ÝHD: Diyarbakır 14 Temmuz'da sıkıyönetimi yaşadı

ÝHD: Diyarbakır 14 Temmuz'da sıkıyönetimi yaşadı

Diyarbakır’da 14 Temmuz’da yapılmak istenen ancak valiliðin yasaklaması sonucu savaş alanına dönen mitinge ilişkin hazırladıðı Gözlem Raporu’nu açıklayan ÝHD, raporunda önemli tespitlere yer verdi. ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Diyarbakır’ın 14 Temmuz günü adeta sıkıyönetimi yaşadıðını belirterek, yaşanan tüm bu olayların başlıca sorumlusunun Diyarbakır Valisi ve emniyet güçleri olduðunu dile getirdi.

ÝHD Diyarbakır Şubesi, 14 Temmuz günü BDP ve DTK tarafından yapılmak istenen ancak valilik tarafından yasaklandıðı için büyük olayların yaşandıðı mitinge ilişkin hazırladıðı Gözlem Raporu’nu düzenlediði basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Dernek binasında düzenlenen basın toplantısına ÝHD Doðu ve Güneydoðu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, TÝHV Diyarbakır Temsilcisi Necdet Ýpekyüz, ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdulselam Ýnceören ve Şube Yöneticisi Av. Pınar Dalkuş katıldı.

ÝHD tarafından kent genelinde yapılan gözlem ve tespitlerden oluşan raporu okuyan Şube Başkanı Raci Bilici, 14 Temmuz’da Diyarbakır’da ortaya çıkan manzaranın ülkenin nasıl bir sorunsalın içerisinde olduðunun bir kez daha gösterdiðini söyledi. Valiliðin mitingi yasaklamasının tamamen soyut bir gerekçeye dayandıðını düşündüklerini belirten Bilici, “Bu yasaklama kararı bu kenti ve dolayısıyla bütün bölgeyi 10 gün boyunca ciddi bir gerginliðe sevk etti. Valiliðin yasaklama kararına raðmen mitingin düzenleyicileri, her şeye raðmen belirlenen günde mitingin yapılacaðını belirterek, yasaðı tanımayacaklarını deklere etti. Bizler gerek Ýnsan Hakları Derneði olarak, gerekse de kentteki tüm sivil toplum örgütleriyle ortaklaşa yaptıðımız açıklamalarda, mitinge yönelik yasak kararının antidemokratik olduðunu ve yasaðın bir an önce geri alınmasını talep ettik. Ancak Diyarbakır Valiliði, bu kentin dinamikleri sayılan onlarca sivil örgütünün ve yüzbinlerce halkın bu talebini hiçe sayarak, yasaðında ısrar etmiştir” dedi.

‘Kent adeta işgal edilmiştir’

Bu kararın sonucunda Diyarbakır’ın olaðanüstü hal dönemlerini de geride bırakan adeta sıkıyönetim rejimlerinde görülebilecek bir atmosferi yaşadıðını vurgulayan Bilici, şöyle devam etti: “Kent, dışarıdan getirilenlerle birlikte sayısı 10 bini aşan polis gücüyle tamamen ablukaya alınmış, şehre girişler yasaklanmış, her mahalle, her cadde, her sokak polisler tarafından adeta işgal edilmiştir. Miting saati yaklaştıðında ise, şehir resmen savaş alanına çevrilmiş, hareket halindeki herkese yönelim ve saldırı gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucunda onlarca kişi gözaltına alınırken, yüzleri bulan kişi de yaralanmıştır. Yaralananların başında ise polisin direk hedefi haline getirilen halkın seçilmiş temsilcileri olan milletvekilleri ve belediye başkanları olmuştur.”

