PKK’nin elindeki MİT yöneticileri ne anlattı?

Yine geçtiğimiz yıl Cizre’de yakalanan (bunların kimlikleri açıklanmadı) MİT’in 2 bölge sorumlusu ile Dukan’da yakalanan MİT’çilerin verdikleri bilgiler karşılaştırılıp netleştiriliyor. KCK, bu çalışmaların 5 ay sürdüğünü belirtiyor.

PKK’nin geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Güney Kürdistan’ın Dukan barajı yakınlarında yakaladığı iki üst düzey MİT yöneticileri hakkında yeni bilgi ve belgeler ortaya çıktı. KCK, söz konusu kişilere ilişkin 2 Ocak tarihinde detaylı bir açıklamada bulundu. Önümüzdeki günlerde farklı bilgi ve belgelerin de açıklanması bekleniyor.

Öncelikle olayın nasıl olduğuna tekrar bir bakalım ve MİT yöneticilerinin neler anlatmış olabileceğini irdeleyelim.

MİT yöneticilerinin yakalandığı operasyon, 2017 Ağustos ayı başlarında oldu. Bu kişilerin üzerindeki pasaportlarda 3 Ağustos 2017 günü Süleymaniye Havaalanı’na indikleri anlaşılıyor.

Yakalanan MİT yöneticilerinden biri Erhan Pekçetin, diğer ise Aydın Günel. KCK’nin açıklamasında yer alan bilgilere göre, Pekçetin, ’MİT’in en stratejik dairesi olan ‘Yurtiçi etnik bölücü faaliyetler Başkanı.’

Aydın Günel ise içeride ve dışarıda MİT İnsan Kaynakları Yöneticisi.

Yani; MİT’in ilgili tüm bilgi ve şebekelerini bilen kişiler.

Bu kişilerin Süleymaniye’ye gitme amacı PKK üst yönetimine suikast veya başka türlü bir operasyon gerçekleştirmektir.

Olay, Ağustos ayı başında oluyor ama hazırlıkları 5 ay sürüyor. MİT, bölgedeki yerel birimi aracılığıyla PKK yönetimine operasyon hazırlığı yaptığını düşünüyor. PKK yönetimi ise karşı istihbarat faaliyeti ile MİT’i bölgeye çekiyor. MİT’in yerel birimi ‘artık tamamdır, başlayabiliriz’ dedikten sonra, Günel ve Pekçetin isimli MİT yöneticileri ‘operasyonu’ doğrudan yönetmek için Ankara’dan Süleymaniye’ye gidiyorlar. Süleymaniye’den ise Dukan’a geçiyorlar. Çünkü Dukan, Kandil’e yakın bir bölge. Ve gider gitmez HPG özel kuvvetler birimleri tarafından yakalanıyorlar.

Yakalandıkları operasyonun görüntüleri de olduğu belirtiliyor. Ancak henüz yayımlanmadı.

Özetle; sanıldığının aksine, bu MİT yöneticileri, operasyona giderken işler tersinden gidip yakalanmıyorlar. Planlı bir karşı operasyonla yakalanıyorlar. Gelişmelerden ve açıklamalardan anlaşılan durum budur.

Peki bu operasyondan sonra ne oldu?

Bu operasyonda tabi ki sadece iki MİT yöneticisi değil, yerel birlikleri tümüyle yakalanıyor.

Bunların yakalanmasından sonra ne PKK tarafından, ne de Ankara tarafından herhangi bir açıklama yapılmadı. Ankara, önce YNK üzeri PKK’ye mesaj göndererek bu kişilerin bırakılmasını istedi. PKK bırakmadı ve soruşturmanın devam ettiğini iletti. YNK’nin ısrarlı girişimleri sonuç vermedi. Bunun üzerine Ankara, YNK temsilcisi Behroz Gelali’yi sınır dışı etti. YNK, bu ‘sınır dışı’ olayının yakalanan MİT yöneticileriyle ilgili olduğunu açıkladı ve kamuoyu olayı öğrenmiş oldu.

