Suruç soruşturmasında 3. ay: Abdullah Ömer Aslan kim ve nerede?
Suruç İçin Adalet Platformu, 3 ayı geride bırakan Suruç katliamı soruşturmasına ilişkin açıklama yaptı.
Suruç İçin Adalet Platformu, 3 ayı geride bırakan Suruç katliamı soruşturmasına ilişkin açıklama yaptı.
Suruç İçin Adalet Platformu'nun 3 aylık soruşturma raporuna göre, patlamadan sonra olay yerinde motosikleti ile görülen ve halk tarafından yakalanarak polise teslim edilen ancak kılığı değiştirilerek Amara Kültür Merkezi'nden çıkartılan Abdullah Ömer Aslan adlı kişiyle ilgili herhangi bir "bilgi" yok.
Suruç İçin Adalet Platformu, 3 ayı geride bırakan Suruç katliamı soruşturmasına ilişkin açıklama yaptı.
Makine Mühendisleri Odası'ndaki basın toplantısına Suruç şehitleri Nazegül Boyraz, Duygu Tuna, Cebrail Günebakan, Cemil Yıldız, İsmet Şeker ve Kasım Devrim'in aileleri ile HDP İstanbul Milletvekili Beyza Üstün, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Hekimoğlu, Suruç gazisi ve HDP Milletvekili Şerife Erbay ve gözaltında kayıplar mücadelesinin simge isimlerinden Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak da katıldı.
Platform adına raporu Özlem Gümüştaş açıkladı. Suruç'un ardından Ankara katliamının yaşandığına dikkat çeken Gümüştaş, Suruç katliamının ardından yaşananların tümünün Ankara katliamının ardından yaşandığını belirtti. Gümüştaş, şöyle konuştu: "Suruç katliamında olduğu gibi Ankara katliamının ardından da devlet yetkilileri önce güvenlik almanın mümkün olmayacağını söyledi, ardından 'güvenlik zafiyeti yok' dedi, sonrasında da mitingi örgütleyenleri hedef alan açıklamalar yaptı. Başbakan 'Elimizde canlı bomba listesi var ama eylem yapmadan tutuklayamayız' dedi, Suruç'ta canlı bomba saldırısını gerçekleştiren ve bedeni paramparça olan Ş. Abdurrahman Alagöz'ün yargıya teslim edildiğini söyleyecek kadar pervasızlaştı."
'TEK YAPILAN AİLELERDEN İFADE ALMAK'
Suruç katliamı soruşturmasında 3 ayda hiçbir ilerlemenin sağlanmadığını belirten Gümüştaş, "Çok açıktır ki, Suruç'un katillerini bulmayanlar, 3. ayında soruşturma dosyasında hiçbir ilerleme kaydetmeyenler, IŞİD çetesini 'terör örgütü' olarak nitelemeyen, istihbarat eliyle örtük-açık ilişki geliştirenler Ankara katliamının da sorumlularıdır" dedi.
Dosyaya getirilen gizlilik kararının devam ettiğini hatırlatan Gümüştaş, şu ana kadar sadece katledilen devrimcilerin ailelerinin ifadelerinin alındığını vurguladı. Katledilen devrimcilerin olay yerinde kalan eşyaları, sırt çantaları ve telefonlarının Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde tutulduğunu hatırlatan Gümüştaş, "Ailelere imzalatılan üst arama tutanağına göre maktullerin üzerinde bulunan ve Kobanê'ye yardım kapsamında toplanan paralar ise Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde tutulmaktadır. Bilgimiz ve görgümüz dahilinde olan bu işleme dair 'muhafaza altına alma tutanağı' gibi resmi bir belge tarafımıza verilmediği gibi, bu eşyalar ve paraların talebimize rağmen teslim edilmemesine dayanak olacak herhangi bir 'inceleme kararı' da tarafımıza gösterilmemektedir.
MOTOSİKLETTEKİ KİŞİ ABDULLAH ÖMER ARSLAN
Platformun, katliamın 1. ayında Suruç'ta yaptığı görüşmelere dair bilgilerin de yer aldığı raporda, canlı bomba ile bağlantılı olduğu ihtimali üzerinde durulan ikinci kişi ile ilgili net bilgiler yer aldı: "Patlamadan önce kültür merkezi önünden geçen motosikletli bir kişi kültür merkezi önünde yavaşlamış ve başıyla içeriye işaret etmiştir. Çevrede bulunan esnafın verdiği bu bilgi, kültür merkezi içinde bulunan katliam mağduru gençlerin verdiği bilgi ile örtüşmektedir. Bu andan kısa bir süre sonra patlamanın gerçekleşmesi üzerine halk bu kişiyi durdurmuş ve polise teslim etmiştir. Abdullah Ömer Arslan (TC Kimlik No: 12563669198) isimli bu şüpheli polis tarafından önce Amara Kültür Merkezi'ne götürülmüş, ardından da kıyafetleri değiştirilerek ve traş edilerek bölgeden çıkarılmıştır.
KEŞİF HALA YAPILMADI
Avukat Özlem Gümüştaş, olay yerinde hala avukatların da katılacağı bir keşif ile görgü tanıklarının dinlenmesi işleminin yapılmadığını, Urfa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nin görüntüleri 3 aydır incelemeyi bitirmediğini söyledi.
