DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, halkın darbe koşullarında seçime zorlandığına dikkat çekti, "HDP'nin bu koşullarda aldığı sonuç başarılıdır, olumludur" dedi. Yüksek, önümüzdeki dönemin "yeni bir anayasa ve rejimi şekillendirme süreci" olacağına işaret etti, "HDP aktif olarak bu süreçte yer almalı, yeni anayasayı siyasi iktidarın inisiyatifine terk etmemeli" dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını değerlendirdi.

Darbe koşullarında seçime zorlandıklarının altını çizen Yüksek, "Bu gerçek görülmeden seçim sonuçları doğru değerlendirilemez. Adeta toplumun başına silah dayatılarak bir seçim yapıldı ve zorla 'Bize oy vereceksiniz' diye tehdit edildi" diye konuştu.

7 Haziran'dan bu yana yaşanan katliam ve saldırıları hatırlatan Yüksek, "Devletin tüm aygıtları ile toplum baskı altına alındı" dedi ve ekledi: "HDP ve bileşenleri ile DBP olarak bizlere yönelik uygulanan politikalarsa ifade ettiklerimizin katbekat daha fazlasıydı. Bizleri, bir siyasi parti olarak dahi görmediğini ilan eden Cumhurbaşkanı'nın sürüklediği bir seçimden söz ediyoruz."

'HALKIN ÖZGÜR İRADESİ BASKI ALTINA ALINDI'

Son 3 ay içerisinde 20 belediye eşbaşkanının tutuklandığını, 30'unun görevden alındığını, binlerce insanın gözaltına alınarak tutuklandığını vurgulayan Yüksek, "Bu seçimden çıkan sonucu, milletin özgür iradesi olarak değerlendiremeyiz. Halk, özgür iradesi ile sandık başına giderek oy kullanamamıştır. 5 ay boyunca psikolojik ve fiziki işkence altında sandığa sürüklenmiş, zorla seçim yaptırılmış. Şimdi bunun sonucunu da milli irade olarak ifade ediyorlar. Kesinlikle bu sonucu meşru görmüyoruz. Demokratik bir seçim olmamıştır. Halkın özgür iradesi baskı altında sandığa sürüklenmiştir" dedi.

"Seçim sonuçları normal bir seçim yapılmış gibi değerlendirilemez" diyen Yüksek, "Muhalif partiler de bir yanılgı içinde. Tüm toplumun başına silah dayatılarak yapılmış bir seçimden çıkan sonucu kendileri açısından başarı ya da başarısızlık olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz" diye konuştu.

DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP'nin bütün baskı ve dayatmalara rağmen aldığı sonucu "olumlu ve başarılı" bulduklarını söyledi, "Bu koşullarda alınmış sonucun çok kıymetli olduğunu belirtmek istiyorum" dedi.

Yüksek, şöyle konuştu: "7 Haziran koşullarında seçime girilmiş olsaydı ve bugünkü bir sonuç çıksaydı o zaman bir başarısızlık ve düşüş olarak değerlendirebilirdik ancak bugün böyle değerlendirilemez."

'GÖÇE MARUZ KALAN 600 BİN İNSAN OY KULLANAMADI'

Baskı ve şiddet nedeniyle yerinden göç eden insanların sayısının 600 bini bulduğunu ve oy kullanamadıklarını hatırlatan Yüksek, "Böyle bir tablo ile karşıya karşıyayken HDP açısından bir yenilgiden bahsedemeyiz. HDP bileşenleri ile beraber tüm faşizan yönelimlere karşı ayakta kalmayı başarmış ve demokratik, parlamenter zeminde mücadele edeceğini ortaya koymuştur. Bu açıdan başarıdır. Tek tek illere bakıldığında bu baskı ve şiddete rağmen daha iyi sonuçlar elde edilemez miydi? Tabi. Bunun gerçekleşmemesinin nedenlerini sorgulayabiliriz" dedi.

Yaşanan gelişmeler karşısında aktif bir siyaset yürütülememesinin tüm muhalif partiler açısından değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu belirten Yüksek, "HDP ve diğer siyasi partilerin, neden diktaya karşı daha başarılı bir duruşu toplumda örgütleyemediği elbette değerlendirilmeli fakat büyük devlet gücünü arkasına alarak topluma ve muhaliflere karşı kullanan bir iktidar karşısında, HDP'nin yüzde 10'nun üzerinde kalmasını başarı olarak değerlendirmek gerekiyor" diye konuştu.

'BUNDAN SONRA AKTİF BİR MUHALEFET YÜRÜTÜLMELİ'

Bundan sonra aktif bir muhalefet, aktif bir siyasi mücadelenin yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken Yüksek, "İdeolojik mücadele, fikir mücadelesi gerekiyor. Yoksa AKP, her seçimde düşüş yaşadıktan sonra topluma savaş açarak yeniden iktidarda kalmayı başaracak. Bilinçlendirme ve siyasal çalışmalarına ihtiyaç var" dedi.

DBP Eş Genel Başkanı Yüksek, son olarak şunları söyledi: "Önümüzdeki süreç bir anayasa ve rejimi şekillendirme süreci olacak. Bu süreçte de kesinlikle sadece parlamentoda değil aktif bir şekilde toplumsal zeminde mücadele yürütmek gerekiyor. İktidarın tek başına bu rejimi ve anayasayı şekillendirmesine müsaade etmemek zorundayız. HDP'nin toplumun tüm ezilen kesimlerinin çıkarına sonuçların oluşması için öncü bir rol oynaması gerektiği sonucu ortaya çıktı."