Türkiye'nin 2017 bilançosu: Katliam, işkence, yasaklar

İHD, 2017 yılının hak ihlalleri raporunu açıkladı. Buna göre, devlet güçlerince onlarca kişi katledildi; 2 bin 682 kişi işkence ve kötü muameleye uğradı. İHD, tecridin kaldırılmasını, İmralı Cezaevi'nin kapatılmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye’deki insan hakları ihlalleri raporu ve 2017 bilançosunu Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD yöneticileri Sevim Salihoğlu ve Necla Demir katıldı.

Türkdoğan, Türkiye’de sıkıyönetimin kaldırıldığı 1987 tarihinden sonra ilk defa bütün bir yıl boyunca OHAL yönetiminin uygulandığına, 12 Eylül askeri darbe dönemindeki sıkıyönetimin sona ermesinden 30 yıl sonra Türkiye’de OHAL yönetiminin kalıcı hale getirildiğine dikkat çekti. Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt sorununun çözümsüz bırakılarak çatışma ve savaşta ısrar edilmesinin sorunları içinden çıkılmaz bir noktaya getirdiğini kaydeden Öztürk, “Bütün bu sorunlara çözüm bulması gereken TBMM’de ise ayrımcılık yapılarak, HDP demokratik siyasetten dışlanarak, sürekli gözaltı ve tutuklama operasyonlarına maruz bırakılmıştır. Bu kapsamda HDP’nin eski eş genel başkanları dâhil 9 HDP’li ve 1 CHP’li olmak üzere 10 milletvekilinin tutukluluğu devam etmiş, OHAL KHK’leri ile seçilmiş belediyelerden 99’una el konmuş, belediye başkanları tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir” dedi.

OHAL VE KHK'LER NELERE YOL AÇTI?

Raporda, 2017 yılındaki ihlaller şöyle açıklandı:

* 23 Temmuz 2016’da yürürlüğe giren 667 sayılı KHK ile gözaltı süresi 30 güne çıkarılmış, 27 Temmuz’da yürürlüğe giren 668 sayılı KHK ile gözaltının ilk 5 gününe avukat ile görüş yasağı getirilmiştir. Bu uygulama 6 ay boyunca kesintisiz uygulanmıştır. 23 Ocak 2017’de yürürlüğe giren 682 sayılı KHK ile gözaltı süresi 30 günden 14 güne indirilmiş, gözaltında avukat görüş yasağı ilk 1 güne indirilmiştir.

* OHAL süresince halen cezaevlerinde HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere 10 milletvekilinin tutuklu olduğu, bu süre içerisinde Figen Yüksekdağ ile birlikte toplam 9 milletvekilinin vekilliklerinin düşürüldüğü bir süreç yaşandı.

* OHAL KHK’leri ile 99 belediyeye el koyulduğu, bunlardan 94’ünün Demokratik Bölgeler Partisi’ne mensup belediyeler olduğu, el konulan belediyelerde görev yapan seçilmiş 68 belediye eş başkanının tutuklandığı, 28 HDP il eş başkanı ile 89 ilçe eş başkanının tutuklandığı, 780 HDP il ve ilçe yöneticisinin tutuklandığı bir süreç yaşanmıştır. Bu süreç devam etmektedir.

* OHAL süresince Anayasaya çok açıkça aykırı olan ve maalesef Anayasa Mahkemesi’nin tamamen devre dışı bırakıldığı/kaldığı bir ortamda çıkarılan KHK’lerle 116.512 kamu görevlisinin kamu görevinden çıkarıldığı, bunun dışında önce ihraç edilip ardından görevine iade edilen 3.833 kamu görevlisi ile ilgili bir süreç yaşanmıştır. Kapatılan özel kuruluşlarda görev yapan ve çoğunluğu öğretmen olan 22.474 kişinin çalışma izinleri iptal edilmiş olup bunlardan sadece 614’ünün izni iade edilmiştir.

* OHAL süresince HSK kararı ile 4.308 hâkim ve savcı ihraç edilmiş olup bunların dışında önce ihraç edilip iade edilen 166 hâkim ve savcı bulunmaktadır.

* Kapatılan özel sağlık kuruluşu 48 olup, bunlardan 2’si geri açılmıştır.

