Suruç katliamından yaralı olarak kurtulan HDP İstanbul Milletvekili Şerife Erbay: Saray bizi katliamlara alıştırmaya çalışıyor. Katliamlara alışmayacağız, barış için direneceğiz. 
 
Suruç katliamında yoldaşlarını kaybeden ve yaralı olarak kurtulan HDP İstanbul milletvekili adayı Şerife Erbay, Saray'ın halkları katliamlara alıştırmak istediğini söyledi, "Ancak katliamlara alışmayacağız ve barış için direneceğiz" dedi.  
 
Ankara katliamının Saray'ın Suruç'ta başlattığı savaş konseptini devam ettirdiğinin en önemli göstergesi olduğuna dikkat çeken Erbay, "Arkadaşlarımız barış istemini halaylarıyla dile getirirken katledildiler" dedi.  
 
Ankara katliamının Suruç'un devamı ve benzeri olduğunu anlatan Erbay, "Suruç'ta hissettiklerimin aynısını hissettim. Bize yeni bir Suruç yaşattılar" diye konuştu.  
 
'SARAY SAVAŞI BATIYA TAŞIDI'
 
Saray'ın Kürdistan'daki savaş politikasını Ankara katliamı ile Batı'ya taşıdığını belirten Erbay, şöyle konuştu: "Tam bir yalan ve yanıltma kampanyasıyla karşı karşıyayız. Psikolojik savaşın her biçimi devreye sokuluyor. Cenazelerimiz yerde dururken, Başbakan çıkmış 'Suruç'un sorumlusunu yakaladık, adalete teslim ettik' dedi. Avukatlarımız daha iki gün önce Suruç'taydı ve dosyada hiçbir ilerleme sağlanmadığını gördük. Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle hiçbir bilgi de alamadılar. İktidar, Saray, Suruç'taki sorumluluğundan kurtulmak için yalanlara sarıldı. Şimdi aynısını Ankara katliamı için yapacaklar." 
 
'SARAY ÖFKEMİZİ İKİYE KATLADI'
 
AKP ve Saray'ı halkları bir katliamlar serisine alıştırmaya çalıştığına dikkat çeken Erbay, "Suruç'un yaralarını sarmaya çalışırken, Cizre'yi yaşadık. Şimdi de Ankara'da canlarımızı aldılar. Bu katliamlara alışmayacağız. Acımız büyük ancak kendi adıma şunu söyleyebilirim ki; öfkem daha büyük ve derin. Saray, öfkemizi ikiye katladı" dedi.  
  
Katliamın ardından dün halkların sokağa döküldüğünü hatırlatan Erbay, "Biz tüm bu katliamlara karşı, yeni yaşamı ve barışı savunuyoruz. Halkların, ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin özgürce kendi iradelerini yansıtabileceği bir yeni yaşamı istiyoruz. Bu nedenle 'İnadına barış' diyoruz. Bundan sonda da 'İnadına barış' demeye devam edeceğiz. Ancak barış için de direnmeye devam edeceğiz."