Katliam saldırısından yaralı ve sağ olarak kurtulan mağdurların ifadelerine henüz başvurulmadığını kaydeden Gümüştaş, "Maktul yakınlarının ifade işlemleri için yollanan talimata ek Fezlekede suç için 'terör örgütü üyesi' olmak yazmaktadır. Savcılık örgüt kapsamında soruşturmayı derinleştirme amacı taşıdığından da bahsetmiştir fakat bugüne kadar bu kapsamda tek bir işlem yapılmamış, katliam failinin bağlantıları somut olduğu halde tek bir koruma tedbiri uygulanmamıştır" dedi.
'SURUÇ SORUŞTURULSAYDI ANKARA OLMAZDI'
Gümüştaş, Suruç katliamı etkin araştırılsa ve gereken önlemler alınsaydı Ankara yaşanmayacağını belirtti ve ekledi: "İstihbarat birimlerinin canlı bomba listelerinde yer aldıkları bilinen şüpheliler hakkında 'kovuşturmaya yer olmadığı' yönünde karar veren Adıyaman savcılığı kadar Suruç katliamı soruşturmasını yürüten savcı da aynı atalet içerisindedir.
Ailelerin 'kayıp' başvuruları ve 'Cihat için Suriye'ye gittiler' şeklindeki şikayetlerini 'seyahat özgürlüğü' olarak ele alan ve hiçbir kayıt tutmayan Emniyet birimleri suça davetiye çıkarmaktadır."
'SORUŞTURMA IŞİD BAĞLANTILARI KONUSUNDA SORUŞTURULMALI'
Soruşturmanın IŞİD hücreleri ve bağlantıları konusunda derinleştirilmesini isteyen Avukat Özlem Gümüştaş, "Savcılık, bir sonraki patlamaya imkan vermeyecek tedbirleri alma konusunda 'istekli ve cesaretli' olmalıdır" dedi. Urfa Başsavcılığı'nın süreci bizzat takip etmesi gerektiğini belirten Gümüştaş, "Katliamın yaşandığı bölgede denetim almakla görevli kolluk ve istihbarat birimleri ve idari amirler görevlerini kötüye kullandıkları ve bu suretle yaşanan saldırıda sorumluluk altında oldukları için haklarında idari ve adli soruşturma mekanizmaları devreye sokulmalıdır" dedi.
'GENİŞ BİR ADALET CEPHESİ OLUŞMALI'
Suruç İçin Adalet Platformu'ndan avukat Özlem Gümüştaş, katliam dosyalarının müdahilinin tüm Türkiye toplumu olduğunu belirtti, "Katliamların ve halka karşı işlenen ve daha da işlenmeye devam edeceği siyasi iktidarın açıklamaları ile ortada olan bu suçların soruşturulacağı ve sonuca ulaşacağı yer toplum aklı ve vicdanıdır. Bu yüzden geniş bir adalet cephesi oluşmalı ve bu cephe gizlilik kararı, yayın yasağı gibi gerçekleri karartma hamlelerini fiilen aşıp, konuşmayı, gerçekleri anlatmayı, hareket halinde olmayı esas almalıdır."
Avukat Özlem Gümüştaş, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin harekete geçmesi için başvuru mekanizmasının işletilmesini, Roma Sözleşmesi gereğince işlem başlatılmasını istedi.
'DEVLET YARALILARI KURTARMAMAK İÇİN HAREKET ETTİ'
Gümüştaş'ın ardından İTO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Hekimoğlu söz aldı. Ankara katliamı sırasında yaşadıklarını anlatan Hekimoğlu, yaralılara müdahale sırasında polisin gaz bombaları ile saldırdığını, bazı yaralıların son nefeslerini saldırı nedeniyle verdiğini söyledi. Katliamın ardından yaşanan "kan ihtiyacı" tartışmasına dikkat çeken Hekimoğlu, "Sağlık Bakanlığı kan ihtiyacının olmadığını açıkladı. Ancak tüm hastanelerde kan ihtiyacı vardı. Devlet sanki yaralıları kurtarmamak için hareket etti" diye konuştu.
HDP İstanbul Milletvekili Beyza Üstün, katledilen sosyalist gençler ile birlikte seçim çalışmaları yürüttüklerini hatırlattı, "Onları saygıyla anıyorum" dedi. Üstün, katliamın hesabının sorulması için mücadeleyi büyüteceklerini söyledi.
Nazegül Boyraz'ın kızı Yasemin Boyraz, CHP'nin Adıyaman raporunda, Ankara'daki canlı bombaların isimlerinin yer aldığını hatırlattı, ancak raporun dikkate alınmadığını söyledi. "Suruç'un acısını yaşayamadan yeni katliamlar yaşıyoruz" diyen Boyraz, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerine "Bu katliamları unutmayın, yanımızda daha çok olun" diye seslendi.
Suruç Dayanışması'ndan Yasin Can ve Süleyman Başer, "Suruç'un ve Ankara'nın faillerini biliyoruz. Bu zülüm ve baskıya boyun eğmeyeceğiz" diye konuştu.
EMEP İl Başkanı Güven Gerçek, katliamlara karşı halk güçlerinin birlikte mücadeleyi yükseltmekten başka çaresinin olmadığını belirtti.