* Kapatılan özel eğitim/öğretim kurumları (okul, kurs, pansiyon, yurt gibi) 2.281’dir. 15 özel üniversite kapatılmış, 19 sendika ve konfederasyonun faaliyetlerine son verilmiştir. Kapatılan 15 üniversitenin toplam 3.041 kadrolu personeli işsiz kalmıştır.

* Bu süre içerisinde devlet tarafından el konularak kayyum atanan şirket sayısı 985 olup bunların ekonomik büyüklüğünün 41 milyar Türk lirası civarında olduğu, buralarda çalışan işçi sayısının 49.587 kişi olduğu bilgisi paylaşılmıştır.

* OHAL süresince en büyük zarar ifade özgürlüğüne ve dolayısıyla basın özgürlüğüne verilmiştir. Yazılı ve görsel medya başta olmak üzere kapatılan basın yayın kuruluşu 201 olup sadece 25’inin açılmasına izin verilmiştir.

* OHAL süresince çok sayıda gazeteci tutuklanmıştır. Halen 213 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde tutulmaktadır.

* OHAL süresince 1.607 dernek kapatılmış olup 183’ünün geri açılmasına izin verilmiştir. 168 vakıf kapatılmış olup 23’ünün geri açılmasına izin verilmiştir. Bu dernek ve vakıflardan birçoğunun Fethullah Gülen örgütü ile bağlantılı olduğu ileri sürülmüş olup, geri kalanların ise somut herhangi bir nedene dayanmadan başka yasa dışı örgütlerle bağlantılı olduğu belirtilip kapatıldıkları ifade edilmiştir. Kapatılan diğer derneklerin ise ağırlıklı olarak Kürt kültür kurumları ile kadın örgütleri, hak ve hukuk örgütleridir.

* OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu ise 23 Ocak 2017 tarihli 685 sayılı OHAL KHK’si ile kuruldu. Bir ay içinde oluşturulup 6 ay içinde çalışması gereken OHAL Komisyonu ise aylar sonra kuruldu ve 17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren başvuru almaya başladı. OHAL Komisyonu’nun 2 Mart 2018 tarihli açıklamasına göre incelenen 6.400 başvuru dosyasından sadece 100’ü için işe iade kararı verildi. Bu başvurulardan 1.984’ü KHK’ler ile işe iade edilenlerin başvurusu olup, ret edilen başvuru sayısı 4.316’dır.

* OHAL Komisyon kararlarına karşı sadece Ankara’da 2 adet İdare Mahkemesi görevli ve yetkili kılınmıştır.

* OHAL koşullarında ifade özgürlüğü ihlalleri tavan yapmıştır, Adalet Bakanlığı resmi istatistiklerine göre 2016 yılında Cumhurbaşkanı’na hakaretten yani TCK 299. Maddesi’nden dolayı 4187 kişiye dava açılmıştır. Türklüğe hakareti düzenleyen TCK 301. Maddesi’nden ise 482 dava açılmıştır. Bununla birlikte yasadışı örgüt propagandası yapmaktan dolayı 2016 yılında 17.322 kişiye dava açılmıştır. Bu tablo 2017 yılında artarak devam etmiştir. 2017 yılı ile ilgili istatistikler bir sonraki yıl açıklandığından sadece artış trendinin devam ettiğini belirtmek isteriz.

DEVLET GÜÇLERİ KATLETTİ

* Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 33 kişi yaşamını yitirmiş, 62 kişi de yaralanmıştır. Bu kişilerden ölen 7 kişi ile yaralanan 10 kişi silahlı insansız hava aracı (SİHA) tarafından vurulmuştur.

* 2017 yılında gözaltı yerlerinde 3 kişi yaşamını yitirmiş, 1 kişi yaralanmıştır. Faili meçhul saldırılar devam etmiş 12 kişi yaşamını yitirmiş, 16 kişi yaralanmıştır.

* Silahlı çatışmalar nedeniyle 161’i asker, polis, korucu, 483’ü militan, 12’si sivil olmak üzere toplam 656 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu dönemde 309’u asker, polis ve korucu, 26’sı silahlı militan ve 14’ü sivil olmak üzere toplam 349 kişi ise yaralanmıştır.

