Cumartesi Anneleri, Nihat Aydoğan için buluştu

Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 30 Kasım 1994’te gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan’ın akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 661’inci kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

Bu haftaki eylemde, 30 Kasım 1994'te gözaltına alınarak kaybedilen Nihat Aydoğan'ın akıbeti sorularak, adaletin sağlanması istendi. Aydoğan'ın eşi Halime, kızı Necbir ve torunu Helin Aydoğan da eylemde yer aldı.

'DÜNYA DUYDU, HÜKÛMET DUYMADI'

Eylemde konuşan, 19 Ekim 1995'te gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, '95'ten bu yana Galatasaray Meydanı'nda olduklarını söyleyerek, "Sesimizi dünyaya duyurduk ama hükûmet duymadı" dedi. Yaz-kış demeden bu meydanda olmalarının nedenini açıklayan Tosun, "Çünkü canımız kayıp. Hiçbir zaman kayıpları unutmadık, unutmayacağız, hesabını soracağız. Bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Siz bunun akıbetleri açıklayacaksınız" dedi.

Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan ise, "Ben de yaralı annelerden biriyim" diyerek sözlerine başladı. Eşini kaybettiğinde aramadığı ve başvuru yapmadığı yer kalmadığını sözlerine ekleyen Aydoğan, yetkililerin kendisine, “Eşini dağlarda ara, kocan bizim yanımızda değildir” denildiğini kaydetti. Ellerindeki karanfilleri fotoğrafların üzerine koyduklarını kaydeden Aydoğan, “Neden bu karanfilleri üzerine koyacağımız bir mezarımız yok? Biz bir kemik istiyoruz. Mezarımız olsun istiyoruz. Neden kemiklerimizden korkuyorlar! Yeter artık, bu kemikleri gösterin, mezarımız olsun” dedi.

AYDOĞAN'IN HİKAYESİ

Bu haftaki basın açıklamasını okuyan, Cumartesi İnsanları'ndan Hatice Onaran, “Hakikat ve adalette ısrarımız yalnızca gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz için değil, bu topraklarda yaşayan herkes içindir. İnsan haklarına saygılı, demokratik bir siyasal kültürün oluşması için, hak ve özgürlüklerimizi etkili bir biçimde kullanabileceğimiz aydınlık bir gelecek için hakikate ve adalete ihtiyacımız var” dedi.

39 yaşındaki Nihat Aydoğan’ın 4 çocuk babası olduğunu ve Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Doğançay (Mizizah) köyünde yaşadığını belirten Onaran, “Korucu olmak istemeyen Doğançaylılar üzerinde yoğun bir baskı vardı. Güvenlik güçleri tarafından yapılan sistematik baskınlarda köylüler dövülüyor, tehdit ediliyorlardı. Nihat Aydoğan’ın oğlu Fevzi’nin bu ortamda dağa gitmesi, babası üzerindeki baskıyı daha da artırdı. Sık sık evi basılan Nihat Aydoğan gözaltına alınıyor ve günlerce işkence görüyordu” dedi.

Aydoğan’ın 30 Kasım 1994 tarihinde aile evine yapılan asker ve korucu baskınında gözaltına alındığını aktaran Onaran, “Kapıyı kırarak içeri girdiler ve Nihat Aydoğan’ı dipçikle döverek yatağından çıkarttılar. Ellerini ve gözlerini bağlayıp kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu’na, daha sonra da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürdüler” diye belirtti.

Resmi makamların Aydoğan'ın gözaltına alındıktan 20 gün sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini ve ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia ettiklerini dile getiren Onaran, Aydoğan’dan bir daha haber alınamadığını söyledi.

Birkaç yıl sonra Halime Aydoğan’ın eşinin akıbetinin araştırılması talebiyle tekrar savcılığa başvuruda bulunduğunu ifade eden Aydoğan, “Bu sırada vukuatlı nüfus kayıt örneği alınca Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti” dedi.

Aydoğan ailesinin resmi kurumlara yaptığı tüm başvurularının sonuçsuz kaldığını sözlerine ekleyen Onaran, “Nihat Aydoğan’ı gözaltında kaybedenler biliniyor olmasına rağmen hukuk işletilmedi. Siyasal iktidarların tercihlerinden bağımsız davranmayan hukuk mekanizmaları diğer gözaltında kayıp iddialarında olduğu gibi Nihat Aydoğan’ın gözaltında kaybedilmesi suçunu da cezasız bıraktı” diye konuştu.