Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Kürt sorununa ilişkin yaptığı geniş bir araştırmada, Türkiye'deki baskılara dikkat çekti. 

Kürt sorunu ve basın özgürlüğü arasındaki ilişkinin ele alındığı dosya, İstanbul ve Amed'e gönderilen iki heyetin çalışmaları sonucu hazırlandı. 

'BİLGİ ÖZGÜRLÜĞÜ ÇÖZÜMÜN BİR BARÇASIDIR'

Bilgi özgürlüğünün Kürt sorununun çözümünün bir parçası olduğuna vurgu yapılan araştırmada, çatışmaların başlamasından üç ay sonra Türkiye'nin "bir barut fıçısı" olduğu kaydedildi.

Raporda sansürün yoğunlaşması ve iki yıldır umut edilen barış sürecinden dönülmesi detaylı olarak yer alıyor. 

RSF, şu değerlendirmeyi yapıyor: 

"Görüşmeler sürdüğü müddetçe, medya da Kürt sorununu özgürce işleyebildi, çünkü iktidar böyle istiyordu. Ama köklü reform olmayışı ve adaletin bağımsızlığının bulunmayışı, duruma göre var olan hoşgörüyü çok kırılgan yapıyor ve mevcut sopa politikasına geri dönüş öngörüsüne yol açıyordu"
 
RSF Doğu Avrupa ve Orta Asya Bürosu sorumlusu Johann Bihr, "Bir tek köklü reformlar ve Türkiye'nin demokratikleşmesi kalıcı bir şekilde Kürt sorunun işlemeyi sıradanlaştırabilir" dedi. 

Mevcut durumda yaşananların bunun tersi olduğunu kaydeden RSF, bununla birlikte çatışmanın sona ermesinin Devlet'nin kendi güvenlikçi ve paranoyak reflekslerinden kurtularak hoşgörü kültürü ve medyaya saygıyı geliştireceğini vurguladı