Şam’da uluslararası komplonun sinyalleri verildi

Şam’da uluslararası komplonun sinyalleri verildi

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 6 Mayıs 1996 yılında Suriye’nin Başkenti Şam’da, bir tonluk patlayıcının olduğu bir kamyon ile saldırı gerçekleştirildi. Saldırının 17. yıldönümünde ajansımıza konuşan olayın tanığı HPG komutanlarından Serhat Erzurum, gerçekleşen saldırının uluslararası komplonun birinci ayağı olduğunu belirtti. O dönem PKK konferans hazırlıkları için saldırının gerçekleştirildiği yerin yakınında bulunduğunu dile getiren Erzurum, “96 saldırısı ulusları arası bir komploydu ve komployu gerçekleştiren 8 kişilik ekipten 3’ü Türk idi. Bu komploda sadece Türkler yer almıyordu. Daha sonra gelişen 15 Şubat 1999 komplosunda yer alan güçler bu saldırıda da pay sahibiydi”

Erzurum komplonun ne amaçla, komplonun hazırlıklarına yönelik, yaşandığı andaki duruma ve 99 komplosuyla bağına ilişkin olan sorularımızı yanıtladı.

KOMPLONUN İLK AŞAMASI 6 MAYIS’TA DENENDİ

6 Mayıs 1996 yılında gerçekleştirilen komplonun bir hazırlık evresi var mıydı?

S.E.: Bir hazırlık evresi vardı. Biliyorsunuz o dönemler de Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller’den oluşan koalisyon hükümeti vardı. Erbakan ile Önder Apo arasında 1995 yılında diyaloglar vardı. Ayrıca 1995 yılında hareketimizin bir ateşkes süreci vardı. Bu ateşkes sürecini baltalamaya çalışanlar 1996 sürecindeki komplonun hazırlıklarına önceden başlamışlardı. O dönemler Çiller Amerika’ya giderek Kürt hareketinin tasfiyesine ve Kürt halkının katliamına yönelik Amerika’dan yeşil ışık aldığını belirtmişti. Bu da komplonun hazırlıklarının 1995 yılı ve öncesinde bir hazırlığın olduğunu gösteriyor.

6 Mayıs Komplosu sizce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik yapılan 1999’da ki uluslararası komplonun ilk aşaması mıdır?

S.E.: Evet, uluslararası komplonun birinci ayağıdır. Çünkü 6 Mayıs komplosunda İsrail, Amerika, İngiltere gibi sömürgeci güçler izninde ve desteğinde yapılmıştır. Çünkü Çiller komplodan önce Amerika’dan yeşil ışık aldığını belirtmişti. Bu da her yönüyle hazırlanılmış olan komplonun geniş bir konsept tarafında planlandığını gösteriyor.

DENİZLERİN İDAM GÜNÜ ÖNDERLİĞİMİZE KOMPLO

Komplo neden 6 Mayıs’ta gerçekleştirildi. 6 Mayıs gününün anlamı nedir?

S.E.: 6 Mayıs gününün seçilmesi tesadüfü bir gün değildir. Bildiğiniz gibi 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş’in, Hüseyin İnan’ın ve Yusuf Aslan’ın idam edildikleri gündür. Nasıl ki, 6 Mayıs Denizler şahsında halkların kardeşliği ve tam demokratik bir ülke şiarının idam sehpasına götürülmesi ise; Önder Apo şahsında da yine halkların kardeşliğine ve Kürt halkının yok edilmesidir. Buna yönelik özellikle 1980 darbesinin ardından etkisiz kalan Türk soluna rağmen, hareketimiz bu süreçten güçlenerek çıkmıştır. Bunu fark eden devlet, güçlenen hareketimize komplolarla yönelmeye başlamıştır.

PATLAMA AĞAÇLARI KÖKLERİNDEN SÖKTÜ

Siz komplonun bir tanığı olarak komployu anlatabilir misiniz?

