Suruç'ta yargı katilleri korudu, takipsizlik verdi

Suruç katliamından sağ kurtulanlar "canlı bomba" ilan edilerek hedef haline getirilirken, yargı bir kez daha sorumluların arkasında durdu.

Suruç katliamından sağ kurtulanlar "canlı bomba" ilan edilerek hedef haline getirilirken, yargı bir kez daha sorumluların arkasında durdu. Katliamdan sağ çıkanların Cumhurbaşkanı, Başbakan, Emniyet Genel Müdürü ve Urfa Valisi'nin de içinde olduğu yetkililer hakkında yaptığı suç duyurusu sonuçsuz kaldı.

Suruç katliamından sağ kurtulan 38 kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Urfa Valisi, Suruç Kaymakamı, Urfa Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve Urfa Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürü, olay yerinde görevli polis görevlileri, MİT mensupları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. 

Katliam tanıkları, sorumluların "ihmali davranış sonucu kasten insan öldürme ve yaralama" suçlarından yargılanmalarını istemişti.

Şikayeti değerlendiren savcı Uğurhan Kuş, sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma yapılmasına gerek olmadığına karar verdi.

Urfa Valiliği'nin Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi hakkında "soruşturma izni" vermediğini belirten Savcı Kuş, Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal hakkında ise "görevi kötüye kullanmak’tan soruşturma izni verildiği, bu karar doğrultusunda soruşturma dosyasının Suruç Başsavcılığı'nda olduğunu belirtti. 

Savcı, diğer görevliler hakkındaki şikayeti ise "suçlamanın soyut ve genel olduğu" iddiasıyla reddetti.

'SURUÇ'TA KORUNANLAR KATLİAMLARA DEVAM EDİYOR'

Kararı değerlendiren Suruç İçin Adalet Platformu, 33 devrimcinin öldürüldüğü Suruç katliamının üzerinden 8 ay geçtiğine dikkat çekti, "Suruç'ta korunanlar katliamlara devam ediyor" dedi.

Devlet görevlileri hakkında yaptıkları başvurunun takipsizlikle sonuçlandığına dikkat çeken Platform, "Suruç katliamı soruşturmasının hangi aşamada olduğunu merak edenler, akabinde yaşanan Ankara katliamı, Sultanahmet katliamı ve yakın zamandaki İstanbul, Taksim, İstiklal Caddesi'ndeki canlı bombanın elini kolunu sallayarak gerçekleştirdiği son katliama bakarak bu sorunun cevabını alabilirler" dedi.

'İLÇE EMNİYET MÜDÜRÜ HAKKINDAKİ SORUŞTURMA GÖSTERMELİK'

Sadece Suruç İlçe Emniyet Müdürü hakkında göstermelik bir soruşturma başlatıldığını belirten Platform, "Bu soruşturma da tüm katliam dosyası gibi bize ve kamuoyuna gizli. Devlet yetkilileri Suruç'un faillerini yargılamadığı gibi, katliam bağlantılarını da gizlemeye devam ediyor. Yargılanmayan failler, yakalan(a)mayan canlı bombalar hayatlarımızı karartmaya devam ediyor. Bugün takipsizlik kararına itiraz ediyor, adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha yineliyoruz" diye belirtti.

Katliamda yakınlarını kaybeden aileler ve mağdurlarla birlikte adalet mücadelesinin peşini bırakmayacaklarının altını çizen Suruç İçin Adalet Platformu, "Sevdiklerinin hayatta olup olmadığını her gün kontrol eden, çocuklarını mezar taşlarına baka baka düşlerinde büyüten bir toplum olmayı, ümitsizliği ve çaresizlik hissine hapsedilmeyi reddediyoruz" dedi.

Suruç İçin Adalet Platformu, katliamlara alışmayacaklarının da altını çizdi ve ekledi: "Türkiye sınırını kolayca geçen, tüm tedavileri Türkiye hastanelerinde yapılan ve tatillerini Türkiye'de geçirdiklerine dair kayıtlar Türkiye kamuoyu tarafından bilinen IŞİD militanları ile 'komşuluk' ilişkisi kuran resmi yetkililer, İstanbul Beyoğlu'na bir cumartesi sabahı gelen canlı bombaları, göz göre göre adeta davet etmiştir. Katliamlar zincirinin Suruç halkası bir hukuk devletinde olması gereken hız ve etkinlikte aydınlatılsa idi bugün nice anne- babanın evladı dizinin dibinde nice genç insan okul sıralarında olacaktı.  

Hep söyledik yine söylüyoruz; katliamları engellemek halkın değil devletin görevidir. Devlet bir an önce akademisyenleri, gazetecileri ve 'kral çıplak' diye bağıran herkesi kriminalize etmeyi, hedef göstermeyi ve tutuklamayı meşru bir uygulama gibi kamuoyuna servis etmekten vazgeçmeli, katliam pazarlıkları yaptığı failler ile yürüttüğü kirli pazarlığının bedelini masum insanların ödediğini kendine itiraf etmeli ve bu ülkeyi bu yaşanmaz halden nasıl batırdı ise öyle çıkartmalıdır."