlamında bir ilk olması yanında mücadele kazanımlarımız açısından tarihidir. Buralardaki direnişimiz bizi Şengal’de Êzidî halkı ve bir bütünen Başurê Kurdistan halkı ve kadınları için umut haline getirmiştir. Ulusal bütünlüğün sağlanması öncelikle halk olarak kendini savunmaktan geçer. Bu anlamda gerilla olarak tüm Kürt halkının savunma gücü olduğumuzu buralardaki DAİŞ’e karşı direnişimizle somutlaşmıştır. Nitekim 2017 yılı sonlarına doğru Heşdi Şabi’nin Başur’a girişi yaşanmış, burada mevcut bulunan partilere bağlı güçler halkı savunma iradesini göstermemiş ve mevzilerini terk ederek halkı Heşdi Şabi’nin insafına bırakmışlardır. Bu Kürt halkı nazarında asla affedilmemesi ve unutulmaması gereken bir durumdur. Bir kez daha mevcut güçlerin halka çıkarcı yaklaştığı halkı koruma gibi bir kaygılarının olmadığı açığa çıkmıştır. Başur halkı uluslararası güçlere dayanan, işbirlikçi partilere dayanarak değil, ancak kendi öz savunmasını kendi iradesiyle sağlayacaktır. Bu noktada da hareketimiz Başur halkının ve tüm Kürt halkının varlık garantisi, özgürlük garantisidir. Yılın son günlerinde halk yerel hükümetin hegemon devletlere boyun eğen ama halkı ezen politikalarına karşı bir serhildan süreci başlatmıştır. Bu da Başurê Kürdistan’ın özgürlüğünü sağlama noktasında önemli gelişmelere gebe olduğunu göstermektedir.

Kürt kadınları bugün sadece Kuzey Kürdistan’da değil, dört parça Kürdistan’da örgütleniyor. Bu örgütlemenin en güçlü sağlandığı alanlardan birisi de savunma alanı oluyor. Sadece Kürt halkı için değil, bölge halkları için de bir savunma gücüne dönüşen Kadınların dört parçadaki savunma güçlerinin 2017 pratiğini değerlendirebilir misiniz?

YJA Star güçlerinin yıla katılımı bu temelde iken aynı zamanda Kürt kadınlarının savunma güçleri olan Rojava’da YPJ, Rojhilat’ta HPJ, Bakur’da YPS Jin, Şengal’de YJŞ’nin Kürt halkını ve kadınlarını savunma temelinde büyük çabaları olmuştur. 4 Nisan tarihinde Rojava Kürdistan’ında kadın öz savunma çalışmalarının geldiği aşamayı değerlendiren bir çalıştay yapılmıştır. Bu çalıştaya bizde kadın ordulaşma tecrübelerimizi paylaşma temelinde katıldık. Bu çalıştay her bir Kürdistan parçasında kadınların ve toplumun öz savunması ekseninde örgütlenmeyi esas alan kadın savunma güçlerinin birbirinin tecrübesinden faydalanması ve daha ortak bir perspektif yakalanması açısından önemli bir ilk adım olmuştur. Özellikle savaşın bu kadar Kürdistan merkezli yoğunlaştığı bir süreçte kadınların da daha ortak bir mücadele tarzı yakalaması, yine bunu tüm Ortadoğu ve dünya kadınlarına yayması gerektiği, bu çalıştayın açığa çıkardığı önemli bir sonuçtur.

