Türk medyasında efendiye kölelik baki

Türk medyasında efendiye kölelik baki

Türk egemen medyasının bugünkü açlık grevleri karşısında aldıðı yok sayma ya da dezenformasyona uðratma tutumu genetik. Ancak ölümlerin gazetelerde haber olabildiðinin sayısız örneði var. 1996 yılı ölüm orucunda olduðu gibi, ölümlerin tek tek sayıldıðı haberlerde direnişçiler "kurban", ölüm orucu eylemi ise "intihar". Ölümler sürerken bile gazete sayfalarını dolduran ise, resmi açıklamalar. Ýktidarlar deðişse de Türk egemen medyasında, düzen bekçiliði baki.

Kürt siyasi tutukluların, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın saðlık, güvenlik ve özgürlük koşulları ile anadilde eðitim ve savunma hakkı için başlattıðı açlık grevi bugün 50. gününde.

50 gündür açlık grevlerini yok sayarak sadece resmi açıklamalara haber deðeri biçen Türk egemen medyasına göre, Kürt halkının evlatlarının ölümüne engel olmak için yaptıðı eylemler ise "asayiş" ve "güvenlik" kapsamında. Duyarlı birkaç gazetecinin, ölümleri durdurabilmek için ana akım medyada yazabildikleri ise arada kaynayıp gidiyor.

Türk egemen medyasının bugünkü açlık grevleri karşısında aldıðı yok sayma ya da dezenformasyona uðratma tutumu genetik. Roboskî Katliamı'nda olduðu gibi devletten icazet almadan katliamı bile görmeyen Türk egemen medyası, bugünkü açlık grevinde de 1996 yılı ölüm orucu eyleminde olduðu gibi ölümleri bekliyor.

ÖLÜMLERÝ SAYDILAR

1996 yılının 26 Mayıs'ında devrimci tutuklular, Eskişehir Tabutluðu'nun açılması ve cezaevlerinde siyasi temsilcilik statüsünün kaldırılmasına karşı açlık grevine başladılar. Eylem, 27 Temmuz'da tutukluların taleplerinin kabul edilmesiyle sona erdi. Eylemde can kayıpları Temmuz ayının sonuna doðru başladı. O günün Sabah, Hürriyet, Milliyet ve Zaman gazeteleri, ancak can kayıplarıyla birlikte ölüm oruçlarında sayfalarında yer vermeye başladılar. Ancak, birer, ikişer ölümleri saydılar. Ölüm orucu eylemcilerine "kurban", eyleme ise "intihar" gözüyle baktılar. Ölümlere kadar, onların gündemi, DYP kongresinde Çiller'in başarısı, örtülü ödenek, Erbakan'ın PKK ile mücadele planı, haltercilerin başarıları oldu. Ölüm oruçlarına destek için yapılan eylemlere yönelik devlet şiddeti de, "operasyon", "darbe", "gerginlik" gibi askeri tabirlerle gazetelerde haber oldu.

HÜRRÝYET'ÝN KURBANLARI

Hürriyet gazetesi, ölümlerle birlikte açlık greviyle ilgili haber yapanlardan. Ancak, ona göre, direnişçiler, kurban. Gazete bu nedenle can kayıplarını, "Birinci kurban", "Ýkinci kurban" şeklinde başlıkla haberleştirdi. Gazete, ölümlerin damga vurduðu süreci magazinleştirmeyi de ihmal etmedi. 26 Temmuz günkü manşet ve spot şöyle: "Ölüm orucuna Baba el koydu. Cezaevlerindeki açlık grevlerinde dün de üç kişi birden ölünce Demirel, devreye girip, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ı aradı ve 'Ölüm olayları uzamasın' dedi."

KAN DÖKÜLMEDEN BÝTÝRÝLDÝ!

Eylemin bitirilmesi, gazetelerde birinci sayfadan ya da manşetten görüldü. Ancak, bir pazarlıðın sona ermesi mantıðından öteye gitmedi. Sabah gazetesi, "Ve anlaştılar" dedi. Sabah gazetesinin, 29 Temmuz 1996 tarihindeki "Türkiye nefes aldı" manşetinin spotu da, 12 tutuklunun yaşamını yitirdiði bir eylemin ardından gelen basit bir pot ya da yanlış ifade deðildi. Katliamcı devletin bekçisi olmanın ifadesiydi: Ölüm oruçlarında peşpeşe gelen ölümlerle iyice gerilen kamuoyu, eylemin kan dökülmeden bitmesiyle rahatladı."

MÝLLÝYET'E GÖRE TOPLU ÝNTÝHAR

Milliyet gazetesi, ilk ölümü, "Ölüm orucuna ilk can" başlıðıyla verdi. Bu başlıkla diðerlerinden ayrıldı. Cezaevlerinden gelen ölüm haberlerini, diðerlerinin aksine manşetten "Durdurun bu ölümleri" başlıðıyla duyuran Milliyet gazetesi, tutukluların direnişini "intihar" görme yaklaşımından ise uzaklaşamadı. Söz konusu manşetin spotunda, "Toplu intihar eylemleri çıðrından çıktı" dedi. Gazete, açlık grevlerinin son bulması için yapılan girişimleri ise 27 Temmuz günkü manşetinde "Ölüm pazarlıðı" olarak verdi.

ÖLÜMLER BÝLE ZAMAN'I ETKÝLEMEDÝ

Gülen cemaatinin gazetesi Zaman'ı ölümler bile etkilemedi. Ölümler sürerken, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın açıklamaları gazetenin sayfalarında bolca yer aldı. Gazete 25 Temmuz'da "Bayrampaşa Cezaevi'nde ölüm orucu barikatı" manşetini attı. Spot şöyle: Mahkumlarla görüşen cezaevi doktorunun açıklamaları Bayrampaşa Cezaevi'nin insanları ölüme bile mahkum edebilecek bir terör üssü haline geldiðini açıkça ortaya koyuyor."

Zaman'ın anlaşma saðlandıðı gün olan 27 Temmuz'daki "Ölümler örgüt infazı" manşetinde ise Adalet Bakanı Kazan yer aldı. Spot ise şöyle: "Adalet Bakanı, cezaevlerinin örgüt kampına dönüştüðünün belgelerini basına daðıttı ve CHP'li seleflerini suçladı. Kazan, eylemlerin örgüt infazına döndüðünü savundu."

GENETÝK KODLAR DEÐÝŞMEDÝ

1996 yılının üzerinden 16 yıl geçti. Bu 16 yıl içinde 2000 yılı ölüm orucu eylemi ve 19 Aralık Cezaevi katliamı ile sayısız katliam ve can kaybı oldu. Yakın zamanda Roboskî katliamı yaşandı. Bugün ise, 50. gününde devam eden açlık grevi var. Tüm bu olanlara ek olarak iktidarlar deðişti. Ancak devletin, muhalifine karşı tutumu ile Türk egemen medyasının "köle ruhu" ve "efendiye baðlılıðı" baki kaldı.