Daðda bu yaşadıðımız kaçıncı hava saldırısıdır sayısını unuttum. Aylardır hatta yıllardır Türk savaş uçakları gerillanın bulunduðu ve bulunduðu varsayılan hedeflere bombardıman yapıyor. Ya da yaptıðını iddia ediyor. Yaptıðını “iddia ediyor” diyorum, çünkü benim gördüðüm, yaşadıðım ve tanık olduðum onlarca uçaðın yüzlerce bombardımanı rastgele yaptıðıdır. Medyanın da yaşananları çarpıttıðıdır.

En son 4 Kasım günü gece yarısına doðru bir hava saldırısına daha tanık oldum. Geceydi. Daðdaydık. Aylardır birlikte çalıştıðım kameraman arkadaşım Mehdi Doðan’la bir programın montajına girişmiştik. Program gerillanın 2012 yılında gerçekleştirdiði “Devrimci Operasyon”la ilgiliydi. Türk ordusu ile gerilla arasındaki çatışmaları konu alan görüntüleri izliyoruz. Ben görüntülere dalmışım. Gerilla eylem görüntülerini izliyorum. Bilgisayardaki görüntü ve sese dalmışım. Kafamı kaldırdıðımda Mehdi bana gülümsedi. “Uçaklar!” dedi. “Ee ne olmuş dedim…” Mehdi, “Sesler izlediðin görüntülerdeki sesler deðil. Savaş uçakları şu an bulunduðumuz alan üzerinde geziyor” ve “Dışarı çıkmamız gerektiðini” söyledi. Dışarı çıktık. Biraz daha yürüdük. Saat gece yarısına doðru. Yıldızları gizleyen güzel bir ay ışıðı var gökyüzünde. Ay ışıðının aydınlattıðı gökyüzünde savaş uçaklarının sesleri yakınlaşıp uzaklaşıyor. Seslerinden hangi yöne gittiklerini anlamaya çalışıyoruz. Uçaklar dönüp dolaşıyor. Sayısının kaç olduðunu bilmiyorum. Tahmin ediyoruz. Uçaklar, gökyüzünde kendilerini gizleyerek çok yüksekten uçup duruyorlar. Saatler sürüyor. Biz uçakları izliyoruz. Sonra bombardıman sonucu geceyi aydınlatan 10’a yakın patlamanın parlamasını görüyoruz.

Hemen yakınımızdaki gerillalara gidip durumu soruyoruz. Gerillalar oldukça rahatlar. “Herhangi olumsuz bir durum yok” diyorlar. Kendileri tedbirli. Bize de daha tedbirli olmamız gerektiðini telkin ediyorlar. Onların söylediklerini dikkate alıyor ve uyguluyoruz. Önceki bütün bombardımanlarda da gerillanın tedbirlerinin olumlu sonuçlarını görüp yaşadıðımız için dediklerini harfiyen yapıyoruz. Uçaklar gelip gidip roketlerini ya da yüzlerce kiloluk kazan bombalarını araziye bırakıp gidiyor. Savaş uçaklarının gerilla alanlarını böyle yoðunluklu bombalamasının nedenlerini tahmin ediyoruz. Çünkü ne zaman etkili bir gerilla eylemi olsa, sonuç alamayan Türk ordusu Kandil başta olmak üzere Medya Savunma Alanlarını bombalar. Bombardımanın emrinin Recep Tayyip Erdoðan’ın AKP’nin Kızılcahamam’daki toplantı sonrasında yaptıðı açıklama ile verdiðini tahmin ediyoruz.