Bilici, Ýnsan Hakları Derneði olarak, yakından takip ettikleri 14 Temmuz mitingini ve yaşanan olayları yerinde gözlemlemek amacıyla Yönetim Kurulu Üyelerinden oluşturdukları gözlemci heyetiyle sabah saatlerinden itibaren kent genelinde gözlemler yaptıklarını belirterek, şunları söyledi: “Gözlem ve tespitlerimiz sonucu ve resmi kaynaklar ile basın yayın organlarından aldıðımız veriler sonucunda ortaya çıkan tespitlerimiz şunlardır;

*BDP ve DTK tarafından yaklaşık bir ay önce yapılacaðı deklere edilen “Özgürlük Ýçin Demokratik Direniş Mitingi” Diyarbakır Valiliði tarafından çeşitli gerekçelerle yasaklanmıştır. Bu yasak başlı başına düşünce ve ifade özgürlüðü önünde büyük engel teşkil etmiştir. Bu yasakla halkın en doðal hakkı olan meydanlarda kendini ifade etme özgürlüðü elinden alınmıştır.

*Miting günü olan 14 Temmuz’dan bir gün önce kente birçok ilden takviye polis gücü getirilmiş, şehrin giriş çıkışları kontrol altına alınmış, kent merkezi de adeta kuşatılmıştır.

*Miting öncesi olan 13 Temmuz akşamı polis anons araçlarıyla mahalleleri dolaşarak, halkı mitinge katılmamaları, aksi takdirde haklarında yasal işlem başlatılacaðı yönünde tehdit etmiştir.

*Yine miting öncesi gece bazı evlere baskın yapan polis, 6 kişiyi gözaltına almıştır. Baskınlarda ev halkına hakaret edilmiş, şiddet uygulanmıştır.

*Mitingin yapılacaðı günün sabahı kent merkezinde yaptıðımız gezi ve gözlem sonucunda tüm şehrin özel harekat polisleri, çevik kuvvet ve sivil polislerin kontrolüne alındıðı, bazı semtlerde; örneðin Koşuyolu Semti’nde her dükkanın başına bir veya iki polis gelecek şekilde polis konuşlandırıldıðı, karadan alınan önlemlerin yanında havadan da sürekli olarak polis helikopterinin gezdiði, mitingin yapılacaðı Ýstasyon Meydanına çıkan bütün yolların trafiðe kapatıldıðı, oradan geçecek yurttaşların yönünün deðiştirilerek başka yönlere yönlendirildiði tespit edilmiştir.

*Sıkıyönetimi andıran bu önlemler sonucunda, kent genelinde araçlar durdurularak aramadan geçirildiði, yapılan GBT araştırmaları sonucu bazı şahısların gözaltına alındıðı, bazı vatandaşların gözaltına alınmaksızın alıkonulduðu, birlikte seyahat eden herhangi bir grubun durdurularak “neden bir arada gezdikleri” şeklinde sorgulandıðı, bu uygulamalara karşı çıkanların şiddete maruz kaldıðı gözlemlenmiştir.

*Mitingde seyyar satıcılık yaparak geçimini saðlamak isteyen bir seyyar satıcının dahi tablasıyla birlikte alıkonulduðu, satmak istediði puşi, flama ve renkli eşarplara el konulduðu görülmüştür.

*Miting sabahı kentin birçok noktasıyla birlikte BDP Ýl binası da polis ablukasına alınmış, partiye gitmek isteyen birçok vatandaşın engellendiði görülmüştür.

*Kentin en işlek yerlerinden biri olan Koşuyolu Parkı’nda dinlenmek için bulunan halka polis müdahalede bulunmuş, vatandaşlar park dışına çıkarılarak, parka kimsenin girmesine izin verilmemiştir.

*Mitinge katılmak için çevre illerden gelen vatandaşlar şehir çıkışlarında engellenmiş, bazı vatandaşlar gözaltına alınırken, birçok araca da çeşitli bahanelerle cezalar kesilmiştir.”

