Piroğlu: Ayakta kalmak için savaşa ihtiyaçları var

HDP Milletvekili Musa Piroğlu, Libya tezkeresinin tıpkı Efrîn ve Rojava tezkereleri gibi Saray rejimini ve zorbalığını sürdürmek amacıyla meclise getirilip onaylandığını belirtti.

HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, AKP-MHP oylarıyla meclisten geçen Libya tezkeresini ANF’ye değerlendirdi. Piroğlu, son dönemde tezkerelerin peş peşe meclise getirilmesinin arkasında birçok etken olduğuna dikkat çekti. Birinci ve temel etkenin, AKP-MHP ve Ergenekon’dan oluşan iktidar bloğunun sürmesini sağlamak olduğuna işaret eden Piroğlu, ayakta kalmak için ülke içinde ve dışında savaşa ihtiyaç duyduklarını kaydetti. Tezkerelerle Saray rejimini ve zorbalığını sürdürmeyi hedeflediklerinin altını çizen Piroğlu, bu açıdan Libya tezkeresiyle Efrîn ve Rojava tezkerelerinin birbirinden farkı olmadığını, aynı amaca hizmet ettiklerini ifade etti.

İkinci etken olarak, Türk devletinin emperyalistlerin yeni paylaşım mücadelesinde rol kapmaya çalıştığına işaret eden Piroğlu, bu yüzden çevre ülkelerde, Akdeniz’de, Afrika’da hakimiyet kurmaya çabaladığını dile getirdi.

Üçüncü etkenin ise sermaye ayağı olduğunu belirten Piroğlu, Saray çevresinin savaştan ciddi bir çıkar elde ettiğini vurguladı. Meclisteki bütçe görüşmelerine katılan Piroğlu, Türkiye savunma sanayisine büyük yatırımlar yapıldığına dikkat çekerek, bu yatırımların da büyük oranda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın akrabaları tarafından yapıldığına işaret etti.

AKP İHVAN’IN PARÇASI GİBİ DAVRANIYOR

Bütün bunları vatanseverlik edebiyatı altında yaptıklarını hatırlatan Piroğlu, "Yoksul çocukların kanı üzerinden kahramanlık ve vatanseverlik taslıyorlar. Ama kendi çocuklarının hiçbirini askere yollamıyorlar ya da hepsi bedelli askerlik yapıyor" dedi. Savaşın faturasını Türkiye halklarının ödeyeceğini belirten Piroğlu, bu kadar ekonomik kriz ve sefaletin ortasında savaş baronlarını zengin etmenin ciddi bir maliyete neden olacağı uyarısında bulundu.

Burada, AKP’nin durduğu yerin de çok önemli olduğunu dile getiren Piroğlu, AKP’nin İhvan’ın (Müslüman Kardeşler) bir parçası gibi davrandığına dikkat çekti. Piroğlu, Kuzey Afrika’da başlayan ve Ortadoğu’ya yayılan halk hareketleri sürecinde Müslüman Kardeşler’in bölgede ciddi bir güç haline gelmeye ve ekonomik kazanç elde etmeye çalıştıklarını belirtti. İktidarın bunu gizlemeye çalıştığı halde maskelerinin düştüğünü vurgulayan Piroğlu, "Erdoğan ABD’nin petrol derdiyle bölgede bulunduğunu söyledi ama sonunda ağzındaki baklayı çıkardı ve petrol gelirleriyle biz inşaat yapalım dedi. Şimdi de Akdeniz ve Libya’daki doğal gaz ve petrol hatlarına göz koymuş durumdalar ve bunun için yoksul çocukları ve tüm ülkeyi cehennem ateşine atıyorlar" dedi.

‘MİLLİYETÇİLİĞİ KIŞKIRTARAK SEÇİME HAZIRLANIYORLAR’

İktidarın tıpkı Kanal İstanbul projesinde olduğu gibi Libya konusunda da uzun soluklu bir hesap yaptıklarını düşünmediğini söyleyen Piroğlu, kısa vadede bu hamlenin ülke içindeki karşılığını hesapladıklarını; içerdeki milliyetçiliği kışkırtarak ve dış güçlerden birtakım tavizler alıp yatırım yaparak erken seçime hazırlandıklarına dikkat çekti.

Eninde sonunda bir erken seçime gitmek zorunda kalacaklarını kendilerinin de farkında olduğunu ifade eden Piroğlu, şöyle konuştu: "Ülke bu gidişatı daha fazla kaldıramaz hem ekonomik olarak hem de siyasi olarak bir çöküşün içinden geçiyor. Bence bu boş bir çabadır çünkü AKP’nin son demlerini yaşadığı kanaatindeyim. Ama şunu görmek gerekiyor ki, AKP’nin hala manevra alanları var ve bu manevra alanları da savaş üzerinden şekilleniyor. Bu iktidar sonunda yıkılacak ama yıkılıncaya kadar seyirci kalırsak ağır bedel ödetecekler bize. O nedenle hiçbir haksızlık karşısında seyirci kalmamak gerekiyor veya sadece meclisten bir çözüm beklememek lazım. Zira meclisteki çoğunluk her şeyi yapmaya muktedir.

O zaman aynen Şili’deki gibi insanların kendi kaderlerine sahip çıkması gerekiyor. Sokağa çıkıp savaşa karşı barışı, sefalete karşı eşitliği, hukuksuzluğa karşı adaleti sahiplenmesi gerekiyor. Tıpkı Cumartesi Anneleri’nin yaptığı gibi… Gözaltındaki kayıpları bu hükümet açıklamayacak, kayıpların bulunması konusunda da hiçbir şey yapmayacak. Çünkü kendileri de benzer bir süreci ördüler. Ancak biz müdahale edersek bunu alacağız. Bugün cezasızlığa karşı mücadele aslında iktidara karşı mücadeledir, sefalete ve savaşa karşı mücadele Saray’a karşı mücadeledir. Bunu birleştirmek gerekiyor. Ancak bunu başarırsak yol alabiliriz. Yoksa AKP eninde sonunda yıkılır ama yerine gelen iktidar da ona benzer. Bir laf vardır biliyorsunuz, tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz. AKP yıkılacaksa onun yıkılmasında payı olmayanların yeni inşa edilecek sistemde de yeri olmayacak."