Temelli: Tecride ses çıkaralım; bu gidişatı durduralım!

Mersin'deki mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Leyla Güven'i selamlayarak, "Tecride karşı sesimizi yükseltmeli ve bu mücadeleye mücadele katmalıyız" dedi. Temelli, faşizme karşı ittifak çağrısında bulundu.

DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tecride karşı başlattığı ve 94’üncü gününe giren açlık grevi eylemine Amed ve İstanbul'un ardından bir başka destek mitingi de Mersin’de yapıldı. Yağmurlu havaya rağmen binlerce kişinin katıldığı mitinge HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDP Grup Başkanvekilli Fatma Kurtulan ile HDP Milletvekilleri Rıdvan Turan, Kemal Bülbül, Kemal Peköz, Ömer Öcalan, Semra Güzel, Pero Dündar ve Tülay Hatimoğulları katıldı. 

LEYLA GÜVEN

Temelli'nin mitingdeki konuşmasından satır başları şöyle:

"Hepimizin önünde yürüyen, bu yolu açmak için bedeniyle açlık grevine yatan Leyla Güven’i selamlayalım hep birlikte. Sesizimizle onun sesine ses katalım, onun gücüne güç katalım. Leyla Güven tam 94 gündür bu ülkenin adaletten, barıştan ve demokrasiden nasibini almamış iktidarına sesleniyor. Demokrasi, hukuk adalet için adım atmaları için sesleniyor. Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bu ülkeye barış ve adalet gelecekse bunun yolunun tecridin sonlanmasından geçtiğini biliyor. Onun için diyor ki gelin hukukun, yasaların gereğini yapın tecride son verin. Bu tecrit bütün ülkeyi kapladı ve adaletsizlik cenderesine bu ülkeyi sıkıştırdı. Bizler de cezaevlerinde açlık grevinde olan 54 yoldaşımız gibi, Strazburg’da 54 gündür açlık grevinde olan arkadaşlarımız gibi, Kandıra’da açlık grevinde olan Sebahat Tuncel ve Selma Irmak gibi bu tecride karşı sesimizi yükseltmeli ve bu mücadeleye mücadele katmalıyız.  

'ÜLKEDE 20 YILDIR TECRİT VAR!'

Aslında tam 20 yıldır bir tecrit düzeni var. Biz de o yüzden diyoruz ki ya tecrit ya hukuk devleti. Hukuk devletinin gereğinin yapılmasını istiyoruz. Son 3,5 yıldır bu ülkede ağırlaştırılmış tecrit var, son 3,5 yıldır bu ülkede adalet yok, barış yok. Ülke hızla demokrasiden uzaklaştırıldı. HDP olarak hep birlikte demokrasi ve adalete sahip çıkmak için yan yanayız, omuz omuzayız. Bütün Türkiye’yi Leyla Güven’in eylemine duyarlı olmaya, bu konuda inisiyatif almaya çağırıyoruz. Hukuk ve adaletten yana olan herkesi bu büyük buluşmaya davet ediyoruz. Gelin bu gidişata hep birlikte son verelim. 

'KÜRT MESELESİNİ ÇÖZMEDEN...'

Bu ülkede herhangi bir sorunu çözmek istiyorsanız, unutmayın ki Kürt meselesini çözmeden bu ülkede hiçbir sorunu çözemezsiniz. Kürt sorununda çözüm üretmek demek demokrasi meselesinde çözüm üretmek demektir. Emeğin sömürülmesine, doğanın talanına karşı çıkmak demektir. Kadın sorununun çözülmesi demektir. Çünkü bütün meselelerin kavşağında Kürt meselesi var. Bugünkü iktidar, Kürt meselesi çözülmesin diye savaş politikalarında ısrar ederken tecridi Türkiye toplumuna dayatıyor. Savaş ve zulüm politikalarını dayatmaya devam ediyor. Bunların karşısında bizim bir fikriyatımız var, tecride karşı, savaşa karşı ortak vatanımızda Demokratik Cumhuriyet fikriyatımız var. Selam olsun bu fikriyata, selam olsun İmralı’ya, selam olsun Öcalan’a.

