Türkiye seçimleri ve yeni işgal planları

Kürtlerin bu işgal ve tasfiye planına karşılık yapabileceği çok şey var. En başta ulusal birlik kongresini gerçekleştirip ulusal birliklerini sağlaması gerekiyor.

Türkiye’de, RTE’nin İngiltere ziyareti, AKP yetikililerinin ABD ile görüşmelerinden sonra yapılan Minbic anlaşması ile sonucu önceden belirlenen seçimler yapıldı. Böylece RTE görev başında kaldı. Bu görüşmeler sonucunda hangi konularda anlaşmaya varıldı, RTE ne tür taahhütler verdi, kendisinden neler istendi gibi can alıcı soruların cevapları merak konusu.

İNGİLTERE'DEN İCAZET ALMANIN KARŞILIĞI

RTE, seçimden önce İngiltere'yi ziyaret etti. Kürtlere karşı ve bölgede uygulanmaya başlanacak olan politİkaların 19. yüzyıldan bu yana İngiltere merkezli olduğunu bilmeyen yok. RTE, İngiltere'ye gerçekleştirdiği bu ziyaretle bölgede uygulanacak politikaların icazetini aldı. RTE, bölgede İngiltere tarafından öngürülen ve uygulanmak isteten politikalar karşılığında uluslararası sermayeye teslim oldu; tüm taleplerini karşılıksız bir şekilde kabul etti. Bu yönlü birçok anlaşma imzalandı. İngitere, ziyaretten sonra birçoğu gizli kalmak koşulu ile RTE’den talep ettikleri ve yerine getirmek istediklerinin uzunca bir listesini basın yoluyla kamuoyuna yansıttı. RTE’nin İngiltere ziyareti ve bu ziyarette uluslararası sermayeye teslim olmayı içeren anlaşmaları yapması, İkinci Dünya Savaşı'nın nedenlerinin başında gelen, 1929 yılında başlayan ekonomik kriz sürecinde yapılan anlaşmalarla benzerlik gösteriyor. Dünyada yaşanan başta ekonomik olmak üzere, sosyal, siyasi krizden çıkışın yolu olarak 1929 yılında uluslararası sermaye tarafından Hitler yaratıldı. Hitler'in yaratılmasının nedeni Hitler faşizmi üzerinden dünya ve bölgenin yeniden dizayn edilmesiydi. İngiltere tarafından RTE’ye şimdilik ikinci bir Hitler görevi verildiğini söylemek yanlış olmaz. Dünya ekonomik, siyasi, sosyal bunalımlar yaşıyor. Yaşanan bu bunalımdan çıkışın yolu olarak RTE yeni bir Hitler olarak sahaya sürülüyor.

ABD İLE MİNBİC ANLAŞMASI

İngiltere’den sonra ABD uzun süredir RTE ve AKP’nin gündeminde olan Kuzey Suriye topraklarındaki işgali derinleştirme, kolonileştirme planının bir parçası olan Minbic konusunda bir anlaşmaya vardılar. RTE, AKP ile ABD dış işleri bakanı Minbic konusunda bir anlaşmaya vardılar. Bu anlaşma İngiltere’nin RTE’ye yüklediği yeni misyondu ve ABD de kendi cephesinden tamamlamak istedi. Şu ana kadar Türk işgalci güçleri Minbic’e girmiş değil. Ayrı ve bağımsız devriyeler bölümü devreye sokulmuş durumda. Bu anlaşma ile Türkiye Cerablus’a daha önce yerleştirdiği çete gruplarının yerine resmi bir şekilde kendi ordu güçlerini yerleştirmiş oldu. Bununla Türkiye’nin Cerablus’taki varlığı resmileşti. Türkiye’nin Cerablus'taki varlığı bir anlaşma ile kabul edilmiş oldu. Çünkü daha önce Türkiye’nin Cerablus’ta hiçbir resmiyeti yoktu. Uluslararası güçler tarafından işgalci olarak kabul edilme ihtimali yüksekti. Ancak bu anlaşma ile işgalciliği ortadan kalkmış oldu. Türkiye Sacur Suyu'nun Cerablus tarafında kalan kıyısı boyunca devriye gezdiriyor. ABD güçleri ise Sacur Suyu'nun Minbic sınırlarında kalan kıyısı boyunca devriyeye çıkıyor. Anlaşmanın şu ana kadar uygulanan bölümü bu. Ancak zamanla uzun yıllardır Türkiye’de yetiştirilen, MİT tarafından eğitilen ve Suriye ya da Minbicli olan kişilere, Minbic’in içine geçirilerek Minbic yönetiminde yer verilmesi, bununla Minbic’in Türkiye'nin yetiştirdiği kişiler eliyle işgale sokulması planı var.

