Paris katliamının şifreleri çözülüyor

Paris'te 5 yıl önce Kürt kadın devrimcilerin hedef alındığı katliamın üzerinden beş yıl geçmesine rağmen henüz adalet yerini bulmadı.

Beş yıldır kesintisiz bir adalet arayışı var. Bu beş yıl içerisinde katliama ilişkin çok sayıda bilgi ortaya çıktı. Tümü Ankara'yı işaret ediyor. Ortaya çıkan her bilgi, sonrakini doğruluyor ve tamamlıyordu.  Beş yıl sonra ortaya çıkan bilgiler de, MİT’in rolünü pekiştirdi.

Daha önce, Türk istihbaratının rolü soruşturmada da tespit edildi ve iddianamede açık bir şekilde yer aldı. Ancak dava sonuçlandırılmadı.  Katil zanlısı Ömer Güney, davanın başlamasından bir kaç hafta önce aniden öldü.  Dava fiilen düştü. Ancak adalet arayışı bitmedi.

Her şey beş yıl önce başladı. Kuşkusuz daha öncesi de vardı. Suikastler ve komplolar uzun yıllardır planlanıyordu. 

PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve gençlik hareketi üyesi Leyla Şaylemez, 9 Ocak 2013'te Paris'in merkezinde başlarına sıkılan üçer kurşunla katledildi.

Katil zanlısı Ömer Güney sekiz gün sonra tutuklandı. İşlediği cinayetlerin kusursuz olduğunu düşünüyordu. Ancak kamera kayıtları, kıyafetleri ve çantasındaki izler, çelişkili ifadeler onu ele verdi.

Katliam, tam olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yeni bir barış ve diyalog süreci başlatma girişiminden sadece bir kaç gün sonra gerçekleşmişti. İmralı görüşmeleri olarak kayda geçen süreç başlatılıyordu.  Öncesinde Oslo görüşmeleri vardı.

3 Ocak 2013'te ilk kez sivil bir heyet İmralı'ya gitmişti. Altı gün sonra da Paris'teki kanlı saldırı gerçekleşti. Suikastçi, MİT'e çalışıyordu.  Tetikçiydi ve tutuklanan tek zanlıydı. Arkasında bıraktığı tüm izler Ankara'yı gösteriyordu. Tam olarak Milli İstihbarat Teşkilatı'nı…

SIZDIRILAN BELGELERDEKİ MİT YÖNETİCİLERİ

Cezaevinden kaçış planları yaparken de şifreli olarak verdiği adreste MİT vardı. Soruşturma sırasında da bir çok bilgi sızdı.  14 Ocak 2014'te basına sızan bir belgede infaz emrinin Türk istihbarat teşkilatına mensup dört yetkili tarafından verildiği anlaşılıyordu. Türk istihbaratı bu belgenin gerçek olmadığını öne sürdü. Ancak ıslak imzalı belge Paris’teki soruşturma dosyasında yer aldı ve delil sayıldı.  Türk makamları işbirliği yapmayı reddetti.

18 Kasım 2012 tarihli belgede MİT yetkilileri Yüret, U.K. Ayik, S. Asal ve H. Özcan'ın imzası vardı. MİT yöneticilerinin imzasını taşıyan bir belgede, katil zanlısı Ömer Güney'e “olası harcamalar” için 6 bin Euro gönderildiği ve Sakine Cansız’a yönelik suikast için talimatlandırıldığı kaydediliyordu.

Belgede şu ifadeler yer alıyordu: “Kaynak, tarafımızla görüşmek üzere ülkemize son gelişinde, AVRUPA’daki örgüt hedeflerine yönelik saldırı/sabotaj/suikast tarzı operatif imkan/kabiliyetleri çerçevesinde belirlenen kişilere yönelik hazırlık yapması, çalışma esnasında gerekli ekipmanı temin etmesi, tarafımızla gerçekleştirdieği her türlü haberleşmeye azami derecede özen göstermesi yönünde talimatlandırılmış, olası harcamaları için 6.000 Avro ödeme yapılmıştır.”

Aynı dönemde basına sızan bir ses kaydında, Ömer Güney, kimliği belirsiz MİT üyeleriyle cinayet planları yapıyordu.  Tarih 12 Ocak 2014’tü.  Bu kayıtta Ömer Güney’e ait olduğu tespit edilen ses, Kürt yöneticilere yönelik suikast planlarından bahsediyordu.  Kayıttaki diğer iki sesin MİT üyeleri olduğu tespit edildi. 

