Tutsaklar: Eksik yoldaşlıðın lanetinden kurtulmak istiyoruz

Tutsaklar: Eksik yoldaşlıðın lanetinden kurtulmak istiyoruz

PKK ve PAJK'lı tutsakların başlattıðı açlık grevi 57'nci gününde devam ederken, Şakran ve Ýskenderun cezaevlerinde bulunan tutsaklar duygularını kaleme aldı. Tutsaklar, "Davamızda haklı olduðumuz için her anlamda bedel ödediðimiz için ve özgürlük her zamankinden daha yakın olduðu için bu eyleme başladık. Açlık grevine girmemizin temel amaçlarından biri ve en önemlisi eksik yoldaşlıðın tarihi lanetinden kurtulmak ve kendini yenilgili devrimcilikten korumaktır" dedi.

PKK ve PAJK'lı tutsakların, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın saðlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının yaratılması ile anadilde savunma ve anadilde eðitim hakları için başlattıðı açlık grevi 57'nci gününde devam ediyor. 5 Kasım gününden itibaren 10 bine aşkın tutsaðın katılımıyla tarihte görülen en büyük açlık grevi eylemcilerinden Şakran 2 No'lu T Tipi Cezaevi ve Ýskenderun M Tipi Cezaevi'nde bulunan bazı tutsaklar yazdıkları mektuplar ile duygularını anlattı.

‘EKSÝK YOLDAŞLIKTAN KURTULMA ÖNDERLÝK VE KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜÐÜYLE MÜMKÜNDÜR’

Şakran 2 No'lu T Tipi Cezaevi

Erdoðan Uçar: 20 yıldır mücadelenin içindeyim. Bu açlık grevi benim için doruk noktasıdır. Hatırlarsanız önderlik esaretini sahte dostluk ve eksik yoldaşlıkla ifadelendiriyordu. Ben de yıllardır bu "eksik yoldaşlıðın" tarihi lanetini hep yaşadım. Dolayısıyla içinden geçtiðimiz süreç çok önemlidir. Kürt halkının kaderi tayin ediliyor. Bu süreçte Kürt halkı dışında herkes/birçok kesim hakkını kendinde görüyor ve koyuyor. Bu anlamda süreç Kürtlerin varlıðı ve yokluðu olarak adlandırılıyor. Şimdi bizler de tam bu noktada yılların mücadelesini özgürlükle taçlandırmak, tarih tarafından "yenilmiş devrimciler" olarak lanetlenmekten kurtulamayacaðız. Yine davamızda haklı olduðumuz için her anlamda bedel ödediðimiz için ve özgürlük her zamankinden daha yakın olduðu için bu eyleme başladık. Açlık grevine girmemizin temel amaçlarından biri ve en önemlisi "eksik yoldaşlıðın" tarihi lanetinden kurtulmak ve kendinin yenilgili devrimcilikten" korumaktır. Bu da önderliðin ve Kürt halkının özgürlüðüyle mümkündür. Duygu anlamında da şunu söyleyeyim; kendimi çok huzurlu hissediyorum. Evet biliyorum bu eylem tek yetmiyor, daha fazla ve farklı şeyler de yapmak lazım geliyor; ancak maalesef zindan dar bir alandır. Şartlar bu kadarına izin veriyor. Kendimi bir devrimci olarak görüyorum. Önderliðimiz 14 yıldır esaret altında bir devrimci olarak bu durumdan utanıyorum. Şimdi bu eylem sayesinde bu utanç ve cesaret ilişkisinin ve olgusunu arıyorum ve ortaya koyuyorum. Her iki olgu da birbirinden uzak deðil. Utanma duygusu aynı zamanda cesaretle yüzleşmedir.

