Mavioğlu: Gerilla çekiliyor ama hakkını isteyen milyonlar var

Mavioğlu: Gerilla çekiliyor ama hakkını isteyen milyonlar var

Gazeteci Ertuğlul Mavioğlu, çözüm sürecinin “AKP’ye güvenilerek geliştirilecek bir süreç” olmadığını belirtirken, demokratik bir mücadele hattının geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.  Mavoğlu, “Şu anda gerilla çekiliyor, karşında silahlı bir güç yok,  ama ben hakkımı istiyorum diyen Türk, Kürt, Alevi, Süryani, Asurî, Ermeni milyonlarca insan var” dedi.

Gerillanın denetimindeki Medya Savunma Alanları’na giderek 8 Mayıs’ta başlayan geri çekilme süreci çerçevesinde, sınırı geçen ilk gruplara tanıklık eden gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, gerilla alanlarında gördüklerini ve AKP hükümetinin soruna yaklaşımlarını değerlendirdi.

Sınırı geçen ilk iki grupla karşılaşan Mavioğlu “Tabi geri çekilmeyi bu iki grupla sınırlı düşünmemek lazım” diyerek, “Gerçekten o çekilme fiziki bir gerçeklik olarak karşımızda” ifadelerini ekledi.

Mavioğlu, “Özellikle ikinci grubu arazinin de uygun olmasından kaynaklı daha iyi izleyebildik. Yukarıdan inişlerini ve bize doğru yürüyüşlerini çok canlı bir şekilde gördük” diye belirtti. Gelen gruptakilerin çok yorgun olduğu izlenimini aktaran Mavioğlu, “Hava koşulları da çok zorlayıcıymış. Hem kar halen tam erimemiş, hem yağmur yağdığı için olumsuz hava koşullarıyla da mücadele ettiklerini bize belirttiler” şeklinde konuştu.

HERONLARLA BİR TACİZ DURUMU VAR

Mavioğlu, “Kötü olan şey şu”  diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelenler Heron’ların hem gece hem de yağışlı havalarda da dolaştığını söylediler. Açık söylemek gerekirse işin içinde böyle bir de taciz durumu var. Tabi bu rahatsızlık verici bir durum.”

Kürtlere karşı onlarca yıldır süren savaşta,  Türk medyasının tavrını da eleştirerek “devletçilik” diyen Mavioğlu, 12 Eylül askeri darbesi sonrası  “Pawlow’un köpeği gibi alıştırılmış aynı şeyleri söyleyen insan tipi oluşmaya başlandığına” işaret etti. Mavioğlu, bu nedenle “medya da yasak koymaya bile gerek kalmadığına” dikkat çekti.  

30 yıldır süren savaşın “kirli paralarla” finanse edildiğine vurgu yapan Mavioğlu, bu nedenle çözüm sürecinden rahatsız olanların varlığına işaret etti. “Senin için yakıcı olan şey öbürü için bir kârlılık olarak ortaya çıkıyor” diyen Mavioğlu, bu nedenle 90’lı yılların başından itibaren PKK’den barış çağrıları gelmesine rağmen bir türlü karşılık bulmadığını hatırlattı.

Mavioğlu, “Onun için şimdi herkes gerçekten mi PKK geri çekiliyor, gerçekten mi barış istiyor, gerçekten mi silahlı mücadelenin yerine demokratik mücadeleyi öne çıkaran bir politika izliyor diye soruyor. Hayır, gerçekten istiyor ve çok uzun yıllardır bunu istiyor” tespitini yaptı.

99’DAKİ SÜREÇ ÇİRKİN BİR KATLİAMCILIKTI

1999’daki geri çekilmenin “önemli bir deneyim” olduğunu sözlerine ekleyen Mavioğlu, “Gerçekten o zaman herkes üç maymunu oynadı. Görmemiş, duymamış gibi. Böyle olduğu için de kimsenin dile getirmediği bir süreç. Yani Türk silahlı kuvvetlerinin başarılı operasyonları değildir. Geri çekilme sırasında olan, aslında savaş mevzisi içerisinde çok daha korunaklı olan, ama çıkış güzergahına yönelmiş olan gerillanın katledilmesiydi. Müthiş bir üç kağıtçılık, sahtekarlık ve çirkin bir katliamcılıktı” dedi.

Gerillanın bir hafızasının olduğunu söyleyerek, bu nedenle aynı sürecin tekrarlanmaması için garanti istendiğini hatırlatan Mavioğlu,  “Bu yüzden meclis garantisi istendi, hükümetin net sözler vermesi istendi, süreci resmi bir karaktere ulaştıralım istediler. Bu olmadı. Sonuçta barış talebini daha güçlü hisseden taraf ‘biz kendi yolumuzdan, bildiğimiz güzergahtan geri çekiliyoruz’ dedi” şeklinde konuştu.

“Şöyle bir şey var” diyerek sözlerini sürdüren Mavioğlu,  “Devletin bu konudaki niyetinin ne olduğunu bilmiyoruz. Bir yandan askeri operasyonlarla gerillanın yolunu kapatmıyorlar. Bu yönüyle çıkışa ses çıkarmayan bir eğilim var. Öte yandan hem başbakan Erdoğan’ın hem diğer AKP yetkililerinin yaptığı açıklamalar çekilmeyi her ne kadar içlerine sindiremeseler bile kabul etmek zorundalar” diye belirtti.

