Sistematik darbe pratiği

Tekçi kodlarını besleyip güncelleyen devlet ve ırkçı-dinci iktidarı, 20 Temmuz 2015’ten beri sistematik bir darbe pratiği sergiliyor. Kayyum atamalarından milletvekillerinin Meclis’ten cezaevine götürülmesine kadar zorbalık sürüyor.

HDP Eşbaşkanları tarafından hafta başında açıklanan “Demokratik Tutum Belgesi” ve Türkiye toplumuna yapılan “birlik ve ortak mücadele” çağrısına, AKP-MHP-Ergenekon iktidarı tarafından HDP Milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın vekillikleri düşürülerek yanıt verildi. Bir CHP’linin de vekilliğini düşürülerek CHP’ye ‘ayağını denk alması’ mesajı iletildi. HDP şahsında devam eden siyasi soykırım ve diz çöktürme politikası, iktidarın hem bileşen yapısını hem de hükümranlığının devamının temel gıdası olarak görülüyor.

AKP’nin, 2015’ten önce ‘KCK operasyonları’ etiketiyle yaptığı siyasi soykırım operasyonlarında on binlerce kişi gözaltına alındı ve tutuklandı. HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde 13,2 oy alması ve AKP’nin tek başına iktidardan düşmesini sağlanması, yeniden seçim kararına götürdü. Kürtlere yönelik savaşın yeniden başladığı, katliamların yaşandığı bir atmosferde dayatılan 1 Kasım seçimlerinde HDP, yine barajı aştı, ancak AKP iktidarı aldı.

İktidar, 15 Temmuz 2016’daki devlet içi çatışmanın ardından 20 Temmuz'da ilan edilen OHAL'i gerekçe göstererek seçimlerde kazanamadığı yerel yönetimleri denetimi altında tutmak için kayyum uygulamasını devreye soktu. 11 Eylül 2016’da başlayan kayyum atamaları, Kürtlerin yerel yönetim deneyimlerine, kazanımlarına ve pratiklerine büyük bir darbe olarak tarihteki yerini aldı. 674 Sayılı KHK’ye dayandırılarak HDP’nin bileşeni olan DBP’den seçilen belediyelere kayyum atamaları yapıldı. Kayyum atamaları 3 büyükşehir, 10 il, 63 ilçe ve 22 belde ile DBP’li toplam 95 belediyede gerçekleşti ve seçilmiş bu belediyelere devletin memurları, yerleştirildi. Kayyum atamalarına paralel olarak kamuda ve belediyelerde çalışan 15 bine yakın Kürt işçi ve memur, 300’e yakın muhtar ihraç edildi. 93 belediye eşbaşkanı, yüzlerce belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi tutuklandı. Tutuklanan belediye eşbaşkanlarından 15’ine ceza verildi.

4 KASIM DARBESİ

Seçimlerin hemen ardında HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının düşürülmesi gündeme geldi. AKP, 12 Nisan 2016’da dokunulmazlık teklifini hazırladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 13 Nisan 2016’da “Anayasa’ya aykırı ama evet” dedi. Böylelikle süreç kısmen meşrulaştırıldı. Meclis’te 20 Mayıs 2016’da yapılan oylamayla milletvekili dokunulmazlıkları kaldırıldı. 4 Kasım 2016 gecesi HDP Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 9 milletvekili; daha sonraki süreçte de gözaltına alınanlarla birlikte 12 milletvekili rehin alındı. Aynı süreçte, 10 bine yakın HDP’li de gözaltına alındı, parti binalarına sabah baskınları yapıldı. Bu dönemde “terör” suçlaması HDP üzerinden sistematik olarak üretildi. Yer yer CHP ve İYİ Parti’de HDP üzerinden üretilen “terör sepetine” atıldı.

KAYYUM REJİMİ

HDP, 28 Şubat 2019’da kamuoyuna açıkladığı kayyum raporuyla ortaya koyduğu detay ve uygulamalar, Kürt halkının toplumcu belediyecilikle geliştirmeye çalıştığı demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü yerel yönetimler anlayışının hedef alındığını gösteriyor. HDP, kayyum atamalarını, Kürtlere karşı sürdürülen inkâr politikasının bir devamı olarak kodluyor, bu dönemin adını ‘Kayyum Rejimi’ olarak ifade ediyor. Bu rejim, kötülük üzerine kurulmuş ve gaspçıdır; hafıza ve kültür kırımını esas alıyor, kadın düşmanıdır; her türlü rantı, yolsuzluğu ve usulsüzlüğü kendine örnek alıyor. Atanır atanmaz 9 kayyumun yolsuzluktan ötürü görevden alınması, 55’nin Cemaat yapılanmasından açığa alınması, yüzlerce usulsüzlüğün kayda geçmesi ve Sayıştay’ın haklarında 58 suç duyurusunda bulunması son derece açık kanıtlardır.

