'TMY kapsamında aðır ihlaller yaşanıyor'

'TMY kapsamında aðır ihlaller yaşanıyor'

Bugün 10 Aralık Ýnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 63’üncü yıldönümü. Ýnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen yürüyüşte konuşan ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Bilici, Evrensel Beyanname’de güvence altına alınan temel insan hakları günü olan 10 Aralık’ın, Terörle Mücadele Kanunu (TMY) kapsamında aðır ihlallerin gerçekleştiði bir ortamda karşılandıðını ifade etti.

10-17 Aralık Ýnsan Hakları Haftası olması nedeniyle ÝHD Diyarbakır Şubesi, MAZLUMDER, TÝHV, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) tarafından Ofis AZC Plaza önünden Koşuyolu Parkı Ýnsan Hakları Anıtı önüne yürüyüş düzenlendi.

BDP, ESP’nin de katılarak destek verdiði ve Ýnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin yer aldıðı broşürler halka daðıtıldıðı yürüyüşün ardından ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci bilici açıklamada bulundu. 10 Aralık Ýnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 63’üncü yıldönümü olduðunu hatırlatan Bilici, Türkiye’de 10 Aralık’ın Evrensel Beyanname’de güvence altına alınan temel insan haklarının, Terörle Mücadele Kanunu (TMY) kapsamında aðır ihlallerin gerçekleştiði bir ortamda yaşandıðını ifade etti.

Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hala kurulamadıðının altını çizen Bilici, “Ýnsanların ırkından, renginden, cinsinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, etnik kimliðinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden baðımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduðu temel fikri dünya çapında yeterli desteði bulamamaktadır” dedi.

YÜRÜTMENÝN YARGI ÜZERÝNDEKÝ BASKISI TEHLÝKELÝ BOYUTLARA VARIYOR

Suriye’de yaşanan savaşa, “ Ortadoðu neredeyse savaşsız bir gün bile geçmemektedir. Dünya çapında yoksulluk en yüksek düzeyde sürmekte, buna karşılık dev güçlerin zenginlikleri dünyamızı daha yaşanmaz bir yer haline getirmektedir” sözleriyle deðinen Bilici Türkiye’de ise artan kitlesel gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekti.

Son bir yılın deðerlendirmesini yapan Bilici, “2012 yılında ülkemiz için genel bir deðerlendirme yapılacaksa gelinen süreçte; özgürlükleri hiçe sayan, demokrasi ve insan haklarını neredeyse rafa kaldıran, yürütmenin tüm diðer erkler üzerinde baskı kurduðu, hukuk devleti ilkesinin içinin boşaltıldıðı bir noktaya doðru yol alınmıştır. Bunun en önemli işaretleri de, çatışmalı süreçlerden ve muhaliflere yönelik geniş çaplı operasyonlardan sonra Başbakan’ın kimi zaman hakimliðe, kimi zaman savcılıða, kimi zaman güvenlik görevlisi rolüne soyunan beyan ve açıklamaları olmuştur. Bu durum yürütmenin yargı üzerindeki baskısını gözler önüne sermektedir. Son olarak BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik girişim ve yargıya verilen talimat, aktarmaya çalıştıðımız bu durumun ne kadar tehlikeli boyutlara vardıðını göstermektedir” diye konuştu.

“Yaşam Hakkı uluslararası insan hakları belgelerinde yer alan en temel hakların başındadır” ifadesini kullanan Bilici, 28 Aralık 2011 tarihinde devletin bilgisi dahilinde Roboski’de 34 Kürdün TSK’ya ait F-16 uçakları ile katledilmesini hatırlattı. Sorumluların aradan geçen bir yıla raðmen hala ortaya çıkarılarak etkin bir soruşturma yürütülmediðini ifade eden Bilici, “Roboski katliamının yanında 2012 yılı içerisinde güvenlik güçlerinin sivillere yönelik saldırıları devam etmiş, ‘orantısız güç kullanımı’ deyimini gölgede bırakan müdahaleler sonucunda yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır” dedi.

SAVAŞ CAN ALMAYA DEVAM EDÝYOR

Savaşın can almaya devam ettiðini vurgulayan ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Bilici 2012 yılına ilişkin yaşam ihlallerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Bu yılın ilk 9 aylık süreci içerisinde 11 kişi güvenlik güçleri tarafından öldürülürken, 22 kişi ise faili meçhul saldırılar sonucunda yaşamını yitirmiştir. Yine mayın ve sahipsiz patlayıcılar sonucu çoðunluðu çocuk 10 kişi yaşamını yitirmiştir. 2012 yılının ilk 9 ayında meydana gelen çatışmalarda 395 güvenlik görevlisi ve PKK militanı yaşamını yitirirken, 420 kişi ise yaralanmıştır. Çatışmalarda ayrıca, 2 sivil yaşamını yitirmiş, 26 sivil de yaralanmıştır. Geçmiş yılları neredeyse ikiye katlayan bu rakamlardaki artış, hükümetin güvenlikçi politikalarının nelere mal olduðunu bizlere bir kez daha göstermiştir. Öte yandan çatışmalı sürecin yoðunca yaşanmaya başladıðı 1988 yılından günümüze yani 25 yıl içerisinde 530 çocuðumuzu bu savaşa kurban verdik. Sadece AKP iktidarı döneminde 189 çocuk yaşamını yitirirken, 2012 yılının ilk 9 ayında 14 çocuk yaşamını yitirmiştir.”

