Merkel ziyaretinde Erdoğan’ın tek ve son kozu; mülteciler

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Pazar günü Türkiye’ye yapacağı ziyaret beklenirken, mülteci sorunu üzerinden AKP’nin istediği tavizlerin ne kadarının kabul edileceğine de karar verilecek.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Pazar günü Türkiye’ye yapacağı ziyaret beklenirken, mülteci sorunu üzerinden AKP’nin istediği tavizlerin ne kadarının kabul edileceğine de karar verilecek.

Dün Brüksel’de yapılan Avrupa Birliği (AB) liderler zirvesinde mülteciler konusunda Türkiye ile yapılacak pazarlıklar da gündeme gelmişti. Merkel, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın mülteci akınını durdurma karşılığında Türkiye’ye en az 3 milyar euro yardım yapılması, AB ülkelerine vizelerin kaldırılması ve Türkiye’nin iltica davaları söz konusu olduğunda ‘güvenli ülke’ statüsüne alınması gibi imkansız ama pazarlığa açık talepleriyle karşı karşıya.

Merkel’in Türkiye ziyaretini gerekli kılan en önemli nokta, AKP’nin mülteci krizini AB’den tavizler koparmak için fırsata çevirme çabaları oldu. Yaz aylarından itibaren Ege’den şüpheli bir biçimde Yunanistan’a mülteci akınında artış yaşanmış ve AB ülkeleri son on yıllarda hiç olmadığı kadar yoğun bir mülteci göçüyle karşı karşıya kalmıştı.

AKP ilk başlarda mültecileri de bahane ederek Rojava’da hayata geçirmek istediği tampon bölge uygulamasında çok ısrar etmiş, ancak bunun AB’den destek görmediği anlaşılmıştı. Zira AB, AKP’nin mültecileri gerekçe göstererek hayata geçirmek istediği bu planın başından beri Kürtlere karşı olduğunu ve açıktan buna destek vermelerinin kendisine de zarar vereceğini çok iyi görmüştü.

Tampon bölgede umduğunu bulamayan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimdiki hedefi ise, Merkel aracılığıyla AB’den de en azından seçimler öncesinde birkaç önemli taviz koparmak. Türkiye’nin beklentilerinin başında mülteci sorununda rol oynama karşılığında AB’den en az 3 milyar euroluk bir yardım yapılması bulunuyor. AB ülkeleri ise, bugüne kadar hiç olmadığı kadar yüksek olan bu miktara yanaşmıyor.

Brüksel’deki diplomatlardan alınan bilgilere göre, Türkiye’nin talep ettiği miktar ile AB’nin bugüne kadar belirlediği miktar arasında üç kat fark bulunuyor.

VİZE SERBESTİSİ İLE SEÇİM PROPAGANDASI YAPILACAK

Merkel’in ziyaretinde AKP ve Erdoğan’ın koparmaya çalıştığı tavizlerden birini ise Türk vatandaşlarına vize uygulamasının kaldırılması oluşturuyor. AKP hükümetinin özellikle seçimlerden önce ‘müjde’ diye halka sunabileceği bir madde olan AB ülkelerine vizesiz giriş konusunda başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok üye ülkeden olumsuz tepkiler yükseliyor.

Vizelerin daha da gevşetilmesi konusunda Merkel aracılığıyla iletilecek AB pozisyonu, şimdilik sadece iş adamları ve üniversite öğrencilerinin bundan faydalanması yönünde. Yine Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’n da yaptığı uyarılar dikkate alındığında, AB ülkelerinin Türkiye’den ‘elini kolunu sallayarak gelecek’ ve ‘gerçek kimliği’ bilinmeyecek kişilere açılmasına karşı olunduğu görülüyor.

İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE RAĞMEN ‘GÜVENLİ ÜLKE’ STATÜSÜ İSTENİYOR

Erdoğan ve AKP’sinin Angela Merkel’in ziyaretinde koparmayı umduğu tavizlerden bir diğeri ve belki de en önemlisi ise Türkiye’nin AB’nin ‘güvenli ülkeler listesine’ alınması. Bu listeye alınması halinde siyasi baskılar nedeniyle Avrupa’ya sığınan Türkiye vatandaşlarının iltica başvuruları kategorik olarak reddedilebilecek. Zira, her ne kadar iltica davaları tek tek incelense de, daha önce ‘güvenli’ diye savunulan ülkelerden gelenlerin neredeyse yüzde 100’e yakını iltica hakkından mahrum kalacak.

Roman azınlığın yaşadığı baskılara rağmen Sırbistan’ın ‘güvenli ülke’ statüsüne alındığı Almanya’da, bu ülkeden gelenlerin yüzde birinin bile altında kişiye iltica hakkı tanınmıştı. Bu da, Türkiye’den kaçacak binlerce siyasi mültecinin iltica hakkının da yok sayılabilmesini beraberinde getirecek.

Ancak AKP ve Erdoğan’ın bu talebinin karşılanıp karşılanmayacağı muğlak. Hem Almanya’da hem de diğer AB ülkelerinde AKP ve Erdoğan’ın demokrasi ve insan hakları karnesi bugüne dek olmadığı kadar zayıf durumda. Kürt halkına yönelik saldırı ve katliamlar, DAİŞ ile yapılan işbirliği ve bunun birçok örneklerinin Avrupa medyasına da yansıması, muhalif siyasiler ile gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalar da, AB ülkelerinin özellikle üzerinde durduğu ya da durmak zorunda olduğu konuların başında.

AB ülkelerinin kendi kamuoylarına anlatmakta en çok zorlanacakları nokta başta Ankara katliamı ile yaz aylarından bu yana Kürdistan’da işlenen cinayetler olacak. Angela Merkel’in Türkiye ziyaretinin açıklandığı gün Federal Meclis’te yaşanan tartışmalar da, AKP’ye verilecek tavizlerin ileride savunulamayacak kadar ağır itibar kaybı yaratacağı endişesinin olduğunu gösteriyordu.

AB TÜRKİYE’YE SADECE KISMİ TAVİZLER VERECEK

Genel anlamda AKP’nin yaz aylarında neredeyse sınırları açarak mültecileri Avrupa’ya doğru sürmesinin AB ülkelerini korkuttuğu gözlerden kaçmıyor. Bazı Avrupalı medya organlarında ‘Erdoğan’a ihtiyaç duyulacağı’ yönündeki yorumların arkasında da mülteci sorunu yatıyor.

Türkiye, AB’nin mülteci korkusuna oynayarak başta bazı krediler ve maddi yardımlar ile siyasi tavizler koparmak isterken, AB de AKP’nin içinde bulunduğu zor durumu da kullanarak, mültecilerin en azından kendi sınırları dışında toplanmasını sağlamak istiyor.

Ancak ne Pazar günü Merkel’in ne de AB’nin seçimler öncesinde Erdoğan ve AKP’nin istediği anlamda tavizler vermesi söz konusu değil. Bu taleplerin belli oranda törpülenerek kabul edilmesi beklenirken, AKP’ye ise yine elde edeceği kısmi tavizleri allayıp pullayıp seçmene pazarlamak düşecek.