TÜSÝAD Başkanı Ümit Boyner, Roboskide, Afyonda yaşananların gizlenmek istenmesine tepki göstererek Hükümete sert eleştirilerde bulundu. AKPye toplumun Darbe dönemlerindeki gibi susmasını beklemeyin şeklinde seslendi.
TÜSÝAD Başkanı Ümit Boyner, Ýstanbul Sabancı Centerde düzenlenen TÜSÝAD Yüksek Ýstişare Konseyi Toplantısında konuştu. Boyner konuşmasında Kürt sorunu, giderek artan çatışmalar ve Türkiyenin dış politikası konusunda Hükümete eleştiriler yöneltti.
Yaz aylarının her anlamda hayli sıcak geçtiðini belirterek artan çatışmalara deðinen Boyner, ülkenin daha önce bu denli su üstüne çıkmayan bir ayrışma ortamına sürüklendiðine dikkat çekti.
Buyurganlıðın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hakim olmasından ürküyoruz sözleriyle Hükümete göndermede bulunan Boyner, Roboskide, Afyonda yaşananların gizlenmesine şu sözlerle tepki gösterdi:
DEVLET VATANDAŞ ÝÇÝN VARDIR
Bizi yönetenlerin ya da yönetici konumunda bulunanların ya da böyle bir konumda bulunmaya aday olanların bir konuyu, bir kavramı sanki hep gözden kaçırdıklarını düşünüyorum. Bizler vatandaşız. Devletimiz bizim için var. Ya da öyle olmalı. 21. Yüzyılda, modern, gelişmiş bir toplumun bireyi devletle ilişkilerini haklar ve özgürlükler üzerinden kurar. Olayları sorgular, haklarını arar; kendisine önemli olayların akabinde düzgün, anlaşılır, şeffaf açıklamalar yapılmasını bekler. Ocaklara ateş düştüðünde bunda kimin sorumluluðu varsa öðrenmek, o sorumluların layık oldukları cezayı aldıklarından emin olmak ister. Devletin vatandaşına saygısının bir ölçüsü de vatandaşa karşı işlenmiş suçların, kabahatlerin, yanlışların en kısa sürede ortaya çıkarılmasıdır. Uludere'de ne olduðunu anlamak, Afyon'daki patlamanın arka planını, sebeplerini öðrenmek, bunların sorumlularını bilmek ister vatandaş. Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların, ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez.
DEMOKRASÝLERDE ÝŞLER BÖYLE YÜRÜMEZ
Ümit Boyner, yargının siyasallaşmasına da deðindi. 21. yüzyılın demokratik ülkelerinde devlet görevlilerinin kendi aralarındaki dayanışma nedeniyle vatandaşın haklarının çiðnenmesi düşünülemez. Yargıya olan güvenin azalmasına yol açacak adaletsizlikler geçiştirilemez. Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez.
GÜVENLÝK EKSENLÝ POLÝTÝKALAR DAHA FAZLA SÜRDÜRÜLEMEZ
Kürt sorununun sadece askeri bir meseleye indirgenmesini yanlış bulduklarını söyleyen Boyner, güvenlik eksenli politikaları sorunları çözmenin yegane yöntemi diye sunanların topluma ve ülkeye kötülük yaptıklarına inanıyorum dedi. Boyner, bu yaklaşımın daha fazla sürdürülemeyeceðini, kimsenin 1990lı yılların iklimine, zihniyetine sorun üreten yöntemlerine dönülmesine tahammül edemeyeceðini kaydetti.
PKK ile Kürt meselesinin ayrıştırılmasından yana olduklarını savunan Boyner, devletin meşru siyaset alanlarını her şeye raðmen daraltmamasını istedi. BDPlilerin gerilalarla kucaklaşmasını kınadıklarını da söyleyen Boyner, BDPlileri PKK şiddetini reddetmeye çaðırdı.
Meclis Başkanı Cemil Çiçekin mutabakat metnine de deðinen Boyner, çaðrıyı anladık dedi ve metnin demokratik bir mutabakat için bir fırsat olduðunu savundu.
TÜRKÝYENÝN DIŞ POLÝTÝKADA ÝTÝBARI AŞINDI
Ümit Boyner konuşmasının devamında Türkiye ekonomisindeki bozulmaya işaret etti. Dünya ekonomisindeki durgunluk ve krizin Türkiyeyi de etkileyeceði uyarısında bulunarak Hükümetin doðru bir politika izlemesi gerektiðini ifade etti.
Boyner Suriyedeki gelişmeler ve Türkiyenin dış politikasına ilişkin de konuştu.
Ortadoðunun büyük bir altüst oluştan geçtiðine dikkat çeken Boyner, AKP Hükümetinin yürüttüðü dış politika nedeniyle Türkiyenin itibar kaybettiðini dile getirdi.
Dış politika bir itibar kurumudur. Vatandaşın, kurumların ve biz iş dünyasının dış politikadan beklentisi, tercihlerin refah, iç huzur, istikrar ve son olarak uluslararası terörle mücadelede başarı getirmesidir. Bugün Suriye krizinin yönetiminde yapılan tercihlerin bu dört hedefe hizmet ettiðinden emin olmamız ve son dönemde elde ettiðimiz dış politika itibarının aşınmasına müsaade etmememiz gerekmektedir. 'Sel gider kum kalır' derler. Suriye krizi bittikten ve iyi kötü bir düzen kurulduktan sonra Türkiye'nin son on-onbeş yılına damgasını vuran bölgesel yaklaşım yeniden deðerlenecektir. Türkiye'nin günün rüzgârlarına ve tuzaklara kapılmadan, bu özelliklerin hepsine eksiksiz sahip çıkarak bölgede etkili bir devlet olacaðına inanıyoruz.