Türkdoğan: Tecridi kesinlikle kabul etmiyoruz!

Öcalan'a uygulanan tecridi hukuk ve insan hakları boyutu ile ele alan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, yeniden devreye konulan tecridin hukuka aykırı olduğunu ve bu uygulamaların insani olmadığını aktardı.

7 Ağustos 2019 tarihinde yeniden devreye konulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin insani olmadığını ve bunu kabul etmediklerini belirten İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "İmralı'da tutulan Abdullah Öcalan ve beraberinde kalan diğer üç kişi ile ilgili olarak yeniden tecrit devreye konulmuş durumda. İnsan hakları savunucuları olarak bizler tecridi kesinlikle insani bulmuyoruz.

Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite’nin çeşitli kararlarında da belirttiği gibi, tecridi işkence, kötü muamele, onur kırıcı davranış yasağına giren fiillerden biri olarak kabul ediyoruz. Sorun sadece tecridin insani olmaması değil. Bu kadar katı uygulanması kanunlara da aykırıdır. Yani Türkiye’de bir infaz kanunu var, bir infaz tüzüğü var. Bu kanunlara baktığımızda da şu an da İmralı Hapishanesi ile ilgili avukatların görüşme yapamayacağına dair alınmış bir yasa kararı yok. Dolayısıyla avukatların görüştürülmemesi bu durumda tamamen keyfi ve siyasidir.

Aile bireyleri ile ilgili konuya gelirsek de çeşitli hücre cezaları verildiği söyleniyor ve bu cezalara karşı da itiraz süreçlerinin ne kadar sağlıklı yürütüldüğüne dair tatmin edici bir açıklamaları yok. Burada aslında başka bir problem karşımıza çıkıyor. Özellikle biz infaz kanunu ilk hazırlandığı zaman hücre cezalarının tamamen görüş yasağına evrilmesini tecride malzeme yapılmasını o zamanda eleştirmiştik. Sadece İmralı Hapishanesi için değil bu, diğer F tipi hapishaneler içinde aynı şekilde. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. Dolayısıyla sürekli olarak hak mahkumiyeti kararları alınamaz. Aile bireylerine görüş yasağı getirilmesi insan hakları hukukuna tamamen aykırıdır" diye konuştu.

GÖRÜŞMELER ÇÖZÜME KATKI SUNACAK

Adalet Bakanlığı ile cezaevlerinde yaşanan sorunları zaman zaman görüştüklerini ifade eden Türkdoğan, "15 Ocak 2020 günü Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül ile de bir görüşme gerçekleştirdik. Yine İmralı Hapishanesi'nde 7 Ağustos’tan beri görüşmelerin yaptırılmadığını ve bu durumun yasaya, hukuka aykırı olduğunu ifade ettik. Sayın Bakan bizi dinledi. Nasıl ki 2019 yılında sorunun çözümü noktasında Adalet Bakanlığı katkı sunduysa, bu seferde katkı sunacağına inanıyoruz" dedi.

Türkiye’nin yeniden "güvenlikçi" politikalara yöneldiğini ve barış politikalarına iktidarın kendini kapattığına değinen Türkdoğan, "Abdullah Öcalan sıradan bir tutsak değil. Öcalan, Kürt halkı bakımında oldukça önemli bir kişi ve yine Kürt siyasal hareketi açısından lider konumunda olan bir kişidir. O'nun kamuoyuna yansıyacak olan mesajları sözleri birçok sorunun çözümüne katkı sunacaktır. Biliyorsunuz ki 2019 yılında başlayan açlık grevleri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile sona ermiştir.

Avukatları ile görüştürülmemesinin en önemli sebebinin açıkçası bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de devlet Kürt sorununda yeniden güvenlikçi politikalara yönelmiş durumda. Silahlı çatışmalar ve savaş hali devam ediyor. Dolayısıyla bu güvenlikçi politikalar devam ettiği sürece özellikle buna karşı barış politikaları geliştirilmesi noktasında verilecek mesajlara iktidar kendini kapatmıştır. Şunu çok iyi biliyoruz ki Osmanlı’dan bu yana devam eden Kürt sorununu ancak ve ancak yeni bir barış sürecinin inşa edilmesi ile çözebiliriz. Dolayısıyla bu noktada atılacak olan adımda Abdullah Öcalan gibi en önemli kişinin verdiği mesajların hayati olacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM İÇİN ÇABALARIMIZ SÜRECEK

Hem Türkiye’de yaşananlarla hem de Türkiye’nin Suriye’ye dönük askeri müdahalesiyle Kürt sorunun uluslararası alana taşındığının altını çizen İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Hem Türkiye içerisinde hem Suriye sahasında, hem Irak sahasında, belki ileride İran sahasında da oluşacak Kürt sorununun çözümü noktasında Öcalan’ın belirleyici pozisyonunu mutlaka ve mutlaka akılda tutmak gerekir. Çünkü Kürt halkı, kendisi için lider gördüğü kişiden kolay kolay vazgeçmez. Siyasi iktidarın bunu anlaması gerektiği düşüncesindeyiz.

Bizler insan hakları savunucuları olarak her zaman barıştan yana insanlarız ve sorunların barışçıl yollarla çözülmesi noktasında çabalarımızı sürdüreceğiz. Bunun öncelikli yoğunluğu da tecridin ortadan kaldırılması olacak ve yeniden diyalog ortamının oluşması için çabalayacağız."