Yüksekdað: Bu halkın Türkiye ve Kürdistan’da süren direnişleri var

Yüksekdað: Bu halkın Türkiye ve Kürdistan’da süren direnişleri var

“Umudu büyütelim. Birlik, Mücadele, Zafer Gecesi” adıyla düzenlenen etkinlikte konuşan ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdað, 92 yıldır süren bir mücadele geleneðinden geldiklerini ifade ederek, o günden bu yana mücadele geleneðinden aldıkları birikimleri bugüne kadar taşıdıklarını kaydetti. AKP hükümeti’nin bütün ezilenlerin karşısına bir ordu düzeni ve saldırganlıðıyla çıktıðını söyleyen Yüksekdað, “Onların tankları, topları varsa bu halkın Türkiye ve Kürdistan’da süren direnişleri var. Halkın öz gücü, iradesi var” dedi.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Ýstanbul Gazi Mahallesi Şehir Parkı'nda "Umudu Büyütelim. Birlik Mücadele Zafer Gecesi" adıyla etkinlik düzenledi.

Gazi Mahallesi Eski Karakol önünden Şehir Parkı’na “Maraş’tan Çorum’a, Gazi’den Sivas’a, Uludere’ye katliamları unutma. Adalet istiyoruz” yazılı pankart açarak yürüyen ESP, sık sık “ESP yürüyor umut büyüyor”, “Bize gücünüz yetmez, biz kazanacaðız”, “Parti, Atılım, zafer”, “Disa disa serhıldan MLKP Kurdîstan” sloganları attı.

Kürtçe, Türkçe ve Ýngilizce “Dünyayı sosyalizm kurtaracak” yazılı pankart ile mücadelede yaşamını yitirenlerin fotoðraflarının asıldıðı gecede, Suavi, Pınar Aydınlar, Vardiya Müzik Grubu ve Cihan Çelik sahne aldı.

Geceye, ölüm orucu gazileri, tutsak ve şehit aileleri, BDP Sultangazi ilçe üye ve yöneticileri, EMEP Sultangazi ilçe başkanı ve Almanya’dan da gelen konuklar katıldı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yürütme kurulu ve Sultangazi Meclisi, ilettikleri mesajla ESP’nin kuruluşunu selamlayarak, ESP’nin emek, özgürlük ve adalet mücadelesinde önemli bir yer tuttuðunu belirtti.

Emek ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşu ile başlayan gecede konuşma yapan ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdað, Türkiye ve Kürdistan halklarının kendilerine ‘kader’ denilerek dayatılan sömürü ve savaşı deðiştirilebileceðini gösterdiðinin altını çizdi.

Ýşte bugün AKP Hükümeti’nin ve onun zihniyetinin bize kader diye dayattıklarını deðiştirmenin tam sırasıdır. Burada yan yana gelen, omuz omuza veren canlar bu kaderi deðiştirebilecek gerçek güçtür. Bizi kurtaracak olan kendi kollarımız, kendi yüreðimiz, kendi birliðimizdir.

92 yıl önce sömürü saltanatının yıkılmaz olmadıðının göstergesi olarak devrim ve sosyalizm yürüyüşünün başlatıldıðını ifade eden Yüksekdað, o günden bu yana mücadele geleneðinden aldıkları birikimleri bugüne kadar taşıdıklarını kaydetti. Yüksekdað şöyle devam etti: “Bu bir güçtü. Ezilenlerin, yok sayılanların, bir kadere mahkum edilmeye çalışılanların düzeni ve kaderini deðiştirme mücadelesidir bu. Ýşte bu memleketin onurlu, başı dik ve mücadele eden insanları bu mirasın takipçisidir. Bugün görüyoruz ki devraldıðımız bu mücadele geleneði bizi daha fazla mücadele etmeye zorluyor. Bugün sermaye düzeni ve onun temsilcisi AKP iktidarı halka savaştan, sömürüden başka bir şey dayatmıyor. Savaş arabalarını ve savaş düzenini gittikçe daha fazla bu halkın üzerine sürüyor. Kurdukları düzen sadece sömürü düzeni deðildir, bir savaş düzenidir. Onlar sadece bu coðrafyada deðil içte Kürt halkına karşı dışta Suriye halkına karşı bir savaş konseptiyle emperyalizmle işbirliði içinde sürdüren bir hükümet durumundalar. “

