"Bir darbe durumunda dahi yaşanmayan koşulları yaşıyoruz. 1980’den bu yana ilk defa bir konfederasyon başkanı gözaltına alınmıştır." KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakkı Tombul’un 71 sendikacının gözaltına alınması ardından dile getirdiði bu sözler, Türkiye’deki mevcut durumu özetliyor.
25 Haziran günü Türkiye, belki de tarihinin en büyük anti-sendikal operasyonuna tanıklık etti. KESK ve baðlı tüm sendikaların hedeflendiði eş zamanlı operasyonlarda 71 sendikacı gözaltına alındı. Ortak noktaları Kürt ve rejimin neo-liberal politikalarına karşı aktif olmalarıydı. Gözaltına alınanlar arasında KESK Başkanı Lami Özgen de vardı.
67 sendikacı cezaevinde28 ve 29 Haziran tarihlerinde bu sendikacılardan 28’i tutuklanırken, Lami Özgen dahil diðerleri serbest bırakıldı. AKP rejimi döneminde tutuklu sendikacı sayısı böylece 67’ye yükseldi. Bunların tümü KCK adı altında yürütülen operasyonlarda tutuklandı. Bir çoðu 2009’dan bu yana herhangi bir mahkumiyet ve kanıt olmaksızın cezaevlerinde tutuluyor.
KESK Başkanı Özgen, serbest bırakıldıktan sonra “Öyle bir mücadeleci geleneðinden geliyoruz ki asla ve asla sonucu ne olursa olsun, yönelimler ne olursa olsun yürütülen bu baskılara karşı dün boyun eðmedik, bugün de boyun eðmedik, yarın da boyun eðmemeye devam edeceðiz” dedi.
Bir gün önce ise KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakkı Tombul, Türkiye’deki mevcut durumu şu sözlerle özetledi: “Bir darbe durumunda dahi yaşanmayan koşulları yaşıyoruz. 1980’den bu yana ilk defa bir konfederasyon başkanı gözaltına alınmıştır.”
Tüm muhalifleri hedefleyen KCK operasyonlarıSendikacılar KCK adı altında yürütülen soruşturmalar kapsamında gözaltına alınarak tutuklandılar. Mart 2009’daki yerel seçimlerde Kürt legal partisinin tarihi başarısından birkaç hafta sonra başlatılan KCK operasyonları kapsamında, geçen üç yıl içinde Türk Cumhuriyeti tarihinin en büyük kitlesel gözaltı ve tutuklamaları yaşandı.
Kürtlerin meşru taleplerini dile getiren, barışçıl gösteri yapan, düşüncelerini ifade eden, hükümetin baskıcı politikaları ile Gülen Cemaati’nin devlet mekanizmalarındaki etkisini eleştiren herkes bu operasyonların hedefi oldu. Artık, gözaltı ve tutuklamaların yaşanmadıðı gün yok gibi.
Sadece KCK kapsamına 35’i belediye başkanı ve 6’sı vekil olmak üzere BDP’nin 8 bini aşkın aktif üyesi tutuklu bulunuyor. Yine KCK kapsamında 40 dolayında avukat, yüzlerce öðrenci, onlarca gazeteci ve yüzlerce kadın aktivist de cezaevlerinde bulunuyor. AKP rejimi Türkiye’yi adeta üstü açık bir cezaevine dönüştürdü. Ýktidara geldiði 2002’de 60 binin altında olan tutuklu sayısı 130 bini geçti.
Kışanak: Etnik bir operasyonBDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, “Açıkça AKP hükümeti Kürtlere karşı bir operasyon sürdürüyor. AKP iktidarı emrinde olan özel yetkili mahkemeler tarafından etnik bir operasyon yapılıyor, ırkçıdır ayrımcıdır” dedi. Kışanak, “KESK Türkiye'nin kamu emekçilerinin haklarını alması için en güçlü mücadele veren konfederasyondur. Hükümetin baskıcı politikalarına karşı neo-liberal politikalarına karşı en aktif mücadele veren sendikadır. Ancak öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bir sabah kalktıðımızda KESK'in birçok şubesi keyfi bir şekilde rahatça basılabiliniyor ve 71 sendikacı gözaltına alınabiliyor. Kendisine 'demokrasi ile yönetiliyorum' diyen hiçbir ülkede böyle bir operasyon yapılmaz” diye ekledi.
Fransız sendikadan KESK’e destekFransız sendika Union syndicale Solidaires, KESK’e yönelik operasyonları kınayarak dayanışma mesajı verdi. Fransız sendika şöyle dedi: “Tutuklanan sendikacıların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz: tek suçları sendikal özgürlükler ve haklar, barış ve demokrasi, anti-sendikal baskıya son verilmesi için verdikleri mücadeledir. Union syndicale Solidaires olarak sendikacılara, öðrencilere, gazetecilere, Kürt siyasi militanlara yönelik keyfi gözaltılar ile Türk makamlarınca sendikal hareket, dernek, Kürt hareketi ve genel olarak tüm muhalefet biçimlerine karşı yürütülen toplu tutuklamaları sert bir dille kınıyoruz.”
ITUC: Hemen ve koşulsuz serbest bırakılmalılarUluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) de 25 Haziran günü yayınladıðı bir açıklamada, sendikacılara yönelik başlatılan “kurallı saldırıyı” şiddetle kınadı. Konfederasyonun Genel Sekreteri Sharan Burrow, “Sendikacıların gözaltına alınması, tutuklanması ve her şeyden önce temelsiz kriminalize edilmesini kabul edemeyiz. Hükümetin sendikaları terörist örgüt olarak sınıflandırmaktan derhal vazgeçmesi gerekiyor. Sendikaların tutuklanmaktan korkmadan meşru rollerini oynama hakkına sahip olmaları gerekiyor” dedi.
Türk yetkililere de mektup yazana ITUC, Başbakan Recep Tayyip Erdoðan’dan tutuklu sendikacıların derhal ve koşulsuz serbest bırakılmalarını gözetmesini istedi.
ITUC, 9 Haziran günü ILO Konferansı’nda açıkladıðı “Yıllık Sendikal Hak Ýhlalleri Raporu”nda Türkiye’nin işçi hakları ihlali konusunda Avrupa birincisi olduðunu belirtmişti.