İNGİLTERE VE ABD, RTE'YE NE TÜR GÖREVLER VERDİ?

RTE, İngiltere’den icazet almasından sonra ABD ile Minbic anlaşmasını yaparak seçimlere bu iki gücün onayı ile hile karıştırarak cumhurbaşkanı oldu. Gerçekleştirilen seçimlerin hiç bir meşruiyetinin olmadığı daha şimdiden herkes tarafından konuşuluyor. Hatta RTE’nin CHP’nin Cumhurbaşkanı Muharrem İnce’yi, İYİ Parti genel Başkanı Meral Akşener’i seçim sonuçlarına itiraz etmemeleri için tehdit ettiği yönünde ciddi tartışmalar var. Bu durum aslında seçimlerin ne kadar şaibeli olduğunu, İngiltere ile ABD’nin RTE’ye hile yaparak cumhurbaşkanı olma görevini verdiklerini de işaret ediyor.

İngiltere ve ABD'nin, RTE'ye böyle bir onayı vermesinin elbette çok önemli nedenleri var. Nedenlerinin başında İran’a karşı olası bir müdahalede Türkiye’nin kullanmak, savaştırmak, uygulanan ambargoya Türkiye’yi dahil etmek geliyor. Bunun bir parçası olarak da RTE ve AKP’nin Bradost ve Qendil’i işgal etmesi gibi bir görev konulmuş durumda. O yüzden Bradost ve Qendil’in işgali ABD ve İngiltere’nin İran’a karşı başlatmayı planladıkları olası bir müdahalenin bir parçası. ABD’nin RTE ve AKP ile yaptığı Minbic anlaşması da bu planın bir parçasıdır aynı zamanda. Bradost ve Qendil işgal edilerek İran kuşatmaya alınacak. Böylelikle İran’a yönelik olası bir müdahale erkene alınmış olacak. Bradost ve Qendil işgaline karşı şu ana kadar KDP’nin ve Başûrê Kurdistan hükûmetinin sessiz kalması, bu konuya gerekçeler uydurması İran’a karşı geliştirilmek istenen bu planın içinde yer aldığını gösteriyor. Hatta geçtiğimiz günlerde KDP denetimindeki Rojhilatlı Kürt partilerinin ABD ile bir görüşme yaptıkları yönünde bilgiler var. Bu da planın içinde KDP ve ona bağlı Rojhilatlı partilerin de olduğunu gösteriyor. Bu durum KDP ile İran ilişkilerini nasıl etkiler, merak konusu. Halbuki Irak’ın Kerkük ve tartışmalı bölgelere müdahalesinden sonra İran ile KDP ilişkileri ciddi bir gelişme göstermişti. Hewler’de iki gün süren ortak ekonomi ve yatırımlar konferansı yapılmıştı. Konferanstan sonra İran, Hewler başta olmak üzere Başur'da sağlık merkezlerini kuracağını açıklamıştı. KDP'nin, İran’a karşı geliştirilmek istenen bu işgalin içinde yer alması KDP-İran ilişkilerini olumsuz etkiler. Hatta Hewler merkezli ciddi karışıklıkların çıkmasına da neden olabilir.