* Güvenlik güçlerine ait zırhlı araçların çarpması sonucu 8’i çocuk olmak üzere toplam 23 kişi yaşamını yitirmiş, 6’sı çocuk olmak üzere 26 kişi de yaralanmıştır.

* Mayın ve sahipsiz bomba vb. patlaması sonucu 6’sı çocuk olmak üzere toplam 7 kişi yaşamını yitirmiş, 17'si çocuk toplam 28 kişi de yaralanmıştır.

* Cezaevlerinde 3’ü çocuk olmak üzere en az 19 kişi çeşitli nedenlerle yaşamını yitirmiştir.

* Adalet Bakanlığı, CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın 2016 yılında cezaevlerinde intihar eden mahpus sayısına ilişkin sorusuna yanıt olarak, 2016 yılı içinde 66 mahpusun intihar ettiğini ve 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden bu yana ise 40 mahpusun intihar ettiğini açıkladı.

* OHAL KHK’leri ile ihraç edilen kamu görevlilerinden 19 kişi intihar ederek yaşamına son vermiştir. 2016 yılında da 24 kişi intihar etmişti.

* Kadınlara yönelik yaşam hakkı ihlalinde ise artış devam etmektedir. 51’i intihar, 357’si toplumsal alamda öldürülen kadın olmak üzere toplam 408 kadın yaşamını yitirdi, 610 kadın ise yaralı kurtuldu. 1.074 kadın ise fuhuşa zorlandı.

* İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclis’inin verilerine göre 2017 yılında iş kazaları/cinayetleri sonucu en az 2.006 işçi yaşamını yitirmiştir.

3 BİNE YAKIN KİŞİ İŞKENCE GÖRDÜ

* İHD verilerine göre ise 2017 yılında 427’si gözaltında kaba dayak ve diğer yöntemlerle, 1855 kişi ise gözaltı yerleri dışında ve güvenlik güçlerince müdahale edilen toplantı ve gösterilerde olmak üzere toplam 2.682 kişi işkence ve kaba muamele ile karşılaşmıştır.

* İHD’nin 30 Mayıs 2017 tarihinde açıkladığı verilere göre çoğu Ankara’da olmak üzere 11 zorla kaçırma ve kaybetme vakası yaşanmıştır. Bu kişilerden 4’ü daha sonra serbest bırakılmış, bunlardan 1’i intihar etmiştir. Yıl içinde eklenen vakalarla birlikte halen 9 kişinin akıbeti bilinmemektedir. Bunun yanı sıra özelikle Ankara’da ve bölgede çok sayıda kişi kaçırılarak tehdit edilmiş, bu sırada işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Aynı şekilde İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ‘zorla kaybetme’ olması muhtemel beş insan kaçırma vakasını rapor etmiştir. Bu vakalardan birinde Ankara’da kaçırılan (42 gün gizli bir yerde alıkonulduğunu ve burada işkence gördüğünü iddia eden) bir kişinin sonradan polis tarafından gözaltında tutulurken bulunduğu belirtilmiştir.

* Gözaltı süresi OHAL gerekçesiyle hala 14 gündür ve KHK‘ler ile avukata erişim hakkında çeşitli sınırlılıklar getirilmiştir.

* İşkencenin önlenmesinde önemli rolü olan ancak yıllardır uygulamada büyük ölçüde ihmal edilen usul güvenceleri, OHAL sürecinde KHK’lar ile yapılan yasal düzenlemeler sonucu önemli ölçüde tahrip olmuştur.

* Adalet Bakanlığı’nın 2016 yılı resmi istatistiklerine göre TCK 94. maddeden yani işkenceden açılan dava sayısı 42 olup daha az bir cezayı düzenleyen eziyet suçundan açılan dava sayısı 340’tır. Buna karşılık polise mukavemet dediğimiz TCK 265.maddeden açılan dava sayısı ise 26195’tir. Görüldüğü gibi OHAL koşullarında bile polise mukavemet etmeyi gerektirecek hiçbir durum olmadığı halde (bütün olaylarda polis tazyikli su, biber gazı ve kaba güç kullanarak zaten göstericileri dağıtmaktadır, göstericilerin polise direnmesi diye bir şey söz konusu değildir) bu kadar çok polisin korunması için açılan davalar işkence ve kötü muamele uygulamalarını perdelemek için açılmış davalardır. Bu istatistikler OHAL koşullarında cezasızlığın ne denli güçlü olarak uygulandığını göstermektedir.