‘HALK OLARAK ARTIK EDÝ BES E DEMEMÝZ GEREKÝYOR’

Reşit Çaðlı: 1986 yılı Cizira Botan doðumluyum. Küçük yaşlarımda hareketle tanıştım. Ýçinde bulunduðumuz süreç halk ve hareket olarak önderliðin özgürlüðünü gerektiriyor. Biz de Bilge'nin öðrencileri olarak bu sürecin önünü açmak ve rolümüzü oynamak istiyoruz. Bu eylem aynı zamanda duyguların pratikleşmesinin de bir ifadesi oluyor. Ýnanıyorum ki, hakikat yolunda bu eylem geleceðimiz ve halkımız için bir aydınlık ve özgürlük meşalesi olacak. Çünkü tarih, bu tür imkan ve fırsatları halklara her zaman sunmaz. Bu fırsatı Kürt halkı önderliðiyle amaca ulaştıracaktır. 21. yüzyıldayız. Hala faşizane uygulamalar kültürümüz ve dilimiz üzerinde uygulanıyor. Dil bir halkın kimliðidir. Bizler de halk olarak buna artık "Êdî bes e" dememiz gerekiyor. Çünkü dil bir insanın ruhu ve bedenidir. Ýnsanı insan yapan da bunlardır. Önemli olan artık bizlerin de bu gerçeklikle hareket etmemiz ve buna göre yaşamamızdır.

‘YAŞIMDAN FAZLA CEZA VERDÝLER, TC GERÇEKLÝÐÝNÝ BU ŞEKÝLDE GÖRDÜM’

Murat Aktaş: 18 yaşımdayım. Hazır Başbakan 18 yaşındaki gençleri milletvekili yapmak istiyor. Ben de bu eylemimle önderliðimin vekili oluyorum. Ailem Kürdistan'dan yoksulluk nedeniyle Zonguldak'ın Ereðli ilçesine göç etti. Ben de Ereðli'de dünyaya geldim. Zonguldak devrimcilerin memleketidir. Yaşımdan fazla ceza verdiler bana, ben de TC'nin gerçekliðini bu şekilde gördüm. 16 yaşındayken iki tane idam cezası aldım ardından düşmanın kirli yüzünü gördüm. Eylem için sadece bu duyguları dile getirmek istiyorum.

‘EKSÝK YOLDAŞLIÐIMIZIN KEFARETÝNÝ ÖDÜYORUZ’

Ali Alp (Kawa): 1989'da özgürlük hareketine katıldım. 2004 yılına kadar aralıksız özgürlük daðlarında mücadeleyi sürdürdüm. Bir çok deðerli arkadaşla kaldım. Dışarıda önderliðin esaretini duyduðum zaman tarifsiz bir şekilde üzülmüştüm. Bugün üzerinde uygulanan aðır tecride bu üzüntüm kat be kat artmıştır. Şayet bizler doðru bir yoldaşlık esaslarıyla yaklaşmış olsaydık bugün bu ölüm çukurunda olmazdı. Evet biliyoruz, duygu ve düşünce de istiyoruz. Bu eylemimiz de bunun içindir. Denir ki yaşamda herkes günahlarının kefaretinin öder. Şimdi bizler de eksik yoldaşlıðımızın kefaretini ödüyoruz. Ýşte bizler bu eylemle bu esareti ortadan kaldırmak istiyoruz. Şuan dört duvar arasındayım. Önderliðimin özgürlüðü için canımdan başka feda edebileceðim hiçbir şeyim yok. Sadece bedenimi ölüme yatırıyorum. Bunu da bir görev olarak görüyorum.

‘ONURLU VE ÖZGÜR YAŞAMDAN ASLA VAZGEÇEMEYECEÐÝZ’

Mahmut Aba: Cizre'de doðdum. Hareketi Cizre serhildan ve direnişinden beri tanıyorum. 1993 yılından itibaren aktif olarak harekete katıldım. Zindanlarda direniş her gün biraz daha yükselip büyüyor. Tüm zindanlar şu an eylem içindeler. Bu gurur ve mutluluk verici bir gelişmedir. Buradaki mesaj, şudur; zindan önderlik sahasıdır. Aynı zamanda 14 Temmuz'un ruhuna sahip. Ey devlet, ey AKP, ne yaparsan yap, sürgün de etsen, tecrit de etsin, bizler hiçbir zaman önderliðimizi yalnız bırakmayacaðız. Sonuna kadar direniş halinde olacaðız ve onurlu ve özgür yaşamdan asla vazgeçmeyeceðiz. Direneceðiz! Bu böyle anlaşılmalıdır. Burada kendimi de şanslı görüyorum. Çünkü bu eylem için birçok arkadaş kendini önermiş ve eylemde yer almak istemişti; ancak olmadı. Arkadaşların direnişi ve mücadeleci ruhu büyük bir güç ve moral yaratıyor. Yalnız olmadıðını görüyorsun. Bu da bizim için en büyük moraldir. Kuşkusuz anlamlı bir yaşam ve hakikate ulaşmak için eylemsellik önemlidir. Eylem olmadıðı zaman yaşamın anlamsallıðı da zayıflıyor. Yaşam durgun bir göle benzer ve hareket halinde olmadı mı göl su kokar. Bu da bugün yaşanan hastalıklara benzer. Çünkü egemen sistem toplumu fazlasıyla dejenere etmiştir. Toplumun aktif olmasını istemez. Bunun yerine donmuş ve kalıplara sıðdırılmış ve nötralize olmuş bir toplumu ister. Halbuki yaşam eylem alanıdır.