‘Polis gaz, tazyikli su, gerçek mermi kullandı, camileri bastı’

Bilici, raporda geçen “Olayların Başlangıcı ve Müdahaleler” başlıðı altında yaşanan olayları ve tespitlerini de şöyle sıraladı:

“*Kent genelinde polisin önlemleri ve engellemeler, öðlen saatlerinde havanın daha da gerilmesine yol açmış, saat 14.00 civarında yer yer çatışmalar başlamıştır.

*Ýlk olarak BDP il binasından Ýstasyon Meydanı’na gitmek isteyen ve aralarında BDP ve DTK Eşbaşkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, sanatçılar, aydınlar ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin bulunduðu çok sayıda kişi, il binası çıkışında polisin engeline takılmış, hareket etmek isteyen parti otobüsü polis panzerleri tarafından engellenmiştir. Otobüsün geçişine izin verilmemesi sonrası araçtan inerek yürüyüşle alana gitmek isteyen BDP’li seçilmişler ve beraberindekiler, Bayındırlık Caddesi üzerinde tekrar polisin engeline takılmış, yürümekte ısrar eden BDP’liler polisin şiddetine maruz kaldıðı görülmüştür.

*Engelleme ardından BDP il binasından kentin çeşitli noktalarına daðılarak, halkla birlikte Ýstasyon Meydanı’na yürümek isteyen BDP’lilere ve halka 10 ayrı noktada müdahalede bulunulmuştur.

*En büyük müdahalenin yaşandıðı Ofis Semti’nde polis adeta sıkıyönetim ilan ederek, tüm vatandaşların hareket serbestisini kısıtlamış, gruplar halinde dolaşanlara gaz bombaları, tazyikli su ve coplarla müdahalede bulunduðu gözlemlenmiştir. Miting saatinin yaklaşmasıyla birlikte polisin bu müdahalesi daha da sertleşmiş, Ofis semti bir anda gaz bulutunun içerisinde kalmıştır.

*Atılan gaz bombaları evlere, işyerlerine ve araçlara isabet etmiş, bunun sonucunda Gevran Caddesi üzerindeki bir sokakta bir araç atılan gaz bombasının arka camdan içeri girmesiyle tamamen yanarak kül olmuştur. Her ne kadar resmi açıklamalarda ve bazı basın yayın organlarında yayınlanan haberlerde bu aracın göstericiler tarafından yakıldıðı ileri sürülmüşse de, aracın polisin attıðı gaz fişeði sonucu yandıðı bizzat bizler tarafından tespit edilmiş, kayıt altına alınmıştır.

*Polisin Ofis Semti’nde gerçekleştirdiði müdahale adeta bir sokak işkencesine dönüşmüş, Gevran Caddesi ve ara sokakları, Ekinciler Caddesi ve ara sokakları, Konukevi civarı, Ofis-Baðlar baðlantı noktası ve Ýç Ofis ile Sanat Sokaðı adeta savaş alanına dönüşmüştür. Sanat Sokaðı’ndaki kafelerde oturan vatandaşların üzerine gaz bombaları atılmış, sokaðın tamamen insandan arındırıldıðı görülmüştür. Polisin Sanat Sokaðı’nda bulunan caminin içine dahi girerek, burada gençleri tartakladıðı ve gözaltına aldıðı tespit edilmiştir.

*Koşuyolu Parkı ve civarından Ýstasyon Meydanı’na gitmek isteyen vatandaşlar, polisin engeliyle karşılaşmış, polis buradaki gruplara sert müdahalede bulunmuştur. Ayrıca Baðlar Körhat Mahallesi’nde toplanan gruplara polis gaz bombası ve tazyikli suyla müdahalede bulunmuştur.

*Şehitlik Semti’nden Ýstasyon Meydanı’na çıkan bütün yollar polis tarafından kapatılırken, bu mahallelerden alana girmek isteyen vatandaşlara polis tarafından müdahalede bulunulmuştur.

*Ýstasyon Meydanı'na yakın mesafede bulunan Sümerpark'ta çok sayıda kişi meydana giriş yapmak istemiş, polis buradaki halka sert müdahalede bulunarak, alana girişlerine izin vermemiştir.