Kürt halkının ve kadınlarının savunması temelinde örgütlenen parçalardaki savunma güçlerinin durumunu da değerlendirmek yıl açısından önemlidir. Rojava Kurdistan’ı açısından Reqa hamlesi 3. Dünya Savaşında hegemonya peşinde koşan devletlerin tüm planlarını alt üst etti. Reqa, DAİŞ’in kendisi için başkent olarak ilan ettiği önemli bir merkezdi. DAİŞ’in Reqa’da yenilmesi bitişi demektir. Tüm dünyayı tehdit eden bir çete olan DAİŞ’i yenen güç elbette 3. Dünya Savaşının kaderinde belirleyici bir güç demektir. Bu anlamda QSD tüm Ortadoğu halklarının savunma gücü olabilme umudunu açığa çıkarmıştır. YPJ, Rojava devriminin kadın savunma güçleri olarak devrime kadın rengini veren önemli bir dinamiktir. Geçen direniş yıllarında büyük bir tecrübe ve birikim sağlamıştı. Geçtiğimiz yıl içinde gerçekleşmiş olan Tapqa, Reqa ve Dêra Zor hamlelerinde de bu tecrübe ve birikim üzerinden öncü düzeyinde katılım göstermiştir. Bu hamlelerde kurtarılanlar ağırlıkla Arap halkıydı ve özellikle de Arap kadınlarıydı. YPJ Arap toplumu ve kadınları ile buluşma gücü olmuş, kadınlar için bir çekim merkezi haline gelmiştir. Kuzey Suriye’de demokratik ulus zihniyetinin temelleri YPJ saflarına Arap ve diğer kesimlerden katılan kadınlarla somutlaşmaktadır. Bu sadece askeri bir birlik değil kadınların özgür kadın ideolojisiyle tanışması anlamını ifade etmektedir. Ortadoğu’da hakim olan gerici erkek egemenlikli zihniyete karşı bir kadın devrimi anlamına gelmektedir.

YJŞ, Şengalli kadınların öz savunma gücü olarak yıl boyu Şengal’e yönelik saldırılara karşı bir direniş gücü olarak rol oynamıştır. Baharda gerçekleşen Xanesor saldırısından Heşdi Şabi’nin Şengal’i işgal etme girişimine kadar kendi tavrını koymuştur. Yine Êzidî kadınların kurtarılması temelinde Reqa hamlesine katılım göstermişlerdir. YJŞ’nin ulaştığı düzey artık Êzidî kadınların katliamlara karşı bir öz savunma gücünün olduğu ve katliamların ancak öz savunma ile aşılacağının somutlaşmasıdır.

YPS Jin, Kuzey Kürdistan’da büyük bir direniş geleneği başlatmıştır. Sur, Cizre, Nusaybin, Gever, Şırnak ve bir bütünen şehir direnişleri, Kürt halkının özgürlük mücadelesinde bir zirve ve dönüm noktası olacak derecede önemlidir. YPS Jin ilanı ile birlikte böylesi bir direnişin adı olmuştur. Bu anlamda Kuzey devriminde bir adım daha özgürlüğe yakınlaşmaktır YPS, YPS Jin örgütlülüğü. AKP’nin Kuzey halkına yoğun baskı ve saldırıları, öz yönetim direnişi olan kentleri yıkma, halkı yerinden etme politikaları, YPS ve YPS Jin’in bu anlamı ile bağlantılıdır. YPS Jin baharla birlikte kendi konferansını gerçekleştirdi ve şehir direnişlerinde açığa çıkan tecrübe ve birikim temelinde kendini örgütleme ve büyütme kararlığı ile yıla öncülük kararlılığını açıkladı. Yıl boyu çeşitli eylemlerle bu iddiasını pratikleştirdi. Önümüzdeki süreçte de YPS Jin’e Kürt toplumuna dayatılan faşizmi parçalama, Kürt gençlerine ve kadınlarına dayatılan asimilasyon ve kültürel soykırımı parçalama noktasında büyük görevler düşmektedir. Görkemli bir çıkış yapan YPS Jin’in oluşturduğu geleneğin devamı olarak TC ve AKP’nin korkulu rüyası olacağına ve halkların intikamını alacağına inanıyorum.

Rojhilatê Kurdistan’da mevzilenen HPJ güçleri de uzun bir süredir mevzilendiği Rojhilat dağlarında önemli bir mevzilenme düzeyi yakalamıştır. İran Kürt halkının özgürleşmesini engellemek için en fazla uğraşan devletlerden biridir. Bunu AKP gibi açıktan yapmasa da çok sinsice ve kurnazca yürütmektedir. Sonbaharla birlikte Asos alanlarına yapılan saldırılar İran devleti ve TC’nin ortak planlarının sonucudur. İran, Kürt halkının her bir kazanımını kendisi içinde bir tehlike olarak görmektedir. Çünkü özgürlük ruhu Kürt halkının dokularına dağılmıştır ve Rojhilat Kürtleri de kültürüne tarihine en çok bağlı bir toplumsal doku olarak özgürlük potansiyelini barındırmaktadır. İran devletinin baskı ile halkı sindirmeye çalışmasına karşın halk her fırsatta serhildanlarla öfkesini dile getirmektedir. HPJ’nin Rojhilat dağlarındaki mevzilenmesi Rojhilat kadınlarının özgürlük umududur. HPJ baharla birlikte yaptığı konferansla kendi mücadele planlamasını yapmış ve yıl boyu bu temelde çalışmalarını yürütmüştür.