‘SAVAŞ ORTAMINDA GÖZLERÝMÝ YAŞAMA AÇTIM’

Abdullah Nas: 1989 yılında Siirt'te doðdum. Erken yaşta hareketle tanıştım. Her Kürdistanlı gibi ben de savaş ortamında gözlerimi yaşama açtım. Savaş koşullarının hüküm sürdüðü bir zamanda büyüdüm. Gece baskınlarında evimize saldıran, baskın yapan polislerin yaklaşımlarından ve aile üyelerinin şahadetlerine kadar bunun üzerimde kişiliðimde büyük etkileri oldu. Tabi asi bir kişilik. Daha 12-13 yaşlarındayken taş atmaktan 3-4 defa gözaltına alındım. Hiçbir zaman unutmam sorgudayken bize o kadar işkence edilip dayak atıldıðında amca kızım bayılmıştı. Ancak bir ay sonra kendine gelebildi. Bu olaydan sonra insan bir arayış içine giriyor. Zamanla anladım ki işte hareket var ve benim gibileri de katılıyor. Sonrası bugüne gelinen doðal sürecin işleyişidir.

‘DÝRENÝŞ ÖZGÜR ÝNSANLARIN EYLEMÝDÝR’

Habip Güler: 1987 yılında Aðrı'da doðdum. Ailemin geçmişi Aðrı ve Zilan isyanlarına dayanıyor. Ailemin yaşadıðı ve bu isyanların etkisi kişiliðimde fazlasıyla yer buldu. 2008 yılında çalışmalara başladıktan bir yıl sonra tutsak düştüm. 21. yüzyılda Kürt halkı için kirli ve karanlık bir sayfa açılmış. Egeme güçler uluslararası bir komplo ile önderliði esaret altına almışlardır. Bu dönemde onlarca arkadaşımız "Güneşimizi karartamazsınız" şiarıyla bedenleriyle bir çember oluşturup önderlik etrafında kalkan olmuşlardır. Bugün de önderlik üzerinde uluslararası bir tecrit var. Önderlik şahsında Kürt halkı ve Ortadoðu halklarının üzerinde bir tecrit uygulanıyor. Artık Kürt halkı kendi kaderini kendisi belirlemek istiyor. Bu tecridin anlamı Kürt halkının görmezden gelinmesi ve yok sayılmasıdır. Bu aynı zamanda Kürt dili üzerinde uygulanan politikalardır. Yüzyıla yakındır bilinçli bir asimilasyon uygulanıyor. Aslında dillerim tarihi araştırıldıðında ve gerçek ortaya çıktıðında Kürt diline asimilasyon deðil, saygı gösterilecektir. Çünkü en eski dillerden birisi de Kürt dilidir. Artık önderliðimizi aramızda ve özgürce görmek istiyoruz. Artık Kürt dilinin üzerindeki yasakların kalkmasını istiyoruz. Böyle bir eylem içinde yer almaktan mutluluk duyuyorum. Çünkü bizler önderliðimize borçluyuz. Bu eylemde bir nebze de olsa burcumuzu ödemek ve eksik yoldaşlıðın gereklerini yerine getirmek istiyorum. Önderlik, "Direniş özgür insanların eylemidir" der. Yani eylem yeni bir başlangıç ve bilincin hakikate ulaşmasıdır. Çünkü hakikat arayış ve harekettir bilinçtir. Zindan eylemlilikleri de yeni bir gelişim ve harekettir.