SİYASİ SOYKIRIM

* Bölgede bulunan toplam 94 İl ve ilçe belediyesi OHAL koşullarında atanan kayyumlar ile yönetilirken halkın seçtiği belediye eş başkanları hakkında çeşitli davalar açılmıştır. Halen 68 belediye eş başkanı tutukludur.

* Halen HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 9 milletvekili tutukludur. Ana muhalefet partisinden ise 1 milletvekili tutukludur. Ayrıca 9 HDP Milletvekilinin vekilliği düşürülmüştür.

* İHD olarak, Kürt sorununun her zaman demokratik ve barışçıl çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz. Tarafların çatışmasızlık haline geçmesini istiyoruz. Çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesini, izlenmesini ve bu konuda tarafların mutabık kalacakları kararları almasını istiyoruz.

* Hükümetin, Abdullah Öcalan üzerindeki katı tecridi kaldırarak, sorunun çözümü için yol temizliği yapıp, müzakere için uygun idari, hukuki ve siyasi zemini oluşturmasını ve bir an önce müzakereleri başlatmasını istiyoruz.

BASINA DÖNÜK SALDIRILAR

* OHAL ilanıyla birlikte siyasal iktidarın basın üzerindeki kaygı verici boyutta aratan baskı ve kontrolü, 2017 yılında da sürmüştür. Düşünce ve ifade özgürlüğü alanında çok ciddi ihlaller yaşanmıştır. Bu yıl içinde de gazeteci, yazar, insan hakları savunucusu vb. çok sayıda kişiye davalar açılmış, tutuklamalar olmuş, dergi ve kitaplar toplatılmış, gazeteler kapatılmıştır. Son olarak Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ile Gün Matbaasına el konularak kayyım atandığı belirtilmiştir.

* Tutuklu gazetecilerle dayanışma platformunun verilerine göre halen 213 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak Türkiye Cezaevlerinde tutulmaktadır.

* Çok sayıda internet sitesine erişim engellendi. Bunlardan Sendika.org sitesine 61, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nin internet sitesine ise 42 kez erişim engellendi. Mezopotamya Haber Ajansının ise sürekli olarak erişim engeli uygulanmaktadır. 29 Nisan 2017 tarihinden bu yana da Wikipedia sitesine erişilemiyor. Bu yasaklarının son örneğini ise Paradise Papers ile ilgili olarak Cumhuriyet Gazetesi internet sitesinde çıkan haberlere konulan erişim yasağı oluşturmaktadır.

* Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri 2017 yılında da karşılığını bulamamıştır. AİHM’in zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Cem Evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili kararlarının gereği yerine getirilmemiştir.

* Alevi, Hıristiyan ve Museviler radikal Sünni ve ırkçı grupların tehdit ve nefret söylemlerine maruz kalmışlardır.

* Vicdani ret hakkının hala tanınmaması önemli bir insan hakkı ihlali olarak varlığını korumaktadır.

* 6 Ocak 2016 tarihinde barış için bildiri imzalayan 1128 akademisyenin birçoğu kamu görevinden ihraç edildi, Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı. İstanbul Savcılığı bu bildiri nedeniyle şimdilik 148 Barış Akademisyeni hakkında TMK 7/2 maddesi uyarınca kamu davası açarak çok açık bir şekilde ifade özgürlüğü hakkını ihlal etmiştir. Bu davalarda hapis cezaları verilmeye başlamıştır.

*İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in 2014 ve 2015 yıllarında Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için genel yayın yönetmenliği yapması nedeniyle hakkında 143 dava açılmıştır. Bugüne kadar bu davalarda 355.920,00 TL adli para cezası verildi. Bu cezalardan 105.920,00 TL’si kesinleşti, devam eden davalarda birkaç yüz bin TL daha adli para cezası verilme ihtimali bulunmaktadır. 29 Mart 2018 tarihinde İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 7,5 yıl hapis cezası verilmiştir.

