Şengal ve Hol’un özgürleştirilmesi kimi rahatsız ediyor.?-Mehmet Nuri Ekinci

Şengal ve Hol’un özgürleştirme hamlelerinin başarı ile sonuçlanması, DAIŞ ve onun arkasındaki kirli güçlerin asla başarıya ulaşmayacağının göstergesi olmuştur.

13 Kasım itibari ile Kürt halkı iki önemli ve başarılı haber aldı. Hol ve Şengal şehirleri çetelerden temizlenerek özgürleşti. Suriye Demokratik Güçleri (QSD)’nin 31 Ekim’de üç farklı koldan Hesekê’nin güney kırsalında başlattığı Hamle bugün itibari ile çetelerin önemli merkezlerinden biri olan Hol’ün özgürleşmesi ile yeni bir aşamaya da girmiş oldu. Yine 3 Ağustos 2014 tarihinde KDP peşmergelerinin kaçması ile çetelerin saldırılarına maruz kalan Şengal, 15 ay boyunca HPG, YPG, YJA-Star, HBŞ ve diğer kimi direniş güçlerinin ısrarlı mücadele sonucunda özgürleşti.

Şengal ve Hol’un özgürleştirme hamlelerinin başarı ile sonuçlanması, DAIŞ ve onun arkasındaki kirli güçlerin asla başarıya ulaşmayacağının göstergesi olmuştur. Bu iki şehrin özgürleşmesi ilerici insanlığı onurlandırıp sevindirirken, çete ve onun arkasındaki karanlık güçleri gerileterek yok olmalarına bir adım daha yaklaştırmıştır.   

Bu iki operasyona ilişkin şimdiye dek birçok değerlendirme yapıldı. Helo kasabasına yaklaşık 5 km uzak olan Xatunîyê gölü ve çevresinin özgürleşmesinden sonra hemen herkesin beklentisi Hol’un QSD güçleri tarafından özgürleştirmenin an meselesi olduğu yönündeydi. Yani Hol’un özgürleşmesi herkesin beklediği bir durumdu. Esas herkesi şaşırtan ise Şengal’in özgürleşme haberi oldu. Bunun nedeni ise, 3 Ağustos 2014 yılında KDP peşmergelerinin Şengal’den kaçıp Ezidileri DAIŞ çetelerine teslim ettikten bu yana, HPG ve PKK güçlerinin yanında HBŞ güçlerinin ısrarlı mücadelesini görmemelerinden ileri geliyordu.

BARZANİ, ŞENGAL’DE İTİRAF ETMEDİĞİNİ HEWLER’DE Mİ YAPTI!

Şengal’ın özgürleştirme haber ve yorumlarının en çok çarpıtan yine Türk devletine endeksli politika yürüten KDP çevresi ve Barzani oldu. Kendisini bölge başkanı olarak dayatan bizzat Mesut Barzani de, kendi medyası gibi Şengal operasyonunu manipüle etti. Aynı Barzani, Şengal’den KDP güçlerinin kaçması ve Maxmur’da çetelere karşı direnen HPG güçlerinin ayaklarına gidip teşekkür ettiğini ‘unutacak’ kadar etik dışı bir yaklaşım içinde olmaktan çekinmedi.

Şengal’de binlerce KDP peşmergesinin yapamadığını 7 HPG gerillasının gerçekleştirdiği direniş ile Ezidilere karşı DAIŞ çetelerinin yapacağı büyük bir katliamı önlemiş oldu.  

Peki, Şengal gerçeği bu olmasına rağmen neden esas direnen güç olan HPG, YBŞ ya da Êzidxan Ortak Komutanlığı yok sayıldı. KDP, kader birliğini yaptığı AKP ve Erdoğan’ı tatmin etmek için böyle kirli ve etik değerlerinden uzak algıyı yaratmaya çalıştı. Güya bu operasyon için Türk devletinin ‘peşmergeyi’ eğittiği ve 20 askeri jeep-pikap’ın verildiği basından öğreniyoruz. Şüphesiz, KDP ve AKP arasındaki kirli karanlık ilişkiler 20 pikap ile izah edilecek bir durum değildir. Ancak AKP faşizminin Silvan’da tanklarla Kürtleri katlettiği bir süreçte KDP’nin bu kirli Şengal oyunu, AKP’ye savaşta verilmiş destekten öte bir anlam ifade etmiyor.

