Artan operasyonlara ve tutuklamalara dikkat çeken Yeryüzüne Özgürlük Derneði, “Türkiye adeta hukuk deðil, bir ‘tutuk’ devleti haline gelmiştir” dedi. Dernek, Türkiye’nin içinde bulunduðu koşulları “ileri demokrasi gazabı” olarak tanımladı.
Yeryüzüne Özgürlük Derneði yaptıðı yazılı açıklama ile, son süreçte artan operasyonları ve tutuklamaları kınadı. “Ýşte ileri demokrasi: Operasyon, baskın, gözaltı, uzun tutukluluk süreleri...” diyen Yeryüzüne Özgürlük Derneði, tüm muhaliflere yöneltilen devlet terörünü ve bu hafta KESK, ESP, Etkin Haber Ajansı (ETHA), Atılım Gazetesi’nin teknik hazırlıklarının yapıldıðı Güneş Ajans’a yönelik operasyonları kınadı.
Türkiye’de her güne yeni operasyonlarla uyanıldıðına dikkat çekilen açıklamada, “Türkiye, AKP Hükümeti’nin iddia ettiði gibi ‘genişletilen özgürlükler’in deðil, gözaltı furyalarının, baskı ve sindirme politikalarının, devlet terörü-polis şiddeti-hapishane ve karakol işkencelerinin ülkesi haline dönüştürülmüştür. Ve bizler buna ‘ileri demokrasi gazabı’ diyoruz” denildi.
“Türkiye adeta hukuk deðil, bir ‘tutuk’ devleti haline gelmiştir” ifadesinin kullanıldıðı açıklamada, devletin toplumsal meselelerle ilgili samimi olmayan çözüm yöntemlerini eleştirerek muhalif olan ve hak mücadelesi veren birçok kişinin asılsız delillerle gözaltına alınıp, yasal dayanaðı olmayan belgelerle cezaevine gönderildikleri belirtildi.
Açıklamada, 14 Mayıs günü derneklerine, Baðımsız Hayvan Hakları aktivistlerine ve anarşistlere yönelik düzenlenen operasyon kapsamında 15 anarşistin 1 Mayıs’a katıldıkları, facebook’ta 1 Mayıs videoları paylaştıkları ve kara bayrak tuttukları gerekçesiyle tutuklandıkları hatırlatıldı.
TÜRKÝYE’DE GÖZALTINI ‘TATMAYAN’ MUHALÝF KALMADI
Türkiye’de neredeyse gözaltını "tatmayan" hiçbir muhalif bireyin kalmadıðına işaret edilen açıklamada, “HES'lere direndikleri için yerellerdeki insanlar hakkında onlarca dava açılmış, bizzat kolluk şiddetine maruz kalmalarına raðmen insanların maðdur deðil sanık olarak mahkemelerde yargılanmalarına devam edilmektedir. Seks işçiliði yapan transseksüeller polisin ‘bonus’ sisteminin sistemli olarak maðduru haline getirilmiştir, özgürlük mücadelesi verdikleri için haklarında hapis cezası kararları verilmiştir. Sosyalist görüşlü birçok insan akıl almaz gerekçelerle tutuklanmakta, birçok siyasî partiye, yayın organına, sivil toplum örgütüne sürekli olarak operasyonlar düzenlenmektedir” denildi.
Günün her dakikasında sömürülen işçilerin de patron-devlet şiddetinin "vazgeçilmez" öznesi haline getirildiði ifade edilen açıklamada, KESK üyelerine yönelik 25 Haziran’da gerçekleştirilen operasyona işaret edilerek, “Sendikalara baskınlar düzenlenmiş, birçok sendikacının özgürlüðü gasp edilmiştir” diye kaydedildi.
Yapılan operasyonlarla, muhalif kesimlerin seslerinin kesilmek istendiði belirtilen açıklamada, Roboskî katliamına da deðinildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Roboskî'de işlenen savaş suçunun hesabını vermek bir yana, Suriye'ye karşı savaş çıðırtkanlıklarının yapıldıðı şu günlerde, hükûmet insan hakları konusunda diðer ülkelere ders vermeye devam etmektedir. Ancak kendi ülkesinde, ulusal ve uluslararası hukukun ayaklar altına alındıðını, hapishanelerin ‘düşünce suçluları’ ile dolup taştıðını, politik menfaatler uðruna binlerce insanın cezaevlerinde yazılmak bilmeyen iddianameleri, günü gelmek bilmeyen duruşma tarihlerini beklediðini görmezden gelmektedir. Görmezden gelmektedir çünkü tüm bu olup biten hukuk skandallarının müsebbibi hükûmettir, kendi çizdikleri sınırların dışına çıkan, kendi belirledikleri oyunun kurallarına aykırı oynayan tüm kesimler, hükûmet tarafından ‘düşman’ ilan edilmiştir.”
Türkiye’nin tüm gerçeklerine deðinilerek eleştirilen açıklamada, son olarak dayanışmayı güçlendirme çaðrısı yapıldı.