*Sur ilçesinden alana gitmek isteyen ve aralarında BDP Milletvekilleri Ayla Akat, Sırrı Sakık ve Ýdris Baluken'in bulunduðu gruba da, polis sert müdahalede bulunmuş, müdahale sırasında milletvekili Ayla Akat Ata, direk hedef alınarak, tazyikli suya maruz bırakılmış ve yaralanmıştır.

*DTK Eşbaşkanı Aysel Tuðluk ile BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, BDP'li vekiller ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de aralarında bulunduðu kitleye polis sert müdahalede bulunurken, seçilmiş vekil ve belediye başkanlarından birçoðunun sert müdahale sonucu yaralandıðı görüldü.

*Polisin helikopterlerden ve zırhlı araçlardan attıðı gaz bombalarının yanında orantısız gücü daha da ileriye taşıyarak, yer yer gerçek mermi kullanarak, vatandaşları daðıtmaya çalıştıðı tespit edilmiştir.

*Polisin gerçekleştirdiði müdahaleler arasında dikkat çeken noktalardan biri de, onlarca polisin gazdan ve tazyikli sudan korunmak için camilere giren yurttaşlara cami içerisinde müdahalesini sürdürmesi ve camilerin içine gaz bombası atması oldu. Ofis Sanat Sokaðı’ndaki Abdulcelil Camii ile Ýstasyon Meydanı’ndaki camiye polisin sert müdahalede bulunarak, camide bulunan vatandaşlara şiddet uyguladıðı görülmüştür.

‘Yaralılar hastaneden gözaltına alındı’

Olaylarda gerçekleştirilen gözaltı işlemlerine ayrı başlıkta yer verilen raporun devamında Bilici şunlara deðindi:

“*Yaşanan tüm bu olaylar neticesinde çok sayıda kişi polisin şiddeti sonucu yaralanırken, onlarca kişi de gözaltına alınmıştır.

*Dicle Haber Ajansı’nın geçtiði görüntülere göre, şiddetin dozunu artıran polis, bir genci önce ayaklar altına aldı, üstünü parçaladı, ellerini arkadan kelepçeledi daha sonra da caminin duvarına yapıştırarak çıplak sırtına arka arkaya coplar indirdiði görülmüştür.

*Kameralara yansıyan görüntülerden birinde de polisin caminin avlusunda oturan genç bir kadını elleriyle taciz ettiði, daha sonra genç kadının gözaltına aldıðı tespit edilmiştir.

*Ofis Semti’nde gaz bombaları ve tazyikli suyla yapılan müdahale sırasında başına gaz bombası isabet eden bir yurttaşın yaralı halde gözaltına alındıðı gözlemlenmiştir.

*Ofis Semti’nde bulunan polis merkezinin önünden geçen bir aracı durduran polislerin araçta bulunan 5 kişiyi gözaltına aldıðı tespit edilmiştir.

*Gözaltı işlemlerinden basın mensupları da nasibini alarak, DÝHA muhabirleri Mahsum Saðlık ve Mehmet Begüm Ekinciler Caddesi üzerinde bürolarına giderken polis tarafından gözaltına alınmıştır.

*Kent genelindeki olaylarda yaralanan birçok vatandaşı hastanelere taşıyan ambulanslar polis tarafından durdurularak, yaralılar gözaltına alınmak istenirken, Devlet Hastanesi’nde yaptıðımız incelemede, buraya getirilen yaralıların büyük kısmının tedavileri yapıldıktan sonra polis tarafından gözaltına alındıðı görülmüştür.

*Diyarbakır Valiliði’nin yaptıðı açıklamaya göre, kent genelinde yaşanan olaylarda 87 kişi gözaltına alınmıştır.

