Metris'ten tahliye yerine 'propaganda' kaygısı çıktı

Metris'ten tahliye yerine 'propaganda' kaygısı çıktı

Çeşitli cezaevlerinden 5 ay önce Metris Cezaevi'ne götürülen 22 ağır hasta tutsaktan bugüne kadar yalnızca 4'ü tahliye edilirken kalanlar için Adli Tıp Kurumu, "cezaevinde kalabilirler" raporu verdi. Tahliye olması gereken tutsaklardan iki kez beyin ameliyatı geçiren ve sol tarafı felçli olan Ramazan Özalp'in ise "propaganda aracı olarak kullanılıp vatandaş ile devlet kurumları arasında gerginlik yaratacağı" gerekçesiyle tahliye edilmediği bildirildi.

Cezaevlerindeki yüzlerce hasta tutsak, her geçen gün daha da olumsuz seyir izleyen ve endişe verici boyutlara varan rahatsızlıklarına ilişkin raporlara rağmen “cezaevinde kalabilir” denilerek adeta ölüme terk edilmiş durumda. Son olarak Haziran ayı başlarında Metris 1 Nolu T Tipi Cezaevi’ne götürülen toplam 22 hasta tutsaktan bugüne kadar 4’ü tahliye edilirken, 14’ünün çeşitli raporları olmasına rağmen serbest bırakılmaması dikkat çekiyor.

Metris’e götürülen hasta tutsaklardan biri de iki kez açık kalp ameliyatı geçirmiş, safra kesesi alınmış ve Behçet hastalığı bulunan Hasan Alkış. Behçet hastalığı nedeniyle sol gözünde bariz bir biçimde küçülme bulunuyor. Haziran ayından bu yana Metris’teki “tedavi” ve “tahliye” sürecini TUHAD-FED’e yazdığı mektupta ele alan Alkış, çarpıcı bir biçimde süreci tüm yönleriyle anlatıyor.

'SAĞLIĞIMIZ DAHA DA KÖTÜLEŞTİ'

Mektubuna Metris’teki koşulları anlatarak başlayan Alkış, “Eskiden de orada olan 15 arkadaşla birlikte 3 odada kalıyorduk. Koğuşlar 12 kişilik çok dar, yemekhane adım atılmayacak yer kadar küçük. Havalandırma oldukça küçüktü. Böyle bir yerde her odada tekerlekli sandalyeli, yatalak, felçli, eli ve kolu olmayan arkadaşlar vardı. Fiziki koşulların dezavantajı yanında cezaevinin revir ve hastane sevk konusu oturmadığından her birimizin geldiğimiz yerdeki rutin tedavi ve kontrolleri büyük oranda aksadı. Bunca ağır hastanın toplandığı cezaevinde sadece Çarşamba olmak üzere haftada bir gün revire çıkılabiliyordu. Hastaneye sevk yapılıyor haftalarca gecikiyordu. Gittiğimiz hastanede ya o hastalığın bölümü yok ya da doktoru yoktu. Kısacası tedavi ve kontroller aksadığı için her birimizin sağlık durumu daha da kötüye gitti” ifadelerinde bulundu.

Tedavi imkanının olmayışı, fiziki şartların olumsuzluğu ve yazın sıcak, aşırı nemli havasının Adli Tıp sürecini eziyete dönüştürdüğünü dile getiren Alkış, “Bundan dolayı da her arkadaş geldiği cezaevine bir an önce dönmek istiyordu. Fakat “Adli Tıp raporunun cevabı gelmeden sizi gönderemeyiz” diyordu cezaevi yönetimi. Her birimiz oraya gittikten kısa süre sonra (bir gün, üç gün sonra veya bir hafta içinde) Adli Tıp Kurumu’na gidiyor, bildik birkaç dakikayı bulan fiziki muayeneden geçtikten sonra cezaevine geliyor, Adlı Tıp’ın vereceği raporu beklemeye başlıyorduk” diye kaydetti.