‘BÝZ TECRÝDÝ AŞTIRMAK ÝÇÝN EYLEMDEYÝZ’

Ýsmail Yaman: Şırnak, Qîlêban'da (Uludere) doðdum. Yurtsever bir çevrede yetişmeme raðmen hareketi zindanda tanıdım. Önderlik önceden yaptıðı tespitte, "21. yüzyılının halkların baharı" olacaðını ve bunun da Ortadoðu'da köklü deðişimlere neden olacaðını belirtiyordu, bundandır ki tam 14 yıldır, Kürt sorunununk demokratik yollarla çözülmesini istiyor. Ancak TC devleti her zaman önderliðin bu yaklaşımını kullanmak istemiş ve Kürt halkını kandırmak istemiştir. Bu son görüşmelerde bir sonuca gelmesine raðmen devletin bildik yaklaşımlarından dolayı sonuçsuz kaldı. Devlet ve AKP hükümeti konjonktürü yanlış yorumladı. Bu yaklaşımlar 2012 baharında özgürlük hareketinin kolu ve kanadını kırdıðını iddia ettiler. Bu anlayışla amaçlanana ulaşacaklarını söylediler. Ancak baharın gelişiyle devletin tüm yönelimleri boşa çıktı. Newroz'da halk tavrını görkemlice sergiledi. Gerilla, devrimci halk savaşıyla sürecin rengini ve şeklini deðiştirdi. Devletin tüm tekniði boşa çıktı. Bu tarihi hamle devleti gerilla karşısında çaresiz bıraktı. Yine aynı şekilde Rojava'da önemli gelişme ve kazanımlar elde edildi. Elbette ki bu direniş ve kazanımların temeli önderliktir. Tüm yönelim ve baskılara raðmen önderlik direnişin merkezinde yer aldı. Zaten devlet de bu bilinçle önderlik üzerinde tecridi geliştirdi. Ve insanlık dışı uygulamalarını bugüne kadar sürdürdü. Biz bugün bu tecridi aştırmak, önderliðin halkının önderliði haline gelmesini saðlamak için eylemdeyiz.

‘BU BÝR ÖZGÜRLÜK EYLEMÝDÝR’

Emin Yıldız: 1992'den beri cezaevindeyim. Mücadele içinde yirmi yılı geride bıraktım. Her halkın tarihinde anlamlı ve kutsal deðerler var. Bizim için de bu deðerler, önderliðimiz, şehitlerimiz ve anadilimizdir. Açlık grevi eylemine girmemin temel amacı devrimin tüm deðerlerine sahip çıkmaktır. Sömürgeciler bu kutsal deðerlerimize yöneldiði için ben de bu eylemde yer almak istedim. Zaten kendine devrimciyim diyen bir insan halka yapılan saldırıları ve önderliðe uygulanan tecridi kabul edemez ve bunun için de her anlamda bir direniş içinde olmalıdır. Bu direniş, benim için duygu anlamında yurdunu sevmek, halkına baðlılık ve önderliðe baðlılıðı ifade ediyor. Duygu ve düşünce anlamında da önderliðin felsefesini anlamak ve devrimci sorumlulukları omuzlarıma yüklediðini de söyleyebilirim. Bu da beni bir arayış ve yoðunlaşmaya yöneltiyor. Şu çok iyi görünüyor, önderliðe uygulanan tecritle Kürt halkına büyük bir acı çektiriliyor. Bu duygu insanın tüm korkularını yerle bir ediyor ve insanın amacı büyük oldu mu, ödeyeceði bedel de büyük olmak zorundadır, bunu göze almalı ve hazır olmalıdır. Sonu ve bedeli ne olursa olsun, düşüncede netlikle, güçlü bir iradeyle ve temiz duygularla amacına yönelmeli ve yoðunlaşmalıdır. Bu eylemin sonunda şahadetlerde olsa, önemli ve gerekli olan korkusuzca, cesaretle bu tür eylemlerin yapılmasıdır. Bundandır ki büyük amaçlar, büyük bir dikkat gerektiriyor. Bu anlamda duygu ve düşüncelerimizde büyük bir netlik ortaya çıkmış bulunuyor. Zindan direnişçiliði bu eylemle en üst zirveye ulaşmış bulunmaktadır. Nasıl ki 14 Temmuz direnişi partinin bayraðını dalgalandırdıysa güçlü bir kimliði yaratıysa bu direniş de o günkü direniş kadar kutsaldır; çünkü bu eylem önderliðin özgürlüðünü içinde barındırıyor ve Kürt anadilinin özgürlüðüne yöneliktir. Bunun içindir ki bu eylemin anlamı çok büyüktür. Bu bir özgürlük eylemidir.

