Galatasaray ve Türkiye Milli Takımı'nda da görev alan spor emekçisi Metin Kurt, tedavi gördüðü Samatya Hastanesi'nde bu sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. 'Klasik' futbolculardan ayrı bir yer edinen Metin Kurt; sporda örgütlülüðü saðlamayı hedefliyordu. Kurt, aynı zamanda Spor Emek-Sen Başkanı ve TKP üyesiydi.
Spor Emekçileri Sendikası (Spor-Sen) 28 Aralık 2009da kuruldu. Bu, 12 Eylül askeri darbesiyle kapanan Amatör Sporcular Derneði (ASD) örgütlenmesinin 30 yıl aradan sonra sendikal alandaki devamını ifade ediyordu. Sendikanın kurucu genel başkanlıðını 70li yıllarda Galatasarayda oynadıðı dönemde hakkını istediði, savunduðu için grev yapmakla suçlanan ve kulüpten uzaklaştırılan Metin Kurt yapıyordu. Aynı zamanda Sportmence dergisinin Yazı Ýşleri Müdürü olan Kurt, Bugün görüyoruz ki spor artık günümüzde bir oyun deðil, sporcu da oyuncu deðil. Spora damgasını vuran burjuva rekabet ideolojisi sporu metalaştırmış, devasa bir spor sektörü oluşturmuş diyordu.
Kurtun 10 Ocak 2010da ANFde Sercan Kaya imzasıyla yayınlanan mülakatını yeniden yayınlıyoruz:
* Neden spor emekçileri sendikası?- Türkiyede sporda sadece 300-500 sporcunun ismi geçiyor. Oysaki sporla ilgili en az 500 bin kişi var. Bunların içinde antrenörü, temizlikçisi, saha bakımcısı, malzemecisi var. Biz spor emekçileri sendikasıyız. Futbolcular sendikası deðiliz. Şimdi de aynı sistemle örgütleneceðiz. ASD üzerinden Spor-Seni kuruyoruz. Niçin Spor Emekçileri Sendikasını kuruyoruz, çünkü o zaman bizim teorimiz yanlıştı. Biz sporu amatör ve profesyonel olarak ayırıyorduk. Amatör ile profesyonel sporcular arasında bir ayrım olduðunu sanıyorduk. Daha sonra anladık ki sporcunun amatörü profesyoneli olabilir ama sporun amatörü, profesörü yok. Bugün görüyoruz ki spor artık günümüzde bir oyun deðil, sporcu da oyuncu deðil. Spora damgasını vuran burjuva rekabet ideolojisi sporu metalaştırmış, devasa bir spor sektörü oluşturmuş. Bu reel gerçek karşısında bizim sadece oyunu savunmamız sadece bir hayalperestlik. Bu gerçekçi durum karşısında o zaman bu insanları biz burada çalışan çalıştırılan umutlandırılan bu insanların geçmişini geleceðini güvence altına almak zorundayız. Bu da ancak sendikayla olur.
* Bu fikir nasıl ortaya çıktı?- Arkadaşlar gel Sportmence dergisini tekrar çıkartalım. Sen de onun yazı işleri müdürüsün. Bu dergi yarım kalan maçın devamı olacak dediler. Sportmenceyi yeniden çıkarmaya başlayarak, otuz yıl önce kaldıðımız yerden devam etmeye başladık. Bu dergiyle birlikte spor emekçileri sendikasının zemini de oluştu. Sportmencenin üç sayısını çıkardık. Daha sonra bu noktaya geldik. Dergilerin sayılarını DÝSKe götürdüm. DÝSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Genel Sekreteri Tayfun Görgün ilgiyle karşıladı. Spor-Senin kurulması için bize her türlü desteði vereceklerini söylediler. Oradan yüreklenerek, biz bu adımı attık.
* 30 yıl önce bıraktıðınız yerden devam ediyorsunuz
- Otuz yıl önce de biz yine DÝSKin özelikle Maden-Ýşin desteðiyle ASDyi yukarıya taşımıştık ve 70 bin sporcu örgütlemiştik. 12 Eylül darbesi olmasaydı, 12 Eylül günü biz Ankarada genel kurul yapacaktık. Bu genel kurulda amatörlüðü kaldırıp, bütün sporcuları kapsayacaktık.
