PKK ve PAJK’lı tutsaklar süresiz açlık grevine başlıyor

PKK ve PAJK’lı tutsaklar süresiz açlık grevine başlıyor

PKK ve PAJK’lı tutsaklar, Türk devletinin PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde uyguladıðı tecrit ile Kürt halkına karşı ‘fiziki, siyasal ve kültürel soykırım politikalarına karşı’ tarihsel bir eylem başlatacaklarını duyurdu. Tutsaklar 12 Eylül günü itibariyle 6 cezaevinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayacaklarını açıkladı.

PKK ve PAJK’lı tutsaklar, Türk devletinin PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulaması ile Kürt halkına yönelik artan saldırılarına karşı ‘tarihsel’ bir eylem sürecini gireceklerini açıkladı. Açıklama, Türkiye cezaevlerinde bulunan tüm PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından yapıldı.

Açıklamada, “Sömürgeci Türk devleti”nin her alanda gelişen Kürt iradeleşmesine karşı, 2012 yılında öngördüðü kapsamlı imha planlarını devreye soktuðu belirtilerek, bunun için başta PKK lideri Abdullah Öcalan olmak üzere, Kürt halkı ile özgürlük hareketine karşı topyekûn savaş kararları aldıðı ifade edildi.

Açıklamada şunlar belirtildi: “Bir yandan 13 yıldır amansız bir tecrit altında tutulan önder Apo üzerinde uyguladıðı gayri-insani, gayri-ahlaki ve gayri hukuki baskılarını alabildiðine arttırmakta; bir yandan ülkemizin her karış topraðına işgal ordusunu sürmekte, bir yandan faşist-paramiliter çetelerini sivil-savunmasız insanlarımızın üzerine sürerek linç provaları yapmakta, bir yandan yüzlerce –binlerce sivil siyasetçileri tutuklamakta, her gün onlarca yurtseverimizi işkenceli sorgulardan geçirmekte, bir yandan ise yüzlerce Kürt çocuðunu zindana almakta ve Kürt kurum ve kuruluşlarına durmayan baskı ve sindirme politikalarını alabildiðine arttırmakta, bir yandan ise, ırkçı-sömürgeci rejim zindanlara son yılların en vahşi koşullarını dayatmakta; zindanlarda 12 Eylül’ü aratmayan uygulamalar gerçekleştirmektedir.

AKP-ERDOÐAN-GÜL TROYKASI

Bunlarla yetinmeyen Irkçı-inkârcı ve aynı zamanda katliamcı AKP-Erdoðan-Gül troykası, Kürt ve insanlık düşmanı yüzünü göstermeye devam etmektedir. Sömürgeci AKP devleti, emperyal neo Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek için, Kürdistan coðrafyasının diðer parçalarını da işgal etme peşindedir. Bunun için, nerede olursa olsun, en ufak bir Kürt-Kürdistani kazanımın olmasını istememekte, bunun için anlık-günlük ittifaklar, stratejiler içerisine girmektedir.

ÖCALAN AÐIR BÝR ÝŞKENCE ALTINDA

Önderliðimizden 14 aydır hiçbir haber alamıyoruz. Önderliðimizin yaşayıp yaşamadıðını bilmiyoruz. Irkçı ve inkârcı rejim ve AKP devleti, önderliðimiz üzerinde insanlık dışı işkenceler uygulamaktadır.

‘ÇIPLAK BEDENLERÝMÝZÝ SÖMÜRGECÝ-FAŞÝST SALDIRILARA SÝPER EDECEÐÝZ’

Bu faşist ve ırkçı politika ve uygulamaların halkımız-hareketimiz tarafından kabul edilmeyeceði, buna karşı halk ve hareket olarak amansız direneceðimiz bilinmelidir. Bunun için hiçbir bedelden kaçınmayacak ve önderliðimizin-halkımızın özgürlüðünü elde edinceye dek; direnecek, bu zulüm makinesine, bu bezirgân saltanatına karşı çıkacak, mücadele edeceðiz.