İngiltere ve ABD’nin RTE’ye bu icazeti vermelerinin bir diğer nedeni ise AKP’yi kurdurdukları günkü siyasal İslam çizgisine döndürmektir. RTE ve AKP’nin böyle bir dönüşü yapması demek, açığa çıkardığı tefkirci kimliğinden dönüş yapmak demektir. Bu durumda hamiliğini yaptığı DAİŞ, Nusra başta olmak üzere çetelerle karşı karşıya gelmesi demektir. AKP ve RTE bunu yapar mı, o da daha net değil. Zira RTE ve AKP kendisini cihatçı kimliği ile kabul ettirmek istiyor. Ancak ABD ve İngiltere, Fransa başta olmak üzere -ki bu güçler cihatçı güçlerden darbe yiyen güçlerdir- uluslararası güçlerin, RTE’yi o kimliği ile kabul etmesi oldukça zor. Bundan ötürü RTE için, iki derede bir arada kalmış demek hiç de yanlış değil. Ancak bunun dışında iktidarda kalması gibi bir seçeneği de olmadığını kendisi de biliyor ki önüne konulan görevi kabul etti. O yüzden dikkat edilirse ilk defa RTE seçilmesine rağmen sevinmedi. Hatta yaptığı konuşmada da eski heyecanı, kükreyişi, her tarafı tehdit etmek yoktu. Onun yerine şimdi Süleyman Soylu kılıcı almış eline, her tarafı tehdit ediyor. Ancak onun da daha fazla bunu yapmasına fırsat verilmeyecek gibi.

PLAN İRAN'A KARŞI OLSA DA KÜRTLERİN TASFİYESİNİ İÇERİYOR

İngiltere, ABD tarafından bu görev, RTE’ye Kürtleri tasfiye etmesine karşılık verilmiş durumda. RTE onun için Rojava ve Kuzey Doğu Suriye’deki Kürt kazanımlarını öncelikli hedef haline getirmiş durumda. Efrîn işgalini Minbic, ardından Cezire boyunca devam ettirmek istiyor. RTE Rojava, Kuzey Doğu Suriye’deki kazanımları Kürt Özgürlük Hareketi'ni hedeflediği algısını oluşturarak hedefliyor. Elbette oradaki Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğünde yaşanan gelişmelerdir. Kürt Özgürlük Hareketi mücadelesi sonucu elde edilen kazanımlardır. Ancak bu kazanımlar sadece bir hareketin kazanımı değil. Kürtler ve onlarla birlikte yaşayan halkların kazanımıdır. Oranın hedeflenmesi Kürtler ve halklar adına elde edilen kazanımların hedeflenmesidir. RTE, aynı şeyi Başûrê Kurdistan’daki Brodast ve Qendil için dillendiriyor. Burada da hedef Kürt Özgürlük Hareketi olarak gösteriliyor. Ancak hedefin tüm Kürtler olduğunu artık bilmeyen yok. Başûrê Kurdistan'da KDP dışındaki tüm partiler RTE ve işgalci Türk devletinin amacının farkına varmış durumda. O yüzden KDP dışındaki tüm partiler işgale karşı bir cephe olmuş durumda. Zira Başur halkı ve siyasi partileri RTE ve Türk devletinin bu girişimlerinin Başur'u, Başur'daki kazanımları, bölgeyi hedefleyerek yok etmek istediğinin bilincine varmış durumda.

KÜRTLER İÇİN ÇÖZÜM; BİRLİK

Kürtlerin bu işgal ve tasfiye planına karşılık yapabileceği çok şey var. En başta ulusal birlik kongresini gerçekleştirip ulusal birliklerini sağlaması gerekiyor. Bunun olması durumda RTE’nin hem bölgesel hem Kürtler açısından tehlikeli olan planının büyük oranda önüne geçilmiş olacak. Bunun olması durumunda bölge ve Kürtler için RTE kabusu da bitmiş olacak.