Yine YJA Star olarak bizimde bir bileşen olarak içinde yer aldığımız Türkiye kadınlarının birleşik devrim cephesi olarak KBDH’ın 8 Mart’la birlikte ilanı gerçekleşmiştir. Bu da Türkiyeli kadın devrimcilerin güçlerini birleştirmesi ve yükselen faşizme karşı ortak mücadele hamlesi başlatması açısından tarihi bir adım olmuştur. Kadınların ortak cephesinin oluşması tüm Türkiyeli kadınlara ve halklara umut olmaktadır. KBDH yıl içinde gerçekleşen ilk eylemleriyle kadınların umudu olma noktasında somut adımlar atmıştır. Özellikle faşizmin bu kadar yoğunlaştığı bir ülke olarak Türkiye’de devrim potansiyeli her zamankinden daha yüksektir. Türkiye’de faşizmin toplumsal sömürüyü getirdiği krizli aşama sadece Kürt halkının değil tüm Türkiye halklarının sorunu haline gelmiştir. Toplumsal kriz doğru öncülükle devrime kanalize edilirse büyük bir devrim potansiyeli demektir. Toplumda en fazla ezilen kesim kadınlar olması itibariyle Türkiye halkları açısından da en büyük devrim potansiyeli kadınlardır. Ve KBDH kadınlara öncülük yapma iddiasındadır.

Bu yıldan çıkarılan sonuçlar ışığında önümüzdeki yıla nasıl bir giriş yapılacak? 2018’in 2017’den daha çetin geçeceğini düşünüyor musunuz?

2017 yılı önemli tarihi gelişmelerle dolu bir yıl oldu. Yılın sonuna geldiğimiz bu günlerde her an yeni gelişmelerle karşı karşıyayız. Bu durum 2018 yılının nasıl bir karakterde olacağının işaretleridir. Uluslararası güçler 3. Dünya Savaşında istedikleri dengeyi ve paylaşımı sağlayamamışlar ve aralarındaki kriz derinleşmiş olarak 2018 yılına girilmektedir. Özgürlük hareketimiz açısından bölgemizde yaşanan bu kaotik durum önemli görevleri karşımıza çıkarmaktadır. Ortadoğu halklarının umudu olmak, bu savaştan halklar lehine kazanımlarla çıkma temelinde rol oynamayı bizden bekliyor.

Özgürlük mücadelemiz açısından 2017 yılında önemli kazanımlar yakalandı, bunları daha da somutlaştırma ve savunma 2018’e girerken önümüzdeki temel görev olmaktadır. Gerilla şahsında Kürt özgürlük mücadelesine vurulmak istenen darbeler 2017 yılında boşa çıkarıldı. 2018 yılında mücadeleyi zaferle taçlandırma iddiamız var. 2018’e girerken mücadeleyi daha da yükseltmek tarz ve taktiği üzerine hazırlanarak girmekteyiz. Bu da ancak Önderlik tarzını yakalamakla, yani zafer tarzıyla olacaktır. Önderlik İmralı koşullarında tüm dünya sistemini çözümledi ve temellerini sarstı. Siyasetin yönünü belirledi. Önderlik tarzı en zor koşullarda bile hedefine ulaşma tarzıdır. Bizler de Önderlik ideolojisine bağlı gerilla güçleri ve kadın gerillalar olarak Önderlik tarzını esas alarak, 2018 yılında hedefe yürümeyi esas alacağız. 2018 yılını Önderliğimizin ve halklarımızın özgürlük yılı yapacağız. Bu başta önderliğimize, bu yılın direniş karakterini yaratan şehitlerimize ve tüm özgürlüğe susamış halklara sözümüzdür.