MİT IŞİD’i...-Hüseyin Ali
AKP Hükümeti hem Kürt düşmanlığında, hem de Suriye ve Irak politikalarında bir enstrüman olarak kullanmak için IŞİD ile bir ittifak kurdu.
AKP Hükümeti hem Kürt düşmanlığında, hem de Suriye ve Irak politikalarında bir enstrüman olarak kullanmak için IŞİD ile bir ittifak kurdu.
AKP Hükümeti hem Kürt düşmanlığında, hem de Suriye ve Irak politikalarında bir enstrüman olarak kullanmak için IŞİD ile bir ittifak kurdu. IŞİD ile Rojava Devrimini ezecek, Suriye politikasında da etkili olacaktı. Bunun için de özellikle IŞİD’e militan kazandırmada temel aktör olmuştur. Sadece başka ülkelerden gelenleri Suriye’ye göndermemiştir; aynı zamanda MİT Türkiye içinde IŞİD’e militan gönderen birimler kurmuştur. Türkiye’den IŞİD’e gidenlerin çoğunu MİT birimi bulup göndermiştir. MİT ile IŞİD iç içe geçmiştir. Türkiye kaderini IŞİD’e, IŞİD kaderini AKP’ye bağlamıştır.
IŞİD’ten söz ederken AKP’siz düşünmek yanlıştır. IŞİD sadece Türkiye dışında değil, içeride de AKP tarafından kullanılan bir enstrümandır. Türkiye’de bir MİT IŞİD örgütü var dersek yanlış söylemiş olmayız. Hem bu örgütü kontrol ediyor, hem de kullanıyor. Dünya “IŞİD’e eleman gidişini Türkiye sağlıyor” diyor, ama AKP hükümeti kabul etmiyor. IŞİD’lilerin Türkiye’ye serbest girip çıktıklarını, Türkiye’de rahat çalıştıklarını bilmeyen yoktur. Özellikle Hatay, Kilis, Antep ve Urfa IŞİD’in özgür çalışma alanlarıdır. Daha doğrusu buralarda MİT ile iç içedir. Bunları buralarda yaşayan halk iyi biliyor. İleride bunun belgeleri daha fazla ortaya çıkacaktır.
Şu anda AKP ile IŞİD’in birinci hedefi PKK ve PYD’dir. Dünya yüzünde bu temelde ittifak yapan başka bir güç yoktur. Bu iki gücün bir başka düşmanı da her yerdeki demokrasi güçleridir. Bunların başında da Türkiye’deki devrimci demokrasi güçleri geliyor. MİT IŞİD örgütü bu güçlere karşı ortak mücadele ediyor ve savaşıyor. IŞİD, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki politikalarının taşeronudur. MİT IŞİD örgütü de Türkiye’de her ikisinin çıkarlarını yürütmektedir. 3-4 ay içerisinde Amed, Suruç ve Ankara’da üç büyük katliam gerçekleştirildi. Bu her üç katliam da MİT IŞİD örgütü damgalıdır. MİT’in Türkiye’deki IŞİD faaliyetleri ve IŞİD’in kimi hedeflediğinden habersiz olduğunu söylemek, gözünün içine bakarak halklarımızı kandırmaktır.
Ankara’da katliama uğrayanları en çok kim hedefliyordu? Tayyip Erdoğan, Davutoğlu ve AKP’liler en çok aydınları, yazarları, gazetecileri ve demokratik kuruluşları hedef göstermiyor muydu? Kısa süre önce Ahmet Hakan’a saldırılmıştı. Ankara katliamı da bu hedef göstermelerden sonra gerçekleşmiştir. Dolayısıyla bu katliamı IŞİD gerçekleştirdi demek bile gerçeği görmemek olur. IŞİD’le bağlantısı olsa da bu bir MİT IŞİD yapımıdır. Bunlar da AKP’nin kontrolündedir. MİT IŞİD örgütü Saray Gladyosunun denetimindedir. Bu açıdan bu katliamı AKP yapmıştır demek en doğru analizdir.