‘BU EYLEMDE BÜYÜK BÝR COŞKU VE MORAL ÝÇERÝSÝNDEYÝM’

Nurettin Atınç: Siirt Eruh doðum. Doðmadan önce 15 Aðustos devrimci savaş hamlesi başlamıştı. Koruculuk dayatmasını kabul etmeyen ailem Mardin Midyat'a göç etti. 4 Nisan 2009, Amara yürüyüşünde yakalandım. Amara'da eyleme başlamamın en büyük nedeni yoldaşlık ruhuyla yaratılan deðerlere sahip çıkmak ve önderliði sahiplenmektir. Bundandır ki bu eylemle büyük bir coşku ve moral içerisindeyim. Benim için yaşamı gerçek anlamda anlamlandıran da budur.

‘BEDENÝMÝ KÜRTLÜK RUHU ÝÇÝN BÝR KALEYE DÖNÜŞTÜRMEK ÝSTÝYORUM’

Murat Bilge: 1987 Siirt Şirvan doðumluyum. Bu eylem bana insanlıðımı hatırlatıp hissettiriyor. Bu eylemle kendimi milyonlarca Kürt halkıyla bir görüyorum, insan bedenini bir kale gibi deðerlendiriyorum, insan ruhunu da bu kaledeki savaşçılar olarak görüyorum. Çünkü şiddetli bir yönelim var. Kürt halkına ve benim ve arkadaşlarımın ruhu üzerinde bir yönelim var. Ben de bir Kürt bireyi olarak bedenimi Kürtlük ruhu için bir kaleye dönüştürmek istiyorum. Her ne kadar açlık grevi ölüme meydan okumaksa da ben bunu bir halkın savunmasına dönüştüreceðim. Bu diyalektikten dolayı gururluyum. Bu eylemle zindan direnişçiliði daha da zirveleşiyor. Bu önemli bir adımdır, ama son adım deðildir. Bu eylem bir anlamda "eksik yoldaşlıða" bir cevap niteliðidir. Hareketle ve bütünleşme ve tek ruhta yek olmadır.

‘ÖNDERLÝÐÝMÝZÝN SAVUNULMASINI TARÝHÝ BÝR SORUMLULUK OLARAK GÖRÜYORUZ’

Mustafa Ýke: 12 Ocak 2012'de tutuklanarak cezaevine girdim. Bilindiði gibi hiçbir toplum ve ulus öncüsüz ve önderliksiz varlıðını koruyamaz bunun için bir halkın hedeflenmesi isteniyorsa ilk önce öncü ve önderleri hedeflenir. Onurlu toplumlar hiç bir zaman liderlerini yalnız bırakmazlar ve kendi bedenlerini liderlerinin etrafında etten bir duvara dönüştürürler. Çünkü bugün önderlik şahsında Kürt halkı ve tüm deðerleri hedef haline getirilmiştir. Bizler de bu kadim halkın evlatları olarak, önderliðimizin savunulmasını tarihi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Eyleme katılma yönündeki önerim kabul edildiðinde, tarifsiz bir heyecan içine girdim. Mazlum, Kemal, Hayri ve Ferhat Kurtay arkadaşların direniş ruhlarının coşku ve heyecanını yüreðimde hissettim. Bu benim için bir inanç ve baðlılıktı. Bununla moral ve gücüm en doruk noktaya ulaştı. Ýnanıyorum ki bu eylemde olan tüm yoldaşlar bu duygu ve düşünceleri yaşadılar.

‘ZALÝM VE ZORDALAR HÝÇBÝR ZAMAN ONURLU ÝNSANLARIN ÝRADESÝNE HÜKMEDEMEYECEKLER’

Faruk Baysu: Bingöllüyüm. 2008'de özgürlük hareketiyle tanışıp 2009'da tutuklandım. Duygu ve düşünce anlamında bu eylemi bir atmosfer oluşturmuş, insanı derinleştiriyor, bir bilinç yoðunlaşmasıyla insanı amaca ulaştırıyor. Bu amaçta açık bir mesaj var; o da budur: Zalim ve zordalar hiçbir zaman onurlu insanların iradesine hükmedemeyecekler ve yenemeyeceklerdir. Bizler zindanda da olsak bedenlerimizle bu iradeye sahip çıkıyoruz. Bu irade, önderlik şahsında kazanılmış ve başarıya ulaşmıştır. Bugün bizler de, bu eylemle irademizi ortaya koyuyoruz ki / sergiliyoruz ki zalimler irade ve gücümüzden korksunlar.