Belge ve ses kaydından suikast planlarının yapıldığı “son görüşme”, Ekim ayı başında, Ömer Güney’in Türkiye’ye ziyarete denk geliyordu. Güney, Kürt derneklerine sızdıktan sonra İstanbul ve Ankara’ya çok sayıda gizli ziyaret gerçekleştirmişti. Dava iddianamesinde de bu ziyaretler günleri ve saatleriyle birlikte tek tek ortaya çıkarılmıştı.

KATİL ZANLISININ ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ

Zanlının hedefinde Sakine Cansız dahil birçok Kürt temsilci vardı. Belge ve ses kaydının sızdırıldığı dönem aynı zamanda Güney'in cezaevinden kaçış planları yaptığı günlere denk geliyor. Katil zanlısı, dışarıdaki suç ortakları vasıtasıyla silah temin ederek Paris'teki Salpêtrière hastanesine kaldırıldığı bir sırada,  kaçmayı planlıyordu.

Yıllar sonra ölüm haberinin geldiği yer de yine aynı hastaneydi. Ölüm haberi 17 Aralık 2016'da geldi. Aynı ay içerisinde davanın başlaması bekleniyordu ancak izahı net bir şekilde yapılmayan bir nedenle 23 Ocak'a ertelendi.  

Bu da beraberinde bir çok soru işaretine yol açtı.  Güney öldü mü, öldürüldü mü? Zamana yayılmış, programlı bir ölüm müydü?

Ölümünden sonra da katliama ve davaya ilişkin yeni gelişmeler yaşandı. Üç devriminin ailelerinin avukatlarının girişimleri sürdü.  Böylece Nisan 2017'den gelen bir habere göre Anti-Terör Savcılığı tarafından yeni bir soruşturma açıldığı bildirildi.

KATLİAM PLANLAYICILARI OSLO VE İMRALI GÖRÜŞMELERİNDE

Daha sonra, katliamın Oslo ve İmralı görüşmeleri sırasında tezgahlandığı, hatta bizzat görüşmelerde devlet heyeti içerisinde yer alanlar tarafından planlandığına dair iddialar ortaya atıldı.

Gazeteci Amed Dicle'nin "2005-2015 Türkiye-PKK Görüşmeleri: Kürt sorununun çözümüne '"çözüm süreci" operasyonu" adlı kitabında, infaz talimatının Oslo görüşmeleri sırasında alındığına işaret edildi. Kitapta, Ocak 2014'te sızan ses kaydındaki MİT elemanlarının Oslo'ya giderek PKK ile görüşen devlet heyeti arasında yer aldığına dikkat çekiliyor. Kitapta adı geçen kişi ise Ozan. Gerçek kimliği tespit edilemedi.  Ancak MİT yöneticisi olarak sunulan bu kişinin, 5 Temmuz 2008'de Cenevre'de yapılan ilk görüşmeden 5 Temmuz 2011'de Oslo'da yapılan son görüşmeye kadar tüm görüşmelerde yer aldığı ifade ediliyor.  Dicle'ye göre Oslo görüşmelerinde hazır bulunan birçok kişi, kayıttaki seslerden birinin Ozan adlı MİT yöneticisine ait olduğunu düşünüyor.  Söz konusu kişinin Oslo görüşmelerinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yanında da yer aldığı kaydediliyor.

KCK’NİN DEŞİFRE ETTİĞİ SEBAHATTİN ASAL KİM?

Aylar sonra ortaya çıkan yeni bilgiler, öncekileri doğrular nitelikte. Katliamın beşinci yıldönümünde, 3 Ocak'ta KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı'ndan katliama ilişkin bir açıklama geldi. Bu açıklama aynı zamanda İmralı'ya 2013'te ilk heyetin gitmesinin beşinci yıldönümüne denk geldi.

KCK, Ağustos 2017'de yakalanan iki üst düzey MİT elemanına ilişkin paylaştığı bilgiler arasında, Paris katliamı planlayıcısının adını deşifre etti. Bu kişi Sabahattin Asal. KCK’nin açıklamasına göre, İmralı görüşmelerine devlet heyeti adında Muhammed Dervişoğlu ile birlikte katılıyordu. Asal bir MİT yöneticisi.  Ocak 2014’te sızdırılan 18 Kasım 2012 tarihli gizli belgede imzası bulunan dört kişiden biri de “S. Asal”dı. KCK’nin deşifre ettiği isim ile bu belgedeki ismin birbiriyle uyuşması ve aynı kişinin İmralı görüşmelerinde yer alması, Türk devletinin katliamdaki rolünün daha derin olduğunu ortaya koyuyor. Bu yeni bilgilerle birlikte Paris katliamı davasında yeni bir döneme girildi.