'PROPAGANDA YAPILIR' DENİLEREK TAHLİYE EDİLMEDİ

“Yaklaşık 4 ay devam eden bu süreçte Adli Tıp’ın rapor verdiği Taylan Çintay, Ümit Aydın, Sabri Kaya ve Murşit Aslan arkadaşlar tahliye oldu” hatırlatmasında bulunan Alkış, şunları belirtti: “Yine Adli Tıp Kurumu’nun hakkında tek başına cezaevinde kalamaz raporu verdiği iki kolu olmayan Ergin Aktaş arkadaş, cezası ağırlaştırılmış müebbet olduğu için ve TCK’de ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olanların cezasının infazına ara verilemeyeceği’ maddesine dayanarak Bakırköy Savcılığı tarafından tahliye edilmedi. Yine Adli Tıp Kurumu’nun rapor verdiği iki kez beyin ameliyatı olmuş ve sol tarafı felçli Ramazan Özalp arkadaş için de toplum güvenliği konusunda hakkında yapılan araştırma sonunda ‘şahsın kendisi toplum güvenliği için tehlike teşkil etmez ama başka vatandaşlarla gerginlik veya propaganda aracı olarak kullanılıp vatandaş ile devlet kurumları arasında gerginlik yaratacağından’ gerekçesiyle serbest bırakılmadı savcılıkça. Ergin ve Ramazan arkadaşlar tek başlarına kendilerine bakamadıklarından kaldığımız 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nden alınıp bitişikteki R Tipi Cezaevi’ne götürüldüler. Hasan Kaçar ve Salih Tuğrul arkadaşlar hakkında Adli Tıp Kurumu “üç aylık rehabilitasyon ve gözlem altında tedavileri yapıldıktan sonra durumları tekrar değerlendirilecek” kararı verildiği için bu iki arkadaş da T Tipi’nden R Tipi Cezaevi’ne götürüldü. Orada 3 ayları bittikten sonra yeniden Adli Tıp Kurumu tarafından durumları değerlendirilecek.”

ADLİ TIP'A GÖRE 'CEZAEVİNDE KALABİLİRLER'MİŞ!

Tahliye olan ve R Tipi Cezaevi’ne götürülenler dışında Adli Tıp Kurumu, kendisi, Hakan Gülünç, Fikret Adıgüzel ve Yücel Balyemez için yeni sağlık raporu alınması ve bazı ek tetkikler istediğini kaydeden Alkış, yaklaşık bir ay hastaneye gidip geldikten sonra haklarında yeniden hazırlanan Sağlık Kurulu raporları ve tetkiklerin, Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini belirtti.” Bizler ikinci kez Adli Tıp’a götürülmedik. Adli Tıp tetkik isteyen raporunda ‘hastaların getirilmesine gerek yok’ demişti” diyen Alkış, “Her dördümüz hakkında farklı zamanlarda gelen Adli Tıp raporu ‘tedavisi ve kontrolleri yapılmak kaydıyla infazına cezaevinde devam edilebilir’ kararı verildi. Böylelikle giden 22 arkadaş içinde sadece 4 arkadaş tahliye oldu. İki arkadaşın gözlem ve tedavisi devam ediyor. İki arkadaş rapor almasına rağmen tahliye edilmedi. Geriye kalan 14 arkadaşın raporları da reddedildi. Yani Adli Tıp, ‘cezaevinde kalabilirler’ dedi” ifadelerinde bulundu.

Alkış, Adli Tıp’tan gelen yanıtlar sonrasında hasta tutsakların yeniden sevk isteyip geldikleri cezaevlerine gittiklerini aktararak, Adalet Bakanlığı’nın, Metris’e getirilenler için Tekirdağ, Edirne, Kandıra ve Ümraniye cezaevlerine de gidebilecekleri, sevk isteyebilecekleri açıklamasının ardından2 kişinin Ümraniye, bir kişinin de Kandıra cezaevlerine, diğerlerinin ise geldikleri cezaevlerine döndüklerini ifade etti.

RAPORLAR VAR TAHLİYE YOK

Kendisi hakkındaki Adli Tıp raporuna değinen Alkış, “Benim için Sağlık Kurulları hazırlayan Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi raporu lehimde, Ankara Numune Hastanesi Sağlık Kurulu raporu da hastalıklarımı sıralamış ama kararda ‘ceza ertelemesine gerek yoktur’ denmiş. Adli Tıp Kurumu’ndaki muayene sonrası Adli Tıp’ın hakkımda istediği yeni sağlık kurulu raporu ve ek tetkikler için gittiğim İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi de bütün hastalıklarımı olduğu gibi raporlaştırmış. Nedense Adli Tıp Kurumu her üç hastanenin hastalıklarımı ortaya koyan raporlarına rağmen sadece ‘cezasının ertelenmesine gerek yoktur’ diye görüş belirten Ankara Numune Hastanesi’nin kararı doğrultusunda karar vermeyi tercih etti” dedi.