Bizler, Kürdistan ve Türkiye cezaevlerindeki tüm PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak; bugüne kadar olduðu gibi, bundan sonra da, halkımızın özgürlük yürüyüşünde yer almaya devam edecek ve çıplak bedenlerimizi sömürgeci-faşist saldırılara siper etmekten çekinmeyeceðiz.

BÝR ÖNCEKÝ AÇLIK GREVÝ HATIRLATILDI

Bilindiði gibi, kısa bir süre tüm cezaevlerinde gerçekleştirmiş olduðumuz açlık grevi eylemimizi, halkımızın ve hareketimizin çaðrısı üzerine sona erdirmiş ve önderliðimiz üzerindeki uygulamaların takipçisi olacaðımızı, önderliðimizin özgürlüðü ve saðlık-güvenlik koşullarının bir an önce saðlanmasını, önderliðimiz üzerindeki gayri-insani, gayri-ahlaki tecrit ve zulüm politikalarına son verilmesini, bunun yapılmaması durumunda çok daha sert tepkiler ve eylemler içerisine girmekten kaçınmayacaðımızı, tüm kamuoyuna ve siz deðerli halkımıza açıklamış, bunun için herkesin gerekli girişimlerde bulunmasının gerekli olduðunu belirtmiştik.

Açlık grevini koşullu olarak sonlandırmış ve taleplerimizin yerine getirilmesini, aksi durumda rejimin kaldıramayacaðı eylemlere gireceðimizi açıkça ilan etmiştik.

‘ÖNDERLÝÐÝMÝZ ÜZERÝNDEKÝ ÖLÜMCÜL TECRÝT DEVAM EDÝYOR’

Aradan aylar geçmesine raðmen, önderliðimiz üzerindeki ölümcül tecrit kaldırılmak bir yana, her geçen gün daha da artmış-arttırılmaya devam edilmektedir. Önderliðimiz, Ýmralı işkence sisteminde gün be gün ortadan kaldırılmak, fiziki imhaya tabi tutulmak istenmektedir.

‘SESSÝZ KALMAK VAHŞÝ REJÝMÝN POLÝTÝKALARINI ONAYLAMAKTIR’

Açıktır ki, buna sessiz kalmak, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, ırkçı ve inkârcı Türk sömürgeciliðinin işlediði bu insanlık suçuna ortak olmak anlamına gelmektedir. Sadece buda deðil, buna sessiz kalmak, halkımızın kültürel, siyasal ve fiziki soykırımına karar veren bu vahşi rejimin politikalarını onaylamak anlamına gelmektedir.

Bizler; Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan on bin PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak; bunu hiçbir biçimde kabul etmediðimizi, etmeyeceðimizi bir kez daha tüm kamuoyuna ve halkımıza bildiriyoruz.

‘TARÝHSEL BÝR EYLEME GÝRÝYORUZ’

Türk devletinin önderliðimiz üzerindeki tecrit, halkımıza karşı gerçekleştirilen fiziki, siyasal ve kültürel soykırım politikalarına, ana dilimiz üzerindeki ırkçı ve inkârcı politikalara karşı, tarihsel bir eyleme giriyoruz.

12 EYLÜL TARÝHÝNDE SÜRESÝZ VE DÖNÜŞÜMSÜZ AÇLIK GREVÝNE BAŞLIYORUZ’

Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan on bin PKK’li ve PAJK’lı tutsak olarak; 12 Eylül 2012 günü, Diyarbakır D tipi, Diyarbakır E tipi, Bolu f tipi, kandıra F 1, kandıra f 2, ve Siirt cezaevinde süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyoruz.

‘TÜRK DEVLETÝNÝ-AKP REJÝMÝNÝ UYARIYORUZ’

Taleplerimizin yerine gelmemesi, eylemimize farklı yaklaşılması, görmezden gelinmesi, kamuoyunda yok sayılması, manipüle edilmesi Türk devleti-AKP rejiminin altından kalkamayacaðı sonuçlara yol açacaktır.

Bu eylemimiz süresince, arkadaşlarımıza karşı gerçekleşecek en ufak bir saldırı, işkence, yönelim vb durumlar karşısında halk ve hareket olarak en sert karşılıðı vermekten çekinmeyeceðiz. Devletin-AKP’nin asker-polis ve gardiyanları tarafından yaşanacak olası provokasyonlar karşısında bizler deðil, Türk devleti-AKP ve bakanlık sorumlu olacaktır.