'ÇÖZÜM MUHATAPLARIYLA OLUR'

Kürt meselesinin çözümü, barış politikalarının demokratik siyasetin var edilmesi ancak ve ancak bu meselenin muhatabı ile halledilebilecek bir meselesidir. Türkiye 2013-2015 yılları arasında bir umuda, demokratik barış umuduna uyandı. Bu çabanın sahibini tecrit altında tutarak, bu sesi susturarak Türkiye’yi büyük bir felakete sürüklersiniz dedik, sürüklediler de. Biz HDP olarak barış ve demokrasi için üzerimize ne düşerse onun sorumluluğunu taşıyacağız dedik taşıdık, yapmaya devam edeceğiz dedik yaptık. Bunun bedelini ödeyen arkadaşlarımız yoldaşlarımız var. Bugün cezaevlerinde tutsak eşbaşkanlarımız var. Selahattin’e, Figen’e, Sebahat’a, İdris’e bütün yoldaşlarımıza selamlarımızı yolluyorum. Onlar suçları olduğu için cezaevinde değil; bir sevdaları var, barış ve demokrasi sevdaları var. Bu yüzden tutsaklar. Bu tecrit kırılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Tüm arkadaşlarımız özgür kalana kadar bu mücadelede yol almaya devam edeceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz, asla tereddüte düşmeyeceğiz.

AİHM'E HATIRLATMA: TÜRKİYE'DE HUKUK YOK

AİHM Cizre konusunda bir karar verdi. Dedi ki, iç hukuk yolları tüketilmemiş. Buradan AİHM’e, AP Parlamenterler Meclisine, tüm dünyaya sesleniyorum, burada bir hukuk yok ki yolu olsun. Bizzat Demirtaş kararında bunu teyit ettiniz. Konu Cizre olunca devletlerin kendi çıkar ilişkileri içinde hukuku heba ettiniz. Hukuk hepimize lazım. Dünyanın herhangi bir yerinde hukuksuzluk ve adaletsizlik varsa bilin ki birgün gelir sizin de kapınızı çalar. İşte Avrupa’nın bu ikircikli tutumuna karşı hukuka ve adalete sahip çıkılması çağrısı yapıyorum. Tıpkı mülteci krizinde olduğu gibi, mültecileri pazarlık konusu yapıp Erdoğan’ın bu hukuksuzluğuna yol verdikleri gibi şimdi de çeşit çeşit kararlarla aslında bu hukuksuzluğu besliyorlar. Oysa biz çok iyi biliyoruz Cizre’de neler olduğunu, bu zulmün kentlerimizin nasıl yakıp yıktığını. Bunları unutmadık ve gün gelecek bunların da hesabını soracağız. 

Bu ülkeyi düşmanlıkla, savaş politikalarıyla yönetme peşinde olan Cumhur İttifakı, Erdoğan rejimi her geçen gün ülkenin ekonomisini, siyasetini krize ve çöküşe sürüklüyor. 

Ekonomiyi bu hale sürükleyenler, işsizlik ve yoksullukla halka bu zulmü yapanlar, özellikle Kürt halkının çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştirmekten geri kalmıyorlar. 

'EFRÎN'İN ZEYTİNİNE GÖZ DİKECEK KADAR ACİZLER!'

Efrîn'in huzurunu, demokratik anlayışını yok ettiler. Efrîn'in zeytinine bile göz diktiler. Bu denli acz içindeler, bu denli itibarsızlar. Şimdi de Minbic ve Rojava’yı işaret ediyorlar. Bunların derdi güvenlik değil, zaten bunların ne zaman ağzından güvenlik çıksa bilin ki başımıza bir felaket gelecek. Bunların güvenlikten anladıkları Kürt halkına zulmetmektir. Ama Kürt halkının bunlara vereceği bir cevap var ve onu da çok yakında bir kez daha vereceğiz. 

'FAŞİST İTTİFAKA KARŞI OMUZ OMUZA VERELİM'

Şimdi 31 Mart yerel seçimlerine gidiyoruz. HDP bu seçimlerde Türkiye’nin her yerinde mücadelesini yükseltecek. 31 Mart’ta öncelikle bu kayyumları hep birlikte süpürüp atacağız. Dahası iktidara gelerek yerel demokrasiyi inşa edeceğiz. 

HDP, Türkiye’nin batısında da büyükşehirlerde de aday çıkarmayarak demokrasi güçlerinin, kadınların, emekçilerin siyaset yapma hakkına olanak sağlıyor. Gelin hep birlikte bu faşist ittifaka karşı demokrasi güçleri olarak omuz omuza verelim bu ittifakı geriletelim diyor. İşte seçenek budur. Demokrasi ve barıştan yana olanların seçeneği budur. Bu seçeneği var ettik. 

Belediye başkan adayları açıklandı, kadın aday sayılarına baktığınızda nasıl bir erkek egemen anlayışın var olduğunu göreceksiniz. Bir onlara bakın bir de HDP’ye bakın. HDP kadınların partisidir, HDP bu mücadeleyi kadınlarla var etti, kadınlarla yoluna devam edecektir."