31 MART VE SONRASI

31 Mart yerel seçimlerine çok gergin bir politik atmosferde gidildi. Bir yanda tüm cezaevlerinde yüzlerce kişi ile devam eden açlık grevleri, diğer yanda etkisi her tarafa sirayet eden ekonomik kriz ve savaş tamtamları, zorlu bir seçim atmosferi yarattı. İktidar, sahip olduğu tüm ideolojik aygıtları, özel savaş uygulamalarını yoğun ve sistematik olarak sahaya sürdü.

31 Mart seçimleri yüksek bir katılımla gerçekleşti. Seçimler sonucunda tüm hile, baskı ve engellemelere rağmen HDP, 3 büyükşehir, 5 il, 45 ilçe ve 12 belde belediyesi olmak üzere toplamda 65 belediye kazandı. Bin 230 Belediye Meclis Üyesi ve 101 İl Genel Meclis Üyesi HDP listelerinden seçildi.

30 AY SONRA GÖRÜLEN TAHRİBAT

Yaklaşık 30 ay kadar sonra kayyumlar elinden alınan belediyelerde meydana gelen tahribatın bilançosu hesaplanmaya başlandı. Lüks, israf ve yolsuzluğa dair yüzlerce örnek kamuoyuyla paylaşıldı. Kamuoyuna yansıyanlar buzdağının sadece görünür kısmıydı. Resmi olarak bıraktığı 6 milyar TL kadar borç, sadece hesaplanabilendi.

KAYYUMSUZ KAYYUMLAŞTIRMA

AKP’nin çıkan resmi sonuçları kabul etmeyeceği genel kanıydı. Kimse devletin belediyelere yeni süreçte ‘intikamcı’ bir şekilde yaklaşacağını tahmin etmekte zorlanmıyordu. Çok geçmeden cevaplar gelmeye başladı. Anlaşıldı ki, aslında kayyum uygulaması pek çok açıdan devam ettirilmek isteniyor. İlk olarak “kayyum atamadan kayyumlaştırma” şeklindeki özgün bir durum çıktı ortaya. Henüz kayyum atanmadan aynı etkiyi verecek onlarca yıpratma yolu denendi:

* Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart seçimlerinden bir hafta sonra 6 HDP’li belediyenin eşbaşkanları ve belediye meclis üyelerine KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmemesini kararlaştırdı. Bağlar, Tuşba, Edremit, Çaldıran, Tekman ve Dağpınar Belediyesi eşbaşkanlarına KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmedi. Belediyeler HDP’den AKP’ye geçti. Eşbaşkanlar dahil olmak üzere toplam 68 belediye meclis üyesi bu karardan etkilendi.

* HDP’nin kazandığı Amed ve Mardin Büyükşehir belediyeleri dahil 26 belediyenin girişine, İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla polis kontrol noktası yerleştirilmeye başlandı.

* HDP’li belediye meclis üyelikleri sırayla düşürüldü. İlk olarak Tatvan’da belediye meclis çoğunluğunu elinde bulunduran HDP’nin 14 belediye meclis üyesinden 9’u, Valiliğin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırıldı. Aynı yöntem yine meclis üyeliğinin çoğunlukta olduğu Çaldıran’da da yapıldı. HDP’li meclis üyelerinin yerine AKP’liler geçti. Bu uygulama devam etti.

* Kayapınar Belediyesi çocuk kreşi örneğinde olduğu gibi kurumların basılması ve yasa dışı el konulması.

* HDP’li Diyadin Belediyesi örneğindeki gibi belediyeler ve seçilmişlerine yönelik fiziksel saldırının artması.

* HDP’li eşbaşkanlar ve meclis üyelerine dönük gözaltı ve tutuklama furyası. Bu durum halen en yoğun biçimde devam ediyor. Özel savaş yöntemleri de yoğunca sergileniyor.

