Ýsveç Dış Yardım Bakanı Gunilla Carlsson Türkiyenin Suriye sınırında tampon bölge oluşturulması önerisine karşı çıktı. Carlsson ülkede şiddetin giderek yaygılaşması ve sıðınmacıların artmasını göz önüne alarak Suriyeli mültecilere 25 milyon kron daha yardım yapacaklarını açıkladı. Böylelikle bu yıl Ýsveçin mültecilere yapacaðı yardım 182 milyon krona ulaştı.
Carlsson Dışişileri Bakanlıðı binasında düzenlediði basın toplantısında hem Esat rejimi hem de muhaliflerin şiddeti tırmandırmalarının sonucu olarak insanı ve eknomik yardıma olan ihtiyacın arttıðını ancak yardımları yerlerine ulaştırmanın zorlaştıðına dikkat çekti. 1,2 milyonu aşkın Suriyelinin ülke içinde 200 bininin de komşu ülkelerde mülteci yaşamı sürdürdüklerini söyledi. 2,5 milyon kişinin acil gıda ve ilaç yardımına ihtiyacı olduðunu ancak Esatın uluslararası yardım kuruluşlarının Suriyeye yardım göndermelerini engellemesinin durumu daha da kötüleştirdiðini ifade etti.
Türkiyenin çok sayıda sıðınmacıya barınma olanaðı tanıdıðını ancak 100 binden fazla mülteci alamayacaðını açıkladıðına da dikkat çekti. Carlsson her hafta 200 civarında Suriyelinin Ýsveçe iltica ettiðini de aktardı.
Carlsson, Türkiyenin muhalifleri eðitmesi ve silahlandırmasının Suriyedeki durumu nasıl etkilediði sorumuzu Ben daha fazla silahın daha fazla şiddet doðuracaðını ve daha fazla ölümlere yol açacaðını düşünüyorum. Ýnsan hakları ve demokrasi için mücadele edenlerin silahlanarak desteklenemezler. Bu yüzden biz Suriye muhalefetine sadece demokratik yöntemlerle mücadele etmeleri için destek veriyoruz diyerek cevapladı.
Bakan Carlsson Suriyenin kuzeyinde Türkiyenin oluşturmak istediði tampon bölgenin Kürtler tarafından kendilerine yönelik bir algılanmasını nasıl karşıladıðı sorumuzu da şöyle cevapladı:
Bölgede baskı altında yaşayan Kürtlerin durumu daha karmaşık hale getiriyor. Ama aynı zamanda pek çok kişi özgür bir Suriye ve özgür bir Kurdistan için çalışıyor. Türkiye çok sayıda ilticacı aldı ancak Dışişleri Bakanı Davudoðlu 100 binden fazla ilticacıyı barındıramayacaklarını söyledi. Şimdi Türkiye çeşitli nedenlerle Suriyenin kuzeyinde tampon bölge oluşturmak istiyor. Biz insancıl yardım çalışmasından sorumlu kişiler tampon bölgelerin yol açabilecekleri tehlikelere karşı uyarıyoruz. Tampon bölge oluşturacakların bölgeyi askeri olarak koruma gücü ve yeteneði olması gerekir. Bu çok karmaşık bir konu. Tampon bölge istemek çok kolay ama bunu gerçekleştirmek zor. Bu teknik ve askeri olarak da kolay deðil. Tampon bölgede yaşayacak insanların çok daha fazla riskle karşı karşıya kalabileceklerini de hesaplamak gerekir. Yugoslavya savaşı sırasında Srebrenicada korkunç olaylar yaşandıðını unutmamamız gerekir. Bundan dolayı BMin mültecilerden sorumlu organı UNHCRnin şefi Antonio Guterres ve BMin acil yardımlardan sorumlusu Valerie Amos tampon bölgeler oluşturulmasından kaçınılmasını tavsiye ediyorlar.
Carlssona yönelttiðimiz sorulardan biri de Batı Kürdistanda Kürtlerin yerleşim birimlerini ele geçirmesinden sonra Erdoðanın Türkiyenin özerk Kurdistan yönetimine tolerans göstermeyeceði ilgili açıklamasıydı.
Erdoðanın bu sözlerini yorumlamak istemediðini belirten Carlsson şunları söyledi. Bölgede bir çok ülkede çok ciddi politik gelişmeler yaşanıyor. Baskı altında yaşanan halklarla durumu nispeten daha iyi durumda olanlar sınırlarları hesaba katmaksızın kardeş olarak yardımlaşmaya çalışıyorlar. Suriyeyedeki krizin derinleşmesi bir mozaik olan bölgede yeni anlaşmazlıkların ve sorunların çıkmasına ve yayılmasına yol açabilir. Kürt sorununun yanı sıra Filistin sorununu da unutmamalıyız. Savaşın gölgesinde kalsa bile Filistinli mültecilerin durumu da kötüleşiyor.