Tuğluk: 21. yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır

Tuğluk: 21. yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır

Avrupa’nın ardından ikincisi Amed’de gerçekleşecek olan “Birlik ve Çözüm” Konferansı’nın 4 parça Kürdistan açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu ifade eden DTK Eş Başkanı Tuğluk, “21. Yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. 21. Yüzyılda yaşadığımız o devasa acıların karşılığı olarak Kürdistan’a özgürlük gelecektir” dedi.

DTK, Eş Başkanı Aysel Tuğluk ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla 15-16 Haziran’da Amed’de gerçekleşecek olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”na ilişkin Green Park Otel’de yemekli basın toplantısı gerçekleştirdi.

BDP Amed İl Eş Başkanları Zübeyde Zümrüt ve Mehmet Emin Yılmaz, İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici’nin de aralarında bulunduğu birçok sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilci ile üyelerinin katıldığı yemekte konuşan DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, 15-16 Haziran’da Amed’de gerçekleşecek olan konferansın 4 parça Kürdistan açısından önemine dikkat çekti. 

Kuzey Kürdistan konferansına ilişkin bilgi veren Tuğluk, uzun süreli bir hazırlık çalışmasının ardından 140 delegenin katılımıyla gerçekleşecek olan konferansa 48 kurum, 80 aydın, akademisyen, kanaat önderleriyle yaklaşık 200 kişinin katılacağını kaydetti. 
Konferansın halkların özgürlüğü ve demokrasi için önemli bir adım olduğunu ifade eden Tuğluk, “Kuzey Kürdistan konferansında tüm Kürdistan örgütleri bir araya gelerek birlik ve dayanışmayı ortaya çıkaracak. Hep beraber onurlu ve özgür geleceğimiz adına sözlerimizi söyleyecek, irademizi açığa çıkaracağız” dedi. 

‘KÜRTLER 20. YÜZYILIN UĞURSUZ POLİTİKASINI YERLE BİR ETMİŞTİR’

Konferansta Kürt halkının geleceği üzerine belirledikleri önemli başlıklar olduğunu ve bu başlıklar üzerinde tüm yapıların görüşlerini alacaklarını söyleyen Tuğluk, buradan tarihi bir sonuç bildirgesi ile çıkmayı umut ettiklerini dile getirdi. “Tarihi anlardan, tarihi zamanlardan geçiyoruz” diyen Tuğluk, “Bu tarihi anlarda, tarihi zamanlarda hepimiz tarihi sorumluluklarla karşı karşıyayız. Bu konferans aslında tarihin bize yüklediği bu sorumluluğu yerine getirme anlamını da taşıyor” ifadesini kullandı. 

“20. yüzyılda Kürt halkının sanal ulus devlet sınırlarıyla 4 parçaya bölünen uğursuz bir politikayla karşı karşıya kaldı” diyerek 4 parça Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri hatırlatan Tuğluk, “Bu gelişmeler tüm dünyaya şunu gösterdi, Kürtler artık 20. Yüzyılın o uğursuz politikasını yerle bir etmişlerdir. 21. Yüzyılda Kürtler özgürlüğünü, statüsünü kazanma sürecinin içerisine girmişlerdir. Artık hiç kimse Kürtlere statüsüzlüğü dayatamaz. Bu nedenle 21. Yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. 21. Yüzyılda yaşadığımız o devasa acıların karşılığı olarak Kürdistan’a özgürlük gelecektir” diye konuştu.  

Konferansta özellikle Kuzey Kürdistan’daki gelişmeleri analiz ederek bu sürece nasıl güç ve destek verebilecekleri konusunda derin tartışmalar yürüteceklerini söyleyen Tuğluk, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi Amed Newroz’undaki çağrısı ve KCK’nin kararıyla HPG güçlerinin Kuzey Kürdistan sınırları dışına çıktığı süreci değerlendirerek, “Bunlar son derece tarihsel adımlardır. Hiç kimse bu adımları sıradan adımlar olarak değerlendiremez. Bu barışmak adına atılmış tarihsel bir hamledir” dedi. 