Sabaha doðru biraz uyuyoruz. Sonra erkenden ajanslara ve televizyonlara bakınıyoruz. Tv haberleri, ajans bültenleri yine tek elden çıkmış gibi “Türk jetleri Kandil’i alt üst etti! PKK’ye büyük darbe vurdu” diye haberler geçiyor. Türk Genelkurmayı “20 hedefin vurulduðunu” açıklıyor. Biz HPG Anakarargahı’nın günlük bütün alan tekmillerinin verildiði muhabereyi dinliyoruz. Evet savaş uçaklarının bombardımanı var ama gerilla alanında bir kayıp yok. Uçaklar Gare, Zap, Kandil ve Xakurke bölgelerini bombalamış. En az 10 patlamayı biz birebir gördük. Gerillada herhangi bir kayıp yoktu. Ama sonra aldıðımız bilgilere göre yine siviller katledilmişti. Ýran ve Güney Kürdistan sınırında bulunan Soregulê köyü yakınlarında kaçakçılık yapan bir grup, Türk savaş uçakları tarafından bombalanmış. Bombardıman sonucu edinilen ilk bilgilere göre; 2 kişi yaşamını yitiriyor, 2 kişi de yaralanıyor. Gerillanın açıklaması da öyle. Ki zaten bombardımanın hemen sonrasında gerillalar günlük rutin uðraşılarına devam ettiler. Ama Türk medyasına göre “PKK bir daha bitmiş, Kandil’in altı üstüne gelmişti!” Malum AKP’nin yönettiði Türkiye’de medyanın yapacaðı da bu olur. Çünkü biz birebir yaşadıðımız bir gerçeðin AKP ve medyası tarafından nasıl tersyüz edildiðini görüyoruz. Gayet açık bir şekilde yalan söylüyorlar. Bu da gayet normal. Çünkü Erdoðan ve danışmanları bu konuda çok açık ve fazlasıyla “yalan” mesaisi yapıyor. 700’ün üzerinde açlık grevi eylemcisi cezaevinde direnişteyken Erdoðan “Açlık grevinde kimse yok” dememiş miydi?

Bombardımana ilişkin durum böyleydi. Bu bombardımanın nedenini biz merak etmeye devam ettik. Ta ki HPG yetkililerinin bize izlettiði videolara kadar. Ýzlediðimiz video Amed’den (Diyarbakır) gelmişti. 2 Kasım 2012’de saat 16:00’da gerillaların Lice’ye baðlı Angul Karakolu ve karakol tepesine yaptıkları baskının görüntüleriydi. Hani o Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’ın “Diyarbakır-Bingöl karayolu Hani yol ayrımında bulunan Duru Jandarma Karakolu’nun Narlı üs bölgesine gerillaların roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendiðini ve üs bölgesine sızma girişiminde bulunulduðunu” söylediði açıklamadaki eylem vardı ya; işte o eylemin görüntüleri. Vali Toprak 1 askerin öldüðünü 6 askerin de yaralandıðını söylemişti. Ama görüntüler Vali’nin söylediði gibi deðildi. Çünkü gerillalar o baskını 2 kamera ile saniye saniye kaydetmişler. www.gerillatv.net’in o görüntüleri yayınlayacaðını da öðrendik. Ama ben görüntülerin tamamını izleme şansına sahip oldum.

Vali Mustafa Toprak, çatışma bölgesine havadan ve karadan destek gittiðini söylüyor. Ancak eylemi saniye saniye çeken gerilla kameraları, üs bölgesine herhangi bir takviyenin gelmediðini gösteriyor. Vali üs bölgesine yani karakolun güvenlik tepesine “sızma girişimi” olduðunu söylüyor. Oysa görüntülerde de görüldüðü gibi gerillalar gayet rahat bir şekilde üs bölgesinin içine kadar giriyor. Diyarbakır Valisi “1 askerin öldüðünü 6 askerin de yaralandıðını“ söylüyor. Oysa yoðun ateş altına alınan karakolda gerillalar asker mevzilerini düşürüyor. Gerillalar 26 asker cenazesinin üzerine gidiyor. Gerillalar karakolun içine doðru harekete geçiyor. Cihazdan karakolun düştüðünü haber veren gerilla ise heyecanlı, “Bijî Serok Apo!” sloganını atarak bunu arkadaşlarına duyuruyor. Hatta valinin açıkladıðı isimle, gerillanın el koyduðu asker kimliðindeki isim de farklı!

Kısacası eylem valinin açıkladıðı gibi 2 saat deðil, 45 dakika sürüyor. Ve bu baskında karakol tepesini gerillalar ele geçiriyor. Diyarbakır Valisi kendinden geçip yalana sarılıyor. Erdoðan bu başarısızlık karşısında savaş uçaklarına bombardıman emri veriyor. Uçaklar gelip alanları rastgele bombalıyor. Medya da “Pirus zaferleri”ne bir yenisini daha ekliyor. Hal durum bundan ibaret…

Kaynak: Yeni Özgür Politika