Taksim’de Ermeni Soykırımı anması: Yüzleş!

Ermeni Soykırımı’nın 103 yıldönümünde hayatını kaybedenler, Taksim Tünel Meydanı’na yapılan kitlesel anma etkinliyle anıldı. Mumların yakıldığ ve karanfillerin bırakıldığı anmada, inkarcılığın son bulması; soykırım ile yüzleşme çağrısı yapıldı.

24 Nisan’ı Anma Platformu öncülüğünde Taksim’de 103 yıl önce Ermeni Soykırımı’nda hayatını kaybedenler anıldı. Anma öncesi Tünel Meydanı’nı abluka altına alan polislerin, alana getirilen pankart ve resimleri teker teker kontrolden geçirmesi dikkat çekti.

Anmaya katledilen Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, zorunlu askerlik yaparken öldürülen Sevag Balıkçı’nın annesi Ani Balıkçı’nın, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, Barış Meclisi Temsilcisi Hakan Tahmaz, balerin Zeynep Tambay, siyasetçi Ufuk Uras yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü katıldı.

Ermenice ağıtlar eşliğinde gerçekleşen anma etkinliğinde, soykırımda yaşamını yitirenlerin fotoğrafları taşındı, “Saygıyla anıyoruz” yazılı pankartın üzerine mumlar yakıldı; karanfiller konuldu.

KESİCİ VE DELİCİ ALETLERLE ÖLDÜRÜLDÜLER

Nisan’ı Anma Platformu adına açıklamayı Ufuk Uras ve Yıldız Önen okudu. 103 sene önce 24 Nisan akşamının bir halkın maruz kaldığı şiddetin başlangıç günü olduğunu hatırlatan Uras ve Önen, 24 Nisan gecesi evlerinden, yataklarından ifadeleri alınmak üzere karakola götürülen Ermenilerin , Osmanlığa karşı isyan başlatacakları iddiasıyla önce gözaltına alınıp tutuklandığını, sonra sürgün edilerek katledildiğini vurguladı.

“Oysa o gece ne öyle bir isyan söz konusuydu ne de tutuklananlar aydınlar elebaşıydı” diyen Uras ve Önen, tutuklanan 240 aydının birkaç gün içerisinde sayılarının 2 bin 345’e ulaştığına dikkat çektiler.

Tutuklanan ve Ayaş ve Çankırı’ya sürülenler insanlardan 761’inin öldürüldüğünü belirten Uras ve Önen, yaşananları şöyle anlatılar: “Tutuklu Ermenilerin hiçbir yargılama olmaksınız öldürüldü. Temmuz ayının son günlerinden itibaren yapılan toplu infazlar için Çankırı ve Ayaş’tan yola çıkartılan Ermeni tutuklu kafileleri, Ankara’dan yürüyerek birkaç saat uzaklıkta bulunan ıssız vadi ve ormanlık yerlere götürüldüler. Önce üstlerinde olan kıyafetler çıkartıldı, sonra ateşli silahlar kullanılmadan kesici ve delici aletlerle öldürüldüler. Cesetleri ise ortada bırakılan cesetleri günler sonra gelen işçiler tarafından mıntıka temizliği yapılarak toplu olarak gömüldüler.”

‘YÜZLEŞİLMESİ İÇİN ÇABALAMAK BORCUMUZDU !’

Bu kitlesel tutuklamanın hedefinin Ermenilere yönelik imha politikasının uluslararası kamuoyuna aktarılmasına önlemek olduğunu vurgulayan Uras ve Önen, 24 Nisan 1915’ da bir halk tüm kültürüyle tasfiye edilirken, toplumun diğer tüm değerlerin yaralandığını, bir arada yaşama kültürünün bir darbe aldığının altını çizdiler.

Barışın ve birlikte yaşamın inşa edilmesi için 103 sene önce başlayan ve birkaç sene içerisinde tamamlanan yıkımla yüzleşmenin bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Uras ve Önen, şunları ifade ettiler: “ 100’üncü yılda yaptığımız çağrıyı tekrarlıyoruz. Bu yüzleşmenin gerçekleşmesi için çabalamak, Hrant Dink’e, Sevag Balıkçı’ya ve Maritsa Küçük’e olan borcumuzdur. Dünyanın dört bir yanına dağılan, topraklarında uzak yaşama zorunda kalan kardeşlerimize olan borcumuzdur; kendi vicdanımıza olan borcumuzdur. 7 yıldır düzenlediğimiz anmaya gelen ve tutuklanan Osman Kavala, Gülsüm Ağaoğlu ve Emin Şakır’e borcumuzdur”