‘Welate me Kurdistan e’ belgeseli Kürtlere bellek oldu

‘Welate me Kurdistan e’ belgeseli Kürtlere bellek oldu

Bilûrun ustası Egidê Cimo’nun yaşamını anlatan “Welatê me Kurdistan e” belgeseli Amed ve Van’dan sonra Batman’da da sanatseverlerle buluştu. Kürtlerin 85 yıllık öyküsünü, göçünü, aşkını ve özgür ülke özlemini bilûrun sesiyle beyaz perdeye taşındığını söyleyen belgesel yönetmeni İbrahim Yıldırım, Kürtlerin hafıza bellediği olan Egidê Cimo’nun Erivan ve Kürdistan’a büyük bir sanatsal birikim bıraktığını belgesel çekimi esnasında fark ettiklerini sözlerine ekledi. 

Van’ın Özalp ilçesinden Erivan’a sürgün giden bir ailenin çocuğu olan ve bilûrun piri olarak bilinen 85 yaşındaki Egidê Cimo’nun hayatının anlatıldığı ‘Welate me Kurdistan e belgeseli Batman Yılmaz Güney Kısa Kürt Film Festivali’nde izleyicilerle buluştu.

Bilûru ile Erivan Radyosu’nda 35 yıllık sanat hayatı boyunca Ermeni ve Kürt sanatçılara bilûru ile eşlik eden Egidê Cimo’nun hayatının anlatıldığı “Welatê me Kürdistan e’ belgeseli Batman’da sinemaseverlerle buluştu. Egidê Cimo ile Kuzey Kürdistan ve Erivan’da yaşayarak belgeseli hazırlayan İbrahim Yıldırım, belgeselin yoğun ilgi görmesi ve usta bir Kürt sanatçının yaşamını beyaz perdeye taşımasından kaynaklı gurur verici bir durum olduğunu söyledi.

‘KERAPETÊ XAÇO İLE ARAM TİGRAN’DAN KALAN MİRAS’

Egidê Cimo’nun belgeselini çekme fikrini anlatan yönetmen Yıldırım, “Aslında ‘Welatê me Kurdistan e’ şarkısını tüm Kürtler tarafından bilinen bir eserdir. Kürtlerin toplumsal durumunu göz önüne aldığımızda ülke hasreti, yerinden edinme birçok duyguyu barındıran bir eserdir. Tabi Egidê Cimo’nun belgeselini çekerken bu eserin de kendisine ait olduğunu da bilmiyorduk. Hikaye içinde hikaye çıktı, biz sadece Êgidê Cimo’nun bilûrun ustası olarak biliyorduk, yaşı itibariyle Kerapetê Xaço, Aram Tigran gibi usta sanatçılarla çalıştığını, 35 yıl Erivan Radyosu’nda kompozitörlük yaptığını biliyorduk. Özcesi Egidê Cimo’yu biraz sanatı ile tanıyorduk.

Belgesel çalışmasına gelirsek, Egidê Cimo Diyarbakır’a geldiğinde onunla 25 gün bir arada kaldım ve gittiği her yerde takip ettim. Ailesi, Van’ın Özalp ilçesine bağlı Çubuklu köyünden olduğu için iki günü köyünde geçirdik. Daha sonra belgesel filmi için Ermenistan’ın başkenti Erivan’a gittik. Erivan’da da 17 gün Egidê Cimo ile kaldım ve çok uzun kayıt yapma olanağı buldum. Kendisindeki arşivi ile birlikte yaklaşık 80 saat kayıt yaptık” dedi.

“Egidê Cimo’yu daha çok Erivan ile bütünleşen bir karakter olarak tanıyorduk. Çektiğim belgeseller arasında sanatsal anlamda beni en çok etkileyenlerin başında da bu çalışmam geliyor” diyen Yıldırım anlatımını şöyle sürdürdü: “Aslında Egidê Cimo’yu biraz da Ermenistan’da karakter olarak tanıdık. Ülkesinden, toprağından kopmuş kendi içinde yaşayan bir mirası, bir dünyayı barındıran bir karakter. Hem bellek olarak, hem kültür sanat olarak birçok öğeyi içinde barındıran yüklü biriydi. O anlamda sinemadan öte böyle bir değeri belgelemiş olmak ve izleyici ile buluşturmanın sevinci içerisindeyim. ‘Welatêmin Kurdistan e’ belgeselinin Amed’de yapılan galasına Egidê Cimo da katılmıştı. Belgesel uzakta yaşadığı memleketi Van’da da gösterime girdi. Şu an da Yılmaz Güney Kürt Kısa Film Festivali’nde yer alması da gurur vericidir.”

Egidê Cimo’nun uzun sanatsal çalışmalarından oluşturduğu arşivinden 5 film çıkabilecek potansiyelin olduğuna da dikkat çeken Yıldırım, “Kürtlerdeki bu kadar parçalanmışlık belleği de örseliyor. Egidê Cimo’nun elindeki veri ve bize anlattıklarından 5 film çıkartılabilirdi. Ancak amacımız ömrünü halkın sanatına adayan bu şahsiyeti ön plana çıkartmaktı. Kurgu olarak Ermenistan, Van ve Amed hattında Êgidê Cimo’nun yaşamını beyaz perdeye taşıdık” diye konuştu.

KÜRT SANATININ CANLI TARİHİ

Demokratik Modernite perspektifine kadar Kürtlerin en büyük sorununun ‘bizim bir devletimiz yok! O yüzden bize sahip çıkan yok’ biçiminde bir yaklaşım sergilediğini belirten Yıldırım, “Şimdi de baktığımızda kendi kültürüne, sanatına ve diline sahip çıkabilen bir toplum gerçekliğimiz var ve o yüzden devlet olmaya da gerek de duyulmaz diye düşünüyorum. Mesela Egidê Cimo’nun’ Welatê me Kurdistan e’ şarkısını istisnasız bütün Kürtlerin sözlerini bilmese de şarkısını duyduğu bir şarkıdır. Ama parçanın Egidê Cimo’ya ait olduğunu kimse bilmez bu da bizim realitemizdir. Ancak Egidê Cimo’nun canlı bir tarih olması itibariyle kendisinin bize aktardıkları toplumun ve sanatı ile ne kadar iç içe olduğunu gösterdi. Bunu olduğu gibi belgeselde işledik” dedi.

Bilûrun ustası Egidê Cimo’nun kavalından çıkan her melodinin Kürdistan’da bir dağın, nehrin sesini ve bir kadının yaktığı ağıtı görmek mümkün olduğunu söyleyen Yıldırım, “Egidê Cimo, Kaniya Kilê şarkısının melodisini çaldığında, o coğrafyayı tarif ederken müzik ile kültürün ne kadar iç içe olduğunu görebildik. Mesela bir cirit parçasında bir atın zurnadan ne kadar etkilendiğini aşama aşama anlatması bu toplumla olan ilişkiyi ortaya koyuyordu” diye konuştu.