TÜRKÝYE’DE SAVAŞ HUKUKUNU HÝÇE SAYAN GELÝŞMELER YAŞANIYOR

Yine çatışma ortamının gelişmesiyle birlikte savaş hukukunu hiçe sayan olaylar da yaşandıðına işaret eden Bilici, “Yaşanan bazı çatışmalarda kimyasal gazların kullanıldıðı yolundaki iddialar, ciddiyetini korumakla birlikte bu konudaki iddialar da adli ve idari yetkililerce göz ardı edilmiş ve etkin bir şekilde soruşturulmamıştır. Çatışmalarda yaşamını yitiren PKK militanlarının cenazelerine yönelik uygulamalar ve cenaze törenlerine yönelik saldırı, ülkede adalet duygusunu ciddi oranda zedelemektedir. Ýki tarafça da silahsız-sivil insanlara karşı yaşam hakkının ihlaliyle sonuçlanan eylemler, insancıl hukuku ayaklar altına alan yaklaşımlardır. Bu ülkede halen bir toplu mezar gerçeði orta yerde dururken, kayıplar ve faili meçhul cinayetler konusunda adımların atılmaması, iktidarın geçmişte yaşanan katliamlar ve karanlık olaylara yaklaşımını sergilemektedir” diye kaydetti.

Yaşam Hakkı’na yönelik ihlallerin yanında gerçekleşen bazı hak ihlallerine deðinen Bilici, 2012 yılında Kürt sorununu, Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi sorununun en önemli halkası olmayı sürdürdüðünü belirtti.

DÜŞÜNCE VE ÝFADE ÖZGÜRLÜÐÜNE YÖNELÝK ÝHLALLER ARTIYOR

Türkiye’de yaşanan en büyük sorunlardan birinin de, gerek ülke çapında gerekse uluslararası alanda sıkça eleştirilen düşünce ve ifade özgürlüðüne yönelik ihlaller olduðunun altını çizen Bilici, “Düşünceleri nedeniyle binlerce kişinin yargılandıðı ülkemizde gözaltına alma ve tutuklanmalardaki artış, nasıl devasa bir sorunla karşı karşıya olduðumuzu gözler önüne sermektedir” dedi ve ekledi:

“2012 yılının ilk 9 ayında sadece Doðu ve Güneydoðu Anadolu Bölgesi’nde 3177 kişi gözaltına alınırken, 1162 kişi de tutuklanmıştır. Bu süre içerisinde 1715 kişi soruşturma, dava ve cezalara maruz kalmıştır. Düşüncelerini ifade eden veya haklarını talep eden insan hakları savunucuları, gazeteciler, avukatlar, sendikacılar, öðrenciler, aydınlar ve siyasetçilere reva görülen tek uygulama cezaevlerine atılmak olmuştur.”

‘ÖCALAN’A UYGULANAN HUKUKA AYKIRI TECRÝT SON BULMALI’

Anadil ve Türk cezaevlerindeki hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Bilici, yine cezaevleriyle ilgili olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik bir yılı aşkın süredir uygulanan aðırlaştırılmış tecrite deðindi. Bilici, “Kürt meselesinin çözümünde haiz olduðu önemi çaðrısı üzerine sona eren açlık grevleriyle bir kez daha gösteren Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasının evrensel ilkeleri bırakın Türk hukukuna dahi aykırı olduðu su götürmez bir gerçektir. Ayrıca bölgede gerilen hava, tecrit nedeniyle gün be gün daha da gerilmektedir. Bu nedenle Öcalan’a uygulanan hukuka aykırı tecridin bir an önce son bulması gerekmektedir” dedi.

Bilici son olarak, “BM Ýnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 64’üncü yılını kutladıðımız bugün, başta bölgemizde olmak üzere, ülkemiz ve dünyada hak ihlallerinin yaşanmadıðı bir geleceðin özlemiyle tüm insanların gününü kutluyoruz” sözlerinin ardından taleplerini yineleyerek sözlerini tamamladı.

KÝTLESEL GÖZALTILAR ENDÝŞE VERÝCÝ

Bilici’nin ardından söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, yaşam hakkının en önemli ve en kutsal hakların başında geldiðinin altını çizerek sözlerine başladı. Roboskî katliamını hatırlatan Elçi, “Bir yıl önce Roboskî’de 34 kişi ölçüsüz biçimde katledildi. Sorumlular, suçlular ortaya çıkarılmadı. Ne yazık ki bu devlet görevini yerine getirmiyor. Bir yıldır yürütülen soruşturma gizli ve taraflı biçimde yürütülmektedir. Katliamda yakınlarını kaybedenler ve avukatları, dosyayı inceleyememekte, müdahil olamamaktadır” dedi.

Artan kitlesel gözaltı ve tutuklamalara da deðinen Elçi, “Son üç gündür yapılan gözaltılar bizi endişelendirmektedir” dedi.

Ayrıca, Ýnsan Hakları Haftası etkinlikleri kapsamında saat 17.30'da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sergi Salonu’nda “Yaşam Hakkı” adlı fotoðraf sergisi yapılacak.