Siz ‘bombaya’ mı karşısınız yoksa BDP’ye mi? –Veysi Sarısözen

Siz ‘bombaya’ mı karşısınız yoksa BDP’ye mi? –Veysi Sarısözen

Artık kabak tadı verdi.

CHP’li vekil Aygün, bir HPG “devriyesi” tarafından “gözaltına” alındıktan sonra, BDP Eşbaşkanları bu eylemi eleştirdi. Onlar eleştirdiði halde, AKP ve AKP yanlısı medya “alçakça susuyorlar” demeye devam etti.

Antep’teki sivil katliamı karşısında, BDP hiç tereddüt etmeden, resmi bir açıklamayla, bu “eylemi” sert biçimde eleştirdi. Ama aynı koro devam etti: “Utanç verici suskunluk”Ö

Yapmak istedikleri açık. PKK’nin yaptıðı ya da yapmadıðı “sivilleri hedef alan” her eylemden sonra, BDP’yi, o tür eylemlerin yapılmasını önlemek için, o eylemlere karşı çıkmak yerine, doðrudan doðruya “PKK’ye karşı” çıkmaya zorlamak.

Bunlar boş işlerdir.

Haydi gelin bir kere daha durumu açıklıða kavuşturalım. Bu açıklama işlemini, öyle BDP’nin, şunun bunun üzerinden deðil, bu satırların yazarı üzerinden yapmaya başlayalım.

Bir: Şu anda PKK, kimilerinin iddia ettiði gibi, “ben stratejimi deðiştirdim, sivilleri hedef alacaðım, tıpkı Başbakan’ın dediði gibi, ëkadın, çocuk, yaşlı dinlemeyeceðim’ dese, bu satırların yazarı, aynı gün, yapabildiði tek “eylem” olan “yazı yazma eylemine” son verir. Böyle bir PKK ile arasına “mesafe” kor. Çünkü böyle bir çizgiyi benimseyen örgüt “terörist örgüt” olur.

Ama durum böyle deðil. PKK “Antep eylemi benim bilgim dahilinde olmadı, biz sivilleri hedef alan eylemlere karşıyız” demekte. Bu satırların yazarı da, “böyle diyorlarsa, bu çok iyi bir şey demekte; herkes için büyük bir şans, böyle bir ifadeyi ësenet’ sayıp, dört elle sarılmak gerekir, bu açıklamayı yok saymak aptallık olur; açıklamanın gerçeði yansıttıðını anlamak zor deðildir, çünkü aksi olsaydı, şu anda Türkiye yaşanamaz bir ülke haline çoktan gelirdi, Oslo’da MÝT elemanları PKK’nin şehirlerde büyük patlayıcı yıðınaðı yaptıðını söylediklerine göre, PKK eðer sivilleri hedef alan sistematik bir eylem çizgisi belirleseydi, şu ana kadar ülkede kan gövdeyi götürmüş olurdu.”

Böyle bir anlayışla “arana mesafe koymak” olur mu?

Tam tersine. Mesafeyi ne kadar ortadan kaldırırsan, “sivilleri hedef almayan çizgiye” o kadar destek vermiş olursun. Herkesin istediði de bu deðil mi? Bir aydır Türk silahlı kuvvetleriyle aralıksız çarpışan bir güçten söz ediyoruz. Öyle “bir şarjör” mermiyi boşaltıp, ortadan kaybolan insanlardan söz etmiyoruz. Bir aydır havan topları, doçkalar, kaleşnikoflar mermi yaðdırıyor, ordunun geçeceði yollar “anti-tank” mayın dolu. Karşı karşıya olunan gerçek “sen şu kadar, ben bu kadar öldürdüm” deðil. HPG’nin TSK karşısında sergilediði hayret uyandıran savaş potansiyeliÖ

Bu potansiyele sahip bir güç, eðer kalkıp da “sivilleri de hedef alan bir çizgi izliyorum” derse, dediðini yapar. Dediðini yaptıðında bunu onun açıklamalarından deðil, büyük şehirlerin sokaklarında, kalabalık alanlarında patlayan bombalardan, kana bulanan meydanlardan anlarız.

Şükür ki, PKK böyle bir yönelime sahip deðil.

Böyle bir durumda “PKK’yle arasına mesafe koymayan BDP’yi Meclisten atacaðız” kabadayılıðı yapan aðzı bozuk Bakan’a sormak gerekir; “BDP PKK’nin sivilleri hedef almayan çizgisiyle arasına mesafe koymuyor, sen neden mesafe koyuyorsun; sen ne istiyorsun? PKK’nin gerçekten sivilleri hedef alan bir “terör örgütü” halini almasını mı? Öyle olduðu zaman, bırak BDP’nin parlamentodaki sandalyesini, sen kendi koltuðunu koruyabilir misin? Ülke kan gölüne döndüðü gün, AKP’nin işi biter. Ýnisiyatif, Suriye’deki gibi, ne idüðü belirsiz, Selefilerin, El Kaidecilerin, “Ülkücü lümpenlerin” eline geçer. Cenaze törenlerinde başınıza yaðdırılan pet şişelerinin yerini, “Allahüekber” nidalarıyla patlatılan bombalar alır. Ülke şimdiki “savaşı” aratacak olan bir “iç savaş cehennemine” yuvarlanır.

Demek ki neymiş? Antep katliamı karşısında PKK’nin yaptıðı açıklama, basit bir şey deðilmiş. Yaşamsal bir şeymiş.

Gelelim, ikinci hususa... Eðer bu katliam, PKK’nin merkezine raðmen ya da askeri hedefe yönelikken diyelim ki kazara patlayan bir PKK bombasının eseri olsun. Ya da PKK merkezine raðmen bir yerel birimin işi olsun.

Ne olur?

AKP yanlısı medyatör, “o zaman BDP bu eylemi lanetleyemez” diye meydan okuyor.

Lanetler. Lanetliyor. Lanet olsun bu eyleme...

Ama aklı başında hiç kimse, bu eylemi sahiplenmeyenlere “düşmanlık” etmez. “Lanet okumaz”. Bu eyleme lanet okur. Bu eylemin yanlış olduðunu söyleyene deðil. Böyle eylemlere lanet okuyarak, PKK’nin “sivilleri hedef almıyoruz” sözlerine “destek” verir, bu sözlerle arasına asla mesafe koymazÖMesafe koymayarak, ortada varsa böyle “sivilleri hedefe” alma yanlıları, onlara karşı “sivilleri hedef almayız” diyen PKK’yi güçlendirmiş olur. Doðrusu budur.

AKP ise Antep katliamını PKK’nin üstüne yıkıyor ve BDP’yi “sivillere karşı eylemlere” deðil, PKK’ye “lanet okumaya” zorluyor.

Siz ki, bırakalım “TSK’yi lanetlemeyi”, TSK’nın Havakuvvetlerine baðlı bir “biriminin” yaptıðı katliamı bile “lanetleyemediniz”.

Bizler ise, Antep’te yaşanan eylemi kim yapmış olursa olsun, “lanetliyoruz.

Hepsi bu. Ama “Antep’teki patlamayla ilgimiz yok, biz sivilleri hedef alan eylemlere karşıyız” diyenleri lanetlemiyoruz.

Bu yüzden “dokunulmazlıkları” mı kaldıracaksınız? Kaldırın bakalım. Lanet olsun size...

Kaynak: Özgür Gündem