AKP başından beri IŞİD, MLKP, DHKP-C ve PKK adlarını yan yana dillendirdi. Bu bilinçli yapıldı. Davutoğlu’nun IŞİD ve PKK işin içindedir demesi de bilinçli ve amaçlı yapıldı. Basın da IŞİD-PKK işbirliğinden söz etti. Bu iddialara kargalar bile gülmüştür. Kendileri de PKK’yi bilerek eklediler; yoksa inandıklarından değil. AKP yapımı bir katliam olduğunu gözden kaçırmak ve sonunda katliamı IŞİD’çiler yapmış deyip kendini temize çıkarmak için böyle bir psikolojik harekat yürüttüler. Bu, AKP’nin bu katliamdaki sorumluluğundan kaçmak için katliamı IŞİD’e yükleme çabasıdır. Bu katliam içinde IŞİD’çiler olsa da esas olarak Saray Gladyosunun kontrolündeki MİT IŞİD örgütünün katliamıdır.
Bu katliamdan sonra yayın yasağı ve soruşturmaya gizlilik getirilmesi zaten bu katliama nasıl yaklaştıklarını ortaya koymaktadır. Özellikle seçimden önce AKP’yi zorlayacak herhangi bir şeyin basına ve topluma yansımaması için özel bir gayret göstermektedirler. Bu gerçeklik bile bu katliamın AKP ile bağını açıkça ortaya koymaktadır. Yoksa kendisinin iddia ettiği gibi sol örgütler içinde olsaydı bırakalım yayın yasağı ve gizlilik getirmeyi, aksine gece gündüz tüm yayınları bunları ortaya koymak için yaptırırlardı. Şimdi dört kişiyi tutukladık diyorlar; bunlar da göstermelik olabilir. Bu katliamın sorumlularını yakalamalarını beklememek gerekir. Kendilerinin içinde olduğu, ucu kendilerine dokunacak bu katliam da öncekiler gibi karanlıkta kalacaktır. Ya da sadece bombayı patlatanları öğreneceğiz.
Saray Gladyosuna bağlı diğer bir örgüt de Osmanlı Ocaklarıdır. Osmanlı Ocakları da AKP muhalifleri üzerinde baskı kurma amaçlı kurulmuştur. Bundan sonra bu örgütlenmenin ismini daha fazla duyacağız. AKP Türkiye’de herhangi bir parti olmaktan çıkmıştır. Türkiye’yi tek başına idare etmek isteyen otoriter, hegemonik, faşist bir siyasi güç haline gelmiştir. Diğer partileri günümüzde kendisine asma yaprağı yapmaya çalışmaktadır. Türkiye’de şu anda gerçek anlamıyla bir tek partili sistemin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu açıdan rakip gördüklerini susturmak için her yolu denemektedir. Kuşkusuz koşullara göre kendini örgütlemektedir. Çünkü 1950’li yıllar öncesinin tek partisi gibi olunduğunda ayakta kalamayacağını iyi bilmektedir.
Bir gazeteci “Sen diktatör müsün” diye soruyor; o gazeteciye, “diktatör olsam sen bu soruyu soramazdın” diyor. AKP iktidarında soru sorma, ama ağzının payını alma demokrasisi vardır. Türkiye eskiden de bir özel savaş demokrasisiydi; bugün eskisinden daha fazla bir özel savaş demokrasisidir. Yani diktatörlüğün ve zulmün üstünü örtme demokrasisi!
Herkesin kafası net olmalıdır; Amed, Suruç, Ankara katliamları IŞİD örtülü AKP yapımı katliamlardır. Ancak böyle görülür, böyle tutum alınır ve buna göre demokrasi güçlerinin örgütlülüğü gelişirse o zaman bu katliamların önü alınır. Yoksa MİT IŞİD katliamlarına farklı biçimde rastlanır.
Türkiye’nin de artık bir IŞİD’i vardır. Buna MİT IŞİD’i demek gerekir. Hatta şunu söyleyebiliriz; karakol cemiyetlerinden Teşkilat-ı Mahsusaya, özel harp dairesinden MİT’e kadar süren derin devlet ya da kontra gerilla tarihinde en kirli dönem AKP hükümeti zamanında görülmektedir. Bu açıdan AKP hükümetine karşı çok duyarlı ve dikkatli olmak gerekmektedir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika