MHK, Şengal’in özgürleştirilmesini kutladı, Paris katliamını kınadı
Mezopotamya Halk KongresiŞengal’in özgürleştirilmesi, Fransa, Beyrut ve Silvan’daki saldırılara ilişkin açıklama yaptı.
Mezopotamya Halk KongresiŞengal’in özgürleştirilmesi, Fransa, Beyrut ve Silvan’daki saldırılara ilişkin açıklama yaptı.
Şengal’in özgürleştirilmesi, Fransa, Beyrut ve Silvan’daki saldırılara ilişkin açıklama yapan Mezopotamya Halk Kongresi, “Güney Kürdistan’da haksızlığa, baskıya ve katliama uğrayan halklara her türlü fedakarlığı gösteren PKK’ye bağlı devrimci savaşçılar olmuştur. Bu anlamda bu devrimci savaşçıları; sergilemiş oldukları fedakarlıklarından, kahramanlıklarından dolayı selamlıyoruz” dedi.
Yazılı bir açıklama yapan Mezopotamya Halk Kongresi, Şengal’in özgürleştirilmesini kutladı.
Yaklaşık bir buçuk yıldan bu yana fedakarlıklarla, tarihi bir direnişle mücadele yürüten HPG/YJA Star, YBŞ, YPJ ve YPG savaşçılarının selamlayan Mezopotamya Halk Kongresi, “Suriye’de değişik bölgelerde ilan edilen kantonlarda ortaya çıkan demokratik iradenin Güney Kürdistan’a yansıması önemli bir etken oldu. Şengal’in özgürleştirilmesi yeni bir yaklaşımı örgütlemek toplumsal demokrasiyi yerleştirmek ve orada yaşayan Êzîdîlerin kendi, kendini yönetmesi bakımından önemli bir formüldür: Bu demokratik formül bölgede yaşayan Asuri-Süryani, Keldani ve diğer halklara da bir formül oluşturmaktadır” dedi.
Şengal’i işgal ederek, Êzîdîler katledilirken, kadınlar köle pazarlarında satılırken, hiçbir mermi sıkmadan, Şengal’i terk edenlerin bugün Şengal’i kendilerinin özgürleştirdiklerini ve başka güçlerin katkısı olmadığını hiç sıkılmadan, iktidar güçlerini ve ellerindeki medyayı kullanarak söyleyebildiklerine dikkat çeken Mezopotamya Halk Kongresi, “Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla Ninova Ovası işgal edilirken ve Asuri halkı oradan zorla çıkarılırken Güney Kürdistan’daki güçler ne yaptı? Güney Kürdistan’da haksızlığa, baskıya ve katliama uğrayan halklara her türlü fedakarlığı gösteren PKK’ye bağlı devrimci savaşçılar olmuştur. Bu anlamda bu devrimci savaşçıları; sergilemiş oldukları fedakarlıklarından, kahramanlıklarından dolayı selamlıyoruz. Bu tarihi mücadelede hayatını kaybedenleri de saygıyla anıyor ve toplumsal mücadelelerine sahip çıkacağımızı belirtiyoruz!”
FRANSA KATLİAMINI KINADI
Fransa’da 150’ye yakın insanın ölümü ve 350 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan ve barbar terör örgütü DAİŞ tarafından gerçekleştirilen bu alçakça saldırıyı şiddetle, nefretle kınadı ve lanetledi. Olayla ölenlerin ailelerine ve Fransa halkına başsağlığı dileyen Mezopotamya Halklar Kongresi, “Bu katliamda en başta bu insanlık dışı vahşi çeteleri destekleyen ve besleyen egemen devletler sorumludur. İki yıl içinde bu kadar büyüyüp dünyanın her yerinde eylem yapma kapasitesine ulaşan bu alçak canilere her türlü maddi, bürokratik ve lojistik desteyi sağlayan ülkeler tespit edilip cezalandırılmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde bu tur eylemler dünyanın başka bir kentinde meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu faşist güruha bu silahlar her gün gökten inmiyor, bu desteyi komşu ülkelerin dışında başka yerde aramaya gerek yoktur. Bu canilere karşı Suriye’de en büyük direnişi, savaşı PYD’ye bağlı YPG, YPJ ve diğer halkların devrimci güçleri vermiştir. Bu çetelerin en büyük destekçisi olan TC, DAİŞ’e sınırı olduğu için hiç bir rahatsızlık duymuyor. Ama PYD’nin komşusu olmaktan çok büyük rahatsızlık duyuyor ve her gün onu tehdit ediyor. Başta ABD, Rusya ve Avrupa ve doğrudan saldırıya uğrayan Fransa bütün bunları görmüyor mu? Görüyorsa o zaman bu barbarlara göz yuman Türkiye’de nasıl oluyor da hiç bir şey olmamış gibi G20 zirvesini bu ülkede yapıp onu ödüllendiriyorlar” dedi.
