'Soylu’nun sözleri Esat Oktay Yıldıran'ı aratmıyor'

Süleyman Soylu’nun tehdit içeren ve kutuplaştıran sözlerini değerlendiren Av. Eren Keskin, “İlk o sözleri duyduğumda Esat Oktay Yıldıran’ı hatırladım” derken Dil Bilimci Necmiye Alpay ise, “Bir beka sorunu değil, yönetilememe sorunu" dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) ve Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ı, “Size artık yaşama hakkı yok. O köyde taş taş üstünde bırakmayacağım” diyerek tehdit etti. HDP buna ilişkin suç duyurusunda bulundu. Soylu, seçimden önce de bir çok kez tehdit içeren sözler sarf etmişti. Seçimden hemen sonra Buldan’ı tehdit ediyor toplumda ciddi bir kırılma yaşatmaya devam ediyor. Dil bilimci Necmiye Alpay ve Avukat Eren Keskin Soylu’nun sarf ettiği sözlerin toplumdaki karşılığını ajansımıza değerlendirdi.

SOYLU, ESAT OKTAY YILDIRAN’I HATIRLATTI

Keskin, Soylu’nun sözlerini ilk duyduğundan Esat Oktay Yıldıray’ın sözlerini duymuş gibi olduğunu söyledi. “Onun Diyarbakır Cezaevi’nde sarf ettiği sözleri hatırladım” diyen Keskin, AKP’nin ilk ve orta dönem iktidarında Esat Oktay Yıldıran’la simgeleşen ve Mehmet Ağar ile Tansu Çiller’le simgeleşen bir dönemin biteceğini söylemiş olmasını hatırlattı. Keskin, “Dönemi ‘Beyaz Toroslar’ dönemi olarak adlandırmıştı. Öyle görünüyor ki Türkiye’yi yöneten güçlerin bu konuda Yıldıran, Ağar ve Çiller dönemi fikriyle bir ittifaka gittikleri son derecede ortaya çıkıyor. Soylu’nun yaptığı açılama, aslında bana göre bu ittifakın dillendirdirilmesidir” diye ekledi.

SOYLU, NEFES HAKKI TANIMAYAN BİR ZİHNİYETE SAHİP

Keskin, Süleyman Soylu’nun sözlerinin toplumdaki yansımasını ise şöyle ifade etti: “Bu sözleri sıradan biri söylerse bu kadar etti oluşturmaz ama bir içişleri bakanının söylemiş olması toplumda ciddi bir kutuplaştırma oluşturur. Bu söylemler iç savaşa kadar götürebilir. Bu güne kadar hiçbir içişleri bakanı söylemeye cesaret dahi edemediği sözler bunlar. Bu nedenle son derece korkunç ve faşizan sözler. Ben bütün hapis cezalarına rağmen Türkiye’den gitmeyi düşünmeyen biriyim ama Süleyman Soylu’un tarif ettiği bir coğrafyada hiç kimse yaşayamaz. Size nefes hakkı bile bırakmayan bir zihniyet.”

TEHDİTLERE KARŞI SİYASİ VE ADALET MEKANİZMASI İŞLEMELİDİR

Dil Bilimci Necmiye Alpay ise “Biz yurttaşlar, devlet görevlilerinin hangi yetki ve sorumluluklarla hareket etmek zorunda olduğunu iyi kötü bilir ya da sezeriz” dedi.

lpay, “Yetkilerin hem hukuk ve yasalarda belirtilmiş hem de toplum belleğinde içselleştirilmiş sınırları vardır. İster atanmış isterse seçilerek gelmiş olsun, bir görevlinin kamu önünde bu sınırları aşması (görev tanımlarını açıkça ihlâl ve ihmal) durumunda ona karşı bir yandan siyasi otoritelerin bir yandan da adalet mekanizmasının tepki göstermesi, denetleme görevini yerine getirmesi gerekir” şeklinde konuştu.

TOPLUMUN SOLUĞUNUN YOK EDİLECEĞİ TEHDİTİ SÖZ KONUSUDUR

Sarf edilen tehditlerin yurttaşları nasıl etkilediğini yorumlayan Alpay, yurttaşların böyle durumlarda siyasi ve hukuki denetleme yetkisi olan resmi makamların, adalet mekanizmasının harekete geçmesini istediklerini belirtti. Yurttaşların, kutuplaştıran bu sözlere karşı beklentilerini anlatan Alpay şöyle devam etti: “Bir yandan da bu beklentimizi dile getirmenin demokratik yollarını kullanmaya çalışırız. Bekleyiş uzarsa, sesimizi daha çok duyurmaya, yetkililere yetki ve sorumluluklarını hatırlatmaya çalışırız. Şu an olup biten, bitmeyip devam eden, böyle bir durumdur. Daha önce sözlerinin terazili, edimlerinin dolaylı olmasına alışkın olduğumuz devlet görevlilerinin ihlâl ve ihmal durumları görülmemiş ölçü ve biçimlere ulaştı. Toplumun ses duyurma olanaklarından başka, soluğunun da yok edileceği tehdidi söz konusu.”

‘BALIK BAŞTAN KOKAR…’

Alpay’ın, ‘siyasetçilerin sivri açıklamaları ülkenin karmaşık atmosferinde yurttaşları birbirlerine karşı ön yargılı kılar mı?’ Sorusuna verdiği yanıt ise şöyle oldu: “Bu bir Türkiye sorunu. Bir beka sorunu değil, yönetilememe sorunu. Toplum olarak ya demokratik temele dayalı bir mutabakat yönetimi oluşturmayı öğreneceğiz ya da adlarını anmak istemediğim başka toplumların başına gelenler bizim de başımıza gelecek. Ataların bazı sözleri akla geliyor bu soru karşısında: “Balık baştan kokar,” “Ya tuz kokarsa…”, “İmam yellenirse...” vb. diye başlayan sözler. Temelden demokrasi fikrini belirleyici bulmamın nedeni budur. Toplumun, güvenebileceği bir karar sürecine ihtiyacı var. Bunu göremediği sürece, farklı kesimler her tür provokasyona açık duruma geliyor.”