Orda savaşanlar, yaşayanlar kime saygı duyacağına karar verir

Kalıcı bir çözümün yolu, Önder Abdullah Öcalan’ın önerdiği, Demokratik Federal bir Suriye’den geçmektedir.

İnsanlık düşmanı DAİŞ çetesinin kendisine başkent olarak belirlediği Reqa’nın kurtarılması ve özgürleştirilmesi, elbette sadece Kürtlerin sorunu değildi. DAİŞ çetesini düşman gören herkesin sorunuydu. Batısıyla doğusuyla, tüm dünyanın ortak sorunuydu. Çünkü DAİŞ çetesi, ABD’den AB ülkelerine, Türkiye’den İran’a Suriye’den Irak’a, Kürdistan’ın Rojava’sından Bakur’una kadar dünyanın her yerinde, şiddet düzeyi çok yüksek insanlık dışı terörist eylemler yapıyordu. Kobanê, Şengal, Amed, Ankara ve Suruç’da uyguladığı vahşet, insanlığın hafızasına hiç unutulmamacasına kazındı. Tabi Paris’deki, Manchester’deki, New York ve Tahran’daki vahşet düzeyi de öyle. Bu anlamda DAİŞ çetesi, çağımızın insanlık sınırında yaşayan herkesin düşmanıydı. Uluslararası koalisyon güçlerinin resmi olarak ilan ettiği ortak düşmandı. Dolayısıyla bir Anti DAİŞ mücadele cephesi veya koalisyonu oluştu. Ama henüz uluslararası DAİŞ ile mücadele koalisyonu oluşmadan çok önce, Kürtler DAİŞ ve El Nusra gibi çetelerle savaşmaya başlamıştı. Kobanê’deki Kürt direnişine tüm dünya tanıklık etti. ABD’nin çok sınırlı hava desteği, ondan sonra başladı.

DAİŞ ile mücadele koalisyonu daha çok devletlerden oluşuyor. Devlet olmayıp sahada DAİŞ ile mücadele yeteneğine sahip olan tek güç ise, QSD ve YPG-YPJ güçleridir. Bu güçler sadece Kürtlerden oluşmuyor. Arap, Kürt, Süryani, Asuri, Êzîdî, Alevi ve Suriye dışından gelip mücadeleye katılan enternasyonal savaşçılardan oluşuyor. QSD ve YPG-YPJ saflarında yer alan tüm savaşçıların ortak amacı, Suriye’yi DAİŞ ve benzeri şiddetçi versiyonlardan kurtarma ve Demokratik bir Suriye’nin gelişmesine ortam sağlama olarak deklare edilmiş.

Demokratik Suriye çözümünü gündeme ilk koyan, Önder Abdullah Öcalan’dır. Anti DAİŞ temelindeki demokratik ve özgürlükçü duruşunu ve düşüncelerini bölgede yaşayan halklar iyi bilir. Çünkü Önder Abdullah Öcalan, uzun mücadele yıllarını bu bölgede geçirdi. Burada yaşayan halklarla iç içe yaşadı. Bölge sosyolojisini çok iyi bilmekte ve ona uygun gerçekçi çözüm projeleri geliştirebilmektedir. Bölgede yaşayan etnisitelerin, kültür ve inanç temelindeki toplulukların ademi merkeziyet temelinde bir arada yaşamasına imkan sunan Demokratik Konfederalist Toplum çözümü, bölgenin sosyal dokusu açısından harika bir çözüm yolu olmaktadır. Bu anlamda Rojava ile beraber, başta Reqa olmak üzere birçok Arap kentinin insanlık düşmanı DAİŞ’ten kurtarılmasında ve özgürleştirilmesinde belirleyici bir rolün sahibidir.

Reqa’nın kurtarılıp özgürleştirilmesinde Önder Abdullah Öcalan, teorik-düşünsel bir çaba ve emeğin sahibidir. Reqa’da savaşan Arap, Kürt, Süryani, Alevi, enternasyonal savaşçılar bu gerçeği bilerek savaştılar ve Şehit düştüler. Reqa’da QSD’nin temel bir bileşeni olarak savaşan YPJ’li kadın güçleri, Reqa’nın özgürlüğünü “Önder Abdullah Öcalan’a armağan ediyoruz” dediler. Bu anlamda Özgür Reqa’nın Önder Abdullah Öcalan’ı, açtığı posterlerle kutlamaya konuk etmesinden daha doğal bir şey olamaz. Önder Abdullah Öcalan’a duyulacak saygı düzeyine, orada savaşanlar ve orada yaşayanlar karar verirler. Dünyayı üst perdeden kendi sömürgeci çıkarları doğrultusunda dizayn etmeye çalışanlar, buna yetkili değildirler.

Şu anda tüm dünya ve bölge halkları, Reqa’nın insanlık düşmanı DAİŞ çetesinden temizlenmesini kutlamaktadır.

DAİŞ’in tüm kanlı eylemlerini planlayıp örgütlediği ana merkezi olarak kullandığı Reqa kentini, QSD ve YPG-YPJ’nin kurtardığını tüm dünya biliyor ve buna alkış tutuyor. QSD’nin Arap komutanı Telat Sülo, yaptığı resmi basın açıklamasında, Reqa operasyonu boyunca altı yüz elli beş özgürlük savaşçısını kurban verdiklerini söyledi. Reqa Şehitleri, Özgür İnsanlığın Şehitleridir. Demokrasi ve özgürlüğün Şehitleridir. Hak ettikleri değeri layıkıyla görmelidirler. Hepsinin ortak amacı DAİŞ’i bitirip Demokratik bir Suriye’nin gelişme zeminini hazırlamaktı. Hepsini saygıyla sevgiyle anıyoruz. Savaşanlar görevlerini layıkıyla yerine getirdiler. Artık siyasi güçlerin devreye girip kalıcı bir çözümü geliştirmeleri gerekmektedir. Kalıcı bir çözümün yolu, Önder Abdullah Öcalan’ın önerdiği, Demokratik Federal bir Suriye’den geçmektedir.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA