Hrant Dink'in ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen sempozyumda konuşan gazeteci Ersin Kalkan, Hürriyet'te yayınlanan "Sabiha Gökçe'nin 80 yıllık sırrı" haberinin yazılış sürecini anlattı. Haberin ardından gelen tehditlerin uzun süre devam ettiðini belirten Kalkan, "O haberle bir tarih tezi ve kahramanlık hikayesi yıkıldı" dedi.
Hrant'ın Arkadaşları, Hrant Dink'in öldürülmesinin 6. yıldönümü nedeniyle düzenlediði sempozyum, " Operasyon başlıyor: 19 Ocak" öncesi oturumuyla başladı.
Etkinliðe, Hrant'ın arkadaşlarının yanı sıra askerlik yaptıðı birlikte şüpheli şekilde öldürülen Ermeni asker Sevag Balıkçı'nın annesi Ani Balıkçı ve CHP Ýstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı.
Bu oturumda Gazeteci Ersin Kalkan, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin ve Agos Gazetesi'nden Karin Karakaşlı söz aldı.
Cinayete giden süreçte yaşanan hukuki süreci ve olayları anlatan Avukat Çetin, Dink'in ölümünden kısa süre önce kalema aldıðı iki yazısında aldıðı tehditleri yazdıðını anlattı. Çetin, Dink'in ölümünden önce alınan bazı kararları şöyle hatırlattı: "2000'lerin sonunda MGK'da misyonerliðin iç tehdit olarak kabul edilmesinin yanı sıra asılsız soykırım iddialarıyla ilgili koordinasyon kurulduðu haberi yer aldı. Onun ardından öðretmenler toplantılara alındı, soykırımın asılsız olduðu anlatıldı. Çocuklara, verilen kompozisyonda düşmanlıðı yazmaları istendi. Televizyonlarda ülkenin misyoner tehlikesi altında olduðuna dair yayınlar yapıldı, milletvekilleri misyonerlik tehdidine dikkat çekmeye başladı. Bu süreçte Hrant Dink, Sabiha Gökçen haberini yaptı, haber Hürriyet'te yayınlanınca kıyamet koptu. Genelkurmay başkanlıðı, basını tehdit etti. "
Bu gelişmelerin ardından Agos Gazetesi'nin önünde gösterilerin yapıldıðını hatırlatan Çetin, "Hrant'ın üzerine Sabiha Gökçen üzerinden gidemediler. Çünkü bu Sabiha Gökcen'in tartışılması demekti. Bunun yerine başka bir yazısınından bir cümle alarak savcılıða koştular. Ardından Hrant ve yazı işleri müdürü olan Karin'e dava açıldı" diye konuştu.
Yargılama süreci hakkında bilgi veren Çetin, "Duruşma günü verildi. Ancak duruşma yapılamadan Hrant'ı aramızdan aldılar" dedi. Bir dava gününü hatırlatan Çetin, "Garajlardan gizlice geçirerek, duruşma salonuna götürdük Hrant'ı. Polis kordonundan geçerken bize yumruk atmaya çalışan insanları hiç unutamıyorum. Hrant bütün bunlara nasıl dayanıyor diye düşündüm. Ama o dimdik oralardan geçti ve dimdik salondan ayrıldı. Ben o gün insanlıðımdan utandım" dedi.
Cinayete gelen süreçte Ermeni Konferansı'na yapılan saldırıyı da anımsatan Avukat Çetin, "Başbakanlık Ýnsan Hakları Komisyonu'nun hazırladıðı azınlık raporunun açıklanacaðı gün Ýbrahim Kaboðlu, fiziksel şiddete maruz kaldı. Ardından Baskın Oran ile Kaboðlu hakkında dava açıldı. 6-7 Eylül sergisine de Kerinçsizgiller saldırdılar" diye konuştu.
Çetin son olarak şöyle konuştu: "Devlet bu örgütleriyle neden Hrant cinayeti için bu kadar uðraştı. Özel kuvvetler denilen operasyonal güçlerin içindeki bazı isimlerin Hrant Dink davalarıyla ne kadar yakından ilgilendiklerini gördüm. Neden? En önemli nedeni, Hrant Dink, bu devlete varlıðı ve duruşuyla hep 1915'i hatırlatıyordu. Sabiha Gökçen yayınıyla gözlerinin içine soktu. Herkesi o kadar etkiliyordu ki, susturmaları gerekiyordu. Onu tehlikeli görüyorlardı."
"Ermenilik bir sırdır, Sabiha Gökçen olayı" başlıklı konuşma yapan Gazeteci Ersin Kalkan, "Sabiha Gökçenin 80 yıllık sırrı" haberinin yapılış sürecini anlattı. Kalkan, şöyle konuştu: "Haberi yaptıktan sonra askerlerden ilk gelen tepki olumluydu. Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon, Atatürk'ün büyüklüðünü gösterir demişti. Ertuðrul Özkök de 'Bakın ne hoşgörülü askerlerimiz var" dedi. Bir gün sonra doðrudan askerlerin işaret ettiði bir o açıklama geldi. Genelkurmay Başkanlıðı'ndan herkes vatan haini ilan edildi. Telefonlarımız sürekli çalıştı, büyük bir bölümü ölüm tehdidiydi. Bu hiç bitmedi. 6 ay bu tehdit sürdü. Hergün belli isimler, sesler günde birkaç kez arayarak, tehditlerini sürdürdüler."
"O haberle, bir tarih tezi ve kahramanlık tezi yıkılmış oldu" diye konuşan Kalkan, Dink'le birlikte yaptıkları haber çalışmalarını anlattı, "Ona bir gün dışarıdan yazamaz mısın dedim. Dink, gidersem her şey yıkılır, korktu kaçtı derler dedi. Ve gitmedi" dedi.
Agos Gazetesi'nden Karin Karakaşlı, Yargıtay'ın Dink davasına ilişkin olarak son kararına dikkat çekerek, "Yargıtay 9. Dairesi yeniden devreye girse bile, bu organize işleri nereye kadar genişletecekler?" diye sordu.
Ermenilerin çok köklü bir tarihe sahip olmasına raðmen inanılmaz bir tedirginlik ve korku içinde yaşadıðına dikkat çeken Karakaşlı, "Samatya'da son bir ay içinde iki yaşlı kadın saldırıya uðradı. Biri kör olacak şekilde yaralandı, birini ise kaybettik. Nefret cinayeti olduðunu polise anlatmaya çalıştık. Ama bunun için delil yok dediler. Bir yandan 170 yıllık hastanenin tarihçesini yazarken, bir yandan da iki cinayetin yarattıðı tedirginliði Agos'a yazdık" diye konuştu.
Dink'e ilişkin anılarını paylaşan Karakaşlı, "Hrant'tan geriye kalanlardan biri de kara kutudur. O kara kutu açılabildiðinde içinde 1915 görülecektir" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Sempozyum ikinci oturumla devam edecek.