Metina’dan gerillanın sonbaharı
Metina'daki meyve ağaçları, savaşa meydan okuyor. Sarı-yeşil renklenmiş ceviz ağaçlarının arasındaki patikadan meyve bahçelerine giriyoruz; Üzüm, nar, elma, ayva…
Metina'daki meyve ağaçları, savaşa meydan okuyor. Sarı-yeşil renklenmiş ceviz ağaçlarının arasındaki patikadan meyve bahçelerine giriyoruz; Üzüm, nar, elma, ayva…
Gerilla yaşamının gizemine şahit olmak, gerillanın sonbahardaki karelerine tanık olmak için Medya Savunma Alanları'ndan Metina’ya doğru yola çıktık.
Metina alanına girmeden önce Habur'da mola verdik. Tam o sırada beraber yolculuğa çıktığım arkadaşım Jiyan, bir gerillayı işaret edince Habur Suyu'ndan hissettiğimiz gizem duygusunun sebebini; artık tamamen gerillayla olduğumuzu anladım. Bizleri hiç tanımadan gülümseyerek yaklaşan gerilla ile tanıştık. İnsan hiç tanımadığı birilerine neden gülümseyerek yaklaşır ki diye düşünürken adı Ali olan gerillanın sıcak selamıyla, gerillanın farkıyla tanışmış olduk.
Kırk yıllık dostmuşuz gibi hal hatır sormaya başladı. Kim bilir; bu suyun üzerinden kimler gelmiş geçmiş. Kim bilir kaç gerilla, arkadaşları Ali gibi bu suda elini yıkayıp su içmiştir. Gerilla Ali bize heyecanla Habur'u anlatmaya başladı. "Habur, aslında Dicle'nin kollarından biri. Güneydoğu Torosların en yüksek kütlesi olan Hakkari dağlarından çıkan küçük suların birleşmesiyle oluşmuş’’ diyor gerilla Ali. Gözleri parlıyor anlatırken Ali’nin, onun bu heyecanını Habur suyunun gittiği yerleri anlatınca anlıyoruz. Gerilla Ali devam ediyor anlatmaya: "Şırnak-Uludere oradan Zaho’ya Hezil Çayı (Nizil) kolunu alır. Daha sonra doğu-batı doğrultusunda Kuzey-Güney-Batı Kürdistan’ı dolaşarak Dicle’ye karışıyor. Bu su, ülkemin üç parçasında dolaşıyor ve her yerde gerilla var. Elimi ne zaman bu suya koysam arkadaşlarımı düşünüyor, bu suyun onlara sevgilerimi götürdüğünü hissediyorum.’’
Metina alanındaki meyve ağaçları her gün savaş uçaklarıyla vurulan dağlarda güzel koku salarak adeta meydan okuyor. Sarıyla yeşil arasında renklenmiş ceviz ağaçlarının arasındaki patikadan meyve bahçelerine giriyoruz. Üzüm, nar, elma, ayva…
Meyve bahçelerinde meyve toplayan Gerilla Fırat ile tanıştık. Gerilla Fırat bize topladığı meyveleri ikram ettikten sonra meyveleri sadece yemek için değil, kış için reçel yaptıklarını söylüyor. Gerilla Fırat’a ne zamandan beri reçel yapıyorsun diye soran arkadaşım Jiyan’ın aldığı cevaba ikimiz de şaşırdık. Gerilla Fırat aslında Urfalı ancak İzmir’de büyümüş ve reçel yapmayı hiç bilmiyormuş. Reçel yapmayı bir arkadaşı öğretmiş.
Metina’daki yolculuğumuz her molada farklı gerillalarla tanışıp yeni şeyler öğrenmekle geçerken akşamı buluyoruz.
Akşama doğru son mola yerine büyük bir ateşin ve kaynayan çayın etrafında sohbet eden gerilla grubuyla karşılaştık. Çay içerken yaptıkları sohbetleri dinlemek, içimizi ısıtan sıcak gülüşleri, çay yudumlarken sohbetleri, anıları, gerillanın gizemini anlamaya yetmiyor.