Son Zübükzade Miroðlu - Cahit Mervan

Son Zübükzade Miroðlu - Cahit Mervan

Aziz Nesin Zübük adlı baş yapıtını bundan yaklaşık olarak 50 yıl önce yazdı. Eser daha sonra sahneye ve sinemaya uyarlandı. Okuyucu ve izleyicide büyük yankı yarattı. Bu ilgi ve alaka bugünde devam ediyor. Bunun nedeni belkide Nesin’in bir roman kahramanı olarak ‘yarattıðı’ Zübük’ün ‘aramızda’ dolaşıyor olmasından kaynaklanıyor.

Aziz Nesin romanının kahramanı Zübükzade Ýbraam’i çıkarları uðruna akla hayale gelmeyecek fırıldaklıklar çeviren bir tiptir. Komplocudur. Kendi kendine tuzak kurup, oradan sıyrılmayı beceren sözde bir kahramandır. Sahtekardır. Sözüne asla güvenilmez. Hiçbir ahlakı kaygısı yoktur. Yalancı ve kalleştir. Yükselmek için, sınıf atlamak için en yakınının sırtına basmaktan çekinmez. En yakınına ihanet etmekten geri durmaz bir tiptir. Ve insani olmayan bir düzüne yeteneksizliði, kim güçlüyse onun yanında yer alarak, onun gibi görünerek ‘yeteneðe’ ve dahası nakte çevirmeyi beceren bir tiptir.

Bitmez tükenmez ahlak dışı meziyetlerine raðmen Zübük tabiî ki bir roma kahramanı olarak ‘sevimlidir.’ Atıf Yılmaz’ın sinemaya uyarladıðı ve Kemal Sunal’ın baş rol oynadıðı filimde de aslında zararsıdır. Mizah edebiyatın gücü ile sinemanın dili birleşince ortaya çıkan ‘tip’ itici olmayı bırakın ‘sempatiktir. ’ Roman’da ve beyaz perde de kaldıðı sürece.

Ama gerçek hayat öyle mi?

Elbette ki hayır. Bu tipin en son örneðine tamda Zübükvari bir sahtekarlıkla karşı karşıya kalan Taraf gazetesinin baş yazarı Ahmet Altan şahit oldu. Altan, tıpkı Zübük filminin son sahnesinde, Zübükzade Ýbraam’a inanan, ancak son anda ona sigara tabakasını kaptıran ‘gazeteci Yaşar’ gibi şaşkındır.

Altan bu modern Zübük için ‘Bu yaptıðının bir adı var elbette ama beş yıl birlikte çalıştık, şimdi ayrılırken bu yaptıðının ne olduðunu bir daha altını çizerek söylemeyeceðim’ diye yazmaktadır.

Altan karşı karşıya kaldıðı tipin modern bir Zübük olduðunu öðrenmiştir, ancak iş işten geçmiştir.

Zübüklerin en önemli özellikleri bütün o çevirdikleri fırıldakları, sahtekarlıkları, ahlaksızlıðı uzun dönem ustalıkla gizleye bilmeleridir. Hakkını teslim etmek gerekirse Orhan Miroðlu bu işin rekorunu kırmıştır. Ahmet Altan’ı bile beş yıl uyutmuş, sonra Zübükzade Ýbraam gibi çarpıp gitmiştir. Gerçekten Altan için dramatik ve hoş olmayan bir sahne.

Bu tipin hayat hikayesinin bir bölümünü Diyarbakır beş nolu başta olmak üzere kesintisiz olarak 20 yıl bir çok cezaevinde kalmış gazeteci-yazar Fuat Kav twitter’deki hesabında daha birkaç gün önce yazdı. Şimdi dönüp hepsini tekrar etmenin bir anlamı yok. Ancak Kav ‘Orhan’ı iyi tanırım’ diye başladıðı yazında şöyle bir cümle dikkatimi çekmişti: ‘HADEP, DEHAP döneminde tanırım. O zamanlar ‘fakir’, ‘sıradan’, ‘kendi halinde’, ‘sessiz’, deyim yerinde ise ‘zavallı’ bir kişilikti.’

Aziz Nesin romanın kahramanı Zübükzade Ýbraam’de aslında başlangıçta böyle bir tip. Hatta haksızlıða uðradıðını söylüyor. Tıpkı Mıuroðlu’nun yaptıðı gibi, kendi kendine komplolar kuruyor, o komplolardan bir kahraman gibi kurtuluyordu.

Miroðlu 2007 genel seçimlerinde Mersin’den baðımsız milletvekili adayı idi. Kiminle seçime girdiðini, kimin onu desteklediðini bilecek kadar ‘zeki’ olduðuna şüphe yoktu. Ancak seçilemedi. Yollarını Kürt hareketinden ayırdı. Ýlk başta bu çok ‘doðal’ bir davranışmış gibi göründü. O dönem Kürt hareketini bölmek için pazarda ‘baðımsız aydın’ arayan hükümet ve liberal çevreler için bulunmaz bir örnekti. ‘Bu adamdan bir proje çıkar’ diye düşünenler, Ahmet Altan gibi ‘deðişimi PKK engelliyor’ fikrine kendisini kaptıranlar için bulunmaz bir kıymetti.

Gazete sayfaları, televizyon ekranları açıldı. Miroðlu daha düne kadar sıkı fıkı olduðu Kürt hareketine ver yansın etmeye başladı. PKK’ye açıktan saldırılar yaptı. hakaretler de bulundu. Ancak bu yükselmek için, altın vuruşu yapmak için yeterli deðildi. Miroðlu, tıpkı daha önce HADEP’e genel başkanı olmak isteyen bir diðer Zübük gibi kendi kendisine komplo yapmak zorundaydı. Yalan büyük olmalıydı.

