Son dönemde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin AKP Hükümeti'ne yönelik bir sorusu ile gündeme getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın, “Ýmralı Adası'nda olup olmadıðı” CHP'li bir milletvekilinin Adalet Bakanı'nın cevaplaması istemiyle verdiði aynı içerikli soru önergesi ile Meclis gündemine taşındı.
Kontrolsüz bir biçimde neye hizmet ettiði anlaşılamayan bu gündemleştirme mevcut hali ile sistem partilerinin konunun ciddiyetinden ne denli uzak olduklarını ortaya koyuyor. Özellikle AKP'li Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, Öcalan'ın on yılı aşkın bir süredir Ýmralı'da olduðunu söyledikten sonra, “isteyen gidip baksın” gayrı ciddiliði bir an önce telafi edilmeli.
Öcalan ve içinde bulunduðu koşullar Kürtler açısından şakası dahi yapılamayacak kadar ciddi ve hassasiyetle izlenen bir durumdur. Türk siyasetçilerinin ciddiyetsizliði Kürt kamuoyunun kaygılarını derinleştiriyor. Süreç cevapları bir an önce verilmesi gereken bazı sorulara kaynaklık eder düzeyde. Soruların başında da Öcalan'ın saðlık durumu geliyor.
AKP Hükümeti bir an önce sorumluluklarının ciddiyetine vararak kamuoyunu tatmin edecek bir yöntemle bu sorulara cevap olmalı.
Bunun en saðlıklı yolu da TBMM bünyesinde oluşturulacak, içinde sivil bazı şahsiyetlerin de yer alabileceði bir heyetin Ýmralı Adası'na giderek Abdullah Öcalan ile görüşmesinin saðlanmasıdır.
Öcalan'ın yaklaşık bir yıldır kimseyle görüş(türül)memesi kendisine ilişkin kaygıların artmasının yanı sıra Kürt sorunun çözümüne ilişkin sürecin kilitlenmesi anlamını da taşıyor. Tüm siyasi, ideolojik analizler bir yana Öcalan'ın pratik koşullarında yapılacak bir düzenlemenin devletin Kürt sorunu konusundaki yaklaşımını birebir ifade edeceði açıktır. Bu yüzden Öcalan'ın koşullarının iyileştirilmesinin, Kürt sorununda çözüme dönük devlet iradesinin güçlenmesi gibi bir anlamı olacaktır.
Bu “iyileştirme” salt yaşam koşulları deðildir elbette. Burada söz edilen Öcalan'ın barışın inşası için oynayabileceði herkesçe malum olan son derece etkili, sonuç alıcı rolünü oynayabilmesi için gerekli koşulların saðlanmasıdır.
Bu devletin de Öcalan kadar çözümün saðlanması için çaba sarf edeceði anlamına gelir ki temel yasal ve anayasal düzenlemeler bu irade beyanından sonra ortaklaşa yapılabilecek teknik gereklerdir.
Bugün Öcalan ismi etrafında yaratılan gündemin bir başka okuması da Öcalan'ın dahil olmadıðı bir sürecin barışa evrilmesinin imkansızlıðının çok farklı çevrelerce de görüldüðünün dışa vurumu olmasıdır.
Bugün uluslararası bir komplo sonucu getirildiði Ýmralı Adası'nda esir tutulan Öcalan'ın durumu, her zamankinden daha ciddi bir hassasiyet içermekte. Kendisini Kenya'dan kaçırarak Türk Devleti'ne teslim eden uluslararası güçler de Öcalan'ın yaşamının Kürtler açısından öneminin farkındaydı. Kürdistan'ın dört parçası başta olmak üzere bölgede istikrarın temel unsurlarından birinin Öcalan'ın yaşamı olduðu tüm çevrelerin malumudur.
AKP’nin Kürt halkının ve barış isteyenlerin bu hassasiyetini dikkate alması gerekir. Kürdistan ve Anadolu topraklarında yaşayan halkların ortak geleceði bu sürecin doðru yönetilmesi ile mümkün olacak. Aksi durumda önü alınması günden güne daha da güçleşen bir ayrışmaya zemin olmaktan başka hiç bir siyasete hizmet etmeyecek.