Ýsveç Kürt Federasyonu, Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin katıldıkları ve Türkiyede Kürt sorununun ele alındıðı bir panele ev sahipliði yaptı.
Panelin moderatörlüðünü yapan Gazeteci Eşref Okumuş Türkiye ve Kürdistandaki son gelişmeleri özetledi. Kürtlerin çoðunluðunun demokratik özerklik istediðini, PKKnin son 10 yıldır demokratik özerklikten yana olduðunu açıklamasına raðmen Türkiye ve Batılı ülkelerin hala Kürtleri ve PKKyi bölücü olarak suçlamaya devam ettiklerini söyledi. Okumuş, Türk devletinin Kürtlerin taleplerini bastırabilmek için her türlü yasa dışı yöntemi kullandıðını ve 17 bin faili meçhul cinayeti işleyenlerden tek bir kişinin bile yargı karşısına çıkarılmadıðına dikkat çekti. Kürtlerin tüm bu cinayetlerin faalileri ve nedenleri ortaya çıkarılmadan kendilerini güvende hissetmeyeceklerini dile getirdi.
HAYVAN ÝSÝMLERÝ TÜRKÝYENÝN GÜVENLÝÐÝNÝ TEHDÝT EDÝYOR!
Ýsveç Kürt Federasyonu Başkanı Aycan Şermin Bozarslanın panelin amacını anlatan bir konuşma yapmasından sonra söz alan Halk Partisi Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm, Türkiyede totaliter rejimin kuruluşundan beri Kürtler, Ermeniler ve diðer azınlıkların varlıklarını inkar ettiðini söyledi. Bu tutumun hala sürmekte olduðunu, Türk devletinin bilim adamlarının asırlardır Vulpes Vulpes Kurdistanica (Kızıl Kürt Tilkisi) ve Ovis Armenianan (Ermeni Koyunu) adlandırdıkları hayvanların adlarını Türk devletinin güvenliðini tehdit ettiði gerekçesiyle 2006 yılında deðiştirdiðini söyledi. Bu deðişikliðin AKP Ýktidarı tarafından yapıldıðına dikkat çeken Malm, Kürt sorununun çözülebilmesi için öncelikle Türk devletinin inkarcı mentaliteden vazgeçmesi gerektiðini ifade etti. AKPnin artık reformcu bir parti olmaktan çıkıp hegomonyacı bir partiye dönüştüðünü ve demokratik reformların kendisini zayıflatmasından korkuttuðu için baskı ve saldırıları arttırdıðı tesbitinde bulundu.
Merkez Partisi Milletvekili Abir Al-Sahlani partilerinin Kürtlerin ve diðer azınlıkların haklarının güvence altına alınmasına ve demokratikleşmeye katkıda bulunacaðını düşündükleri için Türkiyenin AB üyeliðine destek verdiðini hatırlattıktan sonra Türkiyeyi yönetenlerin ırkçı ve başka halkların kimlik ve kültürlerini inkar eden tutumdan vazgeçmeleri gerektiðini söyledi. Kürt sorunun sadece Türkiyenin deðil Orta-Doðunun sorunu olduðunu ve bölgedeki devletlerin Kürt halkının taleplerine saygı göstermek zorunda olduklarını ifade etti.
KÜRT HALKININ KENDÝ KADERÝNÝ TAYÝN HAKKINI DESTEKLÝYORUZ
Halk Partisi Milletvekili Kamil Ýsmail parlamento bünyesinde 2010 yılında deðişik partilerden milletvekillerinin oluşturdukları Kürt Komitesinin Kürdistanın tüm parçalarında Kürt Halkının kendi kaderini tayin etme hakkını desteklediðini söyledi. Şeyh Sait (Şêx Saîd) isyanından günümüze dek yaşananların Kürt sorununun baskı ve katliamlarla deðil, ancak barışcıl yöntemlerle çözebileceðini gösterdiðini ifade etti. Türkiyenin sistematik olarak insan haklarını ihlal ettiðini söyleyen Ýsmail hiç bir partinin bu konuda Türkiyeye tolerans tanımaması gerektiðinin altını çizdi.