‘Halkın vekillerine saldırı yapıldı, yaralılara hastanede işkence yapıldı’

Yaşanan olaylar sonrası gerek kent merkezinde yaptıkları gözlem ve tespitler, gerekse de hastaneleri bizzat dolaşarak edindikleri bilgiler ışıðında çok sayıda vatandaşın yaralandıðını tespit ettiklerini vurgulayan Bilici, yaşanan yaralanma olaylarını şöyle açıkladı:

“*BDP Grup Başkanvekili ve Iðdır Milletvekili Pervin Buldan Ýstasyon Meydanı'na girdiði sırada polisin attıðı gaz bombasının ayaðına isabet etmesi sonucu aðır yaralanmıştır. Kendisi ile yaptıðımız görüşmede, Buldan; polisin kendisini hedef alarak direk ateş ettiðini ve gaz bombasının ayaðına isabet ettiðini beyan etmiştir. Buldan’ın gaz fişeðinin ayaðına isabet etmesi nedeniyle, sað bacaðının ciddi zarar gördüðü ve kemiklerde kırılmalar yaşandıðı belirtilmiştir.

*BDP Grup Başkan Vekili ve Batman Milletvekili Ayla Akat ise Sur Ýlçesi’nden alana gitmek isterken, polisin TOMA aracından sıktıðı tazyikli su ile yaralanmıştır. Ayla Akat ile yapılan görüşmede; su sıkma aracının gözünün içine su sıkmak suretiyle kendisini direk hedef aldıðını belirtmiş, bu olay sonucunda göz içerisinde ciddi problemlerin yaşandıðı tespiti yapılmıştır.

*Yapılan müdahalelerde ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, BDP Diyarbakır Ýl Başkanı Zübeyde Zümrüt de polisin uyguladıðı şiddet nedeniyle çeşitli şekillerde yaralanarak hastanelere kaldırıldıkları gözlemlenmiştir.

*Olaylarda yaralanan vatandaşların kaldırıldıðı Devlet Hastanesi Acil Servisi adeta polis ablukasına alınırken, bazı vatandaşların yaralı halde hastaneye getirildikleri sırada dahi polisin şiddetine maruz kaldıðı tespit edilmiştir. Hastanede müşahede altında tutulan Remzi Akkaya adlı gencin yaralı halde getirildiði hastane acil servisinde sivil polisler tarafından polis odasına alınarak öldüresiye dövüldüðü kendi beyanları ve hastanedeki görgü tanıklarının beyanlarıyla tespit edilmiştir.

*Meydana gelen olaylarda çok sayıda vatandaşın yaralandıðı ve bunların Devlet Hastanesi, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi ile Universal Hastanesi’ne kaldırıldıkları, görülmüştür. Ayrıca Devlet Hastanesi’nde yaralı olarak başvuran 54 sivil vatandaşın ismine ulaşılmıştır. Valilik tarafından yapılan açıklamada, Olaylarda 76 kişinin yaralandıðı, bunlardan 23’ünün polis olduðu belirtilmiştir. Ancak edindiðimiz izlenim ve gözleme göre, bu sayının daha fazla olduðu, birçok vatandaşın gözaltına alınma korkusuyla hastanelere başvurmadıðı tespit edilmiştir.

‘Olayların başlıca sorumlusu vali ve polistir’

Bilici, raporun “Kanaat ve Sonuç” kısmında yasaklı mitingde yaşanan olaylara genel bir çerçeve çizerek, şunları söyledi: “14 Temmuz günü Diyarbakır’da yapılmak istenen ve tamamen barışçıl ve demokratik taleplerin dile getirileceðine kanaat getirdiðimiz mitingin yasaklanmış olması, ülke demokrasisine vurulmuş aðır bir darbedir. Yasaklamanın ardından fiili olarak gerçekleşen engellemeler ve yapılan müdahaleler ise, ülkeyi yönetenlerin bölgemizde 30 yılı aşkındır süren Kürt meselesine nasıl yaklaştıklarının açık bir göstergesidir.

