Yardım kuruluşlarından Almanya’nın mülteci politikalarına tepki

Almanya’da artan mülteci sayısıyla birlikte federal hükümetin iltica yasalarını sertleştirmeye yönelik girişimleri insan hakları örgütlerinin tepkisini çekiyor.

Hristiyan Demokrat Parti (CDU) üyesi İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere tarafından hazırlanan yeni iltica yasa tasarısında yer alan maddelerin birçoğu insan hakları örgütlerince sert eleştiriler alıyor. İnsan hakları kuruluşları, tasarının yasalaşması ile birlikte Almanya’daki mültecilere ‘uyum şansı tanınmıyor’.

Yasa tasarısının en sert eleştirilen maddelerinden biri, başka bir AB ülkesinde de iltica etmiş olan ya da iltica başvurusu reddedildiği için sınırdışı edilmeyi bekleyen mültecilere sosyal yardım verilmemesini öngörüyor.

KAMP HAYATINA ZORLANMALARI ‘UYUMU’ ENGELLİYOR

Tasarının bir diğer maddesi ise, başta Balkan ülkeleri olmak üzere ‘güvenli’ sayılan ülkelerden gelen veya iltica hakkı şansı az olan bireylerin davalarının sonuçlanmasına kadar ‘ilk başvuru merkezlerinde’ tutulmalarını öngörüyor. Bu da mültecilerin aylarca ve belki de yıllarca kamp hayatına zorlanacaklar.

Mültecilere yardım için kurulan Pro-Asyl ise, mültecilerin uzun süreler toplu kamplarda bırakılmaları yerine bu alanlardan çıkarılmalarının sağlanması gerektiği görüşünde. Pro-Asyl, Suriye, Irak ve Afganistan gibi ülkelerden gelen mültecilerin ise mümkün olan en kısa sürede akrabalarının yanına veya kendilerine tahsis edilecek evlere geçmelerinin ‘uyum’ için faydalı olacağını savunuyor.

Pro-Asyl’in yanı sıra Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International)‘in üzerinde özellikle  durdukları bir diğer nokta ise, birçok ülkenin Almanya tarafından ‘güvenli ülke’ statüsüne alınmış olması ve bu ülkelerden gelen mültecilerin neredeyse tamamının iltica hakkına sahip olamaması. Bu ülkelerin başında, Roman azınlıkların baskı ve ayrımcılığa maruz kaldıkları Balkan ülkeleri geliyor.

İnsan hakları dernekleri, bu ülkelerden gelen ve korunması gereken mültecilerin de geri gönderilme riskinin ortaya çıkacağına dikkat çekiyorlar.

MÜLTECİ KOTASI İNSAN HAKLARINA AYKIRI

Pro-Asyl ve Amnesty’nin karşı çıktığı bir diğer pratik de, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Yunanistan ve İtalya’dan 120 bin mülteciyi almalarını öngören kota sistemi. Pro-Asyl, ‘AB’nin kağıt üzerinde çözümler’ ürettiğine vurgu yaparken, mültecilerin istekleri dışında ve hiç yaşamak istemeyecekleri bir ülkeye gönderilmelerinin de ‘realiteden uzak’ olduğunu savunuyor.

Ayrıca Almanya’da iltica hakkı tanınan mültecilerin daha sonra başka AB ülkelerinde de benzeri başvuru yapabilmeleri de isteniyor.

İnsan hakları kuruluşlarının üzerinde durduğu en önemli nokta olarak mültecilerin başvuruları sonrasında yaşadıkları belirsizlikler nedeniyle ülkeye uyum sağlayamamaları geliyor.