CEZAEVLERİ

*Cezaevleri, insan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerler olma özelliğini sürdürmüştür.

* 1 Kasım 2017 itibariyle cezaevlerinde toplam 230.735 tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi bulunmaktadır. Bu sayı 2015 yılında 178.089, 2014 yılında 154.179 idi. AKP iktidara geldiğinde ise bu sayı 59.429 idi. TÜİK’in 2016 yılı il nüfusu verilerine göre cezaevlerindeki toplam nüfus Türkiye’nin 13 ilinin nüfuslarından daha fazladır.

* Cezaevine girişte ve sonrasında devam eden kaba dayak, siyasi suçlardan tutuklananların “terörist” olarak suçlanması ve bu gerekçeyle dövülmeleri, çıplak arama uygulamaları, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları, tek tip elbise dayatmaları, sürgün ve sevk uygulamaları yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaşmıştır.

* Cezaevlerinde sağlık hakkı alanında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin tıbbî yardıma ulaşma konusunda önemli engellerle karşılaştığı ve gerekli tıbbî personelle, araç-gerecin cezaevlerinde bulunmadığı gözlemlenmektedir. Türkiye Cezaevlerinde İHD’nin tespit edebildiği kadarı ile 401’i ağır olmak üzere 1154 hasta mahpus bulunmaktadır.

'TECRİT KALKMALI, İMRALI KALDIRILMALI'

* 22 Ocak 2007 tarihli genelgesi (45/1) yürürlükte olmakla birlikte halen etkin ve sorunsuz biçimde uygulanmamaktadır. İmralı F Tipi Cezaevinde tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit bir an önce kaldırmalı, ivedilikle ailesi ve avukatları ile görüşmesi sağlanmalıdır. Bu cezaevi bir an önce kapatılmalıdır.

* Cezaevlerinde bulunan çocukların, cezaevi psikolojisini kaldıramadıkları, ciddi tıkanmalar yaşadıkları için kendilerine zarar vermek suretiyle, intihar girişiminde bulundukları, yanı sıra taciz, istismar, işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları İHD şubelerine kendilerinin, ailelerinin ve diğer mahpusların yaptıkları başvurulardan anlaşılmaktadır. Çeşitli disiplinlerden bilimsel araştırmalar genelde cezalandırmanın özelde ise kapatmanın suçu önleyici ya da eğitici hiçbir etkisinin olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle insanlık dışı bir uygulama olan çocuk cezaevleri kapatılmalıdır.

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINA DÖNÜK BASKILAR

* Halen Uluslararası Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Av. Taner Kılıç, insan hakları savunucusu Osman Kavala ve Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte dernek yöneticisi ve üyesi çok sayıda avukat tutukludur. 2017 yılında toplam 47 avukat yaptıkları açıklamalara yönelik polis müdahaleleri sırasında veya evlerine yapılan polis baskınlarında gözaltına alındı. Bunlardan 17’si avukat tutuklandı.

*Efrin'e yönelik askeri müdahaleyi eleştiren ve barış çağrısı yapan kuruluşlar arasında Halkevleri Derneği Eş Genel başkanı Dilşat Aktaş ve 10 yönetici arkadaşı 22.02.2018 tarihinde gözaltına alınıp, gözaltının 7. günü adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Ayrıca, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu (aynı zamanda barış akademisyenidir) ile çok sayıda siyasi parti ve dernek yöneticisi 09.02.2018 tarihinde gözaltına alınmış, gözaltının 7. gününde Onur Hamzaoğlu ile Fadime Çelebi tutuklanmıştır. Tutuklanma gerekçesi, TMK 7/2 ve TCK 216. maddelerdir.

GÖSTERİLERDE POLİS ŞİDDETİ

*Bu yasaklamalardan bazıları siyasal iktidarın zihniyet dünyasını açığa çıkaran sembolik öneme sahiptir. LBGTİ+ bireylerin yıllardır gerçekleştirdikleri Trans ve Onur Yürüyüşleri bu yıl birçok ilde yasaklandı. Yakın bir zamda ise Ankara Valiliği öne LGBTİ+ Film Günlerini ardından da LGBTİ+ örgütleri tarafından düzenlenecek her türlü etkinliği yasakladı.