Ortada hiçbir şey yokken, hiş kimse, hiçbir örgüt, kuruluş kendisini tehdit etmemişken, bir yazı içinde geçen bir kelimeden hareketle tehdit edildiði yalanını savurdu. Hükümet yanlısı medya başta olmak üzere liberallerin, gazeteci ve yazarlarının desteðini aldı. Erdoðan’ın konuşma metinlerine girdi. Bu tehdit numarasına ne yazık ki en çokta şimdi ‘PKK'ya hizmet eden bir gazete ‘ olarak suçladıðı Taraf gazetesi ve onun baş yazarı Ahmet Altan inandı.

Hakkını teslim etmek gerekirse diðer Zübük -ismini burada anmanın bir anlamı yok- Miroðlu’na göre daha profesyonel çıktı. Onun içinde Kürt hareketine açıktan düşmanlık ve Erdoðan dalkavukçuluðu yeterli deðildi. O profesyonelce bu işi kotardı. Ýstanbul polis departmanındaki ilişkileri sayesinde gerçekte hiç olmayan ancak ‘kendisini öldürmeye gelen terörist’ bile yakalattı. Ýşkence ile ifadeler alındı. Sahte raporlar hazırlandı. Koruma, falan filan derken, Zübükzade Ýbraam gibi milletvekili seçildi. Eski ses kayıtları ortaya çıkınca da Erdoðan ve eşinin önünde secdeye gitti. El etek öptü. Tam da Zübükzade Ýbraam gibi.

Ýşte son Zübük bunun yolunu takip ediyor. Miroðlu’nun en son numarası kendi kendisini gazetesinden kovdurmak oldu. Çünkü imaj ve güç kaybeden bir gazetenin, hele hele baş yazarı iktidarla çatışmaya girmiş bir gazetenin köşe yazarı olmak onun için ‘geleceði’ tehlikeye atmak olurdu. Orta da iştah kabartan milletvekili olma olanaðı varken, Taraf’ta kalmak intihar olurdu.

Ýşte bir kez daha Zübüklüðü burada devreye girdi. Sıradan, basit bir sahtekarlıða baş vurdu. En fazla 4200 vuruş yazacaðına, basılmayacaðını bile bile 5700 vuruşluk bir makale kaleme aldı. Kendisinden yazıyı kısaltması istenince o bunu yapmadı. Çünkü kendi kendisini kovdurmak zorundaydı. Bunu yaparken de yazısı sansürlenmiş bir ‘fikir adamı’ olarak görünmek gerekiyordu. Dahası Taraf gazetesine gönderdiði yazısına, kendi kendisini kovdurduktan sonra, PKK’ye aðır hakaret ve saldırılarda bulunan bir paragraf daha ekleyerek “sansürlenmiş yazı‘ diye piyasaya sürdü.

Hükümetin ve gülen cemaatinin televizyonlarına çıkarak, ‘habervaktim’ gibi yeni kozmik odanın yayın organı olduðu söylenen siteye zehir zemberek açıklamalarda bulunarak, daha doðrusu halk deðimiyle ‘düne kadar su içtiði çanaða bilmem ne yaparak’ tipik bir Zübük gibi davrandı. Her Zübük gibi ‘en dürüst insan’ olma karakteri çizmeye çalıştı.

Bunu yaparken en çok yalana ihtiyaç duydu. Duyuyor. Ve duyacak da. Örneðin Taraf gazetesinin PKK’yi sert eleştiren yazısını yayımlamadıðı yalanı söyledi. Bu büyük bir yalandı.

Çünkü Taraf beş yıl boyunca Miroðlu’nun PKK’ye yönelik aðır eleştiri ve hakaretlerini yayımladı. Hatta bunun için onu teşvik etti. Kaldı ki Ahmet Altan baş yazar olarak Miroðlu’nun söylediklerinden daha fazlasını PKK için yazıp çizdi. Yazıp çiziyor da. Buna bir de adı geçen gazetenin Emre Uslu, Mehmet Baransu ve Yıldıray Oður gibi PKK karşıtı yazılarları ve istihbarat elamanlarını eklerseniz bu iddialarının beş kuruşluk bir deðeri olmadıðı rahatlıkla anlaşılır.

Zaten kendi kendisini attırdıðı gazeteden ayrıldıktan saatler sonra Türkiye’nin sayılı aydınları hakkında kirli yayınlar yapan ‘habervakti’ sitesine açıklama yapması, ‘Taraf PKK'nın psikolojik operasyonunun bir parçası haline geldi’ demesi, dahası ‘Türkiye Altan ailesinin operasyonlarıyla karşı karşıyadır’ demesi fikirle, sansürle, düşünceyle alakalı şeyler deðildir. Bu tipik bir Zübükzade davranışıdır. Bu bir Zübük’ün yeni efendisi ile kurduðu ilişkinin düzeyinin bir sonucudur. Çünkü her Zübük yere düşen öküze bıçak çekmeyi çok sever. Miroðlu için Taraf artık AKP iktidarı karşısında yere düşen öküzdür. Ýlk bıçaðı sallayan ise kendisi olmak istemiştir.

Çünkü Zübüklerin ahlaki kaygıları yoktur. Yalancıdırlar. Kalleştirler. Yükselmek için herkese ve her şeye ihanet etmekte sakınca görmezler. Bu nedenle ortada şaşılacak bir şey yok. Miroðlu’da bunu yapmıştır. Tipik bir Anadolu Zübüðü gibi.

Aslında bize sadece sigara tabakasını Zübükzade Ýbraam’a kaptırmış ‘gazeteci Yaşar’ gibi şaşkına dönen Ahmet Altan’a geçmiş olsun demek kalıyor..