YENİDEN DOĞRUDAN KAYYUMA GEÇİŞ

Kendisini tahakküm, disiplin ve denetleme, mikro iktidar ilişkileri, cinsiyetçilik, dar grupçuluk, tekçilik, homojen tahayyül ve kutuplaştırmadan beslenerek var eden AKP-MHP-Ergenekon iktidarı; hile, gasp, yargı yolu ve sorun çıkarmayla belediyeleri çökertemeyince nihai karar olarak yeniden kayyum politikasına dönüş yaptı. Demokratik, özgürlükçü, ekolojik değerler, yeniden baskıya ve zorbalığa maruz kaldı. Hızlandırılmış modern bir şiddet ve rejim pratiği olarak yaşamı askıya alan kayyum uygulamaları, kötülüğün inşası olarak 19 Ağustos’ta çok daha keyfi olarak geri döndü. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın devlet aklının çözüme yanaşmadığı, savaşı esas aldığını söylemesinin ertesi günü, üç büyükşehre ‘kayyum darbesi’ gerçekleşti. 500’e yakın gözaltı kararı ve yüzlerce baskına eşlik eden İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında “Diyarbakır, Mardin ve Van illeri başta olmak üzere toplam 29 ilde PKK/KCK Terör Örgütü’ne yönelik 418 şahıs yakalanarak gözaltına alındı. Yakalamaya dönük operasyonlar devam etmektedir” denildi. Sabahın erken saatlerinde belediye binalarının kapıları kırıldı ve 31 Mart seçimlerinin ardından belediyelerin etrafından kaldırılan polis bariyerleri ve beton duvarlar yeniden yerleştirildi. Daha sonra üç ilde eş zamanlı olarak internet kesildi, sosyal medya uygulamalarına kısıtlama getirildi.

EYLEMLER DE YASAKLANDI

Üç büyükşehre atanan kayyumlar sonrası halk geniş eylem ve etkinlikler yaptı. Eylemler günlük rutin protestolara dönüştü ve her gün belli bir yer ve saat aralığında düzenli hale geldi. “Demokrasi Nöbeti” olarak ifade edilen bu halk buluşmalarından geri adım atılmadı. Bu gösterilere izin verilmediği gibi sistematik gözaltılar yapıldı. İlk 18 günün sonunda gözaltı sayısı 600’ün üzerine çıktı. Her türlü engellemeye rağmen üç ildeki eylemler 53 gün sürdü. ‘Demokrasi Nöbeti’ valiliklerin kararlarıyla yasaklandı.

KÜRESEL SALGIN BİLE ENGELLEMEDİ

Böylece 19 Ağustos 2019'da yeniden başlayan belediyelerin gaspı ve devlet memurlarının kayyum olarak atanması, küresel salgınının yarattığı olağanüstü dönemde bile toplamda 13 belediyeye kayyum atayarak devam etti. Son olarak 15 Mayıs günü Iğdır Belediye Eşbaşkanları Yaşar Akkuş ve Eylem Çelik, Siirt Belediye Eşbaşkanları Berivan Helen Işık ve Dara Turhan, Kurtalan Belediye Eşbaşkanları Baran Akgül ve Esmer Baran, Baykan Belediye Eşbaşkanı Ramazan Sarsılmaz ve Altınova Belde Belediye Eşbaşkanı Casim Budak gözaltına alındı. 5 belediye binası ablukaya alınarak kayyum atandı.

65 BELEDİYEDEN 12’Sİ KALDI

31 Mart seçimlerinden bugüne kadar, 45 belediyeye kayyum atandı. 6 belediyeye, mazbataların iptaliyle el konuldu, 2 belediyenin de eşbaşkanı da görevden alındı. HDP’nin 65 belediyesinden sadece 12’si duruyor. İl olarak ise yalnızca Kars Belediyesi kaldı. 28 belediye eşbaşkanı hakkında yargı süreci başlatıldı. 21 belediye eşbaşkanı cezaevinde rehin tutuluyor.

350’DEN FAZLA DOKUNULMAZLIK

Üçüncü yasama döneminin açıldığı 1 Ekim 2019 ile 23 Nisan 2020 tarihleri arasında dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle toplam 346 fezleke hazırlanarak Meclis’e sunuldu. Fezlekelerin 320’si Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında. HDP milletvekilleri hakkında salgın sürecinde dahi fezleke hazırlandı. Türkiye’de salgının tespit edildiği 11 Mart’tan sonra fezlekeler devam etti. Son olarak 21 Nisan’da HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz’in de aralarında bulunduğu HDP’li 19 milletvekili hakkında, dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle 31 fezleke Meclis’e sunuldu.