‘ONLARIN TANKLARI, TOPLARI VARSA BU HALKIN TÜRKÝYE VE KÜRDÝSTAN’DA SÜREN DÝRENÝŞLERÝ VAR’

AKP Hükümeti’nin Kürt halkının, Alevi halkının, şiddete uðrayan kadının… bütün ezilenlerin karşısına bir ordu düzeni ve saldırganlıðıyla çıktıðını söyleyen Yüksekdað, “Onların savaş ve sömürü orduları var. Onların tankları, topları, cephanelikleri var. Ama bu halk çok iyi görüyor ki artık o tankların, topların hükmü yoktur. Artık o cephanelikler patlıyor. O cephaneliklerde bu halkın yoksul evlatları heder ediliyor. Daðlarda, savaş alanlarında Kürt halkının evlatları, Türkiye halklarının evlatları AKP iktidarının ve sermaye düzeninin çıkarlarına kurban ediliyor. Bu düzen her gün daha fazla hakkımızı, ekmeðimizi aldıðı gibi her gün daha fazla canımızı istiyor bizden. Gençlerimizi istiyor bizden. Ve bunu ‘kader’ diye dayatıyor. Ama bu savaş politikası, bu zulüm inceldiði yerden ve en keskinleştiði, zirveye vardıðı noktada dibe vuracaktır. Çünkü onların tankları, topları varsa bu halkın Türkiye ve Kürdistan’da süren direnişleri var. Halkın öz gücü, iradesi var” diye konuştu.

‘EZÝLENLERÝN DE 10 EYLÜL’Ü VAR’

Yaşam bize iki seçenek sunuyor. Ya onların savaş ve sömürü orduları karşısında yenileceðiz. Ya da halkın, işçilerin, emekçilerin, adalet, özgürlük mücadelesinin ordusunu kuracaðız. Umudun ordusunu kuracaðız” diyen Yüksekdað, sözlerini şöyle tamamladı: “Onların bu zulüm düzeni karşısında kendi irademizi ve kendi gücümüzü büyütecek ve bizi geleceðe taşıyacak bir geleneðin izinden yürüyoruz. Bu 10 Eylül gecesinde bir kez daha halkın da umudu olduðunu, ezilenlerin de 10 Eylül’ü olduðunu ezenlere, savaş iktidarını kuran ve sürdürmeye çalışanlara ilan ediyoruz. Biz 10 Eylül’ün gücüyle kendi kaderimizi yaratmanın ve gelece taşımanın gücüyle ilerleyeceðiz. Ezilen halklarımız kazanacak. Ýşçilerin ve emekçilerin emek mücadelesi kazanacak. Biz kazanacaðız.”

OTLU: TÜM EZÝLENLER DEVRÝME ÇAÐIRIYOR

ESP Ýstanbul Ýl Başkanı Çiçek Otlu ise yaptıðı kısa konuşmada, işçi ve emekçilerin AKP Hükümeti’nin politikalarına karşı direnişini, kadınların şiddet karşısındaki isyanını, Alevilerin adalet istemlerini, Kürt halkının taleplerini dile getirdi. Otlu şunları kaydetti: “Bu ülkede tüm ezilenler, devrime çaðırıyor. Biz de batıda bu çaðrıya yanıt olmak istiyoruz. 10 Eylül’ü yaratanlar, devrim için ant içiyor. Faşizmin bütün karargahlarını yıkacaðız. Yaşasın devrim ve sosyalizm. Bıji bıratiya gelan!”

Yapılan konuşmaların ardından etkinlik, Suavi, Pınar Aydınlar, Vardiya Müzik Grubu ve Cihan Çelik’in ezgileriyle halaylar eşliðinde devam etti.