Gerçekleşen bu olaylarda, polisin bir kez daha merkezi hükümetin güç desteðini de arkasına alarak, orantısız güç kullandıðı, vatandaşlara yaklaşımında düşmanca tavırlar içerisinde olduðu, gerçekleştirdiði müdahalelerde büyük bir kin ve nefretle göstericilere saldırdıðı ve zaman zaman kastı aşan direk hedef alarak müdahalede bulunduðu gözlem ve tespit edilmiştir. Bu durumun başlıca sorumlusunun Diyarbakır Valisi ve emniyet güçleri olduðunu bir kez daha tekrarlamak istiyoruz.”

‘Sıkılan tazyikli su kimyasal madde içeriyor!’

“Polisin gerçekleştirdiði müdahalede kullandıðı müdahale araçlarından en dikkat çekeni TOMA araçlarından sıkılan tazyikli suyun niteliði olmuştur. Tazyikli suya maruz kalan birçok vatandaşın ve bazı yaralıların beyanları doðrultusunda, sıkılan suyun sade bir su olmadıðı, içerisinde insan vücudunu ciddi oranda etkileyen kimyasal zehirli bir maddenin olduðu, suyun vücuda deðmesiyle birlikte kızarıklıklar ve şişlikler meydana getirdiði tespit edilmiştir. Bu durum hastanelere kaldırılan bazı yaralılara müdahale eden doktorlarca da bizzat gözlemlenmiş ve aktarılmıştır.”

‘Sorunun çözümü güvenlikçi politikalar deðil, diyalog ve müzakeredir’

“Sonuç olarak, uygulanan bu yasak ve gerçekleşen olaylar, ülkemizin insan hakları konusunda ne kadar geri durumda olduðunu bize bir kez daha göstermiştir. Bu durumun çözülmesi aciliyet gerektiren Kürt meselesine katkıda bulunmayacaðı aşikardır. Bizler insan hakları savunucuları olarak, her defasında dile getirdiðimiz gibi tekrar etmekte yarar görüyoruz; bu sorun yönetenlerin şu an yürüttüðü güvenlikçi politikalarla çözülmeyecektir. Bu sorunun tek çözüm yolu, sorunun muhataplarıyla gerçekleştirilecek diyalog ve müzakereden geçmektedir. Bunun için başta AKP hükümeti olmak üzere, ülkeyi yönetenlerin bir an önce diyalog kapılarını açmaları gerekmektedir.”

Ýpekyüz: Medya görmek istemedi

Raporun açıklanmasından sonra yapılan basın toplantısına destek veren TÝHV Diyarbakır Temsilcisi Necdet Ýpekyüz de mitinge ilişkin gözlemlerini aktadır. Yerelde çalışan gazetecilerin olayları aktarmak istemesine raðmen yaygın medyanın yaşananları aktarmak istemediðini vurgulayan Ýpekyüz, “Burada yaşananların medya tarafından görülmemesi, gösterilmemesi burada yaşayan insanları daha fazla yaralamaktadır. Bugün Diyarbakır’da gördüðümüz olaylar şiddete olan eðilimi artırmaktadır. Yasaklamalar, insanları daha fazla şiddete sürüklemektedir. En doðal hak olan düşünce ve ifade özgürlüðüne yönelik yapılan bu yasak ve alınan önlemler, mitingin gerçekleşmesi halinde alınsaydı zaten bir şey yaşanmayacaktı” dedi.

Ýpekyüz, mitingin yasaklanması ve sonrası yaşanan olaylar hakkında soruşturma başlatılması ve sorumlularının açıða çıkarılması gerektiðini, diðer partilerin de bu sorunu ele alarak inceleme yapması gerektiðini sözlerine ekledi.

Ýpekyüz’ün ardından konuşan ÝHD Doðu ve güneydoðu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, uygulanan bu şiddeti anlamadıklarını belirterek, 14 Temmuz’da yaşanan olayların ve sıkıyönetimin 12 Eylül döneminde bile yaşanmadıðını dile getirdi.