BAHÇELİ’NİN İŞARETİYLE 4 HAZİRAN

AKP iktidarının meşruiyeti sorgulanırken, ekonomik kiriz ve artan yoksulluk, Kürt sorununda çözümsüzlüğü yarattığı ağır tablo, Meclis’in yetkilerinin kısıtlanması, yönetimsel sorunlar, iktidarda kan kaybına neden oldu. HDP’nin ise 20 Kasım 2019’da üzerindeki baskılara karşı, erken seçim çağrısı yaparak cevap vermesi, seçim tartışmaları bir üst aşamaya getirdi. Türkiye’de 11 Mart 2020’de tespit edilen ilk koronavirüsü vakası sonrası süreçte AKP-MHP iktidarına “krizi fırsata çevirme” eleştirisi yapılmaya başlandı. Daha önce meşruiyeti tartışmaya açılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne dair eleştiriler yapılırken, 11 Ekim 2016’da fiili sistemin yasal olması çağrısı yapan Bahçeli, bu kez de 17 Mayıs günü, “siyasi hayatın üzerindeki kabus bulutlarının dağıtılması” için “milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili beklentiler karşılanmalıdır” çağrısı yaptı.

Bahçeli’nin açıklamalarına AKP’den olumlu cevaplar geldi. AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 3 Haziran günü Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan başkanlığında toplandı. AKP MYK toplantısından bir gün sonra Türkiye siyasi tarihine darbeyle anılan bir sayfa daha eklendi. HDP Milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun dokunulmazlıkları 4 Haziran 2020’de kaldırıldı.

REHİN ALMA SÜRECİ

Vekilliği düşürülen HDP Amed Milletvekili Musa Farisoğulları, dün akşam Amed’den Ankara’ya giderken Urfa yolu üzerinde bulunan Pirinçlik Karakolu’nda gözaltına alındı. Sağlık kontrolü için hastaneye götürülen Farisoğulları, sağlık kontrolünün ardından Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi’ne götürüldü ve tutuklandı.

Vekilliği düşürülen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, yakalama kararı ardından dün akşam evinden çok sayıda polis eşliğinde gözaltına alındı. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada, KCK ana davası kapsamında aldığı 6 yıl 3 ay hapis cezasından kalan 2 aylık ceza nedeniyle gözaltına alınan Güven, kontrollerin ardından Diyarbakır Adliyesi’ne götürüldü ve tutuklandı. Güven’in avukatı Reyhan Yalçındağ, “Leyla hanımın mevcut ceza infaz yasasına göre dahi cezaevine girmemesi gerekiyor; çünkü infazın bitimi 1 yılın altı kalmış; sadece 2 ayı kalmış durumda. Bu sebeple denetimli serbestlik hükümlerinden yararlandırılması gerektiği için yazılı ve sözlü taleplerimiz başsavcılığı sunuldu. Şu anda Musa Farisoğulları TEM’de ve Leyla hanım için de aynı kararın olduğunu başsavcılık belirtti. Bu sebeple müvekkilimiz Leyla hanımın cezaevinde geçirmesi gereken herhangi bir cezası yok; bu sebeple gözaltına alınması durumunda ağır bir hak ihlali olacaktır” dedi.

HDP MYK’NIN AÇIKLAMASI

Bahçeli’nin işaretiyle vekilliklerin düşürülmesi sonrası açıklama yapan HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), demokratik siyaset geleneğini sürdüren bir parti olarak, bugüne kadar dokunulmazlıklarla, milletvekilliğiyle değil, kesintisiz ve sistematik saldırılara karşı halkımızın meşru iradesini temsil ederek geldiklerini hatırlattı. Saray rejiminin bu saldırısında vermek istediği mesajı aldıklarını belirten MYK, şu net cevabı verdi: “Bütün bu saldırılara karşı Türkiye’nin demokratik geleceğini yaratma çabamıza devam edeceğiz. Bu saldırılar ancak ve ancak bizim mücadele azmimizi ve kararlılığımızı bileyecektir. Bu saldırganlık bizi yıldıramayacak ve kazandığımız demokratik mevzileri terk ettirmeyecektir. Diz çökmedik, çökmeyeceğiz! Darbeciler gidecek, bizler kalacağız!”

* MA, JINNEWS, ANF ve HDP raporlarından yararlanıldı.