S.E.: Akademiden yeni çıkmıştım ve konferans hazırlıkları için Suriye’de kalmıştım. Konferans hazırlıklarını yaptığımız yer, olayın olduğu Şam’da ki Mahsum Korkmaz Akademisine yakın bir yerdi. 6 Mayıs günü zaman ayarlı bir tonluk patlatıcı yüklenmiş bir kamyon akademinin önünde bekletiliyordu. Önderliğimizde o gün akademiye eğitim vermeye gelecekti. Çalışmalarından ötürü biraz gecikmişti. Bu gecikme Önderliğimizi olaydan kurtarmıştı. O gün bir patlama oldu. Büyük bir sesti. Biz yakınlarda olduğumuzdan dolayı sesin ne olduğunu anlamaya çalıştık. Daha sonra akademi önünde bir bombanın patlatıldığını duyduk ve oraya gittik. Orada büyük bir tahribatla karşılaşmıştım. Patlamanın olduğu yerden 500 metre uzağında yer alan ağaçları patlamanın basıncı kökünden söküp 50 metre uzağa fırlatmıştı. Ayrıca bir de olayın olduğu yerdeki evlerde büyük hasarlar yaratmıştı.

Olaya dönük siz nasıl bir tepkide bulundunuz?

S.E.: olaya dönük duygusal bir tepki gelişti. Ancak Önder Apo olayı çözümledi. Sadece Türkiye tarafından olmayan bir saldırı olduğunu ortaya koydu. Bu olayın geniş bir konsept tarafından hazırlandığının farkına varmıştı. Biz sadece Türkiye tarafından bu olayın gerçekleştiğini zannediyorduk. Önderlik, bu komploya karşı tepkisini konferansta kararlılık şiarını ortaya çıkartarak verdi. Bizde de bu kararlılık oluştu.

ÇİLLER BAŞARAMADIKLARINI SÖYLEDİ

Türk devletinin ve diğer devletlerin tepkisi nasıl oldu?

S.E.: Türk devletinin “Başaramadık” diye  bir söylemi gelişti. Bunun için de Kürt halkına saldırdılar. Özellikle o dönemler Türk devleti faili meçhul cinayetler işledi. Elinde bir liste olduğunu söyleyen Çiller hareketimize sempati duyan iş adamalarını ve Kürt halkını yok edeceklerini katledeceklerini belirtti.  Diğer devletler ise bu olaya kayıtsız kalarak hareketimize karşı Türk devletiyle daha da birliktelik sağlayacaklarını söyleyen ifadeler kullandılar. Ayrıca o olayı gerçekleştiren 8 kişinin tutuklanıp ait oldukları devletlere teslim edildiğinde, serbest bırakıldıkları göründü. Bu da onların daha da yoğun bir şekilde hareketimize saldıracaklarını gösteriyordu.

KOMPLOYA DÖNÜL FEDAİ BİR EYLEM

Sizin bir PKK militanı olarak bu olaya dönük tepkiniz nasıldı? Ortaya çıkan tepkiler nelerdi?

S.E.: Biz bu olayı tam anlayamadık. Bunun içinde bu olayı tam olarak tanımlayamadık. Ancak 30 Haziran 1996’da Dersim’de bu komploya karşı tepkisini fedai eylemi ile Zeynep Kınacı “Zilan” arkadaş  gösterdi. Türk devletini korkutmuştu. Zilan arkadaşın Türk devleti bu korku ile Kürtlere saldırmıştı.

6 Mayıs 1996 komplosunun 1999 komplosuyla nasıl bir bağı vardır?

S.E.: 6 Mayıs komplosu 99 komplosunun başlangıç ayağıydı. Ortadoğu’da böyle bir komployu gerçekleştiremeyeceklerini anlayan uluslararası sömürgeci güçler, Önderliğimizi 8 Ekim günü Suriye’den çıkartmışlardı. 96 yılında hazırlanan komplonun devamı niteliğindeydi. 15 Şubat 1999 komplosuyla beraber Türk devlet güçlerinin de yer aldığı uluslararası komplo hayata geçirildi.