‘KÜRT OLMAK TOPLAMA KAMPINA ATILMAM ÝÇÝN YETERLÝ GÖRÜLDܒ

Ýskenderun M Kapalı Cezaevi

Faruk Aydın: 1989 Siirt Eruh doðumluyum. Antep üniversitesinde öðrenciyken 2011 Aralık ayında Mersin'de akrabalarımı ziyaret ettiðim esnada gözaltına alınarak tutuklandım. 12 aydır tutukluyum, ama henüz iddianame ortada yok. Sanırım devletin Kürtlere topyekun savaş ilan ettiði bir dönemde Kürt olmak toplama kampına atılmam için yeterli görülmüş. Açlık grevine girme amacım, en doðal insani ve doðuştan gelen hak olan dilimin önündeki engellerin kaldırılması ve bunun yaşatılmasıdır. Özgür bir yaşam ancak gerçek bir anlam (Bilgi) aşkıyla deðer bulacaktır. Bu anlamda 4. kelebek kavuşulabilir. Ben de gerçek anlama kavuşabilmek için bedenimi ölüme yatırıyor ve sonunu kadar bu eylemimde kararlılıkla devam edeceðim.

‘UCUNDA ÖLÜM DE OLSA KARARLILIKLA SÜRDÜRECEÐÝM’

Emrullah Abay: 1992 Akdeniz Mersin doðumluyum. Aslen Şırnaklıyım. Şubat 2011'de bir ifade üzerine tutuklandım. Dava 21 aydır. devam ediyor. Önderliðimizin üzerindeki aðırlaştırılmış tecridi, anadilde eðitim ve savunma yapma önündeki engellerin kaldırılması için yüzlerce arkadaş gibi ben de süresiz açlık grevi eylemine başladım. (12 Ekim'de). Eðer taleplerimiz karşılanmasa eylemin ucunda ölüm de olsa kararlılıkla sürdüreceðim. Kemal, Hayri, ve Zilanların yoldaşları olarak Önderliðimizin ve dilimizin özgürlüðü saðlayana kadar mücadelemiz devam edecektir. Bu amacımızda net olduðumuzu herkese duyurmak istiyorum.

‘ÖLÜMLERÝN OLMAMASI ÝÇÝN BEDENÝMÝ ÖLÜME YATIRIYORUM’

Yusuf Başaran: 1993 Mersin Tarsus doðumluyum. 22 aydır tutukluyum. Daha önce Mersin ve Hatay cezaevlerinde kaldım. Şimdi de burada kalıyorum. Hergün ölümlerin yaşandıðı bir coðrafyada buna sessiz kalmak, bir insan olarak bana acı veriyor. Bunun için bir şeyler yapılmalı diyorum. Zindanda buna güçlü bir dur diyebilmek böylesi bir eylemde geçiyor. Ölümlerin olmaması için bedenimi ölüm yatırıyorum. Bunun için seve seve ölmeye hazırım. Bu yönlü kararlılıðım sonun kadar devam edecektir.

‘ÝKÝ KARDEŞ OLARAK AÇLIK GREVÝNDEYÝZ’

Nizar Aka: 1984 Siirt Pervari doðumluyum. 2010 Kasım ayında Mersin'de evime gittiðim esnada darp edilerek gözaltına alındım. Ardından tutuklandım. Şu anda babam ile birlikte aynı cezaevinde tutukluyum. Ayrıca bir kardeşim de Silifke Cezaevi'nde hükümlü olarak kalıyor. Kendisi de açlık grevindedir. Açlık grevine girme amacım Önderliðimizin şahsında Kürt halkına uygulanan aðırlaştırılmış tecridin kaldırılması ve biran evvel özgürlüðüne kavuşmasıdır. Bunun yanında varlık gerekçemiz olan anadilimizde eðitim ve savunma yapabilmesi için yasal engellerin kaldırılmasıdır. Taleplerimiz karşılanana kadar eylemimi sürdüreceðim.