Sosyal Demokrat Ýşçi Partisinin gençlik örgütü SSUnun Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Sosyalist Gençlik Enternasyonali (IUSY) Ýkinci Başkanı Evin Ýncir AKP Ýktidarının Kürtçe televizyon kanalı kurarak ve Kürtçeyi seçmeli ders yaparak Kürt sorununda adım atıyormuş görüntüsü yarattıðı, ancak gerçekte Kürtçe televizyonu sıkı bir denetime tabi tutuðunu, Kürtçe alfabede bulunan bazı harflarin kullanılmasına bile tahammül edemediðini belirterek şunları söyledi: Biz Sosyal Demokrat Ýşçi Partisi ve onun gençlik örgütü olarak Kürtlerin ana dilde eðitim yapma haklarının, kimlik ve kültürlerinin anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz. Şu anda 70 gazeteci cezaevinde. Bunu kabul etmemiz mümkün deðil. Türkiye basın ve ifade özgürlüðünün ihlal edilmesinin engellenmesi için acilen önlemler almak zorunda. Biz tüm politik tutsakların serbest bırakılmalarını talep ediyoruz. Kürt çocukların cezaevlerinde ırzlarına geçilmesi karşısında Avrupa ülkeleri sessiz kalmamalı ve derhal harekete geçmeli.
SORUNUN ÇÖZÜMÜ ÝÇÝN ÖCALANLA GÖRÜŞÜLSÜN
Sol Parti Milletvekili Jacob Johnson yapılması planlanan yeni anayasada Kürtlerin kimlik, statü ve ana dillerinde eðitim yapma haklarının güvence altına alınması gerektiðini söyledi. Türk devletinin TMYna dayanarak Kürt aydın ve politikacılarını asılsız suçlamalarla cezaevlerine doldurduðunu belirterek öncelikle tüm KCK tutsaklarının serbest bırakılmaları gerektiðini dile getirdi. 2001 yılında ABDye yönelik saldırıların ardından pek çok örgütün yanı sıra PKKnin da terörist örgütler listesine alındıðını hatırlatan Johnson Sol Partinin bu listenin yeniden düzenlenmesi ve PKKnin listeden çıkarılmasından yana olduðunu ifade etti. Sorunun çözümü için Öcalanla görüşülmesi ve Oslo müzakerelerinin yeniden başlatılması gerektiðini vurguladı.
TÜRKÝYEDE DEMOKRASÝ DEÐÝL, DÝKTATÖRLÜK VAR
Çevreci parti Yeşiller Milletvekili ve Parlamento Dış Ýlişkiler Komisyonu Üyesi Vallter Mutt Türkiyede demokrasi deðil diktatörlük olduðunu söyledi. Yüze yakın gazetecinin cezaevinde olduðu ve Kürtçe bir gazetenin Yazı Ýşleri Müdürüne 166 yıl hapis cezası verilen bir ülkede demokrasiden söz etmenin mümkün olmadıðını belirterek şunları kaydetti: Bizim Ýsveçli politikacılar olarak AKP Ýktidarına söylememiz gereken ilk şey cezaevlerinde bulunan binlerce politik tutsaðı serbest bırakmalarıdır. Faili meçhul 17 bin cinayetin sorumlularının ortaya çıkarılması için gerçek komisyonu oluşturulmasıdır. Türk devleti Kürt Halkının kendi kaderini tayin etme hakkına saygı göstermeli, bunun için de referandum yapılmalıdır. Ýsveç Hükümeti ekonomik çıkarları deðil, insan haklarını, demokratik prensipleri temel alan bir dış politika yürütmelidir.
Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Desiree Pethrus Türk Devletinin altına imza attıðı uluslararası sözleşmeleri uygulamadıðını, Kürtlerin taleplerini karşılamak yerine baskı ve tutuklamalara yöneldiðini söyledi. Türkiyenin gazetecileri hapseden ülkeler arasında lider konumda olduðunu belirten Pehtrus bu tutumunu sürdürdükçe Türkiyenin denokrasi olarak kabul edilemeyeceðini ve Avrupa Birliðinde yer alamayacaðını vurguladı.
Tüm konuşmacılar Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkının tanınması ve tüm politik tutsakların serbest bırakılmaları üzerinde görüş birliðine vardılar.