*Polis şiddeti cumhuriyet tarihi boyunca tüm iktidarların kolayca başvurduğu kadim bir idare tekniğidir. Ancak her geçen gün eleştiri ve itirazlara iyice tahammülsüzleşen, otoriterleşme dozunu son sınırına vardıran AKP iktidarı, polis şiddetini kendi politikalarına karşı çıkan tüm toplumsal kesimlere yönelik olarak her fırsatta kullanır olmuştur. Bu şiddetten, Kürtlerden, Emekçilere, Alevilere ve kadınlara, LGBTİ bireylerden taraftar gruplarına kadar hemen her toplumsal kesim istisnasız nasibini almaktadır. Erzincan’da Pir Sultan Abdal kültür derneği üye ve yöneticisi 16 kişi tutuklanmıştır.

*Kolluk güçleri 2017 yılında da yüzlerce barışçıl gösterilerde basınçlı su plastik mermi, kimyasal silah/gösteri kontrol ajanları ve hatta ateşli silahlar kullanarak aşırı/ölçüsüz/orantısız güç ve şiddete başvurmuştur.

*İHD Dokümantasyon Merkezinin tespit edebildiği kadarıyla 2017 yılında 735 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiştir. Bu müdahalelerde 2.193 işkence ve kötü muamele şikâyetinde bulunmuştur. Bu kişilerin büyük çoğunluğu gözaltına almışlardır.

*Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda ise neredeyse tüm gösteriler yasaklanmış ve izin verilmemektedir.

*OHAL KHK’leri ile ihraç edilenlerin yaptıkları protestolar sonucunda başta Ankara olmak üzere Tunceli, Diyarbakır, Batman, İstanbul, Eskişehir, Malatya, İzmir illerinde çok sayıda kişiye OHAL kanununa muhalefetten adli para cezaları verilmiştir. Bunun dışında 2911 sayılı Kanuna muhalefet etmekten devam eden onlarca soruşturma ve dava bulunmaktadır.

* OHAL KHK’leri ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın 9 Kasım 2016’da Ankara yüksel Caddesi’nde başlattıkları “İşimi Geri İstiyorum” talepli oturma eylemlerine karşı onlarca kez gözaltı yapılmış, adli para cezaları verilmiş, soruşturma ve davalar açılmıştır. Bu eylemlere daha sonradan sosyolog Veli Saçılık, öğretmen Acun Karadağ, öğretmen Esra Özakça, sağlık memuru Adnan Vural ve daha birçok kişi katılmıştır. Bu kişilere karşı Ankara’da iki örgüt üyeliği davası, 5 adet 2911 sayılı Kanuna muhalefet davası açılmıştır. Kolluk güçleri tarafından 232 defa müdahalede bulunulmuş, 586 gözaltı olayı yaşanmıştır.

*Ankara Valiliği 10 Aralık 2017 insan hakları gününde Yüksel Caddesinde açıklama yapmak için başvuran İHD’ye izin vermemiştir. Ancak, Kudüs ile ilgili olarak AKP tabanının aynı tarihlerde günlerce yaptığı gösterilere ise kolaylık sağlanmıştır. Görüldüğü gibi OHAL tamamen keyfi ve siyasal ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır.

KADINA ŞİDDET VE SALDIRILAR

* Özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından ilan edilen OHAL kararı ile meşrulaşan toplumsal şiddetin, kadına yönelik uygulamalarında son derece olumsuz etkiler yaratmaktadır. OHAL ilanından sonra, kadına yönelik şiddet olaylarında gözlemlenen artış, kadına yönelik resmi şiddet örnekleri, cezaevlerinde kadınlara dayatılan uygulamalar çok net örneklerdir.

* OHAL ile birlikte, çok sayıda kadın işten atılmış, ihraç edilmiş çok sayıda kadın örgütü kapatılmış ve çok sayıda kadın ifade özgürlüğü ihlalleri nedeni ile cezaevine girmiştir. Bu uygulamaların 10 Aralık başlangıçlı, İnsan Hakları Haftası’nda da devam ediyor olması vahimdir. OHAL en çok kadınları ‘vurmuş’, kadın özgürlüğüne ‘darbe’ olmuştur.