TALEPLER:

1-Önderliðimizin özgürlük, saðlık ve güvenlik koşulları bir an önce ve koşulsuz bir biçimde saðlanmalıdır.

2-Ana dilimiz üzerindeki ırkçı ve inkârcı uygulamalar ve yaklaşımlara son verilerek, mahkemeler başta olmak üzere, eðitim ve kullanımının önündeki tüm engeller bir an önce kaldırılmalıdır.”

‘ZULÜME SES ÇIKARMAMAK, SUÇ ORTAÐI OLMAKTIR’

PKK ve PAJK’lı tutsaklar açıklamalarının devamında kamuoyu, Kürt halkı ile ailelerine ise şu çaðrılarda bulundu:

Sömürgeci faşist rejim halklarımız arasında sonu gelmez bir savaş ve düşmanlık yaratmak istiyor, bunun için her türlü kirli senaryoyu devreye sokuyor. Buna karşı çıkmak, buna dur demek, aydın olmanın, demokrat olmanın, insan olmanın temel kıstasıdır. Unutulmamalıdır ki, halkımıza karşı yürütülen bu haksız savaş, bu zulüm, bu işkencelere karşı ses çıkarmamak, aynı derecede suç ortaðı olmak demektir.

Kürdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak; kendine aydın-yazar-demokrat ve insanım, insan olarak kalmak istiyorum diyen ve bu coðrafya da yaşayan tüm yurtseverlere çaðrıda bulunuyoruz; 12 Eylül askeri faşist darbesinin 30. Yıldönümünde, Kürdistan halkına ve Kürdistan coðrafyasına karşı uygulanan zulüm ve işkenceler hızından hiçbir şey kaybetmemiş, aksine artarak devam etmektedir. Kürdistan ve Anadolu halkları olarak,bu zulüm ve işkence makinesine, bu bezirgan saltanatına karşı tavır alın, sesinizi yükseltin; halklarımızın eşit-özgür ve onurlu bir biçimde birlikte yaşamalarının son kırıntılarının da, kaybolmaması için harekete geçin…!

‘HALKIMIZIN DÝRENÝŞÝNÝ SELAMLIYORUZ’

Ýnsanlık tarihi göstermiştir ki, insan olarak kalmanın bir tek yolu vardır; zulme karşı çıkmak, zalimin deðil mazlumun yanında olmak,ve insan onurunu korumak için bedel vermek…! Bunun dışında ne aydın olmak, ne demokrat olmak ne de insan olmak mümkündür…! Bu bilinçle sömürgeci faşist rejimin tüm saldırı ve katletmeleri karşısında insanlık onurunu koruyan ve mücadele eden başta Rojava da ki çilekeş halkımızın; yiðit Kürt gençliðinin, kahraman Kürt kadınının, küçük generallerimizin, tüm devrimci demokrat dostlarımızın serhıldanlarını selamlıyor, saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Ant içiyor, söz veriyoruz; Zindan tutsakları olarak, bizler; bu güne kadar olduðu gibi, bundan sonra da, halkımızın haklı ve meşru mücadelesi içerisinde yer alacaðız ve halkımızın direnişini kendi direnişimiz sayarak, bu direnişin ve mücadelenin parçası olmaya devam edeceðiz…!

KESÝNTÝSÝZ VE SÜREKLÝ SERHÝLDAN ÇAÐRISI

Bu vahşi ve faşist politika ve saldırılara karşı direnmek, en meşru ve demokratik hakkımızdır. Bulunduðumuz her alanda, elimizdeki her imkânla direnmek; insan olmanın, halk olmanın yegâne koşuludur. Ailelerimiz başta olmak üzere; tüm halkımızı sömürgeci-ırkçı rejime karşı meşru-demokratik tepkilerini göstermeye; Türk devletinin soykırım politikalarına karşı, önderliðimizin özgürlüðü, halkımızın ve ülkemizin kurtuluşu ve baðımsızlıðı elde edilene kadar, kesintisiz ve sürekli serhıldana çaðırıyoruz.”