Şengal gerçeğine dönmeden önce 3 Ağustos 2014 tarihinden sonra Maxmur’a çetelerin saldırdığı ve KDP peşmergelerinin Hewler’e kaçtığı geceye dair bir anıyı burada yazayım. Zira KDP 3 Ağustos Şengal gerçeğini yaşanmamış sayabilir ya da suni zaferlerle kendisini başkasına kahraman gösterebilir ama tarihi gerçeği değiştirmeye gücü yoktur.

‘GERİLLA BAYRAKLARI İLE GÜNEYE GELSİN’ DİYENLER NE ÇUBUK UNUTTU!

DAIŞ çeteleri KDP’nin de olduğu Ürdün anlaşmasına bağlı kalmadan Musul ve Şengal’dan sonra Maxmur kasabasına saldırdığı gece, Kandil dağında basın yayın kurumundan KCK yönetiminin toplandığı karargaha gitmiştik. Orada hemen hemen tüm KCK ve kadın hareketinin yöneticileri bulunuyordu. Ortaya çıkan yeni durumu değerlendirmek ve önlem almak için toplanmışlardı. Ve gelen haberlere, Maxmur’da bir panik havası oluştmuş, neredeyse Hewler’in yarısının da boşaldığı yönündeydi.

KDP, KCK yöneticilerine ulaşarak, KCK’den Hewler’in tamamen boşalmaması için çetelere karşı savaşacağını açıklamasını istiyordu. Ve not eğer “siz açıklama yapmazsanız Hewler boşalacak, kimseyi tutamıyoruz” diyordu. Bu süreci takiben genelde KDP, özelde güney yönetimi Maxmur, Şengal ve Kerkük’e çetelere karşı savaşmaya gidecek olan HPG gerillalarının açık araçlar üzerinde bayrak ve flamaları ile şehirler içinden gitmeleri ve bu şekilde hem pêşmergenin hem de halkın moral alacağı yönünde önerileri olmuştu. Ve Maxmur’da HPG tarafından vurulan iki çete cenazesine ancak bazı ‘pêşmergeler’ gelerek ‘gerçekten ölüyorlar mı bunlar’ diye şaşkınlık yaşadıklarını ifade etmişlerdi.

Şimdi genelde peşmerge özelde Şengal gerçeği bu iken, ortaya çıkan Şengal zaferini kendisine mal etmek, siyasi ve ahlaki bir karşılığı olmadığı gibi, AKP ve Erdoğan faşizmi dışında da hiçbir Kürde hizmet etmez.

HPG komutanlarından Egit Kelar harekete geçtikten tam 4 saat sonra KDP’ye bağlı peşmergelerin gelerek hamleye dahil olduklarını söylüyor.

Gerillanın Şengal’deki varlığını inkar edenlere tepki gösteren gerilla komutanı Egit Civyan ise, “Biz şehitlerimize verdiğimiz sözü yerine getirdik. Şengal’in ortak bir komutanlık altında özgürleştirilmesini bekledik ancak bazı güçler buna yanaşmadılar. Burada bazı TV kanalları gerillayı görünce kameranın yönünü çeviriyorlar. Bu halkımızın çıkarlarına ters bir yaklaşımdır. Burada herkes direnişte yer almıştır ama gerilla bu direnişe öncülük etmiştir” dedi.

Evet Şengal gerçeği Barzani’nin bile gizleyemeyeceği bir gerçekliğe sahip. Bu gerçeklik temelinde yaklaşanlar ancak Şengal ve Kürdistan halkı tarafından saygınlık kazanabilir ve onurlu bir yer edinebilir. Sanal ve algı yöntemi ile kendi kirli geçmişini örtebileceklerini düşünen varsa kendisini kandırıyordur. Tarih, asla gerçekleri tesyüz edemeyecek kadar güçlü bir belleğe sahiptir.