‘KİRLİ SAVAŞ LÜBNAN’A TAŞINMAK İSTENİYOR’
Açıklamanın Lübnan’a ilişkin bölümünde ise, Lübnan üzerine politik hesap yapan kesimlerin, taşeron olarak kullandıkları DAİŞ çetesi eliyle, Beyrut’ta alçakça bir katliam yaptıkları da vurgulanan açıklamada şunlar belirtildi: “Bu katliamda amaç; mezhepsel çatışmayı, kirli savaşı Lübnan ülkesine taşımaktır. Bütün bu yapılan katliamların zihniyetine bakıldığında; dünyanın 21. asırda tanık olduğu en gerici, barbar ve ahlaksız eliyle yapılmaktadır. Emperyalizim, Türkiye, Suudi ve Katar gibi yerel işbirlikçi sistemlerin eliyle Ortadoğu sahasında yürütülmekte olan kirli savaşta DAİŞ, El Nusra, El Qaide vb., bu anti demokrasi güçleri tarafından insanlığa, halklara ve her türlü olumlu gelişmeye karşı kullanılmaktadırlar. Özellikle mevcut Türk devletini yöneten İslam tezli faşist Erdoğan, bölgede yaşanan bütün sorunlarda, başrol konumundadır diyebiliriz.”
Amed’in Silvan ilçesinde ise Türk devletinin ilan ettiği sokağa çıkma yasağı ardından başlattığı saldırılara ilişkin ise Mezopotamya Halk Kongresi, “12 gündür TC ordusu, polisi ve özel harekat timleri Silvan’da sokağa çıkma yasağı ilan edip sivil halktan birçok insanı katletmiştir. İlçedeki sorunları yerinde tespit etmek için giden HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ ve diğer milletvekillerine biber gazıyla saldırıldı. Bununla da yetinmeyip onları kurşunlarla taradılar. Bütün bu barbarca baskılara direnen Farqin halkı 12 günün sonunda Türk devlet faşizmine karşı sonuç aldı ve soykırımcı Türk devleti geri çekilmek zorunda kaldı. Farqin’de bu barbarlık gerçekleşirken G20 liderleri Türkiye’ye gelmeye başlamıştı. Bu olaya ilişkin hiç birinden tek bir cümle çıkmadı. Farqin’de sokağa çıkma yasağı biter, bitmez hemen Nusaybin ve Cizre’de yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ve G20 zirvesi devam ediyor. Kürt halkı katlediliyor. Hiç bir dünya liderinden bir çıt çıkmıyor. İşte bu vurdumduymazlık, bu sessizlik ve bu duyarsızlık bu ülkelere karşı çok büyük öfke uyandırıyor. Ortadoğu’da son otuz yıldır ABD’den ve AB’den her türlü desteği gören Türkiye, Kürt halkını, diğer halkları ve demokrasiyi isteyenleri katlediyor, köylerini yakıyor, insanları sürgün ediyor. Ama bu halk ne ABD karşı ne de AB’ye karşı bir tek eylemi olmamıştır. Dünya bütün bunları görmeyecek mi? Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa ve bu fasit barbarlığa daha ne kadar seyirci kalacak?
Biz Asuri-Süryani-Keldani halkının bir kurumu olan Mezopotamya Halk Kongresi olarak; Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de Kürt Özgürlük Hareketi ile devrimci dayanışma içinde olacağımızı belirtiyor ve ABD, AB ülkelerine çağrımız: Biz halklara yapılan bu haksızlıklara, katliamlara ve sürgünlere daha fazla seyirci kalmamalarını eyleme geçmelerini gerekli görüyoruz.”