‘ANLAMLI YAŞAM ÝÇÝN’

Hamza Üngür: 1991 Adana Yüreðir doðumluyum. 9 aydır tutuklu bulunuyorum. Üniversite öðrencisiyim. Yaşamın amacı anlamlı bir yaşamdır. Anlamlı yaşamın yaratıcısı güneşimizin özgürlüðü, saðlıðı ve anlamlı yaşamın gereði anadil üzerindeki tüm yasakların kaldırılması için eyleme katıldım. Taleplerimiz karşılanıncaya kadar eylemimi sürdüreceðim.

‘ÖZGÜR YARINLAR ÝÇÝN KENDÝ BEDENLERÝMÝZÝ YATIRIYORUZ’

Yakup Tataş: 1993 Mersin Akdeniz doðumluyum. Aslen Bitlisliyim. 11 aydır tutukluyum. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecrit ve anadil üzerindeki imha-inkar politikasını kırmak için kendi bedenini ölüme yatıran bine yakın arkadaşımla imha-inkarı kırmak için kendi istek, bilinç ve irade sonuç alana kadar kararlılıkla katılmaktayım. Her sürecin sancılı ve yaşamın özünden çıkarılıp yaşanmaz hale gebe olmadan 21. yüzyılı biz yaşayamazsak da bizden sonrakilere özgür yarınları ve yaşamın yaşanılır kılınması için kendi bedenlerimizi yatırıyoruz. Eðer kurguladıðımız yaşam kanla sonuç alacaksa bu yaşam bizim kanlarımızla yoðrulsun ve anlam bulsun. Bu anlamlı yaşamı yaşatmakta yetersiz kalabiliriz, bundan dolayı vicdan ve insanlıða sesleniyor duyarlılık ve destek bekliyoruz. Eylemimiz sonuçlanana kadar direnceðiz, yaşanacak şahadetlerden AKP hükümeti sorumludur.

‘HAKÝKATE ULAŞMAK..’

Özgür Eksik: 1 Ekim 1992 Siirt doðumluyum. 4 Eylül 2011'de gözaltına alınarak tutuklandım. 14 aydır halen tutuklu bulunmaktayım. Her karış topraðımızda vardır acının en derin izleri, bazen çıkıp özgürlük için haykırmak istersin, hakikate ulaşmak için Kürt halkı içinde özgürlüðün ve hakikatin yolu Ýmralı'da bulunan Sayın Abdullah Öcalan'dır. AKP devleti bu özgürlüðün ve hakikatin üzerine insanlık dışı tecrit uygulamıştır. Ben de 26 Ekim 2012 tarihinden itibaren Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüðü, saðlıðı ve anadil üzerindeki tüm yasaklamaların kaldırılarak kamu dili haline getirilmesi için süresiz-dönüşümsüz açlık grevine giriyorum.

‘EYLEMÝMÝZ VÝCDANLARA SESLENME, ÖLÜ RUHLARI UYANDIRMA, ÝNSAN DEÐERLERÝNE SAHÝP ÇIKMAYA DAVETTÝR’

Bahattin Kaya: 1992 Siirt doðumluyum. Yaklaşık 11 aydır zindanda tutuklu bulunmaktayım. Başta Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki aðırlaştırılmış tecrit ve anadil üzerindeki bu imha ve inkar politikalarına karşı açlık grevine girmiş bulunmaktayım. Bu kanın durması ve müzakerelerin bir an önce başlaması için bu tecridin bir an önce kaldırılmasıdır. Bizim eylemimiz vicdanlara seslenme, ölü ruhları uyandırma eylemi insan deðerlerine sahip çıkmaya davet eylemi. Kendi haklı davası uðruna mücadele veren fedailerin eylemi. Sonunda şahadet olsa; ama bizim için radikal bir eylemdir. Açlık grevi şiddet içermeyen ve etrafa zarar vermeyip, sadece zulme karşı, sadece kendi haklı taleplerimiz için böyle bir eyleme kendi irademizle girmiş bulunmaktayım. Bundan dolayı vicdan ve insanlıða sesleniyor bu eylemimize sahiplenmelerini, seslerimize ses katmalarını, duyarlı olmalarını bekliyoruz. Taleplerimiz karşılanıncaya kadar bu eylemimiz devam edecektir.