YNK üzeri sonuç alamayan Ankara yönetimi, üç farklı uluslararası güçten yardım istedi. Hakan Fidan’ın üç büyük devletin başkentine yaptığı ziyaretler de bununla bağlantılı. Bu devletlerin PKK nezdinde girişimleri de sonuç vermedi. Sonuç olarak Ankara, bu kişilerin üçüncü bir güce verilmesini istedi, ancak bu da gerçekleşmedi.

Bugünlerde yapılan açıklamalardan da anlaşılıyor ki, bu kişilerin verdikleri bilgiler çok önemli ve MİT’in PKK karşıtı tüm faaliyetlerini deşifre edecek nitelikte.

Şöyle;

Bu kişiler ve Güney Kürdistan’da bağlantıda oldukları bütün MİT birim ve elemanları deşifre oluyor ve çoğu yakalanıyor. Yani PKK’nin yakaladığı MİT üyesinin sayısı bir, iki, üç değil, çok daha fazladır. Güney Kürdistan’daki PKK karşıtı MİT faaliyetleri çöküyor.

Yine geçtiğimiz yıl Cizre’de yakalanan (bunların kimlikleri açıklanmadı) MİT’in 2 bölge sorumlusu ile Dukan’da yakalanan MİT’çilerin verdikleri bilgiler karşılaştırılıp netleştiriliyor. KCK açıklamasında, bu çalışmaların 5 ay sürdüğü ve onun için geç açıklandığı belirtiliyor.

Özetle; bu kişiler, MİT’in Güney, Rojava, Kuzey ve Avrupa’daki faaliyetlerine ilişkin çok detaylı bilgiler vermişler. Bu bilgiler kayıt altına alınmış. PKK yönetimi, bu bilgiler ışığında karşı operasyonlar başlatarak son 5 ay içerisinde çok sayıda operasyon gerçekleştirmiş ve bir aşamadan sonra konuyu kamuoyuna açıklamış.

Artık bu operasyonların ne kadarı açıklanır, ne kadarı açıklanmaz bilemiyoruz.

Fakat MİT’e karşı yapılan bu operasyonun en önemli tarafı Paris katliamı.

9 Ocak 2013’te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez Paris’te katledildiler. Tetikçinin MİT’e çalıştığı belgelendi. Kürtlerin bu katliamın Ankara tarafından planlandığından şüphesi yoktu. Ancak MİT yöneticilerinin verdikleri detaylar katliamı tüm yönleriyle açığa çıkarmış bulunuyor.

Hatırlanacağı üzere 2014 tarihinde MİT’in Paris katliamına ilişkin bir belgesi ve ses kaydı yayımlandı. Bu belgede (ilgili haber altta) 4 MİT yöneticisinin imzası bulunuyor. Bunlardan biri ise S. Asal. İşte PKK’nin yakaladığı MİT yöneticilerinin verdiği bilgilere göre, bu S. Asal’ın asıl adı Sebahattin Asal. Bu kişi Muhammed Dervişoğlu ile İmralı ve PKK ile yapılan görüşmelerde yer almış bir devlet ‘yetkilisi.’

İmralı görüşmelerinde hep ‘yetkili’ kişi olarak yer alan Sebahattin Asal. Kimi görüşmelerde kendini karşı tarafa ‘Ozan’ olarak tanıtan kişi…

Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, ‘Barış sürecini sekteye uğratmak isteyenler’ tarafından değil, bu sürecin Ankara’daki muhatapları tarafından katledildiler.

‘Barış süreci’ denilen süreç zaten bir operasyondu. Görüşerek tasfiye etme operasyonu. Ve bu sürecin bir tarafından görüşmeler, diğer tarafında ise saldırılar vardı. Yani; İmralı ve Oslo’ya giden heyetler, aynı zamanda Paris ve Kandil’de cinayet planı yapıyorlardı.