GÖRÜNTÜLÜ

Av. Binbir: Mahpusların tahliyesi keyfi bir şekilde engelleniyor

ÖHD Cezaevi Komisyonu Eşsözcüsü Zeki Binbir, infazının dörtte üçünü tamamlayan siyasi tutsakların tahliyelerinin, İdare ve Gözlem Kurulları tarafından hukuksuz bir şekilde engellendiğini belirtti.

ZEKİ BİNBİR

Türkiye’de yıllardır temel insan hakları ihlallerinin yaşandığı yerlerin başında hapishaneler geliyor. Tutsaklara yönelik keyfi uygulamalar ve hukuk dışı infaz rejimleri, yapısal bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. 103 bin 179 kişi, infazları keyfi olarak ertelendiği için hapishanelerde rehin tutuluyor. Yasaya göre infazının dörtte üçünü tamamladıktan sonra tahliye edilmeleri gereken tutsakların, 2020'de çıkarılan infaz yasasıyla kurulan İdare ve Gözlem Kurulları tarafından tahliyeleri engelleniyor.

Tutsaklara, “Devlete itaat ettin mi? Bayrağını tanıyor musun? Pişman mısın” gibi sorularla biat etmeleri dayatılıyor. “Suyu tasarruflu kullanmamak” ve “yeterli sayıda kitap almamak” gibi gerekçeler bile tahliyelerinin önünde engel oluşturuyor.

Tutsaklara yönelik bu keyfi uygulamalara ilişkin ANF'ye konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Cezaevi Komisyonu Eşsözcüsü Zeki Binbir, "Hak ihlallerinin yaşandığı en büyük alan hapishaneler olmaktadır. Cezaevinde yaşanan hak ihlallerini dışarıya duyurmak, gündem haline getirmek ve bu hak ihlallerini gidermek için bizler, ÖHD Amed Şubesi olarak geçmişten beri birçok çalışma yürütmekteyiz.


Özellikle tahliyelerin ertelenmesi hususu, 30 yıllık mahpuslar üzerinde daha çok uygulanmaktadır. İdare ve Gözlem Kurulları’nın bu mahpuslar hakkında verdiği kararlara baktığımızda, 'pişmanlık' dayatması yaptığını görüyoruz. Birçok bahane ve gerekçe gösterilerek mahpusların infazı bu şekilde ertelenmeye çalışılmaktadır. Bu durumu, bir nevi cezalandırma içinde cezalandırma olarak görebilmekteyiz" diye ifade etti.

‘İDARE VE GÖZLEM KURULLARI, YASALARI YOK SAYIYOR’

İdare ve Gözlem Kurulları’nın hukuksuz bir biçimde ikinci bir mahkeme gibi hareket ettiğine dikkat çeken Binbir, "İdare ve Gözlem Kurulları, ikinci bir mahkeme göreviyle insanların cezalandırılmasına veya tahliyelerinin engellenmesine karar veren bir mekanizma haline geldi. Aslında bunun yasada hiçbir yeri bulunmuyor. Dünyada buna benzer bir uygulama bulunmamaktadır. Hukukçu olmayan kişilerin insanlar hakkında mahkeme yerine geçerek karar vermesi başlı başına hukuka aykırıdır. Mahpusların tahliyeleri çeşitli bahanelerle engelleniyor.

İdare Gözlem Kurulları yasaya aykırı davranıyor. Son dönemde özelikle Erzincan Kapalı Cezaevi’nde birçok mahpusun tahliyesinin ertelendiği görüyoruz. Özellikle mahpuslara 'pişmanlık' dayatması yapılarak tahliyesi engelleniyor" dedi.

‘HAK İHLALLERİNE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ’

ÖHD olarak cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluklara ilişkin kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Binbir, "Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı mücadele ediyoruz. Özellikle İdare Gözlem Kurulları kararlarının kaldırılmasına yönelik açmış olduğumuz davalarımız devam ediyor. Devlet tarafından bunun bir siyasi bakış açısı olduğunu düşünüyoruz. Devlet burada Kürtleri baskı altına almaya çalışıyor. Çünkü infaz ertelemelerinin sadece politik mahpuslar üzerinden yapıldığını görüyoruz" diye konuştu.

‘DEVLET ARTIK ADIM ATMALI’

Önder Apo’nun yaptığı çağrıya da değinen Zeki Binbir, sözlerini şöyle tamamladı: "Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıyla beraber gelişen bir süreç var. Aslında bu süreci iyi çözümleyip iktidarın da buna uygun şekilde adım atması gerekmektedir. Çünkü cezaevlerinde yaşanan durum yasal değildir. İktidar tarafından bir an önce bu konuya ilişkin adımlar atılmalı.

Özelikle Sayın Abdullah Öcalan'a yönelik ‘umut hakkı'nın tanınması gerekmektedir. Şu an gelişen olumlu bir süreç var. Bu sürecin ilerleyebilmesi için devletin artık adım atması gerekiyor. Bu adımların başında, İmralı Adası’nda tutulan Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması ve hapishanelerde bulunan 30 yıllık mahpuslar ile ağır hasta mahpusların bir an önce serbest bırakılması gerekmektedir."