* ASD örgütlenmesi ne zaman, nasıl başladı?- Aslında sporda örgütlenme süreci 1970li yıllarda başlar. Futbolcular sendikası vardı. Ama bunların futbolcularla alakası yoktu. Sadece bazı kesimler kişisel çıkarları için böyle bir sendika kurmuşlar. Biz buna tepki olarak demokratik kitle örgütlerinin desteðiyle ASDyi kurduk. 1976 yılında Galatasarayda grev yaptıktan sonra biz ayrılmak zorunda kaldık. Ardından Kayseriye gitmiştik. 1978 yılında ben futbolu bıraktıktan sonra Ýstanbula geldim. DÝSK Genel Başkanı Kemal Türklerle görüştüm. O zaman Politika gazetesi çıkıyordu. MadenÝş çıkarıyordu. Kemal Türkler bu olaya çok sıcak baktı. Ve bütün desteðini sporcu örgütlenmesine sundu. Politika gazetesi de bize sadece sporcuları örgütlememiz için bir sayfa verdi. DÝSKin desteðiyle 12 Eylüle kadar 70 bin sporcu örgütledik. Bu sporcuların içerisinde ulusal sporcular çoðunluktaydı. Buna tabandan örgütlenerek ulaştık.
* Geçmişle günümüzü karşılaştırırsak işiniz zor mu kolay mı?- Ýşin zorluðu kolaylıðı beni hiç düşündürmüyor, güzelliði düşündürüyor. Çünkü mücadele pratiðinden gelen kişiler her zaman şunun bilincindedir, mücadele toplumsal, fatura tek başınadır. Bu faturayı göze aldıðımız için biz bu yolda yürüyoruz. Başımıza gelecekler o gün nasıl hoş geldi sefa geldiyse, yine hoş gelip sefa gelecektir. Bizi mutlu edecektir. Yeter ki mücadele kaybedilmesin, mücadele azim ve kararı bitmesin.
SPORCULAR BÝZÝ BEKLÝYOR
* Sporcular böyle bir örgütlenmeye yanaşacak mı?- Bir defa ASD 70 bin sporcunun örgütüydü. Bunların hepsi mi ortadan yok oldu, hepsi mi döndü? Şu anda bunu duyar duymaz günde en az yirmi-otuz telefon alıyorum. Ülkenin deðişik yerlerinden arayanlar var. Dört gözle bizi bekliyorlar. Sportmencenin potansiyelinden ben bu işin farkındayım. Demokratik kitle örgütlerini, taraftar gruplarını arkamıza almış durumdayız. Bu çalışmalar yapıldı. Bugün tabanda bizden işaret bekleyen yüzlerce binlerce sporcu var. Şu anda bu formaliteleri yerine getirdiðimiz andan itibaren bir hafta içinde en az bin üyemizin olacaðını kesin söyleyebilirim.
TABANDAN TAVANA ÖRGÜTLENECEÐÝZ
* Programınız hazır mı?- Örgütlenme programını hazırladık. Bu programda öncelikle Spor Kurultayını toplayacaðız. Bu kurultaya hukukçular da gelecek. Spor hukuku üzerinde çalışma yapacaðız. Yani sporcuların bugün spor sektöründe çalışan işçi olduklarından yola çıkarak, sporculara özel koşulları içerisinde bir Spor Ýş Yasası taslaðı hazırlayacaðız. Bu taslaðı da Meclisten geçirmek için çalışacaðız. Bu arada örgütlenme çalışmamız da var. Tabandan tavana doðru bir örgütlenmeyi yapacaðız.
* Kuruluş bildirgenizde Sporu sorgulayacaðız diyorsunuz
- Finans kapitali sporu; halkı avutan, uyutan bir afyon görevindedir. Ve gençlerin en temel hakları olan oyun alanlarından yoksun kalmasına yol açan bir araçtır. Bugün atılan her gol emekçi kalesine gidiyor. Stadyumlar bugün postmodern bir tapınak görümündedir. Buraya kitleler maç izlemeye, zevk almaya gitmiyorlar, adeta ayine gidiyorlar. Finans kapital spor; şike, doping, kumar, siyaset, mafya, şiddet, küfür demektir. Bizler sporu emekçisi olan ve taraftarıyla özdeşleşen, bütünleşen ve insanı yoksullaştıran deðil zenginleştiren bir eylem haline dönüştürmeye çalışacaðız.
