MKP Leyla Güven’in direnişini selamladı

Maoist Komünist Partisi (MKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro imzalı yazılı bir açıklama yaparak Leyla Güven’in açlık grevi direnişini selamladı.

MKP Merkez Komitesi, 133’üncü gününe giren Leyla Güven öncülüğündeki açlık grevi eylemlerini selamlayarak, “Demokratik direniş ve mücadelelerin desteklenmesinde tereddüt edilemez, edilmemelidir!” dedi.

“Ölümün eşiğinde onurlu dikilişiyle Kürt kadınının direngenliği ve mücadelesini resmediyor Leyla Güven” diyen MKP, “Asil duruşu ve onurlu direnişiyle sadece Kürt ulusal kitlelerinde değil, tüm ezilen emekçi halk kitlelerinde sarsıcı bir etki, büyük bir saygı yaratıyor” ifadelerini kullandı.

Güven’in her bakımdan meşru ve haklı olan büyük direnişiyle Kürt ulusunun iradesi ve direnişini de ifade ettiğine vurgu yapan MKP, “Ancak bu zafer için, somut zafer için mümkün olan en geniş toplumsal destek ve dayanışmanın sağlanması elzemdir” diye kaydetti.

MKP, bu dayanışma ve desteğin büyütülmesinin, aydın, ilerici, demokratik ve devrimci tüm güç ve bireylerin görevi, insanım diyen herkesin sorumluluğu olduğunu belirtti.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Direnişin zafere taşınması sadece Leyla Güven ve yoldaşlarının omuzlarına yıkılamaz. Demokratik cepheden yükselen her direniş ve her mücadele, bu muhtevasıyla sahiplendiğimiz, somut desteklerle sahipleneceğimiz eylemlerdir.

Politik mücadele yelpazesinde yer alan bu direniş, içerde/dışarda örülen bir mücadele zeminindedir. Politik mücadele yelpazesinde öne çıkan yerel yönetim seçimleri mücadelesi, Açlık Grevi direnişinde önem kazanan bu politik mücadele alanını öteleyip göz ardı etmemelidir. Daha yüksek duyarlılıkla gerekli görev ve sorumluluklar üstlenilmeli, gerekli olan destek ve dayanışma her alanda en yüksek biçimde gösterilmelidir!

Faşist AKP-MHP koalisyon iktidarının tekçi, şoven, ırkçı-faşist karakterine uygun olarak sergilediği cani ve katliamcı hesaplaşmada tarafsız olamayız; demokratik ve meşru olan mücadele ve direniş cephesinde yer alarak, tecride, katliama, zulme izin vermemeliyiz. Faşist iktidarla her çatışma alanında görev ve sorumluluklar üstlenerek, haklı-demokratik direniş ve mücadeleleri büyütelim.

Leyla Güven’in ve yoldaşlarının ölümün eşiğinde yükselen onurlu direnişlerine kayıtsız kalmak, faşist iktidarın caniliklerine sesiz kalmak anlamına gelir ki, bu objektif olarak uygulanan faşist caniliğe hizmettir. Demokratik, haklı ve meşru bir direniş varsa, orada direnişe yön veren bakış açısına, direnişin taleplerine ve direnişin hedeflediği politik amaçlara bakılmaksızın öncelikle direnişi destekleme görevi öne çıkar.

Demokratik ve haklı her direniş bizlerin cephesindeki direniştir, bizlerin direnişidir. Ezilen, sömürülen, ötekileştirilen, her dil, din, ırk, cins ve inançtan tüm kesimlerin ilerici-demokratik mücadelesi bizlerin mücadelesidir. Demokratik direniş ve mücadelelerin desteklenmesinde tereddüt edilemez, edilmemelidir!

Bir kez daha Leyla Güven’in asil direnişi şahsında açlık grevindeki direnişçileri saygıyla selamlarken, hapishaneler dahil, tüm mücadele cepheleri ve örgütlenme alanlarındaki yoldaşları direnişi desteklemeye, toplumsal duyarlılığı geliştirerek direnişle dayanışmada bulunmaya çağırıyoruz!”