Temelli: Tecrit, muhataptan yoksun kalmaktır

“Kürt sorununun çözümünün muhatabı Sayın Öcalan’dır” diyen HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, “Tecrit, muhataptan yoksun kalmaktır ve kalınca da savaş konseptini devreye sokuyor” dedi.

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, devlete şunu söylediklerini paylaştı: “Müzakere muhataplarla olur. Muhatabıyla masaya otur… Masa mesafesine gelirsen çözüm, masa mesafesi yerine top-bomba mesafesine gelirsen savaş olur. Karşılıklı oturup müzakere edilsin. Müzakere süreçleri uzun olur, kısa olur ama muhakkak ısrar edersen barış olur.”

Eşbaşkanı Sezai Temelli, tecrit, barışın zorunluluğu ve yeni bir müzakere süreci olasılığı ile toplumsal kesimlerin rolü konularındaki sorularımızı yanıtladı.

KÜRT DÜŞMANLIĞINA DAYALI SAVAŞTA ISRAR

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 2010 ve 2013 yıllarında çabalarıyla önemli gelişmeler olduğunu, ancak AKP ve toplumun bir kesiminin müzakere ve barışa sahip çıkmadığını söyledi. “Biz Türkiye ve Ortadoğu’nun geleceği için barış sürecinin ne kadar önemli olduğunu anlatırken, birileri ’Çökertme Planı’ yapıyormuş ve bugün Türkiye bunun bedelini ödüyor” diyen Temelli, bunda AKP’nin yanı sıra inisiyatif almamış yapıların da sorumluluğu olduğunu kaydetti. Bu anlamıyla vicdanen rahat ama bunu başarıya ulaştıramamış olmanın üzüntüsü içinde olduklarını ifade eden Temelli, barış mücadelesine devam ettiklerini, ancak devletin Kürt düşmanlığına dayalı savaş ısrarından vazgeçmediğini söyledi.

FAŞİZM SAVAŞ ÜZERİNDEN YAŞIYOR

Devletin bekası üzerinden üretilen algı yönetimiyle insanların beyninin esir alınıp özgür düşünmelerinin bloke edildiğini belirten Temelli, şöyle devam etti: “Savaş karşıtı olmak suç olmuş. İşte bu otoriter rejimdir, faşizmin kurumsallaşmasıdır. Faşizm, her zaman savaş üzerinden kendini var etmiştir. Polis, halkı terörize ediyor; yargı, iktidarın aracı haline gelmiş, vesayet altında. Bu, topyekun savaş mekanizmasıdır. Faşizme karşı durmak; barıştan yana, savaşa karşı olmaktır. Türkiye, bu yol aralığını 2013-2105 arasında kaçırdı ama yeniden bu yola dönebilir. Barış, diyalog ve müzakere, demokratik çözüme dönebilir. Bu iktidara karşı mücadele etmek o kavşağa geri dönme iradesidir.”

KÜRT JEOPOLİTİĞİ DİKKATE ALINMALI

Kürtlerin Ortadoğu’ya yayılmış, genişlemiş jeopolitik hakimiyetine işaret eden Temelli, bu jeopolitiği dikkate alan, demografiyi, kültürel trafiği yönetebilecek barışçıl, yönetsel bir akla ihtiyaç olduğunu söyledi. Temelli, “Bunun yerine hala tekçi bir anlayışla aslında sadece Türkiye halklarına değil, bütün Ortadoğu halklarına savaşı dayatıyor. 2013-2015 arası dönemde gördük ki, o dönem Türkiye solu, Türkiye demokratik kesimleri bu anlamda geniş bir perspektiften bakmadılar. Sadece ‘Huzur gelsin’ dediler. Demokratik çözüm sadece Türkiye’nin batısı ile ilgili bir şey değildi. Burada ikircikli bir durum yaşadılar. Bu huzurun kalıcı olması, ortak vatanda, demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık temelinde bir yaşam ve yerel demokrasi adımlarıyla mümkün olabilirdi. Bunlar olmadığı sürece ön yargılar, çatışmalar, düşmanlaştırıcı söylemler, psikolojik savaş, nefret söylemi bu kesimleri de kendi sınırlarına kadar zorluyor. Hepimizin ortak sorunu; Kürt sorunu. Kürt sorunu Kürtlerin sorunu değil, bu iktidarın kendini var etme sorunu. Bu sorunu çözmek için bu iktidar anlayışından kurtulmak lazım” dedi.

BÜTÜN SORUNLAR KÜRT SORUNUNA DAYANIYOR

Türkiye ekonomisine bakıldığında çok şeyin yitip gittiğini gördüklerini belirten Temelli, şöyle sürdürdü: “Köyler, kasabalar yakılıp yıkılmış. Türkiye’de yüz binlerce insan göçer hayatı yaşıyor. Cezaevinde on binlerce insan var. Sürekli bir savaş politikası. Bunların hepsi yapısal sorunlar ve Kürt sorununa dayanıyor. Kürt sorununun çözümünün gecikmesinin sebebi AKP’dir. Çözüme yaklaşıldığında sırtını çevirerek Türkiye halklarının geleceğini çarçur etti. Bu büyük bir vebaldir. İzmir’de, Trakya’da öğretmenler, inşaat işçileri intihar ediyor. Bir intihar ülkesine döndük. Eğer sorunu çözmezseniz gelip kapınızı çalıyor. İktidar savaşa yatırım yapıyor. Ülke ekonomisini savaşa yatırıyor ve bunu Kürtlere karşı yapıyor.”

TECRİT, MUHATAPTAN YOKSUN KALMAKTIR

“Kürt sorununun çözümünün muhatabı Sayın Öcalan’dır” diyen Temelli, şöyle devam etti: “Tecrit, muhataptan yoksun kalmaktır ve devlet kendi kendine kalınca savaş konseptini devreye sokuyor. Müzakere muhataplarla olur. Biz de devlete diyoruz ki; muhatabıyla masaya otur… Masa mesafesine gelirsen çözüm gelir, masa mesafesi yerine top-bomba mesafesine gelirsen savaş olur. Karşılıklı oturup müzakere edilsin. Müzakere süreçleri uzun olur, kısa olur ama muhakkak ısrar edersen barış olur.”

MESELE SADECE BELEDİYE DEĞİLDİR

Bu tekçi anlayışın, yerel yönetimlere kayyum atayarak merkezi vesayetini her yere taşıdığını hatırlatan Temelli, kayyum uygulamasının faşizmin kurumsallaşması konusunda atılmış bir adım olduğunu söyledi. 96 DBP’li belediyenin kayyumla gasp edildiğini anımsatan Temelli, “Yerel yönetimler sadece belediyeleri kazanmak değildir. Amaç halkın iradesini yerelde iktidara taşımaktır. O çoğulcu, demokratik anlayışı yerelde iktidara taşıyacağız. Bu, yerelin ötesinde tüm ülkenin sorunlarını çözmek açısından güçlü bir adım olacaktır. Bu tekçi iktidardan ülkeyi kurtaracağız.”