DEVLET ARKASINDA DURMAZSA KELLE AVCILARI HAREKETE GEÇEMEZ

Çekilme sürecindeki tehlikelere işaret eden Mavioğlu, korucuların da ötesinde daha tehlikeli olan “bıçak timleri”, “Jitem” ve “bir çok çete”ye dikkat çekti: “Savaş, ağalarını üretir. Savaş bittiği yerde ben ne olacağım kaygısı. İnsanların kanının dökülmesinden para kazanan kelle avcıları elbette ki bu çekilmeden rahatsızlar.”

Mavioğlu, “Ben bu devleti tanıyorsam o bütün kelle avcıları, Jitemciler, bıçak timlerinin hepsi arkalarında devletin sağlam şekilde duracağını bilmeden harekete geçmezler. Aslında benim biraz da içimi rahatlatan şey o. Yani öyle serseri mayın hareketi gibi değildir. Türkiye’deki ne linççiler böyledir, ne Jitemciler böyledir” diye ekledi.  

TÜRKİYE’DEKİ MİLLİYETÇİLİK ÇIKARA, PARAYA DAYALI

Türkiye’deki milliyetçiliğin de böyle bir milliyetçilik olduğunu ifade eden Mavioğlu, “Rüşvete, çıkara, paraya dayalı bir milliyetçiliktir. Onun için de serseri bir ruhu içerir. Şöven milliyetçinin en aşağı halidir. O yönüyle de mide bulandırıcıdır” şeklinde konuştu.

AKP’YE GÜVENLİLEREK GELİŞTİRİLECEK BİR SÜREÇ DEĞİL

Gerillanın bu sürece başlarken AKP ve devlete değil, kendi özgüçlerine ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a güvendiklerini anlattığını söyleyen Mavioğlu,  şunları ekliyor: “Ben açık söyleyeyim. Bu kesinlikle AKP’ye güvenilerek geliştirilecek bir süreç değil. Ben ne AKP’sine, ne Tansu’suna, ne Demirel’ine güvenirim, ne Atatürk’üne, ne Bayar’ına, ne de İsmet İnönü’süne güvenirim. Ne dersim katliamcısına, ne Roboski katliamcısına, ne de kazan vadisinde katliam yapanlara güvenirim. Esas olanı öz gücüne güvendir. Öz güç dediğim ne sadece gerilla ne de KCK merkezi değil. Kaldı ki sadece Kürt halkı da değil. Sorun barış, demokrasi, özgürlük, halkların kardeşliği gibi yüksek kavramlarsa eğer, bu Türkiye’deki tüm sistem karşıtlarını ilgilendiren bir durum.”

“Zaten barış denilen şey iki elin sıkışması değildir. Bu semboliktir” diyen Mavioğlu, “Barış bana göre özgürlük demektir. Özgürlük olmazsa bir süre sonra tekrardan çatışma zemini oluşur” tespitini yaptı.

“Türkiye’deki solun, sosyalistlerin hepsinin de biraz gerçeklikleri kendi süzgeçlerinden geçirip neler olduğuna dair bir bakış açısı üretmelerinin şart” olduğunu kaydeden Mavioğlu, şu eleştirilerde bulundu:  “Politika üretmeleri şart. Dünyadaki gerilla hareketlerini selamlarken, Filistin hareketinden tutun da, Kolombiya’daki FARC’a kadar, işte Venezüella’daki Chavez’i selamlarken, Castro’ya merhaba derken burada Kürt ulusal özgürlük hareketinin geliştirmiş olduğu bu zemini böyle aşağılamak da neyin nesi. Uzak görüşlü olmak iyidir ama sadece uzağa dikmek de iyi değildir.”

GERİLLA ÇEKİLİYOR AMA HAKKINI İSTEYEN MİLYONLARCA İNSAN VAR

AKP’ye ilişkin bir umudu ve beklentisinin olmadığını vurgulayan Mavioğlu, “Ama diğer yandan bir demokratik bir mücadele hattının geliştirilmesinin şart olduğu gerçeğinin de unutmamız lazım. Yani gerillanın çekilmesi ister istemez bir denge kaybı gibi gözükebilir. Fakat bu denge kaybını doğrudan doğruya siyasal alanda mücadele hattını yükselterek kapatmak ve tam tersine daha avantajlı bir konuma geçirmek mümkün” ifadelerini kullandı.  

Mavioğlu şöyle devam etti: “Şu anda gerilla çekiliyor, karşında silahlı bir güç yok,  ama ben hakkımı istiyorum diyen Türk, Kürt, Alevi, Süryani, Asurî, Ermeni milyonlarca insan var. Şimdi AKP aslında belki bir kâr makinesi, kenara çekildikten sonra o kârı ortadan kaldıracak o milyonlarla karşı karşıya kalacak ki bu şahane bir şey. İşte bunun için hakikaten hiçbir boşluğa ara vermeden bütün sistemden rahatsız olan kendi kimliğini kendi özgürlüğünü, kendi eşitlik talebini barış talebini çok net bir şekilde hatta daha da önemlisi tüm tarih boyunca yaşadığımız acılara dair hesaplaşma talebini ortaya atmak, bence olmazsa olmaz şarttır.”

AKP iktidarının adım atmak zorunda olduğunun altını çizen Mavioğlu, “Çünkü mızrak çuvala sığmıyor, güneşi balcıkla sıvı yamıyorsunuz. Cin şişten çıktı, bir daha onu şişeye sokamazsınız” dedi.