35 yıl hapsi istenen Güven: Söylediğim her şeye sahip çıkıyorum

35 yıl hapsi istenen DTK Eş Başkanı Güven, tüm söylediklerinin arkasında olduğunu belirterek, Kürt sorununun çözüm yolu olarak ise Öcalan ile görüşmeyi işaret etti.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven ve KHK ile kapatılan DİAY-DER'in üyesi Abdulbari Tiryaki (76) hakkında, "örgüt propagandası" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması görüldü. Duruşma Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 7 kez "örgüt propagandası" yapmak ile suçlanan Güven'in 7 yıldan 35 yıla, Tiryaki'nin ise bir kez "örgüt propagandası" yapmak iddiasıyla bir yıldan 5 yıla kadar hapis ile cezalandırılması isteniyor. Güven ve Tiryaki'nin katıldığı duruşmada avukatları da hazır bulundu.

Tiryaki, konuşmalarında DAİŞ'in Suriye'de yaptığı insanlık dışı uygulamalarını eleştirdiğini, insanların ölmemesi ve barışı istediğini belirterek, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Ardından söz alan Av. Çiğdem Ertak, müvekkilinin Kürtçe yaptığı konuşmanın çevirisinin yanlış ve eksik yapıldığını belirterek, konuşmaların bilirkişiye gönderilmesini talep etti.

'SÖYLEDİĞİM HER ŞEYE SAHİP ÇIKIYORUM'

Ardından Kürtçe savunma yapan Güven, 25 yıldır siyaset yaptığını, şimdi ise DTK Eş Başkanı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Suçlama konusu yapılan konuşmaların tamamı DTK Eş Başkanı olarak katıldığım etkinliklerde yaptığım konuşmalardır. Benim muhalif bir kimliğim var. Konuşmalarımda AKP'nin politikalarını eleştiriyorum. Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel gibi bugünkü Cumhurbaşkanı da söylemişti, 'PKK Kürt isyanlarının 29'uncusudur' diyerek, Kürt sorununun çözümüne dikkat çekmişti. Bu bir gerçekliktir. Kimse Kürt sorunu yoktur diyemez. Ben bir Kürt kadını olarak istiyorum ki Kürt sorunu demokratik yoldan çözülsün. Bu anlamda ben siyaset yapıyorum. Benim katıldığım basın açıklamaları, televizyon programlarında yaptığım konuşmalar tamamen Kürtçe yaptığım konuşmalardır. Konuşmalarımın Türkçe çevirisinde bir takım yanlışlıklar ve eksiklikler var. Ancak konuşmalar bana ait. Ben söylediğim her şeye sahip çıkıyorum."

'BODRUMLARDA KATLEDİLDİLER...'

"Kürdistan" sözcüğünün iddianamede suç unsuru olarak gösterilmesine tepki gösteren Güven, "Kürdistan bir coğrafyanın adıdır. 1921'de Türkiye'nin Anayasası'nda Kürdistan geçiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı 'Kürdistan bir gerçekliktir. Lazistan bir gerçekliktir' demiştir" diye aktardı.

Bir konuşmasında Cizre bodrumlarında katledilen Mehmet Tunç'u sahiplenmesinin suçlama konusu yapılmasına değinen Güven, "Mehmet Tunç 4 çocuk babası bir sivildi. PKK üyesi değildi. Cizre'de baskılar yoğunlaştığında Mehmet Tunç da 60 kişi ile birlikte Cizre bodrumlarında direndi. Silopi'de öldürülen DBP PM üyesi Sêvê Demir vardı. Onunla 5 yıl boyunca aynı zindanda kaldım. Aynı zamanda birlikte siyasi çalışmalar yaptık. Ben konuşmamda 'Bu iki arkadaşımla gurur duyuyorum' diyorum. Yani olumlu ne söylemişsek bu suç olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş 'İstanbul özerk olmalıdır' dedi. Ben ise demokratik özerklik istemişim. Kadir Topbaş bunu söylerken yargılanmıyor, ben yargılanıyorum" dedi.

'ÇÖZÜM İÇİN ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİ'

Askeri operasyonlara karşı çıktığı için yargılanmasını değerlendiren Güven, "Operasyonlarla Kürt sorunu çözülmez. ‘1000 operasyon yaptık’ diyen Mehmet Ağar'dır, yine sorunlar çözülmedi. Çaresi Öcalan ile görüşmelerin yapılmasıdır" ifadesini kullandı.

Savcıların, yaptıkları konuşmaların altında sürekli suç aradığına, bu nedenle Kürt siyasetçilerin ve seçilmişlerin tutuklandığına dikkat çeken Güven, "Peki ben nasıl siyaset yürüteyim. AKP'nin politikaların benimsemek zorunda değilim. Bununla isteniyor ki demokratik siyaset alanı boşalsın. Bu yaklaşımla hiç bir sorun çözülmez. Herkes düşüncesi özgürce ifade edebilsin" dedi.

Güven'in avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir ve Şivan Cemil Özen, müvekkili Güven'in yaptığı konuşmaları için polisin yaptığı tercümeyi hatalı olduğu için kabul etmediklerini belirterek, Güven'in konuşmalarının çözümü için Kürtçe bilen uzman bilirkişiye gönderilmesini istedi.

ERTELENDİ

Ara kararını açıklayan mahkeme, Güven ve Tiryaki'nin Kürtçe konuşmalarının görüntü kayıtlarının çözümü için Dicle Üniversitesi Kürdoloji Bölümüne gönderilmesine karar vererek, duruşmayı Mart ayına erteledi.