TUĞLUK: KÜRT SORUNU BİR STATÜ SORUNUDUR

Tuğluk, Kürt halkının Türk halkıyla birlikte yaşamak üzerinde süreci ilerletmek istediklerini belirttiği konuşmasında, ancak Kürtlerin bunu statüsü, kimliği ve diliyle, onursal vazgeçilmez değerleriyle birlikte istediklerini vurguladı. Tuğluk konferansa ilişkin şunları ifade etti: “Kürtler olarak bu coğrafyada halkların kardeşliği ve birliği temelinde nasıl yaşamak istediğimizin kararını ortaya çıkaracağız. Evet, birlikte yaşam ama bu nasıl olmalıdır, bunu nasıl gerçekleştirebiliriz, bunun hukuku ne olmalıdır tartışmasını yürüteceğiz.”

“Kürt sorunu bir statü sorunudur” diyen DTK Eş Başkanı Tuğluk, bu konuda çeşitli statü taleplerinin de söz konusu olduğunu söyledi. Tuğluk sözlerini şöyle sürdürdü: “Birlikte yaşam mümkündür. Ve Kürtler olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti ile ilişkimizi demokrasi ve eşitlik üzerine kurmak istiyoruz diyeceğiz. Ve bunun hangi adımlarla, araçlarla gerçekleşebileceğini bulmaya çalışacağız. Çünkü mevcut ilişki sistemi, eşitsizlik, adaletsizlik yaratan inkar ve imhaya dayalı bir sistem. Bu sistem, sorunları bırakın çözmeyi büyük acılar ve çatışma zeminleri yaratıyor. Ve biz artık bize dayatılan, giderek kısır bir döngüye dönüşen bu çatışmalı ortam karşısında sorunu demokratik yöntemlerle çözmenin yolunu deneyeceğiz. Bu geçmişteki mücadelenin reddi anlamına gelmiyor. Bugün demokratik çözümü tartışıyorsak özellikle son 30 yıldır çok şiddetli geçen mücadelenin, bedellerin sayesinde tartışıyoruz. Fakat bir kez daha eski yöntemlere dönülmesini istemiyoruz.” Tuğluk, Öcalan’ın hamlesinin de bu noktada tarihi bir müdahale olduğunu sözlerine ekledi. 

‘BU TARİHİ ANLARA YANIT VEREMEZSEK TARİH BİZİ AFFETMEYECEK’

Nasıl sürecin muhatabı haline geleceklerini konferansta tartışacaklarını söyleyen Tuğluk, “Kürt sorunun çözümü için tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. Ancak bu süreçler hassas ve kırılgan süreçlerdir. Bu nedenle hiçbir dönem olmadığı kadarıyla bu dönem Kürtlerin birliğini stratejik ve zorunludur” diye kaydetti. 

Konferansın gelecekte yapmayı öngördükleri ulusal konferans ve ulusal kongrenin oluşmasına da ön açacağını ve bu nedenle de önemli olduğunun altını çizen Tuğluk, 4 parça Kürdistan’daki Kürtlerin birliktelik sağlamasını 4 parça Kürdistan’ın geleceği açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu yineledi. “Tarih, zaman bize bunu emrediyor ve biz zamanın ruhuna uygun davranmak zorundayız” diyen Tuğluk, “Yitirdiğimiz canların anısına bağlılığımız 15-16 Haziran’da gerçekleştireceğimiz konferans ve ulusal konferansımız olacaktır. Bu tarihi anlara yanıt veremezsek tarih bizi affetmeyecek, halkımız bizi affetmeyecek. Bu mesele siyasi parti ya da kurumların ötesinde bir ulusun meselesidir” dedi. 15-16 Haziran’da gerçekleşecek olan Kuzey Kürdistan konferansından çıkan sonuçların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Türk Hükümeti’ne sunulacağını da belirten Tuğluk, konferansın sonraki süreci takip edecek bir konferans olmasını istediklerini söyleyerek ve STK’lerin önemine dikkat çekerek sözlerini tamamladı.