SPOR-SEN YILDIZLARA DA GEREKLÝ
* Spordaki ilişkiler nasıl?- Kurumlaşmış spor organizasyonları kişiyi yarıştırmaya 12 yaşından başlıyor. Orada kesinlikle eðitim söz konusu deðil. Gençleri kahve köşesinden kurtaracaðız diyorlar. Bu çocuklar yarıştırılıyor. Hiçbir güvenceleri yok. Antrenman nedeniyle kimisi okulundan, kimisi çıraksa işinden kalıyor. Şimdi bu çocuklar belli bir yaşa geldikleri zaman içlerinden kendi yetenekleriyle bir noktaya gelen sporcular çıkabiliyor. Bunları başka kulüpler istiyor. Kulüp bunlara hiçbir eðitim vermediði, olanak sunmadıðı halde bunlardan yetiştirme bedeli altında para istiyor. Bu parayı ödemeden o sporcular istedikleri yerlerde çalışamıyorlar. Ýlişki böyle. Yani halen bugün spordaki ilişkiler sermaye emek ilişkisi deðil. Köle efendi ilişkisidir.
* Peki Fenerbahçeli Semih çıkışında haklı mı?- Semih en demokratik hakkını kullanmıştır. Ama Fenerbahçe kulübünün asistanı açıklama yapıyor, Semih boş mukaveleye imza atsın, Fenerbahçeli olduðunu kanıtlasın diyor. Yav kardeşim bu adamın Fenerbahçede oynaması için Fenerbahçeli mi olması gerekiyor? Bu profesyonel bir işçi kardeşim. Biz boş mukaveleye imza atma döneminin kapandıðını düşünüyorduk. Sendikamız belli bir güçte olsaydı bugün Fenerbahçe kulübünün o açıklamayı yapma şansı olmazdı. Ýşte onun için demek ki güçlü bir spor örgütlülüðüne ihtiyaç var. Bu örgüt yıldız konumdaki sporcular için de gerekli.
* Sporcuların dünyada örgütlenmesi nasıl?- Deðişik ülkelerde var. Ama yine onlar da profesyonel statüdekiler örgütlenmiş. Ben Galatasarayda isyan ettiðim zaman bana şu eleştiriyi getirmişlerdi, ya kardeşim batıda da böyle. Orda da yanlış. Spor-Sen kökeni itibariyle muhalif bir örgüt. Daha insanca bir spor ortamı yaratılması için mücadele edecek ve seyircileştirilmiş gençlik yerine, oynayan gençlik ve oynatılan yerine oynayan, seyircisiyle bütünleşmiş sporcu. Uzman ekipten oluşan yeni bir spor yapılanması hedefliyoruz.
* Galatasarayda greve gittiniz, şimdi de greve gidilir mi?- Gidilir. Şimdi şunu bir defa kesin olarak vurgulamak istiyorum, bu geçmişten daha acil durumdadır. Şu gün spor kamuoyu 300-500 tane tavandaki sporcuyla ilgileniyor. Onları spor yapısı sanıyor. Tavan alemde de, taban ne alemde kardeşim.
Spor özünde oyun olması gereken bir olay. Biz mahallede sabahtan akşama kadar oynardık ve çok mutluyduk. Ama ne zaman ki spor ortamına girdik orada bir baktık ki iş öyle deðil. Çünkü ödül var, kazanma var ve rekabet var. 1930da yayımlanan spor reform bildirisinde spor üç konuda; ticari bir kazanç hırsını yayması, bedeni aşırı yorması, gençleri entelektüel deðişmenin gerisinde bırakması konularında suçlanmıştır. Biz bunlarla mücadele edeceðiz. Yani biz sosyal etkinlik alanı olarak alıyoruz sporu, sanat ve kültürden soyutlamıyoruz. Bu alanı deðerlendirip, bu alanda bugüne kadar ses ve söz sahibi olmamış işçi sınıfını bu alanda var etmeye çalışacaðız.